CANLI | Narin Güran cinayetinde düğüm çözülüyor! Son savunmalar alındı | Duruşma sona erdi
Diyarbakır’da vahşice öldürülen 8 yaşındaki Narin Güran cinayeti davasında ikinci duruşma sona erdi.Tüm Türkiye’yi derinden sarsan olayda, tutuklu sanıklar anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran, amca Salim Güran ve komşuları Nevzat Bahtiyar, "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. Savcı dün (26 Aralık Perşembe) mütalaayı okurken iyi hale yer olmadığı ve tüm sanıkların suç ortağı olduğunu belirtti. A Haber dün olduğu gibi bugün de Diyarbakır'da davayı adliyeden anbean takip ediyor. Tutuklu sanıklar son savunmalarını verdi..
Merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar, "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. İlk duruşmada sanıkların birbiriyle çelişen ifadeleri dikkat çekerken, "katil kim?" sorusu yanıt bulamadı. Dün (26 Aralık) 14 saat süren duruşma sona erdi. Bu sabahta başlayan dava yarın saat 10:00'da kaldığı yerden devam edecek.
Cinayetin işlendiği ilk günden itibaren olayın tüm yönlerini araştıran A Haber ekibi, duruşma sürecine ilişkin kamuoyunda oluşan soru işaretlerini gidermek adına olayın perde arkasını araştırmaya devam ediyor. Bu duruşmada, cinayetin ardındaki sır perdesinin aralanması bekleniyor.
DURUŞMA SONA ERDİ
Narin Güran cinayetinde duruşma yarın saat 10.00'da kaldığı yerden devam edecek
ENES GÜRAN'IN AVUKATLARI SAVUNMA YAPTI
Duruşmada tutuklu sanık ağabey Enes Güran'ın ardından avukatları Mahir Akbilek, Muhammet Fatih Demir ve Recep Kızılok savunma yaptı.
Avukat Mahir Akbilek savunmasında, iddianame ve mütalaaya bakıldığında net bir delil göremediklerini ileri sürerek, "Olası kast var ama olası fail yok." dedi.
Akbilek, bir avukat arkadaşının kendilerine köyün krokisi ile iyileştirilmiş bir görüntü gönderdiğini belirterek, bu kayıtları izletmek istediğini söyledi.
Duruşmada izletilen görüntülerle ilgili Akbilek, olay günü saat 15.12'de Nevzat Bahtiyar'ın evinin yakınlarındaki karartının Narin olduğunu, hareketli görünen kısımdaki karartının da Nevzat olduğunu düşündüklerini ileri sürdü.
"MADDİ DELİLLER BULMANIZ LAZIM"
Akbilek, şunları söyledi: "Nevzat, her ifadesinde yalan söylemiştir. Nevzat, 'Fırsatını bulsaydım cenazeyi oradan çıkaracaktım.' diyerek ailenin cenazeyi bulmasını sağlamak istediğini iddia etmiştir. Kendisini iyi göstermek istemiştir. Enes ve Yüksel Güran telefonundan hiçbir veri silmemiş. İnsan kolunu ısırabilir, kendisine zarar verebilir. Bu, Narin'i öldürdüğü anlamına mı geliyor? Bu Anadolu'ya has acıyı dışa vurum biçimidir. 'Yüzümü mısır koçanı çizmiş' demiyor, 'çizmiş olabilir' diyor. Yaşadıklarını anlatıyor. Tıbben de mümkündür. Maddi deliller bulmanız lazım. Enes haksız yere cezaevinde tutulmaktadır."
"DOĞRUDAN NEVZAT KATİLDİR DİYEMEM"
Avukat Muhammet Fatih Demir de savunmasında, bu davanın tarihi sorumluluğu olduğunu belirtti. Demir, "Haksız ithamda bulunmak da haksız hüküm kadar sakıncalıdır. Narin'in ağabeyi Enes için bu kadar acımasız olmamalıyız. Bu insan 21 Ağustos'ta bir darbe yedi. İnsanlar idam istiyor. 'En ağır cezayı almasını istiyoruz' diyorlar. Ya sanıklardan biri masumsa? Yargı makamlarından adalet istiyoruz." dedi.
"Doğrudan Nevzat katildir diyemem. Ona siz karar vereceksiniz. Nevzat hem annesinin evinden su çekiyor hem de su için Salim'i aradığını söylüyor. Niçin su için aradın? Bana mantıklı gelmiyor. Naaşı koyduğun yeri değiştirmek istiyorsun? Neden değiştirmek istiyorsun? Aile görsün diye mi koymak istedin, inanmıyorum sana. Jandarma kapına gelene kadar hiçbir şey konuşmamışsın." diyen Demir, Nevzat Bahtiyar'ın 30 dakika boyunca dere kenarında ne yaptığını açıklayamadığını, orada ne yaptığının bilinmediğini öne sürdü.
Demir'in savunmasında Diyarbakır Barosunu eleştirmesi üzerine duruşmayı izleyen baro üyesi iki kadın avukat tepki gösterdi.
Mahkeme heyeti başkanı, duruşmanın düzenini bozdukları gerekçesiyle avukatların dışarı çıkarılmasını istedi.
Avukatlar salondan çıkarıldı.
Daha sonra Tavşantepe Mahallesi'ndeki okulun güvenlik kamerasınca olay günü akşam saatlerinde kaydedilen görüntülerin duruşmada izletilmesini isteyen Demir, kameranın görüş açısına giren kişinin Enes olduğunu, arama çalışmalarında yorulduğu ve kardeşini bulmadığı için kendisini çaresizce yere attığını ileri sürdü.
"MÜVEKKİLİME İSNAT EDİLEN SUÇLARLA İLGİLİ SOMUT DELİL YOKTUR"
Avukat Recep Kızılok ise Tavşantepe Mahallesi'nde Narin kaybolduktan sonra elektrik tellerinin birbirine çarpmasıyla yangın meydana geldiğini öne sürerek, ailenin, suçluyu kayırmak istemesi nedeniyle bunu yaptığının söylendiğini ifade etti.
Narin'in kaybolduğu yerde yaşayanların çoğunun akraba olması, yabancı araçların köye girmemesi, olayın eve yakın yerde olması nedeniyle cinayetin aile tarafından yapıldığının düşünüldüğünü dile getiren Kızılok, savunmasını şöyle tamamladı:
"Müvekkilim Enes'in gözündeki morluk ve kolundaki ısırık çok konuşuldu. Belki de yargılanmasının sebeplerinden biri buydu. Müvekkilime isnat edilen suçlarla ilgili somut delil yoktur. Hepsi varsayımdır. Uzun süre tutukludur. Kız kardeşinin mezarını bile görmedi. Tutuksuz yargılanmasını istiyorum. Beraatini talep ediyorum."
NARİN CİNAYETİNDE DÜĞÜM ÇÖZÜLÜYOR!
Tutuklu olan sanıkların hiçbir şekilde suç üstlenmemesi ve davanın nasıl değerlendirilmesi gerektiğini A Haber istihbarat şefi Ramazan Almaçayır Diyarbakır adliyesinden anlattı. Almaçayır, “Daha önce de birçok cinayet davası takip ettik ama Narin Güran cinayeti bir kısır döngüye dönüşmüş durumda. Bunun bir takım sebebi var cinayetin kimin ve neden işlediği bir türlü bulunamadı ancak savcılığın hazırlamış olduğu iddianamede toplanan deliller ortaya çıkan görüntüler savcılık tarafından incelendikten sonra bir mütalaa hazırlandı. Mütalaa şunu söylüyor, ”Niçin katledildiği tam tespit edilemese de tutuklu olan dört şüpheli bu olayın müşterek olarak işlemiştir” savcı da son mütalaasında böyle bir görüş belirtti. Mahkeme bu mütalaanın ardından sanıkların dinlenmesine geçti. Sanıkların önceden verdiği ifadelerle bugün verdiği ifade arasında hiçbir fark yok. Salim güren Enes Güran ve Yüksel Güran, Nevzat Bahtiyar’ı suçluyor. Nevzat Bahtiyar ise sadece amca Salim‘i suçluyor. “Suçumu kabul ediyorum ancak cinayeti ben işlemedim” diyor. Nevzat Bahtiyar Narin’i gömdükten hemen sonra gelip itiraf etseydi deliller kaybolmayacaktı ve kimin cinayeti işlediği neden cinayet işlendiği ortaya çıkacaktı. Anne Yüksel Güran yarın son savunmasını verecek bu konuyla ilgili ifade verecek mi merak konusu. Fakat ben yine aynı ifadeyi vereceğine kanaat getiriyorum. Bugün Enes Güran yaptığı savunmada cinayetlerin nevzat bahtiyar olduğunu savundu ve cinayeti kendisinin işlemediğine söyledi. Narin Güran’ın niçin ve kim tarafından katledildiğinin ortaya çıkarılması tüm kamuoyunun beklentileri arasında yer alıyor.” ifadelerini kullandı.
ENES GÜRAN'IN SON SAVUNMASI
Tutuklu sanık ağabey Enes Güran da son savunması için sanık kürsüsüne çıktı.
Enes Güran, "Nevzat Bahtiyar katil, suçlamaları kabul etmiyorum." derken, kolundaki ısırığı da 3. gün yaptığını iddia etti.
Enes Güran'ın savunmasından öne çıkanlar
Evdeyim diye bir şey biliyorum diye bir şey yok. HTS kayıtlarına kimileri yalan olduğunu bile bile hala burada konuşuyor. Olay günü evdeyim, evet. İl jandarma bana 'Konuş,' diyor. 'Bildiğim bu kadar,' diyorum, yok hala konuş diyorlar. Ne konuşayım? Bana 'Cezaevine gireceksin,' dediler. Psikolojim bozulmuş, kardeşim, yok, ben cezaevindeyim. Nezarethanedeyim, zile bastım, gittim, ifademi verdim. Sonra bana 'Kendi götünümü kurtarmaya mı çalışıyorsun?' dediler. 'İfademe geçirmeyecek misiniz söylediklerimi?' dedim, 'Geçirmeyeceğiz,' dediler.
Sayın hakim, gözümdeki morluk konusuna değinmek istiyorum. Ben kimsenin yanında kendime zarar vermem. Memorial Hastanesi’nin kamerası iyi çekmemiş. Oraya gittim, eğer gözüm mor ise neden öyle dolaşayım? Kimse öğrenmesin diye gitmezdim. Avukatlarıma da söyledim, 'Kameralara baktıklarında gözümün mor olmadığını göreceksiniz,' dedim, ama kameralar maalesef bunu çekmemiş.
Kolumdaki morluğa gelince, ben kendim ısırdım. Hakkımı helal etmiyorum, zehir zıkkım olsun. Onlardan çıkmasa da çocuklarından çıkacak. Gerekirse kafamı koparın ama beni Narin’in ölümüyle suçlamayın. Baro başkanı bir elbiseden bahsetti. Ömrümün sonuna kadar cezaevinde kalabilirim, ama vicdanım rahat.
Bugün bana dediler ki, 'Kardeşin geri gelecek, kafana sık. Sıkmazsan namussuzsun.' Ali Bey diyor ki, 'Nevzat Bahtiyar sizin köpeğiniz bile olamaz.' Evet, köpeğimiz bile olamaz, ama o bir katil. Gözümdeki morluktan bahsediyorsunuz, ama bir kanıt var mı? Yok. Kolumdaki ısırığı merak ediyorlardı ya, annem benim çene ve diş yapılarımı almıştı. Türkiye’de kaç diş profesörü var, söylesinler.
