Bu filmde şifreyi bulan 1 milyarı kapar!
Ahmet Kural ve Murat Cemcir bu kez yeni filmleri Baba Parası ile seyirci karşısına çıkıyor. Filmde ikiliye yazar ve yönetmen olarak yine Selçuk Aydemir eşlik ediyor. Fiziksel olarak oldukça değişen ikili şaşırtacak. Kural ve Cemcir’le bir araya geldik ve en çok ‘para’ konuştuk.
2011 yılında Çalgı Çengi filmiyle hayatımıza giren Ahmet Kural-Murat Cemcir ikilisi, geride bırakmaya hazırlandığımız 10 yıllık dilimde en çok konuşulan ikili olmayı başardı. Seyirci onları o kadar çok sevdi ki "Yeni Zeki Metin" yakıştırması bile yaptı. Yazar, yönetmen Selçuk Aydemir'le çıktıkları yolda üçlünün kimyası çok iyi tuttu ve birlikte yaptıkları beş film yaklaşık 20 milyon kişi tarafından izlendi.
Çalgı Çengi ve Düğün Dernek serilerinin yanı sıra Ailecek Şaşkınız adlı sinema filminin ardından üçlü, bu kez Baba Parası ile beyazperdede. 1 milyar dolarlık baba mirası peşine düşen kardeşlerin hikâyesinin anlatıldığı filmde Cemcir ve Kural ikilisine Devrim Yakut, Yağmur Tanrısevsin, Özgür Emre Yıldırım, Deniz Barut ve Rasim Öztekin eşlik ediyor. 1 Ocak'ta gösterime girecek olan film seyirciye yine bol kahkaha vaat ediyor. Aldığı dokuz kilonun yanı sıra protez saçı, kalçası ve dişleriyle bambaşka bir tip yaratan Ahmet Kural filmde Kıbrıslı Selim karakterini canlandırıyor. Kendisini bir sahnede anne rolünde de görüyoruz. Film için 15 kilo veren Murat Cemcir de hem zengin ve yaşlı bir babayı hem de onun mirası peşinde koşturan Niyazi isimli evladını oynuyor.
Kural ve Cemcir'le film mekanı olarak da kullanılan Sait Halim Paşa Yalısı'nda bir araya geldik. Peki, Murat Cemcir, çok parası olursa ne yapar? Sinemamızdaki komik oyuncu şişman veya tombul yanaklı olur algısını yıkan Ahmet Kural'ı en çok ne mutlu eder? Nuri Bilge Ceylan ve Zeki Demirkubuz'la çalışan arkadaşını kıskandı mı? Cevapları işte bol kahkahayla geçen bu sohbette...
- Baba Parası nasıl bir film oldu? Diğer filmlerinizden farklı olan şey neydi?
- Ahmet Kural: Klasik olacak ama çok içimize sinen bir iş oldu. Yani Çalgı Çengi ve Düğün Dernek filmleri yırtmaya çalışan adamların hikâyeleriydi. Yine diğer Selçuk Aydemir filmlerinde olduğu gibi aynı dayanışmayı görüyoruz ama bu kez 1 milyar dolar paraya konmaya çalışan adamlar var. Aksiyonu bol bir komedi oldu.
- Murat Cemcir: Önceki filmlerimizde tutunamayan, hayat mücadelesi veren adamlar vardı. Burada, birimiz tıp fakültesini yarıda bırakmış hovarda Niyazi, diğerimiz Kıbrıs'tan gelen taksi şoförü Selim'i oynuyoruz. Bir de teknomarkette çalışan bir satış temsilcisi kız kardeşleri Tülin var. Aslında yine diğerlerinde olduğu gibi sıradan, sosyal, her yerde görebileceğiniz kadar doğal ve basit hayatlar yaşayan insanlar. Biz sıradan insanların hayatlarını anlatmayı seviyoruz.
- Babalarının milyarder olduğunu biliyorlar mı bu kardeşler?
- M. C: Tülin'le Niyazi biliyor ama onlar başka kardeşleri olduğundan haberdar değil. Ölüm döşeğindeki babalarını ziyarete gittiklerinde hem mirası hem de kardeşi öğreniyorlar. Babaları bir soru soruyor, doğru şifreyi bulan mirasımın sahibi olacak diyor ve ölüyor. Sonra cenazeye bir gidiyorlar ki mirastan pay almak isteyen birçok kişi var. 48 saat içinde şifreyi bulamazlarsa para hayır kurumuna kalacak.
- Hayır kurumuna kalması daha iyi değil mi? Niye uğraşıyorsunuz?
A. K: Aynen öyle dedik biz de ama para çok büyük. (Gülüyor) Tabii ki hayır kurumuna kalsın da 1 milyar doların tamamının kalmasını istemiyorlar. Para için birbirlerine de giriyorlar ama sonra yine bir dayanışma ruhu oluyor.
