Avukat Handan Bakbak Didem Arslan'ın programında yaşananları anlattı: Üstüme yürüyüp...
Ünlülerin avukatı olarak bilinen Handan Bakbak, uzman hukukçu olarak yorum yaptığı televizyon programının sunucu Didem Arslan hakkında suç duyurusunda bulundu. Arslan’ın üzerine yürüyerek hakaretler yağdırdığını öne süren Bakbak dilekçesinde, "Yayın reklam arasına girince stüdyoda herkesin huzurunda ben otururken tepeme gelip ağzına geleni saymaya, ağzından tükürükler saçarak, gözlerini öfkeyle açarak bana bağırmaya başladı." ifadelerine yer verdi. Sabah gazetesi yazarı Tuba Kalçık, konuyla ilgili Bakbak ile olan görüşmesini köşesine taşıdı.
Avukat Handan Bakbak'ın televizyoncu Didem Arslan Yılmaz hakkında "Kadınlık onurum zedelendi" diyerek suç duyurusunda bulunması, bu haftanın en çok konuşulan haberleri arasındaydı. Yılmaz, ünlü avukat Bakbak'a sosyal medya hesabından cevap verdi. Sabah gazetesi yazarı Tuba Kalçık, konuyla ilgili Bakbak ile olan görüşmesini köşesine taşıdı.
İşte Tuba Kalçık'ın o yazısı Bakbak'ın olay günü ile ilgili anlattıkları…
'ÜSTÜME YÜRÜDÜ'
Programda hukuk danışmanı olarak yer aldığını belirten Bakbak, "Didem Hanım'a hep sevgi ve saygı ile yaklaştım ancak aynı tavrı ne yazık ki ondan göremedim" diyerek sözlerine şöyle devam etti:
"Birçok defa sözümü kesti, saygısızca davrandı. Bu tavırlarını 'Programın dinamiğindendir, bir art niyet yoktur' diyerek yaşım ve konumum itibariyle hoş gördüm, ta ki 9 Aralık'taki programa kadar... Kritik bir konuk iki avukatıyla katılmıştı. Orada durum gereği soru sorması ve konuya dahil olması gereken uzman sıfatıma rağmen sessizce izledim. Ancak avukatlar önce bana, sonra kayıp kişinin annesine yüklenmeye başladılar. Bu durum üzerine 'Müsaadenizle Didem Hanım' diyerek söze girmeye çalıştım. Çünkü mağdur ve acılı anneye destek olup kendimi de doğru ifade etmem gerekiyordu. Ancak aniden bana dönüp bağırmaya başladı. İçindeki ukdeyi de o anda haykırdı. 'Seyirciler sürekli bana 'Avukatı niye konuşturmuyorsun, niye onunla tartışıyorsun?' diyorlar. Kurban olayım bir müsaade et ya' diye bağırdı. Ben bu tavrına karşın sessizliğimi korudum ve sonra reklam arasına girildi.
Daha konuklar ve ben otururken herkesin içinde tepeme dikilip üstüme yürüdü. Bağırmaya ve beni azarlamaya devam etti. Genel koordinatörümüz onu uzaklaştırdı. Yayına devam etmem için ısrar eden ekibe rağmen sakince stüdyodan ayrıldım. Benim bu gidişimin en önemli sebebi kullandığı şu cümleydi: 'Sen benim yayınımı sürekli sabote ediyorsun.' Zannımca bu kelimenin tam anlamını bilmiyor. Zira sabote etmek, bir işi planlı, güdümlü ve kasıtlı şekilde baltalama ve zarar verme eylemidir. Tüm yoğunluğuma rağmen koşa koşa gittiğim bu programda bu kadar kötü bir ithamı hak etmedim."
"ASİSTANINDAN ÇOK ÇİRKİN BİR TELEFON ALDIM"
Bakbak'a "Yaşanan bu olaydan sonra Yılmaz'dan özür telefonu geldi mi?" diye sorduğumda ise; "Hayır özür dilemedi ama o akşam programı bırakmamam için ricacı olan birçok telefon aldım. Onlara Didem Hanım'dan sadece bir özür beklediğimi söyledim. Özür dilemediği gibi ertesi gün bana çok çirkin bir telefon geldi. O telefon da Zuhal isimli asistanındandı. Önce bana hatır soran bu kişi, 'Elçiye zeval olmaz' diyerek Aslan'ın şu mesajını iletti: 'Sosyal medyada bir sürü mesaj var. Handan onlara verdiği cevaplara dikkat etsin. Ona çok çok kızgınım. Onun benim yerimde gözü var. Benim tepemi attırmasın'. Yılmaz, bu da yetmezmiş gibi bana programda laf çarpıp, ardından bana yönelik imalarda bulunan fotoğraf paylaştı. Ben de bunun üzerine yapım ekibinin başını arayıp, benimle uğraşmamasını söyledim" diye yanıt verdi.
Anlattıkları karşısında "Psikolojik şiddete uğradığınızı düşünüyor musunuz?" diye sorduğumda ise şunları söyledi: "Evet. Yılmaz'ın psikolojik ve sözlü şiddetine uğradım. Her zaman ekranlarda 'Ben bir feministim, kadın kadının yurdudur' diyen bir kadının şiddetine uğradım. Yılmaz'ın sözleri ile tutumu çelişki yarattı ve ona yakışmadı. Sosyal medyada binlerce insan Yılmaz'ın bu tavrını kadına şiddet olarak nitelendirdi. Bu benim değil, onların tespitidir. Tüm belgeleri savcılığa sundum."
'HERKES İŞİNİ YAPSIN'
Bakbak, Yılmaz'ın sosyal medya hesabından bu iddiaları reddettiğini söylediğimde ise sözlerine şöyle devam etti: "Ekibinden hiç kimseye iş teklifim olmadı, olamaz da. Bu asıl benim açımdan bir iftiradır. Hiçbir dayanağı da yoktur. Ben idealist bir hukukçuyum, herkes işini yapsın. Benim hep öğrencilerime söylediğim bir deyimim vardır: 'Hukuk, bilgi, belge ve bulgu üçlüsüyle işler'. Varsa bu üçlü buyursun dava açsın. Aslında her şeyden önemlisi, benim arkamda duyarlı, farkındalığı olan, seçici, hassas, ne istediğini bilen bir izleyici kitlesi var. Bu bana yeter."