MAHKEMEYE BİR ARA DAHA
Mahkemeye yaklaşık45 dakikalık bir ara daha verildi.
Aranın ardından Enes Güran'ın savunmasına geçilecek.
CİNAYETTEN TAHLİYE TALEBİ
Avukat Adnan Ataş: Sayın Başkan, Nevzat Bahtiyar’ın cinayet suçundan tahliyesini talep ediyoruz. Zira kendisi, zaten diğer suçunu kabul etmiş durumdadır.
Avukat Adnan Ataş sözlerini tamamladı.
"NE OLDUYSA ARİF GÜRAN'IN EVİNDE OLDU"
Avukat Adnan Ataş: Sayın Başkan, her ne olduysa ahırda ve Arif Güran’ın evinde oldu. Narin, katilini adeta avucunda sakladı ve bize göstermek için ipuçları bıraktı. O yüzden farklı saç boyutları bulundu. Bu saçların tamamı Narin’e ait olamaz; kısa ve uzun saç örnekleri var.
Halı meselesine gelince, Sayın Nahit Eren dün bu konuyu çok güzel açıkladı. Evde hiç mi DNA bulunmaz? Bu, olayın çözümü açısından ciddi bir eksikliktir.
Salim’in, “salatalık” dese, Nevzat Bahtiyar’ın eline tuz alıp koşacağı söyleniyor. Yani Salim ile Nevzat arasındaki arkadaşlık ve ilişki bu kadar yakındır. Ancak olay günü, ne yazık ki Salim, Nevzat’ı bu işin içine dahil etmiştir.
(Avukat Adnan Ataş son cümlelerim diyerek sözünü bitirmeye çalışırken)
Mahkeme Başkanı: "Son cümleyi biz kuracağız" diyerek esprili bir yanıt verdi.
"ENES'İN YÜZÜNDEKİ İZLER BOĞUŞMA İŞARETİ"
Avukat Adnan Ataş: Sayın Başkan, şimdi çingene kırmızı araç meselesine gelelim. O ses kaydında, arka tarafta yapılan bir görüşmeden bahsediliyor. Görüşmede, çevreden edinilen bilgiler jandarmaya aktarılıyor. Ancak burada şunu belirtmek gerekir: Saat 22.30’a ait bu ses kaydı, jandarmanın ilk arandığı zaman dilimine ait değildir.
Jandarma ilk olarak saat 20.18’de aranmıştır. Bu aramada, Salim Gürhan jandarmayı aramış ve doğrudan “iki çingene ve bir kırmızı araç”tan bahsetmiştir. Yani bu bilgi, ilk andan itibaren jandarmaya sunulmuştur.
Jandarmanın Yönlendirilmesi konusuna gelecek olacak. Bu noktada Arif Güran, kendi ailesinin jandarmayı yönlendirdiğini ifade etmektedir. Bu, yalnızca jandarmanın dikkatini çeken bir husus değil, aynı zamanda Arif Güran’ın da dikkatini çeken bir meseledir. Peki, tüm bu deliller, tüm bu çelişkiler ve yönlendirmeler Nevzat için mi yapılıyor?
Ayrıca Enes’in yüzündeki morlukların “mısır koçanı” ile oluşması mümkün değildir. Bu durum, açıkça bir boğuşmayı işaret ediyor. Narin’in de bir boğuşma sırasında öldüğü düşünülmektedir. Olayın geçtiği yer ise yokuşun üst kısmında bulunmaktadır.
Sayın Başkan, tüm bu detaylar birlikte değerlendirildiğinde, olayın gerçek yüzünün aydınlatılması adına daha dikkatli ve titiz bir inceleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz.
"GÜRAN AİLESİNİN TAMAMI İFADE DEĞİŞTİRDİ"
Nevzat Bahtiyar’ın Avukatı Adnan Ataş: Sayın Başkan, bu dosyada Enes’ten bahsediyorsak, bunu bir tutanağa dayandırmıyoruz. Ancak diğer sanık avukatları, Nevzat Bahtiyar’a pedofili iftirası attılar. Bu iddiayı kesinlikle kabul etmiyoruz.
Olay yeriyle ilgili olarak, bizim müvekkilimizin tek bir beyanı dahi yoktur. Müvekkilim, ailesinin güvenliğini hissettiği anda tüm beyanlarını aynı şekilde vermiştir. Narin Güran’ın odada yerde olduğunu ve ağzına köpük geldiğini söylemiştir. Ancak olay yerini hiçbir zaman tarif etmemiştir.
Salim Güran da, Enes Güran da Narin kaybolduğunda Arif Güran’ı aramıyorlar. Evet, Nevzat’ın ifade değiştirmesinden bahsedildi. Ama ifade değiştirmesi bu kadar önemli bir durumsa, Güran ailesinin de tamamı ifade değiştirdi. Bu durumda, tüm bu plan yalnızca Nevzat’ı korumak için mi yapıldı?
Bir başka hususa daha değinmek istiyorum. Nevzat için “soğukkanlı” ifadeleri kullanılıyor. Ancak o ailesini düşünüyordu. Bu yüzden ailesinin buraya gelmesini bile uygun görmedik. Çünkü duruşma salonunda bile Güran ailesinden müvekkilime baskı yapılmaktadır. Sanıklar sürekli hakaret etmektedir.
Nevzat kendini yalnız ve çaresiz hissetmiştir. Bu baskılar nedeniyle içine kapanmıştır. Müvekkilimin durumunun bu çerçevede değerlendirilmesini talep ediyoruz.
"NEVZAT'IN TAHLİYESİNİ TALEP EDİYORUM"
Avukat Ali Eryılmaz: Narin’in ölüm saati 15.16’dır. 15.16’da Narin bu dünyaya gözlerini yumdu. Nevzat Bahtiyar’ın cinayete iştirak ettiğine ilişkin somut bir delil yoktur. Bu nedenle müvekkilimin tahliyesine karar verilmesini talep ediyorum.
"BAZ RAPORUNU KABUL ETMİYORUZ"
Avukat Ali Eryılmaz: Sayın Başkan, baz raporunu kabul etmiyorum. HTS raporu delil olarak kabul edilebilir. Hatta çok güzel hazırlanmış. Ancak baz raporunu kesinlikle kabul etmiyorum.
Hediye ile ilgili çok güzel şeyler anlatacaktım. Hatta bu suçların iştirakçılık boyutuna gelecektim. Yani sadece 4 kişi değiller, aslında 5 kişiler diyecektim. Ancak Sayın Nahit Hocam dün çok güzel anlattı. Bu yüzden Hediye ile ilgili artık savunma yapmayacağım.
Şimdi jandarmanın Nevzat’ın tespit edilmesine gelelim. Kameraya takılan kırmızı aracın sahibini araştırıyorlar. Araştırmalar sonucunda, aracın sahibi Nevzat’ın oğlu çıkıyor. Bunun üzerine jandarma, oğlunu almak için eve gidiyor. Ancak eve vardıklarında gelişen olay şu şekilde oluyor: Nevzat Bahtiyar, “Aradığınız kişi oğlum değil, benim,” diyor. “Kendisi yatağın altında, yorganın üstünde, falan değil. Kendisi kapıya çıktı, o aradığınız kişi benim,” diye ekliyor.
Bu ifadelerle birlikte, olayın çözülmesi adına Nevzat’ın beyanlarına daha dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
"ENES'İ KURTARMAK İÇİN ELLERİNDEN GELEN HER ŞEYİ YAPTILAR"
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Ali Eryılmaz:
Enes'i kurtarmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. 3 bin 600 insan 19 gün boyunca Narin'i aradı. Türkiye Cumhuriyeti devletinin en büyük kurtarma operasyonu yapıldı ama bulunamadı, imkansız bir şey bulunamaması. Neden bulunamadı? Sahte ihbarlar, yangınlar, terlik bulma, tanık yanıltma, jandarma yanıltma vs. davranışları olmasa Narin ilk 3 gün içerisinde bulunurdu. Bunlar, Narin’in bulunmasını da istemediler. 'Bulamadan çekip giderler biz bu işten kurtuluruz' diye düşündüler.
"ANNEYİM PARMAK SALLAMASIN"
Nevzat'ın savunması bitti, avukat Ali Eryılmaz savunma yapıyor.
Sayın Başkan, müvekkilimize yönelik “katil” değil, “sanık” olarak yaklaşılması gerekmektedir. Lütfen diğer sanık avukatları buna saygı göstersin.
Toplum, gazeteciler ve mahkeme heyeti Narin için adalet mücadelesi veriyor. Ancak bazıları, kendi kabahatlerini örtmek için başkalarını suçluyor. Evet, toplumun ve gazetecilerin susmalarını istiyorlarsa, çıkıp o çocuğun katilini açıklayacaklar. Bunlardan biri çıkıp, erkekse erkek gibi çıkacak ve itiraf edecek.
Jandarma tarafından tutulan bir tutanakta Yüksel Güran şöyle demiş: “Evde erkek çocuklar olduğu için bir yere gideceksem, Narin’i Maşallah’a bırakıyorum.”
Bakın, başka bir dava daha var: Van’daki Rojin davası. Rojin’in babası çalmadık kapı bırakmadı. Avukat bile bu dava sırasında ağladı. Baba, gidecek yeri olmadığı için sahilde yattı. O yüzden, Narin sadece Güran ailesinin kızı değil, artık hiç değil. 85 milyonun kızıdır. Güran ailesininden hala kimse cesaret edip Narin için bir şey yapmıyor. Burada şov yapıyorlar. Belki dışarıda veya köyde drama dersi almışlardır. Ancak bu durumu düzeltmek için herhangi bir adım atmıyorlar. Para çok onlarda, daha çok 400 dönüm tarla satarsınız. Yargıtay’dan bu dosya geri geldiğinde bu tarlalar da ellerinden çıkabilir.
Bu sırada Salim Güran ve Yüksel Güran cevap vermek istedi. Yüksel Güran, “Ben anneyim, bana parmak sallamasın” dedi. Avukat Ali Eryılmaz ise, “Savunma yapıyorum susun” diyerek karşılık verdi.
NEVZAT BAHTİYAR'IN SAVUNMASI BİTTİ!
"ONLAR SUÇUNU KABUL ETMİYOR"
Nevzat Bahtiyar:
Ailemin güvenliği sağlanana kadar sustum. Salim, araba konusunda yalan söylüyor. Adam arabayı satamadı. Ben de Salim’e, “Paran varsa kendine al” dedim. O da gidip anlaşarak arabayı aldı. Kardeşi bilmesin diye arabayı benim üstüme yazdırdı.
Sonra ev meselesi çıktı. Bana, “Kaça yapacaksın?” diye sordu. Akşam arayıp, “270 bin lira olur ama senin için 150 bin lira olur” dedim. O da, “Biri 140 bin lira, biri de başka bir fiyat verdi” dedi. “İşçilik, içme suyu gibi masraflar da onlara ait olacak” dedi. Şimdi kalkmış, “200 bin lira fiyat verdi” diyerek yalan söylüyor. Ben sana ne söylediysem onu anlat.
Sen beni çağırdın, Narin’i teslim ettin. Ben bunu inkar etmiyorum. Ben sadece taşıdım, suçumu kabul ediyorum. Ama onların da suçlarını kabul etmesi lazım. Ancak etmiyorlar, her şeyi benim üzerime atıyorlar. Benim tüm suçu üstlenmemi istiyorlar, ama bunu kabul edemem.