- Aksiyonu bol dediniz. Dublör de kullanmamışsınız. Aksiyon sahnelerini çok mu seviyorsunuz?
- A. K: Evet seviyorum, sinemada izlerken onu ben yaptım demek beni çok rahatlatıyor. Bugüne kadar bir sıkıntı yaşamadım. Sadece İşler Güçler'deki bir dövüş sahnesinde kaburgam kırılmıştı.
- M. C: Ahmet, bu filmde haraketli bir arabanın üstüne atladı. Ben o işlere hiç bulaşmıyorum. Hangi riskleri almam gerektiğini biliyorum.
MENTAL OLARAK MAKYAJ ZOR İŞ
- Bu filmde tipinizi de değiştirmişsiniz... Neler yapıldı role bürünmek için?
- A. K: Murat hep kullanıyordu, diş protezi falan. Bu sefer ben de yapmak istedim. Burun müdahalesi oldu. Diş, saç ve kalça protezi yaptırdım. Kilo aldım.
- M. C: Ben 15 kilo verdim, Ahmet dokuz kilo aldı. Ben mesela Christian Bale'i, Peter Sellers'ı çok seviyorum. Rejide nasıl üsluplarvarsa oyunculukta da vardır. Mesela Al Pacino'nun kendine göre daha statik bir üslubu vardır, çok mask yapmaz ama Robert de Niro kilo alır kilo verir, diş kullanır, mask yapar. Kendimi bu üsluba daha yakın buluyorum ve bunu kullanmaya çalışıyorum. Bu film de plastik makyaja, tipolojiye uygun bir filmdi. Ben hem babayı hem oğlunu Ahmet de hem anneyi hem oğlunu oynuyor.
- Anneyi oynamak nasıldı Ahmet Bey?
- Hevesle bekledim. Hafif bir makyaj ve güzel bir elbiseyle kadın oldum. Çok da güzel tatlı bir kadın oldum. Kendimi çok beğendim.
- Murat Bey siz de yaşlandırma makyajı yaptınız. İşlem zor muydu?
- M. C: İşlem gerçekten zordu. Yani, dalgıçlık yapmamış olsam bunu yapamazdım. Yüzümün kalıbını çıkarmak için maske yaptılar ve sadece burundan nefes alıp veriyorsun bir saat. Bu çok klostrofobik bir şey. Kımıldamadan, mimik yapmadan durman gerekiyor. Reklamdan deneyim olduğu için durabildim.
- A. K: Ben duramazdım, bende düşerdi mesela.
- M. C: Biyografik filmlerde oynayıp Oscar alıyorlar ya; mesela Churchill'de Garry Oldman Oscar aldı ben onu anladım. Ben bu makyajı sette beş defa falan yaptım. Üç ay böyle oynarsam o Oscar'ı bana vermezlerse sorunyaşarız (Gülüyor). Beş, altı günlük işim varsa yaparım ama 10-15 gün yapmam. Psikolojik ve mental olarak yapmak çok zor.
ÇİRKİNLEŞMEYE ÇALIŞIYORUM
- 30 yıl yaşlandırdılar sizi. Aynaya baktığınızda 30 yıl sonraki halinizi görünce ne hissettiniz?
- M. C: Makyajı yaptım telefona baktım, açılmadı. Yüz tanıma teknolojisi var ya, tanımadı beni. Çok değişik bir duygu. Kilo da verdim ya zayıf fena bir adam olmuyormuşum. Daha sağlıklı bir yaşam fikri oluştu.
- Siz zaten çok kilolu biri değildiniz ki...
- M. C: Değildim ama komedyenlikte bizim geleneğimizden gelen bir şey vardır ya, hafif tombul yanak olması gerekiyor.
- Sizin onu yıktığınızı düşünüyorum. Yakışıklı adam da komik olur algısı yarattınız.
- M. C: Yıktığımız yerden devam etmek istiyoruz.
- A. K: Ben hiç üstüme alınmadım. Çünkü mümkün olduğunca çirkinleşmeye çalışıyorum. Ailecek Şaşkınız'da mümkün olduğunca karizmatik oynamaya çalıştık ama bir yere kadar yedi. Güzel görünmek yerine komik görünmek çok daha mutlu eder beni.
Murat'ı kıskandım, hasedimden çatladım
- Ahmet Bey özellikle bu yıl sizin için biraz zor geçti.
- Kendimizi ifade etmekte zorlandığımız bir yıl oldu ama atlattık tabii. Hayat devam ediyor. Sevenlerimiz bizden film bekliyor. Onlar için güzel bir film yaptık. 2020'nin ilk gününde vizyondayız.