Benim söyleyecek başka bir şeyim olmayabilir. Onlara bir şey söyleyecek ya da iftira atacak durumda değilim. Hakikat neyse o ortaya çıksın.
"CEZAM NEYSE ÇEKERİM"
İtiraçı Nevzat Bahtiyar:
Ben sadece cesedi taşıdım, sadece bu suçu işledim. Başka da bir şey yapmadım. Salim, tüm suçu benim üzerime yıkmaya çalışıyor. Salim’in avukatı bana “vahşi papağan” dedi. Ben o kelimeyi kullanmak istememiştim. Ben papağan değilim. Eğer öyle olsaydım, ormanda yaşardım.
Ben ahırın içinde cesedi vahşice atmışım, öyle mi? Peki, neden öyle yapayım? Arka tarafta bir yer var, biri beni görebilirdi. Ailem güvende olmadığı için yalan söyledim, korktum. Ailem cezaevine gelince rahatladım. Güvence altına alındığımda, “Her şeyi söylemeye hazırım” dedim. Ben papağan değilim.
Ailem yanıma gelene kadar saçımı bile kestirmedim. Cezaevinde ne televizyon var, ne de radyo. Ben bu bilgileri nereden bilebilirim? “Patlıcan” dedim, herkes güldü. Ben bunu espri olsun diye söyledim.
Devletten büyük olsak burada olmazdım, beni yakalamazlardı. Sen konuştuğun kelimeyi bilmiyorsun. (Onur Akdağ'a) Kimin gücü devlete yetiyor sayın başkanım? Benim gibi zavallı bir insan nasıl devletin üstünde olabilir?
Cezam neyse çekmeye hazırım.
NEVZAT BAHTİYAR SON SAVUNMASINI YAPIYOR
DURUŞMA YENİDEN BAŞLIYOR
Narin cinayeti davasında duruşma, 2 saatlik aranın ardından yeniden başladı.
MAHKEMEYE ARA VERİLDİ
Narin Güran davasının 2. duruşmasının 2. gününde mahkemeye saat 14.00'e kadar ara verildi.
HTS RAPORLARI
Avukat Onur Akdağ: Sayın Başkan, büyük bir çelişkiyle karşı karşıyayız. Baz raporlarına dayanarak yapılan değerlendirmelerde ciddi hatalar var. Özellikle Tavşan Tepe bölgesinde baz istasyonlarından sinyal alınmasıyla ilgili iddialar tamamen yanlış yönlendirmelere dayanmaktadır.
Tavşan Tepesi’nden en az 22 farklı sinyal alındığı belirtiliyor. Ancak elimizdeki haritalara bakıldığında, Tavşan Tepe çevresindeki baz istasyonlarının dağılımını açıkça görebiliyoruz. Bu haritalar Tavşan Tepesi’nin yakınında bulunan tüm baz istasyonlarını göstermektedir. En yakın baz istasyonu, 3.7 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Bu durum, iddia edilen sinyal tespitlerinin doğruluğunu ciddi şekilde sorgulatıyor.
Söz konusu raporun, bu alanda uzman olmayan kişiler tarafından hazırlandığını düşünüyoruz. Rapor, dosyadaki bilgi ve belgeleri incelemeden hazırlanmış gibi görünüyor. Ayrıca, Nevzat’ın ifadelerine dayalı olarak oluşturulan baz raporunun yalnızca bir senaryo hazırlığı olduğunu savunuyoruz. Teknik bir takip yapılmadan baz çalışmasının sağlıklı bir sonuç vermesi mümkün değildir.
Baz üçgenleme yöntemi olarak bilinen metot, yalnızca anlık teknik takip durumlarında daraltılmış sonuçlar verebilir. Ancak bu dosyada böyle bir teknik takip yapılmamıştır. Raporu hazırlayan kişilerin uzmanlık alanları, kalifikasyonları ve hangi yeterliliklere sahip oldukları belirsizdir. Biz, bu bilgilerin hiçbirini bilmiyoruz.
İlk duruşmada da benzer çelişkiler ortaya çıkmıştır. Raporda, Salim’in 18:08 ile 18:56 arasında ikameti civarında bulunduğu, 18:57’de hareket ederek Uzunbahçe tarafındaki Mısır Tarlası’nda olduğu belirtiliyor. Ancak aynı raporda, Salim’in 18:57’de okul kamerasının önünden geçtiği iddia ediliyor. Bu tamamen çelişkili bir durumdur.
Rapor öyle bir tablo çiziyor ki, neredeyse Türkiye’nin en geniş kapsama alanı Tavşan Tepesi olarak gösteriliyor. Bu da, teknik verilerin nasıl çarpıtıldığını ortaya koyuyor.
Mahkemeden ısrarla talebimiz, bu baz çalışmalarıyla ilgili bir keşif yapılması ve bağımsız uzmanlarca hazırlanan bir raporun dosyaya eklenmesidir. Bu bölgede yaşayan köylüler, bırakın interneti, telefonun bile birçok noktada çekmediğini ifade etmektedir. Konum paylaşımı bile en az 200-300 metre şaşma payı olduğunu göz önünde bulundurmalıyız. Bu nedenle, mevcut raporların doğruluğu kesinlikle sorgulanmalıdır.
SALİM GÜRAN DERE KENARINA GİTTİ Mİ?
Avukat Onur Akdağ: Sayın Başkan, Salim’in cesedi kontrol amacıyla o gece kendi aracıyla Eğertutmaz Deresi’ne gittiği yönündeki iddialar, mütalaada yer bulmamıştır. Aracın markası, rengi ve modeli kamerada net bir şekilde tespit edilememiştir. Ayrıca, daraltılmış baz kaydı ile Salim’in kesin olarak orada olduğu da ispatlanmamıştır.
Çiftlik kameralarındaki görüntüler, hepimizin dikkatine sunulmuştur. Salim’in içinde olduğu iddia edilen araç, ilk kez saat 22:33’te kamerada görülüyor. Araç, 22:48 ile 22:55 arasında kontağı kapatmadan bekliyor ve saat 22:56’da geldiği istikamette görüntüden kayboluyor.
Çok şükür ki Salim’in telefonunda ses kaydedicisi mevcut. O gece saat 22:41’de 23 saniyelik bir telefon görüşmesi kaydedilmiş. Çiftlik kamerasında gördüğümüz araç o esnada ağacın arkasında anlamsız manevralar yapıyor. Araç durmuyor, kimse de içine binmiyor. Ancak ses kaydını dinlediğimizde Salim’in yürüdüğünü ve yanında insanların olduğunu duyuyoruz.
Salim, Kürtçe konuşarak, 300 kişiyle arama yaptıklarını ve çocukları bulamadıklarını anlatıyor. Bu konuşma, olay yerindeki durumu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Ayrıca, saat 22:32’de Kurtuluş Güran ile ve saat 23:01’de Arif Güran ile yaptığı telefon görüşmeleri de kayıt altına alınmıştır. Bu kayıtlar, Salim’in köy çevresinde olduğunu çok açık bir şekilde göstermektedir.
Buyurun, şimdi bu ses kayıtlarını inceleyelim.
(Ses kayıtları dinleniliyor)
ÇİNGENE ARABASI KONUSU
Avukat Onur Akdağ: Sayın Başkan, şimdi biraz da kırmızı renkli çingene araç meselesine geçelim. Bu konuda, iki çingene ile kırmızı bir aracın görüldüğüne dair iddialar ve Salim’in ses kaydından bahsediliyor. Savcılık makamı, muhtarın bu ifadesiyle aramaların yanlış yönlendirildiğini ve dikkatlerin başka yerlere çekilmeye çalışıldığını iddia ediyor.
Şimdi dilerseniz, birlikte bu ses kaydını dinleyelim. (ses kaydı dinlendi) Bu kayıtta net bir şekilde görülüyor ki Salim, köy halkından ne duyuyorsa onu anlatıyor. Bir nevi köyde dolaşan bilgileri yansıtarak aktarıyor. Hatta yanındakine sorular yöneltiyor, çünkü duyduğu bilgiyi ondan öğrenmiş. Salih’in ifadeleri kendi gözlemlerine değil, başkalarından duyduklarına dayanıyor.
Bu ses kaydını dikkatlice incelediğimizde, Salih’in herhangi bir yönlendirme ya da kasıtlı bir çaba içinde olmadığını görebiliriz. Onun amacı yalnızca duyduklarını paylaşmaktır. Bu nedenle, bu kaydın suç teşkil eden ya da şüphe uyandıran bir unsur olarak değerlendirilmesi adil değildir.
NEVZAT'IN ŞÜPHELİ İNTERNET TRAFİĞİ
Avukat Onur Akdağ: Sayın Başkan, cinayetten sonra ilerleyen saatlerde Nevzat’ın internet kullanımı rekor seviyelere ulaşıyor. Dün ise Salim’in 15:00 ile 15:40 arasındaki internet kullanımı, diğer saatlere göre çok az olduğu iddia edilerek eleştirildi. Ancak gerçek bambaşka. Biz burada yalnızca Salim’in internet geçmişinden değil, Salim ve Nevzat’ın internet kullanımının karşılaştırılmasından da bahsediyoruz.
Dün yalnızca Salim’in internet kullanımına odaklanılarak bir resim çizilmeye çalışıldı. Şimdi verileri birlikte inceleyelim:
Salim’in internet kullanımı:
• 15:14’ten 15:45’e kadar yoğun bir internet kullanımı görülüyor.
• 15:25:08’de Salim’in rekor düzeyde bir internet kullanımı kaydediliyor.
• 15:26’da yine ciddi bir internet kullanımı var.
• 15:27:43’te aşırı yoğun bir kullanım tespit ediliyor.
• 15:28:54’ten 15:33:43’e kadar tekrar yoğun bir internet kullanımı mevcut.
• 15:33:43’te veri akışı devam ediyor.
• 15:36 ve 15:41 arasında da Salim’in interneti yoğun bir şekilde kullandığı kaydediliyor.
Nevzat’ın internet kullanımı:
• 15:10:24’te internet kullanımı başlıyor. Ancak bu noktadan itibaren 15:15:30’a kadar internet kullanımı neredeyse yok. Arka plandaki uygulamalar bile kapanmış görünüyor. Çünkü cinayeti işliyor.
• 15:15 ile 15:20 arasında az da olsa veri akışı mevcut, ancak kayda değer bir kullanım değil.
• 15:26:09’da internet kullanımı neredeyse tamamen duruyor ve 16:01’e kadar herhangi bir yoğun veri akışı gözlemlenmiyor. Çünkü Narini dereye koyuyor.
• 16:01’de kısa süreli bir yoğunluk yaşanıyor, ardından internet kullanımı tekrar kesiliyor.
• Nevzat, 17:06 ile 17:49 arasında ise rekor düzeyde, adeta uçak hızında bir internet kullanımı sergiliyor.
Şimdi, Nevzat’ın 17:06 ile 17:49 arasındaki yoğun internet kullanımı, olayın ardından gerçekleşen bazı kritik adımları saklamak ya da bilgi edinmek amacıyla yapılmış olabilir mi?
Sonuç olarak, Salim ve Nevzat’ın internet kullanımları arasında ciddi farklar bulunuyor. Bu veriler, olayın aydınlatılması açısından büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla, yalnızca Salim’in internet verileri üzerinden bir değerlendirme yapmak, gerçeği yansıtmayan bir yaklaşımdır.
ADIM SAYAR...
Avukat Onur Akdağ:
Sayın Başkan, adımsayara gelelim. Salim’in 15:20 ile 15:22 arasında bir hareketlilik başlıyor. Minimum giriş-çıkış mesafesi 120 adım. 15:22’de eve giriş yapıyor. 15:22 ile 15:32 arasında ise Arif’in evinin içinde ve diğer odalarda hareket etmeye devam ediyor. Senaryoya göre, evde 50 adım daha atıyor mu? Hayır, sadece 50 adım değil.
Salih, 15:36 sıralarında tekrar ahırın arka kapısına geçiyor. Evden çıkışı ile ahırın arkasına girişi arasında 70 adım mesafe var. Gidiş-dönüş toplamda 140 adım oluyor. Çünkü aynı zaman diliminde Salih’in tekrar Arif’in evinde olduğu görülüyor. 15:41’de evden çıkarak ahırın arka kısmına geçiyor ve 60 adım daha atıyor. 15:42’de ise Arif’in evi ile kendi evi arasındaki yolda olduğu iddia ediliyor. Burada 80 adım daha kaydediliyor. 15:43’te yine Arif’in evinin önünde görülüyor ve minimum 20 adım daha atmış oluyor.
Baz raporuna göre, Salih’in 15:22’de tekrar Arif’in evinin içinde olduğu tespit edilmiş. Burada 10 adım daha ekleniyor.
Sayın Başkan, burada çok büyük bir çelişki var. Adım sayar meselesi konuşulmaya başlandığında herkes, “Zaten kimse Salih’i suçlamıyor ki” demeye başlıyor. Ama mesele şu: Salim olaydan nasıl haberdar olmuş?
Ben Enes’in avukatı değilim, ancak şunu biliyorum: Salim, eğer olayın organizatörü değilse ve cinayetle ilgisi yoksa, bu dosyada tüm suç Nevzat’ın üzerine yıkılacaktır. Şimdi şu soruları sormak gerekiyor:
1.Narin’i kim öldürdü?
2.Nevzat’ı kim çağırdı?
3.Nevzat’ı kim tehdit etti veya ikna etti?
Bazı kişiler, “Adım sayar uygulaması verileri saat saat silinebiliyor.” diyor. Ancak bilimsel araştırmalarımız gösteriyor ki, adım sayar uygulamalarında saatlik veri silmek mümkün değildir. Salim’in kullandığı telefondaki uygulama yabancı bir uygulamadır. Bu uygulamada yalnızca belirli bir tarihe ait veriler silinebiliyor, ancak saatlik verileri silmek mümkün değil.
Bu nedenle, adım sayar uygulamasının bir hata içerip içermediği veya verilerin manipüle edilip edilmediği detaylı olarak incelenmelidir. Ancak şu anki bulgularımıza göre, bu verilerde bir hata veya manipülasyon yapılması imkânsız görünmektedir.
Bu durumda, Salih’in adım sayar verileriyle ilgili çelişkiler üzerine daha detaylı bir inceleme yapılması gerektiğini savunuyoruz.
“BU KADAR TUTUKLU ENES’İ Mİ KORUYOR”
Avukat Onur Akdağ:
Sayın Başkan, Sizce, bir baba kendi kızına zarar verecek ve bunu gizleyecek, ardından kimseye haber vermeyecek mi? dönüp demez mi: “Ulan, bari kızımı bir mezara atsaydın! Kızım hayvan mıydı, bu devlet bana gözünden mi bakıyor?”
Bu kadar tutuklu kadın, erkek, çoluk çocuk sırf Enes için mi kendini feda etti? İşkenceye rağmen itiraf etmiyorlar. Ne için? Enes için mi, Salim için mi?Eğer Nevzat oğlunun aracını o gün kullanmak için almışsa, Salim bunu nereden bilebilir? Bu soru da oldukça ilginç. Kendisine sorduk. Şimdi aranızda, Allah aşkına, bu senaryoların mantıklı olup olmadığını sorgulayacak bir akıl yok mu? Bu senaryoları ben uydurmuyorum, yanlış anlamayın. Bunlar, bazı aklı evvel, ilkesiz, şuursuzların 7/24 topluma empoze ettiği şeyler.
Kimse şunu sormuyor: “Manevraları sürdüren Salim, neden tam da o gün fatura ödemesi yaptı?” Demez mi? Salim kardeşim, “Ne yapalım, ne edelim, böyle bir olay olmuş,” demez mi?
Şimdi her iki senaryomuzun da ortak noktasına, yani en komik kısmına gelelim. Salim, bu kadar olay başına gelmişken, mobil bankacılık üzerinden iki tane fatura ödüyor: biri saat 15:19’da, diğeri 15:28’de. 11 Eylül tarihli ön raporda bu bilginin dosyada yer almasına rağmen, biz yine de 15 Aralık’ta bu bilgiyi mahkemeye sunuyoruz.
Biz, Diyarbakır Barosu’nun bir üyesi olmaktan onur ve şeref duyuyoruz. Bunun altını çizerek belirtmek isterim. Saygıdeğer eski Baro Başkanı Naif Eren’in savunmalarında bizden sık sık bahsetmesi hem gururlandırdı hem de düşündürdü. Ancak Nait Eren, sosyal medyada şahsımı delilleri tartışmakla suçladı. Madem sen delilleri tartışıyorsun, ben de tüm savunmalarımı senin üzerinden kurgularım düşüncesine girdim.
Bu dava tamamen sosyal medya ve korkunç bir halk algısı üzerinden alevlendirdiğini görüyoruz. Bu soruşturmadaki birçok soru, sosyal medyada yayılan iddialara dayanıyor. Örneğin benzinlikçi, örneğin direksiyonda kusmuk var gibi yalan beyanlar…
"NEVZAT YA DA AİLESİNDEN SAHTE PAYLAŞIM"
Avukat Onur Akdağ:
12 Eylül tarihli Van Kriminal raporunda, sağ arka kapının iç kısmındaki kıl örneklerinin, daha önce Narin’in elbisesi ve battaniyelerinden alınan leke örneklerinden elde edilen DNA profilleriyle uyumlu olduğu tespit edilmiştir. Birden fazla DNA’nın farklı yerlerde bulunması ne anlama gelir, biliyor musunuz? Bu, Narin’in canlıyken araç içinde gezdirilmiş olabileceği, farklı zamanlarda araca farklı yerlerden bindiği ya da Narin’e temas eden yakınlarının o araca binmiş olabileceği anlamına gelir. Yani, Narin’in canlıyken araç içinde bulunduğu oldukça net ve açık bir olgudur.
Bunun yanında, sürüntü DNA’sı yıllar sonra dahi tespit edilebilmektedir. Peki, bu DNA o araca ne zaman bulaştı? Olay günü mü, on gün önce mi, yoksa beş yıl önce mi? Her ihtimal mümkündür. Ayrıca, Salim’in aracını o gün ve sonrasında hiç yıkamadığı, tozuyla ve toprağıyla bıraktığı da raporlarla sabittir.
Bir diğer önemli husus ise Nevzat’ın ilk ifadesidir. Nevzat, ilk ifadesinde Narin’in cansız bedenini Salim’in alt yola getirdiğini iddia ederken, 21 Eylül tarihli ifadesinde cesedi kendisinin battaniyeye sardığını, ancak daha sonra battaniyeye almak için Salim’in aracıyla alt yola geldiğini söylemiştir. Ancak bu iddia, mevcut baz raporlarıyla tamamen çürütülmektedir. Baz raporlarına göre, Salim ve Nevzat’ın baz sinyalleri alt yolda kesişmemektedir. Bu da Nevzat’ın ifadelerini geçersiz kılmaktadır.
Nevzat’ın ifadelerinin aksine, Salim’in Narin’in cansız bedenini araca koymadığı baz raporları ve kamera kayıtlarıyla açıkça ortaya konmuştur. Bu arada, battaniye konusu ilk kez sosyal medya üzerinden paylaşılmıştır. Örneğin, Murat Çınar Çatalcı’ya ait bir hesap tarafından Salim Güran hakkında asılsız iddialar ortaya atılmıştır. Hem de arabalarla ilgili kayıtlar bulunmaktadır, deniliyor.
Bir diğer dikkat çekici detay ise muhtarın, Narin’in erkek kardeşi Enes ile görüşmesi ve olayın hemen ardından Narin’in boğulma iddiasını gündeme getirmesidir. Telefon kayıtlarına ve kamera görüntülerine göre, Narin ya baygın ya da boğulmuş bir şekilde ön koltukta koyu kahverengi bir battaniyeye sarılı olarak yatmaktadır.
Bu noktada çok ilginç bir durum söz konusudur. Daha ortada hiçbir şey yokken, Enes, Salim, Yüksel ve battaniyeden bahsedilmektedir. Bu iddiaların tam da Salim’in tutuklandığı güne denk getirilmesi oldukça düşündürücüdür. Bu sosyal medya mesajlarını kim atıyor? Nevzat ya da ailesi değil mi? Bütün bu çelişkiler, dava sürecinin ne kadar şaibeli bir şekilde yürütüldüğünü göstermektedir.
“NEVZAT'IN ZİHNİYETİNİ DAVRANIŞLARINI ANLAMALIYIZ”
Avukat Onur Akdağ:
Sayın Başkan, Nevzat sürekli hikaye değiştiriyor. Bu durumu değerlendirirken olayda bir ihtimalden bahsetmek istiyoruz. Bakın, yalnızca bir ihtimal diyoruz. Adli tıp raporunda, bir cinsel saldırı olduğuna dair net bir bulgu olmadığı ifade ediliyor. Ancak bu, cinsel bir motivasyonun tamamen yok olduğu anlamına gelmez. Nevzat’ın karanlık zihniyetini kimse tam olarak anlayamaz. Hem intikam almak hem de dürtülerini tatmin etmek için bu cinayeti işlemiş olabileceğini düşünüyoruz. Sonraki davranışları da ne yazık ki bu ihtimali destekliyor.
Adli tıp raporunda, Narin’in vücudunda cinsel bir saldırıya ilişkin doğrudan bir bulguya rastlanmadığı belirtiliyor. Ancak pedofili eğilimlerini anlamak için yapılan çalışmalardan da faydalanmak gerekir. Bu bağlamda, yabancı bir makaleden alınan bir bölümü mahkemenin dikkatine sunmak istiyoruz. Bu makalede, pedofilinin genellikle prepubertal çocuklara (13 yaş altı) yönelik cinsel fanteziler ve dürtüler geliştirdiği belirtiliyor. Pedofiller, bu dürtüler nedeniyle ciddi içsel çatışmalar yaşar ve genellikle toplumda izolasyon, yalnızlık, düşük özgüven ve duygusal olgunlaşmamışlık gibi sorunlarla karşı karşıya kalır.
Bu bilgiler, Nevzat’ın zihniyetini ve davranışlarını anlamamıza ışık tutabilir. Ayrıca, Narin’e ait siyah renkli bir tişörtten ve araçtan alınan DNA örneklerinin karşılaştırılmasıyla ilgili raporlarda bazı eksiklikler bulunmaktadır. Van Kriminal Laboratuvarı tarafından yapılan analizlere göre, 47 KM 388 plakalı aracın sol ön koltuğundan alınan sürüntü örneklerinde Narin’e ait DNA bulgularına rastlandığı belirtiliyor. Ancak, bu DNA örneğinin niteliği konusunda net bir açıklama yapılmamıştır.