- Murat Bey, Zeki Demirkubuz'la Nuri Bilge Ceylan'la çalıştı. Oyunculuğu farklı yöne de evrildi ve kendisini o tarz filmlerde de kabul ettirdi. Siz hep komedi odaklı gidiyorsunuz, farklı bir işte yer alma isteğiniz var mı?
- Tabii ki var. Ben de saygıdeğer hocalarımla çalışmayı çok isterim. Bu ülkede oyunculuk olup da onlarla çalışmak istemeyen yoktur.
- Murat Bey'i kıskandınız mı?
- A. K: Kıskandım, hasedimden çatladım. Ben onu her zaman kıskanırım.
- M. C: (Gülüyor) Çok özel insanlar bunlar. Çok daha başka bir dünya. Performans olarak başka bir şeyleri deneyimlemek benim için çok güzel bir duygu ama bu tarafta Selçuk ve Ahmet'le çalışmaktan çok daha büyük keyif alıyorum. Daha çok eğleniyorum çünkü.
Emekle kazanılan para iyidir
- Biraz da parayla ilgili konuşalım. 1 milyar dolar çok büyük para. Böyle bir miras kalsın ister miydiniz?
A. K: Herkes ister ama bu kadar hazıra konmak insanı mutsuzluğa itebilir. Emekle kazanılan para daha iyidir. Para bana biraz daha itibar ve konfor getirecekse eyvallah ama o kadar para insanı şımartır. O kadar param olsa çok ciddi bir miktarıyla eğitime ve çocuklara yatırım yaparım.
- M. C: Ben yarısını kesinlikle dağıtırım.
- A. K: Yarısı bile 500 milyon dolar...
- M. C: Ama şöyle düşünelim arkadaşlar, Deadpool filminin bütçesi 60 milyon dolar. Bu ahir ömrümde Deadpool gibi yüksek bütçeli bir şey yapmak isterim. İlla Deadpool olsun demek istemiyorum, bizim tarihimizde bir sürü kahraman var. 50-60 milyon dolar bütçeli 10 film yapmak isterim.
- Çok para mutlu eder mi ya da insanı bozar mı?
- M.C: Paranın miktarına bağlı. (gülüyor) Hayal ve hedef dediğimiz şey mücadelenin kendisi. Hayat karşınıza engeller çıkartır o engelleri aşarsınız o size olağanüstü haz duygusu verir. Başardım duygusu verir. Para kazanmak iş, ev, araba sahibi olmana yarar. Paradan ziyade başına gelen dertleri alt etme kabiliyeti insanı daha mutlu eder. Allah insana aklını kaybettirmeyecek kadar para nasip etsin.
- A. K: Benim hayatım mutluluk üzerine kurulu. Para teferruat. İnsanları güldürmek motivasyonumuz olduğu için, bir insan gülecekse ben o parayı o yönde kullanmayı tercih ederim. Öyle de yapıyorum.
- M. C: Ahmet memur çocuğu, ben işçi çocuğuyum. Selçuk esnaf çocuğu. Orta gelirli bir aileden geldiğimiz için parayı kıt kanaat doğru kullandık. Tutumlu olduk. Bir spor ayakkabı alır iki sene giyerdim, sonra kardeşim giyerdi. Parayla hep böyle mesafeli bir ilişkimiz oldu.
Çoluk çocuğa karışmak isterim
- Çalgı Çengi'den bu yana 10 sene geride kaldı. Üzerine koyarak ilerlemeye devam ediyorsunuz. Yaptığınız filmler yaklaşık 20 milyon seyirci topladı.
- M. C: Bu 10 yıl çok zor geçti. Neden? Çünkü hayal ettiğimiz şeyleri seyirci takdir etti. Sonra seyircinin beğendiği şeyleri yapma sorumluluğuyla hareket ettik. Bu bizi biraz daha geliştirdi. O süreç bizi yordu, olgunlaştırdı. Şu an her şey oturdu. Önümüzdeki 10 yıl bunu daha nasıl ileri taşırız, nasıl daha geniş bir tabana yayarız diye kafa yoracağız.
- A. K: Benim tek motivasyonum güldürmek, mutlu etmek. Önümüzdeki 10 yıl da buna devam edeceğim. Bu dünyadan giderken yanıma alacağım hiçbir şey yok.
- M. C: Arkada güzel bir DVD koleksiyonumuz olsa fena olmaz.
- Peki, bu planlar hayaller arasında aile kurma isteği var mı?
- M. C: Şu an benim için bir hayal ama hayallerim arasında evlenip çoluk çocuğa karışmak var. Bu zamana kadar biraz kariyer odaklı gittik. Oturttuk bazı şeyleri bundan sonra öyle şeyleri düşünebilirim.
- A. K: Şu an için yok ama aile kurmak çok önemli. Ben de aile kurmak isterim tabii ki. Nasipse zamanı geldiğine olur. SABAH