Bu örneklerin ter, idrar, kan, tükürük veya ölüme bağlı sıvılar olup olmadığı açıkça belirtilmelidir. Bu nedenle, mevcut bulguların daha detaylı bir şekilde incelenmesi ve ek bir rapor hazırlanması için talepte bulunuyoruz. Mahkemeden, bu cinayetin aydınlatılmasına yardımcı olacak tüm eksik noktaların tamamlanmasını talep ediyoruz.
NEVZAT’TIN KARISI NEDEN GÖZALTINDA DEĞİL"
Avukat Onur Akdağ:
Sayın Başkan, jandarma neden Nevzat’ın evinde bir arama yapmadı? Ya da Narin’in bütün arkadaşları gözaltına alırken, mesela Nevzat’ın karısını da gözaltına almayı düşünmediniz? Bu durumda sorduğunuz sorular çok daha farklı olurdu.
Yahu, bu adam diyor ki, “Ben cesedi eve götürdüm.” Peki, o sırada evde Nevzat’tan başka kimse var mıydı, yok muydu? Bu soru bile sorulmadı. Neden? Çünkü hikaye işinize geldi. En azından, “Evde Nevzat’ın karısı yok muydu?” diye sormanız gerekmez miydi? Neden karısını gözaltına almadınız? O kadar yalan beyan varken bu göz ardı edilebilir mi?
Kaldı ki, Gazal’ın ifadesi size garip gelmiyor mu? Ya Muhammed, bir terlik bulduğu için üç aydır tek kişilik hücrede yatmıyor mu? Gazal potansiyel olarak cesedi gören kişilerden biri olabilir. En azından diyorum, en az. Cinayeti işleyenlerden biri ya da bu cinayeti örtbas etmeye çalışanlardan biri olabilir. Bu konuda çok ciddi şüphelerimiz var, Sayın Başkan. Siz hiç Gazal’dan şüphelenmediniz mi?
Adam diyor ki, “Cesedi eve götürdüm,” ama evde bir arama yapılmadı. Dahası, adamın karısı evden eşya taşırken jandarma eşlik etti. Yahu, cesedin taşınmış olma ihtimalinin olduğu bir evde eşya taşınmasına nasıl izin verilir? Bu nasıl bir mantık? O ev artık bir suç mahallidir. Bu temel bir prosedürdür, ancak burada tamamen göz ardı edilmiştir.
Sayın Başkan, “Nevzat, Yedim, içtim, hesabı size kitledim” diyerek cinayeti ailenin üstüne yükledi. Nevzat, tüm Türkiye’yi parmağında oynattı ve maalesef bunu yapmaya devam ediyor. Şimdi, Nevzat ile Salim arasındaki iletişim kayıtlarından biraz bahsetmek istiyoruz.
Nevzat’ın ve Salim’in iletişim tespit bilgilerine göre, Salim, Nevzat’ı en son 21 Mayıs 2024 tarihinde arıyor. O tarihten sonra Salim bir daha Nevzat’ı aramıyor. Arada sırada Nevzat kendisi arıyor. Toplamda aralarında 47 telefon görüşmesi mevcut. Daha önce bir düşmanlık olduğu gibi, Salim ile Nevzat arasındaki arazi meselesinden sonra Salim, Nevzat ile hiçbir ilişki kurmuyor, onunla görüşmüyor ve kendisine selam bile vermiyor.
Olay tarihinden geriye doğru baktığımızda, tam 3 ay boyunca Salim, Nevzat’ı aramıyor. Aramamış. 3 ay boyunca Nevzat ile konuşmayacağım, ona selam bile vermeyeceğim ama sonra bir çocuğu öldürüp, suçumu ve günahımı ona ortak edeceğim, öyle mi? Bu mantık dışı bir iddia.
Şimdi deniyor ki, “Madem Nevzat yaptı, neden ilk başta Nevzat suçlanmadı?” Çünkü Nevzat, çocuk kaybolduktan sonra adeta bir rol yapıyor. Arif’in gözüne baka baka, “Allah büyüktür, üzülme, bulunur,” diyerek onu teselli ediyor. Sigara ikram ediyor, birlikte namaz kılıyorlar. Ailenin yüzüne baka baka anlatıyor.
Nevzat resmen tüm aileyi hipnotize ediyor. Doğal olarak kimse kendisinden şüphelenmiyor. Ancak tüm bu davranışları ve olayların akışı, Nevzat’ın gerçek yüzünü bugün gözler önüne seriyor.
"NARİN NEVZAT'IN ELİNDE CAN VERDİ"
Salim Güran’ın savunmasının ardından sanığın avukatı Onur Akdağ söz aldı:
Avukat Onur Akdağ:
Dün, odun gibi duran Nevzat’ın birden tepki verdiğini gördük. Ancak bir yalan ortaya çıkaran kişinin diğer söylediklerine de itibar edilmesi mümkün değildir. Nevzat, tamamen bambaşka bir karakter sergiliyor. Altı farklı yalan beyanını akla, mantığa, hukuka ve vicdana sığdırmak nasıl mümkün olabilir? Her yeni gelişme ve her ortaya çıkan delilde Nevzat ifadesini değiştirmeye devam ediyor. Ancak biz bu duruma maalesef sadece seyirci kalıyoruz.
Artık Nevzat’ın bu sürekli ifade değiştirme alışkanlığına bir son verilmesini istiyoruz. Biri çıkıp bu adama, “Yeter artık, sus! Yalanlarından bıktık!” demeyecek mi?
Sayın Başkan, bir kişinin kaybolduğu yerden aramalara başlanması gerektiği ortadadır. Ancak biz burada olağan şüphelinin kim olduğunu açıkça görüyoruz.
Sayın Başkan, gözaltına alındığında Nevzat iki farklı hikaye anlattı. Daha sonra bu hikayeler giderek çeşitlendi ve çoğaldı. Nevzat bir keresinde, “Arka koltukta değil, bagajda değil, herkesin görebileceği şekilde ön koltuktaydı,” dedi. Bunu neden böyle vurguluyorum? Çünkü soruşturma makamlarının karar verdiği dosyalar, alenen medyaya servis edildi. DNA raporları dahil olmak üzere tüm belgeler çarşaf çarşaf yayımlandı.
Bu cinayetin ne zaman işlendiğine dair yaklaşık bir zaman çizelgesi vardır. Narin, saat 15..15’te narin okul kamerasında son kez görüldü. O yol üzerinde öldürüldüğü belirtiliyor. İçinde ölü olarak taşındığı iddia edilen araç ise saat 15.40’ta bir noktada tespit ediliyor. Yani arada sadece 29 dakikalık bir zaman dilimi var.
Narin’in ölüm anını size söyleyeyim mi? Bu cinayetin ne zaman işlenmiş olabileceğine dair yaklaşık bir zaman verisi vardı elimizde. Narin'in ölüm dakikasını söyleyeyim mi size? 15.13'te Nevzat'ı ellerinde can verdi Narin. 15.19 civarında Nevzat’ın evinin bulunduğu cadde üzerinde gerçekleşmiş olmalı. 27 dakikalık bir zaman dilimi söz konusu. Bu süre içinde, eğer çocuğun patikaya çıktığı düşünülüyorsa, bu süre en fazla 19 dakika olarak kalır. Şimdi soruyorum, bu 19 dakika içinde, karmaşık bir olay örgüsüyle bu cinayetin işlendiğini kim mantık ve akılla izah edebilir?
Dolayısıyla kanıtların, olay örgüsünün mümkün olduğunca basit ve mantıklı olması gerekir. Karmaşık ve akıl dışı senaryolar üzerine inşa edilen bir iddianameyle adalet sağlanamaz.
SALİM GÜRAN'IN SAVUNMASI SONA ERDİ!
Tutuklu bulunan amca Salim Güran'ın savunması sona ererken, "Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi istiyorum." dedi.
"NARİN'İ BULMAK İÇİN HOCAYA GİTTİK"
Salim Güran: Nevzat eve geldiğinde araba meselesi üzerine konuştuk. Ona, “Senin aracı aldığın kişi cezaevine girmiş,” dedim. Nevzat ise “Param yok,” diyerek cevap verdi. Daha sonra cemaat bir araya geldi ve aramızda zararı hesapladık. Nevzat’ın maddi durumu olmadığı için, “Sen bizim evin sıvasını yaparsın,” dedik. Nevzat bu işi kabul etti ve sıva işine 200 bin lira değer biçti. Ancak bu olayın ardından Nevzat ile yaklaşık üç ay boyunca konuşmadık. Normalde beni tarlada gördüğünde yanıma gelir, sohbet ederdi; ama bu süre zarfında hiç yanıma uğramadı.
Narin kaybolduktan sonra jandarma ile görüştük. Bana, “Dara’daki iki kameraya bakalım,” dediler. Komutan, “Kaç tane yol var?” diye sordu. Bazı yollara beni götürdüler, bazılarına ise götürmediler. Daha sonra JASAT ekibi geldi ve “Bütün kameraları inceleyeceğiz,” dediler. Ancak şimdi kolluk kuvvetleri aileyi suçluyor, ama kendi eksiklerinden bahsetmiyorlar. Kameralar yeterince incelenmediği için bir sonuç elde edilemedi ve suçlamalar aileye yöneltildi.
Sonrasında beni merkeze götürdüler. Muhtar, köyde kaç kuyu olduğunu sordu. “Bilmiyorum,” diye cevap verdim. Köydeki kuyuları birlikte kontrol ettik. En son, “Mehmet Kaya’nın evinin arkasında bir kuyu var,” dediler ve orayı da inceledik.
Terlik meselesine gelince: Komutan o sırada, “Bir şeyler var,” dedi. “Narin’in terliği bulunmuş,” dedi. Ancak bu konuda en son bilen kişi benim. Köye geri döndük ve Melike ile Birsen okulun yanındayken, “Kamerayı açsınlar, saat 17.30’a baksınlar,” dedim. Bu sırada jandarmanın benden şüphelendiğini anlamıştım.
Devlet köye geldiğinde, jandarma da oradaydı. Bir hoca, Muhammet ile konuşuyordu. Hocaya, “Dede, Narin’in yerini bize göster,” dedim. İlk başta anlamadı, ama tekrar ederek, “Narin’in yerini göster,” diye ısrar ettim. Hocaya, “Dede, burayı aydınlat,” dediler. Şaşkına döndüm. Hoca, “Narin makarna yiyor,” dedi. Yanında yaşlı bir dede varmış. “Ne yapıyor Narin?” diye sordum. “Telefonla internette,” cevabını verdi. Bir an umutlandım, ancak daha sonra Muhammet’i petrole bıraktım.
“BU VAHŞİDEN NEDEN ŞÜPHELENMİYORSUNUZ”
Mahkeme Başkanı: Son savunmanı alalım Salim, savcının talebine ne diyeceksin?
Salim Güran: Her sabah olduğu gibi tarlaya gittim. Mehmet Selim ve oğlu Ramazan ile birlikte. Ardından Bağlar tarafındaki sağlık ocağına gittim. Hükümet Konağı’nın karşısında bulunan bankadan 4 bin lira para çektim ve çocuklara verdim. Daha sonra iki oğlumla çay ocağında oturdum. Ardından aynı istikametten köye döndüm. Petrolden benzin aldım ve eve geldim. Hava sıcaktı, klimanın önünde eşim ve iki oğlumla oturdum, yemek yedik ve dinlendim.
Daha sonra yukarı tarlaya gittim ve işlerime baktım. Bu sırada elektrikçiler geldi; Mehmet Şerif’in arızasına bakmak için geldiklerini söylediler. Onların arabasıyla birlikte arızanın olduğu yere gittik. Pamukların kurtlandığını fark ettim. Elektrikçiler ücret konusunu dile getirdi, ben de bu konuyu amcamın oğluyla konuşmalarını istedim. Bu sırada Ramazan beni aradı; tarladaki işlerle uğraşıyordu. Yanına gittim ve orada bir süre oturduk.
Narin’in kaybolduğu saatlerde kızım beni arayıp durumu haber verdi. Mehmet Selim yanıma gelmişti; onunla birlikte hemen olay yerine gittik. Kalabalığı görünce herkesin ağladığını fark ettim. Komutanı aradım ve “Abimin kızı kayıp, ekip gönderin” dedim. Ancak komutan izinde olduğunu söyledi. Bunun üzerine Sabri’ye dönerek, “Okulun kamerasına bakalım, jandarma gelecek” dedim.
Bu sırada Samet Hoca duydu ve Sabri, okulun anahtarını getirdi. Jandarmadan bir görevli geldi, birlikte kamerayı inceledik. Görüntülerde, amcamın çocuklarının Narin ile birlikte yürüdüğünü ve patikadan yukarı çıktıklarını gördük. Hemen o bölgeye gittik, koyunların olduğu yere bakındık, ama herhangi bir iz bulamadık.
Gün doğmadan önce Barış kardeşimin evine gittik. Barış’ın eşi Yasemin, birden bağırarak, “Sabahleyin bu vahşiyi gördüm!” dedi ve Nevzat Bahtiyar’ı işaret etti. Bunun üzerine, “Neden bundan şüphelenmiyorsunuz?” diye sordum.
TUTUKLU AMCA SALİM GÜRAN'IN SÖZLERİ!
DURUŞMA BAŞLADI!
"DEVLET GÜCÜNÜ GÖSTERMELİ"

“BUGÜN KARAR ÇIKACAKTIR”

2. DURUŞMAYA DEVAM EDİLECEK!
Diyarbakır’da dere yatağında, çuvalda üzeri taşlarla örtülü cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetinde ikinci duruşma, ikinci günü ile bugün devam edecek.
12 tutuklu sanığın olduğu davada anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran, amca Salim Güran ile itirafçı Nevzat Bahtiyar hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Dosya kapsamında tutuklu sanıklar bu sabah yine Diyarbakır Adliyesi’ne getirildi.
14 SAAT SÜREN DURUŞMA SONA ERDİ
Bugün 14 saat süren duruşma sona erdi. Dava Yarın saat 09.00’da yeniden görülecek.
AVUKATLAR MÜTALAAYA İLİŞKİN SAVUNMA YAPTI
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, cumhuriyet savcısının okuduğu mütalaanın ardından savunma yapan eski Diyarbakır Barosu Başkanı avukat Nahit Eren, Narin'in Tavşantepe Mahallesi'nde öldürüldüğünü, bu olayın çözülmesi gerektiğini söyledi.
Eren, "Sosyal medyadan bir fatura sunuldu. Bir fatura, çizelge yayınladılar. O çizelgede Salim Güran'ın cinayet mahallindeyken iki ödeme yaptığını paylaştılar. MASAK raporu ekrana yansıtılıyor, doğrudur, 580 liralık 2 işlem gerçekleştirilmiş. Havale işlemi olabilir, online ödeme olabilir. Gerçekleşen havale işlemi sistemsel bir havale işlemidir. Telefona girmenizi gerektirmeyen, sistemsel bir ödeme. Aynı telefonun faturası 15.19'da bir defa ödeniyorsa 15.28'de neden bir daha ödeniyor. Salim Güran'ın hesabı sıfır bakiye olduğu için eksi 580 lira hesaptan düşülüyor, bir borçlanma rakamı veriliyor ve ona göre kesinti yapılıyor." diye konuştu.
Salim Güran'ın HTS ile olay günü saat 15.19'dan önceki GPRS kaydına da değinmek istediğini belirten Eren, "O saatte telefonunda herhangi bir veri yok. Yani Salim Güran herhangi bir havale işlemi gerçekleştirmemiş. 15.28'de ikinci havale işleminin gerçekleştiği saniyelerde Salim Güran 71 saniyelik GPRS bağlantısı gerçekleştirmiş. Birden fazla işlem için bağlanmış. Salim Güran'ın telefonunun ödeme günü 21'i. Salim Güran o an resmi bir işlem yapma ihtiyacı mı hissetti?" dedi.
"Narin gibi cinayetlerin işlenmesine cüret edilmemesi için bizim gibi kurumlar davaya müdahil oluyor. Neredeyse uydu görüntülerini Elon Musk'tan isteyecek kadar dosyaya müdahil olduk." diyen Eren, Narin Güran cinayetiyle ilgili bugüne kadar basında ve sosyal medyada yer alan görüntüleri mahkeme salonunda izletti.
Eren, "Ulusal Kriminal'e dosyayı gönderdik. Ulusal Kriminal, Uzunbahçe istikametinden gelen 2 aracı gösteriyor. 15.34 itibarıyla bir kırmızı, arkasından bir beyaz aracın köyden geçtiğini söylüyor. Ancak 6 dakika ileri alınca durum değişiyor. Bunu neden anlatıyorum? Nevzat'ın aracının yukarıdan aşağıya indiğini göremiyoruz ama iddiası doğruysa Salim'in aracının geldiğini görebiliriz. Ancak göremeyeceğimiz bir yol da var."
SALİM GÜRAN'IN CEP TELEFONUNDAKİ "ADIM SAYAR" UYGULAMASI
"Android telefonlarda 'adım sayar'ın sağlıklı bir sonuç vermesini istiyorsanız GPS'in açık olması gerekiyor. GPS kaydınız açık değilse konum bilgisi de tespit edilemiyor. Salim Güran'ın o günkü tarlaya gitme, camiye gitme gibi açıklamalarını düşündüğümde o adımlar bana dosyaya ilişkin sağlıklı bir veri vermiyor. Bu Salim'in o günkü hareketliliğiyle örtüşmeyen bir uygulama." diyen Eren, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Salim Güran 16.10'da evden ayrılıp tarlaya gitti, baz raporuna göre. 16.35'te söz konusu sondajın bulunduğu yerden ayrılıyor. Salim 18.35'te bazın olduğu yerden ayrılıyor ve köyün içine geliyor. 18.35'ten sonra Salim bir daha tarlaya gidiyor. Onu okul kamerasından görüyoruz. 18.59'da okulun kamerasında görünüyor. Devamında Salim'in arabası köyün alt yolunda ilerliyor."
"BU DOSYADA MAALESEF HİÇ KİMSE BİZE GERÇEĞİ ANLATMIYOR"
Eren, "Mehmet Selim Atasoy, 16.23'te motosikletiyle geliyor. Salim'in girdiği yerden tarlaya giriyor. Mehmet Selim Atasoy geçerken paralelinde elektrikçilerin görüntüleri var. Mehmet Selim Atasoy'a 'Orada gün içinde Salim dışında herhangi kimseyi gördün mü?' diye sorduk. 'Hayır.' dedi. Bu dosyada maalesef hiç kimse bize gerçeği anlatmıyor." dedi.
Her tanığın ve her sanığın bu dosya açısından önemsenmesi gerektiğini belirten Eren, şunları kaydetti: "Salim Güran'ın WhatsApp ve telefon verileri silinmiş. Narin'in kaybolmasıyla ilgili bir bağın veya kaydın yoksa neden siliyorsun? Enes Güran'ın telefonu kapanıyor ve sabah açılıyor. Telefonun kapalı olma sebebi olarak şarjının bittiğini söyledi. 'Telefonum kapanacak diye annemin telefonundan babamı aradım.' dedi. Yüksel Güran'ın telefonundan o saatte Arif Güran aranmamış. Enes'in telefonundan aranmış. Yüksel Güran'ın telefonundan Arif Güran'a yapılmış bir görüşme, iddia edildiği gibi yok. Enes'in telefonunun kapanma gerekçesini oluşturmamız lazım."
"BANA GÖRE CİNAYETİN YAŞANDIĞI O BÖLGEDE BAŞKA KİŞİLER DE VAR"
"Bana göre cinayetin yaşandığı o bölgede başka kişiler de var. HTS bize bunu gösteriyor. Tavşantepe Mahallesi cep telefonunun en iyi çektiği mahalle. Hiç kimsenin telefonunun baz verisinden dolayı kapanma ihtimali yok." diyen Eren, bu cinayete dair fail arayışlarının olmadığını belirtti.
Eren, "Bana göre eğer Narin'i Nevzat öldürmüşse bunu açıklarsınız ama Nevzat öldürmemişse Nevzat da öldürmüş kadar suçludur. O bedeni o kadar gün orada saklamış." diye konuştu.
"BU DOSYADAKİ EN KRİTİK OLAY KADINLARIN KAVGASIDIR"
Nahit Eren, savunmasında şu beyanlarda bulundu: "Bu dosyadaki en kritik olay da kadınların kavgasıdır. Aile bireyleri Narin bulununca yas tutacaklarına kavga ediyorlar. Sanıkların bu delillere göre cezalandırılmasını istiyoruz. Bu delillere göre 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasını talep ediyoruz. Bu çocuğun ölümüne kim sebep olmuşsa öldürdüğünden dolayı hüküm giysin diye buradayız. Diyarbakır Barosu, katılan taraf olarak bu cinayette 4 sanığın da cezalandırılmasını talep ediyor."
Daha sonra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını temsilen duruşmaya katılan avukatların mütalaaya ilişkin savunmalarına geçildi.
DURUŞMA YENİDEN BAŞLADI
DURUŞMAYA YARIM SAAT ARA VERİLDİ
Duruşmaya yarım saat ara verildi. Mahkeme başkanı, "saat 19.30’a kadar ara verelim" ifadelerini kullandı.
BUGÜN KARAR ÇIKACAK MI?
Mahkeme Başkanı, "Bugün karar çıkması zor hatta imkansız." ifadelerini kullandı.
BABA GÜRAN'IN SAVUNMASI BİTTİ
SANIK YAKINLARI ARTIK MAHKEMEYE ALINMAYACAK
45 dakika ara verilen duruşma başladı. Mahkeme Başkanı, "Bir konuda anlayış bekliyorum. Bugünden itibaren aile yakınlarını salona almayacağız çünkü ben onları iki kez uyardım." ifadelerini kullandı.
DURUŞMAYA ARA VERİLDİ
Mahkeme salonunda yaşanan gerginlik sonrası yoğun güvenlik önlemi alınırken, duruşmaya ara verildi.
SALONDA GERGİNLİK
Avukat Ali Eryılmaz araya girdi, ancak ne söylediği anlaşılmadı.
Ağabey Enes Güran, sesini yükseltti.
Jandarma müdahale etti. Mahkeme Başkanı, salonu boşaltma kararı aldı.
Salonda tansiyon yükseldi. Aile yakınları “adalet” diye bağırırken, salon boşaltılıyor.
Amca Ali Rıza Güran: Peygamber aşkına yeter artık
Tutuklular salondan cıkarılıyor.
NARİN NE GÖRDÜ?
Arif Güran: Gece saatlerinde Memorial Hastanesi’ne gittik. (Kaza yaptığı söylenen küçük kız çocuğu ile ilgili olarak.) Benim telefonumu her yere paylaşmışlar. Telefonum çalmaya başladı, sürekli arıyorlardı. Öyle bir hal aldı ki artık telefonuma cevap veremez hale geldim. Sürekli ihbar geliyordu, 'Kızın benimle' diyenler bile oldu. Hatta bana çocuk sesi dinleten insanlar bile oldu."
"Jandarma bana kimle sorunum olmadığını sordu. Nevzat’ın olayını anlattım. Bana '50 bin TL için adam öldürmez' dediler. Ben de 'Size bildiğim her şeyi anlattım, başka husumetim yok' dedim."
En sonunda karakola gittiğim zaman, karakol komutanımız oradaydı, Emre Yarbay oradaydı. Ben orada iddia ettim, 'Kızım tepeye çıkmamış' dedim. Onlar da dedi ki, 'Narin, görmemesi gereken bir şey gördü ki, onlar Narin’e kıydı.' Ben de dedim ki, 'Kızım 8 yaşında, ne görüp ne anlayacak?' Bana dediler ki, 'Erhan, Baran ve senin dışında herkesin haberi var.' Öyle bir şey mümkün değil dedim. Ama ısrarla, 'Narin görmemesi gereken bir şey gördü' dediler."
Benim kızımın gideceği iki güzergah var: biri evimin önündeki patika, oradan okula gidiyor; diğeri de bakkala gideceği yol. Benim kızımın öyle 2 saat zaman geçirecek, başkaları görecek gibi söylemlere inanmıyorum dedim. Sonra dediler ki, 'Bizim sana söylemememiz gereken bir şey söyleyeceğiz.' 'Söyleyin' dedim. Dediler ki, 'Şeyma Kaya 16.30’da senin kızını görmüş, İsa Kaya 18.30’da görmüş, Salim Güran ise 18.30’da Hüseyin amcanın oradan geçerek kızını alıp hızlıca gitmiş.' Dedim, 'Öyle bir şey olamaz. Salim’in 7 yaşında kızı var, Salim benim kızıma zarar vermez.' Dediler, 'Görgü tanıkları var.' Ama ben kendilerine, 'İnanmıyorum, ama siz öyle diyorsanız ben ne diyebilirim' dedim. Sonra Salim tutuklandı.
Ben ve hanımım karakola gittik. Sayın savcımız karakoldaydı. Oradaki komutan dedi ki, 'Savcı müsait değil, sonra gelirsiniz.' 'Tamam' dedim. Sonra komutan dedi ki, 'Siz Salim’in aracını kullanıyor musunuz?' 'Hayır' dedim. 'Narin bu arabaya binmiş mi?' dedi. Ben de dedim ki, 'Bu araba kapının önünde, kapısı açık bir araba.' Sonra Yüksel’ sordu, 'Ne sordu?' Dedi. Anlattım. Yüksel de dedi ki, 'Nişan’a gitmiştik, Narin de binmişti.' Sonra jandarma bana dedi ki, 'Bunu (nişan konusu) söylemeyeceksin. Sayın Başkanım, yine beni çağırdılar, ifadeye gittim. 'Arif, kimden şüpheleniyorsun?' diyorlardı. Ben bu konuda her şeyi anlatmak zorundayım. Benim kızım kaçırılmış diye bir algı var. Şikayetler var, aramalar var. 'Ankara’da, İstanbul’da' diyorlardı. Hep 'Kızım kaçırılmış' diye söylendi. Sonra yine geldiler, 'Arif, Narin Hüseyin amcanın evinden koşarak geliyor' dediler. Gösterdiler, 'Bu kız kaçıyor, neden arkasına bakıyor?' dediler. 'Ben bilmiyorum' dedim. Sonra, 'Bu evde bir şey var' dediler. 'O zaman araştırın, siz ne diyorsanız ben hazırım' dedim. Benim zoruma giden şudur: Bu vahşi (Nevzat Bahtiyar’ı işaret ederek) gelip benimle günlerce oturdu. Eğer Salim bunun başına silah dayadıysa, gelip bana söyleseydi, benim başımın tacıydı. Sen benimle namaz kıldın, sen o namaza kurban ol, sen benim 8 yaşımdaki kuzumdan ne istedin? Ben uyuyamıyorum, her gece rüyamda kızım beni çağırıyor. Beni neden öldürmedin, benim kızımı öldürdün? Bu adam itirafçı değil. Bu adam evinden kaçarken yakalandı."
Anne Yüksel Güran: "Nevzat, seni Allah’a havale ediyorum, senin de çocukların var."
Arif Güran konuşmaya devam ediyor "Böyle bir ahlaksızlık var mı? Sen benim yanımda günlerce namaz kıldın. (Nevzat Bahtihar’ı söylüyor) Bu namaz seni çarpsın. Ben bu dünyada da öbür dünyada da senin imanına davacıyım. Eğer bir insan önce kendi namusuna baksın. Ben 22 yıllık evliyim, ailemi nasıl tanımam? Ama o an, o dakikalar, o saatler benim her şeyimi sildi. Az önce Avukat Ali Eryılmaz, Erhan Güran’a diyor ki, 'Televizyonda arıyorsunuz kızınızı.' Sen benim namusumu konuşarak televizyona çıkıyorsun. Sen aynaya bak. Tülin kızımız engelli doğdu. Ama dünyanın en güzel gözleri ondaydı. Sabahlara kadar ağlardı, hastaydı, eşim başında dururdu. 8 sene baktı. Benim eşim böyle bir annedir. Eğer ben burada bir kez öldüysem, bu ana orada bin defa ölüyor. Bu nasıl vicdansızlık? Bir caninin lafıyla her şey oluyor. Ben adalet istiyorum. Yarabbi, benim bu dakika canımı al, ben dayanamıyorum artık. Oğlum beni öptü, kendime geldim, yoksa intihara teşebbüs ediyordum. Sizin vicdanınız nerede? Kimse Narin için bir şey yapmadı. Devlet benim kızımı buldu sadece. Bütün insanlar sadece para için, takipçi için bunları yapıyor. Ben her dakika, her saniye ölüyorum.”
"GELENE KADAR ÜÇ-DÖRT KEZ KAZA YAPIYORDUM"
Baba Arif Güran:
Olay günü Batman’daydım. Sabah 08.30 gibi evden çıkıp davetiye dağıtmaya gittim. Akşamüstü beni komşum aradı, 'Neredesin?' dedi. 'Hayırdır?' dedim. 'Yok, sormak istedim' dedi. 'Bismil’deyim' dedim. Sonra, 'Narin gözükmüyor ama endişelenecek bir şey yok' dedi. Bu saatte Narin nasıl kaybolur dedim. Sonra bir telefon daha geldi, 'Narin kayıp' dediler. Ben oradan eve gelene kadar 3-4 kez kaza yapıyorduk. Kızım benim için çok önemliydi. 5 oğlum vardı ama Narin benim için farklıydı. Annesi için de öyleydi. Eğer ben Narin’e ne kadar önem gösterdiysem, annesi bin kat daha fazla göstermiştir.
"Burada şu an bir anneyi evladıyla sınıyorlar. Hem evladını aldılar hem sınıyorlar. Bunu yüce Allah biliyor. Ben 22 yıllık eşimi tanırım. Biz köye yetiştik. Jandarma geldi, Allah razı olsun, köpekler geldi. Ben bir süre kendimden geçtim. 'Bu insanlar hepsi buradaysa benim kızımın başına bir şey gelmiştir' dedim. Herkese bağırdım, 'Ne oluyor?' diye. 'Narin gözükmüyor' dediler. 'Neden duruyorsunuz?' dedim, 'Herkes aramaya katılsın.' O gece hiç durmadık. Köpek kanala, mısırın oraya nereye vurursa, ben oralara baktım. 20-30 genç ile mısırın içine girdik. Osman, Enes, Muhammed, oğullarım da oradaydı. Köydeki başıboş köpekler mi acaba kızıma saldırdı bile diye düşündüm. Keşke ben bu dakikalarda ölsem. Mısırın içerisinde bir koştuk, 3-4 tur gidip geldik."
"NARİN BOĞULARAK ÖLDÜRÜLDÜ"
"TÜM SANIKLAR SUÇ ORTAĞI"
Savcı mütalaayı okudu: Herkes suç ortağı. Aile olayın aydınlatılmasını engelledi.
BAKAN GÖKTAŞ'TAN AÇIKLAMA
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş: "(Sıla ve Narin cinayeti davaları) Faillerin en ağır cezayı alması için bakanlık avukatlarımız yoğun mücadele veriyor"
SALİM GÜRAN SANIK KÜRSÜSÜNDE
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Adnan Ataş: "2 saattir Nevzat Bahtiyar’ı sorguluyoruz, adil yargılama olması için diğer sanıklara da soru soralım."
Mahkeme Başkanı: "Kime soralım?"
Avukat: "Salim Güran’a."
Mahkeme Başkanı: "Tamam."
Salim Güran duruşma salonuna getirildi.
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Ali Eryılmaz, Salim Güran’a soru sormak istedi.
Salim Güran: "Bu avukat beyin eşi, bu katilin eşi ile fotoğraf çekti, paylaştı. Benim bu avukata verecek cevabım yok."
Salim Güran yerine götürüldü. Enes Güran getirildi.
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Adnan Ataş, Enes Güran’a soruyor: “En son kendi doğum gününü nerede kutladın, Enes?"
Enes Güran: "Hatırlamıyorum."
Enes Güran’ın avukatı Mahir Akbilek: "Bizi karara zorlasanız da, bizi hıza kurban ediyorsunuz. Canlı keşif çok önemli. Ya da bizim bilmediğimiz şeyleri biliyorsunuz diye umut ediyorum."
Mahkeme Başkanı: "Sizin bilmediğiniz, bizim bildiğimiz hiçbir şey yok. Şeffaflık konusunda netiz."
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Adnan Ataş, üvey babaanne Süveyla Özkan’ın tanık olarak dinlenilmesini talep etti.
ANNE YÜKSEL GÜRAN İFADE VERİYOR
Anne Yüksel Güran getirildi.
Mahkeme Başkanı: "Araştırılmasını istediğiniz bir şey var mı?"
Yüksel Güran: (Göğsüne vuruyor) "Narin’in katilini istiyorum."
Yerine geçerken, Nevzat Bahtiyar’a döndü. "Sen adam değilsin," dedi.
Mahkeme Başkanı: "Yüksel hanım lütfen."
"NARİN'İ GÖRDÜN MÜ O GÜN?"
Yüksel Güran’ın avukatı soruyor: "HTS kayıtlarına göre 15.10’da ahırdasın. Narin’in en son görüldüğü saat 15.11. İlk karşılayan kişi sen olmalısın. Narin’i gördün mü o gün?"
Nevzat Bahtiyar: "Kesinlikle görmedim."
Yüksel Güran’ın avukatı, Nevzat Bahtiyar’a soruyor: Mahkeme Başkanı, soruyu Nevzat Bahtiyar’a yöneltti: "21 Eylül’de jandarma arkadaşlar seni ziyaret etti mi?"
Nevzat Bahtiyar: "Hayır, ziyaret etmediler."
Amca Salim Güran getiriliyor.
Salim Güran: "Şakir Başçavuş, komutanım diyorum. Özellikle Dara 2 kamerası için ısrar ediyorum. Ama orada Necmeddin Kaya (akrabası) var, o Nevzat Bahtiyar’ın akrabası."
Mahkeme Başkanı: "Korucu, askeriye kamerasını silebilir mi?" Salim Güran: Hayır, ama “Necmeddin’i de tanımıyorum” demişti.
Salim Güran: "Kolluk kuvvetlerinin tutanaklarını kabul etmiyorum. O kameraları istiyorum."
AVUKATLAR ARASINDA TARTIŞMA
Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ, Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Ali Eryılmaz’ın fotoğraf çektiğini söyledi.
Polis, Avukat Eryılmaz’ın telefonunu inceledi ve fotoğrafın duruşma başlamadan önce çekildiğini belirtti.
Gerginlik sonlandı.
Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ: "Senin internet paketin ne kadar?"
Nevzat Bahtiyar: (Cevap duyulmadı.)
Avukat: "Oğlunun avukatını ara sıra kullandığını söylüyorsun. 15.08’de aradığında arabayı söyledin mi? O arabanın sende olduğunu nereden biliyordu ki?"
Nevzat Bahtiyar: "Salim Güran yukarıdan geldi, arabayı gördü."
Avukat: "Vadeli araç sattığını söyledin, tefecilik yapıyor musun?"
Mahkeme Başkanı: "Bu soruya olmaz."
Avukat: "Salim Güran seni telefondan hiç aramamış. Tam 3 ay. Hatırlıyor musun?"
Mahkeme Başkanı: "Geçen celse sorduk."
Avukat: "Psikiyatrik bir problemin var mı?"
Mahkeme Başkanı: "Bunu konuştuk."
Avukat: "Prostat rahatsızlığın var mı?"
Mahkeme Başkanı: "Tamam, bunu sorabiliriz."
Nevzat Bahtiyar: "Hayır yok."
"KESİNLİKLE BİR ŞEY YAPMADIM"
Anne Yüksel Güran’ın Avukatı Yılmaz Demiroğlu: "Tüm aileden özür dilerim. Narin’de PSA bulundu."
Nevzat Bahtiyar: "Hayır, hayır kesinlikle."
Mahkeme Başkanı: "Yaptın mı böyle bir şey?"
Nevzat Bahtiyar: "Hayır, yapmadım."
Avukat: "Siz orada 38 dakika ne yaptınız?"
Nevzat Bahtiyar: "İp aradım çuvalın ağzını kapatmak için."
Avukat: "O kanca neydi?"
Nevzat Bahtiyar: "Beni takip eden Salim koymuştur."
Avukat: "Çok önemli bir şey söylediniz. Seni takip mi etti?"
Nevzat Bahtiyar: "Beni takip etmiş olabilir."
Enes Güran’ın avukatı, Nevzat Bahtiyar’dan kendi hayatını anlatmasını istedi: "Ne yer, ne içer, ne izler gibi." Bu soruya itiraz edildi.
Mahkeme Başkanı: "Nevzat, anlatma."
Enes Güran’ın avukatı Fatih Demir: "Sizin 15.08’de Salim Güran’ı aradığınız bir durum var ya..."
Mahkeme Başkanı: "Soruyu sorduk."
Avukat: "Onu sormayacağım."
Nevzat Bahtiyar’a bir harita daha gösteriliyor.
Savunma sırasında: Görüntünün ne olduğu açıklanacak.
Enes Güran’ın avukatı: "Bahçesinde suladıklarını sordu: Neden annesinden su aldıysa telefonla Salim’i arıyor, patlıcan konuluyor?"
Nevzat Bahtiyar: "Tamamen yalan, patlıcan diye bir şey yok. Patlıcan çok seviyorsanız size alayım."
Avukat: "Bunu neden sorduğumu ileride anlayacaksınız. Peki daha sonra yer değişikliği yapmayı düşündünüz mü?"
Nevzat Bahtiyar: "Bir ara cesedi dereden alıp yolun kenarına koymayı düşündüm, belki biri görür diye."
Mahkeme Başkanı: "Neden polise gitmediniz?"
Enes Güran’ın avukatı Mustafa Demir: "Burada ilk anlattığında ve savcılık beyanında Yüksel Hanım’ı gördüğünü söyledin. Oradan Yüksel Hanım’ın görünme şansı yok. Ne diyeceksin?"
Nevzat Bahtiyar: "Ben gördüm."
Enes Güran’ın avukatı Mahir Akbilek: "Az önce ip aradım dedin. O esnada çuval neredeydi?"
Nevzat Bahtiyar: "Açıkta bekliyordu."
Avukat: "O kadar süre içinde birilerinin seni görmesinden endişe etmedin mi?"
Nevzat Bahtiyar: "Yoktu kimse." (Kızıyor)
Avukat: "Kız, kız! Hasret kaldık senin konuşmana."
BULUŞMA NEREDE GERÇEKLEŞTİ?
Nevzat Bahtiyar’ın önüne bir harita getirildi.
Yüksel Güran’ın avukatı Yılmaz Demiroğlu, Nevzat Bahtiyar’a soruyor: "Buluşma ne şekilde gerçekleşti?"
Nevzat Bahtiyar: "Cami yolundan geldim."
Avukat: "Arabanın arka tarafında mı?"
Nevzat Bahtiyar: "Evinizin üzerinde mi?"
Nevzat Bahtiyar: "Cadde üzerinde."
Avukat: "Caddenin üzerinde mi?"
NEVZAT BAHTİYAR YİNE KEKELEDİ
Mahkeme Başkanı: "Araştırılmasını istediğin bir şey var mı?"
Nevzat Bahtiyar: "Hayır, yok."
Mahkeme Başkanı: "Narin’i sen öldürdün mü?"
Nevzat Bahtiyar: "Hayır."
Arif Güran’ın avukatı: "Oğlun Ferhat Bahtiyar neredeydi?"
Nevzat Bahtiyar: "İşe gitmişti."
Nevzat Bahtiyar: "Salim Güran beni tehdit etti. Oğlunu... Hangi futbol okuluna gittiğini biliyor mu?"
Mahkeme Başkanı: "Bu daha önce soruldu."
Sanık avukatları: "Sorulmadı."
Mahkeme Başkanı: "Nevzat Bey, oğlunuzun hangi okula gittiğini nereden biliyorlar?" (Nevzat’ın bu soruya verdiği cevap tam anlaşılamadı.)
Arif Güran’ın avukatı: "28 Ağustos günü, kendisine hiçbir arama gelmiyor. O gün ne yaptı?"
Nevzat Bahtiyar: (Kekeliyor) "Arada 4-5 ay geçmiş, nereden bileyim?"
Arif Güran’ın avukatı: "Narin’in bulunduğu gün Tavşantepe’ye gittin mi? Süveyla ve Murat Tutulmaz ile yemek yenildi mi?"
Nevzat Bahtiyar: "Hayır, ben işteyim."
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı araya girerek soruya itiraz etti. Mahkeme Başkanı, itiraza itiraz etti, sorunun sorulmasını talep etti. Soru tekrar soruldu.
Nevzat Bahtiyar: "Yedik, evet, ama tam hatırlamıyorum. Olabilir, ara sıra bizim eve gelip yemek yiyordu."
Nahit Eren, Nevzat Bahtiyar’a soru sordu. Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Ali Eryılmaz itiraz etti.
Mahkeme Başkanı: Maşallah çok heveslisiniz de bırakın soru sorulsun Soru tekrar soruldu.
Nahit Eren: Salim Güran’ın yasak ilişkisi var mıydı, bunu televizyonlardan görüp mü sordunuz?
Nevzat Bahtiyar: Yok Nevzat Bahtiyar’ın avukatı soruya itiraz etti.
Mahkeme Başkanı: Bu doğru değil, itiraz etmeyin artık. Ortamı germek dışında bir şey olmuyor.
"İLK GÜNDEN BERİ KAMERA DEDİM UNUTULDU"
Baba Arif Güran: Benim kızım gitmiş, benim ruhum gitmiş. En ufak bir şey, birisi bir şey dediğinde 'Allah için çağırın, getirin, konuşsun' diyorum. 300 kişi var bu köyde, benim kızımı nasıl kimse görmez? Bu mümkün değil. Bazılarının görmeleri lazım. Ama maalesef kimse görmüyor.
Mahkeme Başkanı: Araştırılmasını istediğiniz bir şey var mıdır?
Arif Güran: Dara2 kayıt almıyormuş, havaalanı kamerası bozulmuş. Bütün tesadüfler benim kızıma denk geldi. Kızımın dosyası Türkiye’nin dosyası oldu. İlk günden beri kamera dedim ama unutuldu. Böyle bir dosyada nasıl kamera unutulur?
6 KADIN DETAYI
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Adnan Ataş, Erhan Güran’a soruyor: "Hepimiz videoda 'Enes' kelimesini duyuyoruz."
Erhan Güran: "Biz kullanmamışız."
Avukat: "6 kadın kelimesi geçiyor."
Erhan Güran: "Hayır, öyle bir şey yok. 6 kadın ne demektir?"
Avukat: "Videoda duyduğumuz bu. Savcıya bir şey anlatmayacaksın diyorsunuz."
Erhan Güran: "Böyle bir şey yok. Biz ne bilsek, gidip kolluk kuvvetine anlatırdık."
"ÇOBANDAN ŞÜPHELENDİNİZ Mİ?"
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı: "Siz çobandan şüphelendiniz yani?"
Erhan Güran: "Evet."
Avukat: "Neden kolluğa bildirmediniz?"
Erhan Güran: "Bildirdim. 'Ben bundan şüpheleniyorum' dedim. Astsubayı çağırdılar. O da geldi, 'Gerçekten şüpheli' dedi. O zaman daha sorgulamamıştık."
"NE YAPALIM KAFASINA SİLAH MI DAYAYALIM?"
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Ali Eryılmaz: "Senden tek istediğimiz doğruları söylemen. Bu kadar insan neden toplandık?" (Yüksek sesle)
Mahkeme Başkanı, Avukat Ali Eryılmaz’a döndü: "Üslup, lütfen!"
Ali Eryılmaz, sesini yükseltti: "Bu son tanığımız, çok iyi değerlendirmeliyiz."
Mahkeme Başkanı: "Ne yapalım, kafasına silah mı dayayalım, ne yapalım?"
Ahmet Akgün: "Bu bana hakaret ediyor."
Mahkeme Başkanı: "Dur, kimse sana hakaret etmiyor."
Mahkeme Başkanı: "Bu arada benim silahım yok."
Çoban Ahmet Akgün: "Canımız size feda olsun."
Yüksel Güran’ın avukatı Yılmaz Demiroğlu, Nahit Eren’e soru sormak istedi ancak izin verilmedi.
Erhan Güran getirildi.
Evine güvenlik nedeniyle Narin kaybolduktan sonra kamera taktığı belirtilen Erhan Güran, Çoban Ahmet Akgün ile ilgili konuyu anlatıyor.
Erhan Güran: "Ben köyün çıkışına gittim. Hayvanlar geldiği zaman tek başınaydı. Dedim, 'Kızımız kayıp, bize yardımcı ol. Hiç kimseyi mi görmedin?' dedim."
Ahmet Akgün: "'Benim yanımdan kaçtı! Kaçınca ben peşinden gittim. Eve gitti, kendini kilitledi.'"
Erhan Güran: "Astsubayı çağırdım, 'Bu adam şüpheli hareketler yapıyor' dedim. Ama bir şey yapmadılar."
Erhan Güran: "Ertesi gün yine beni görünce gelmedi. Yine şüphelendim ondan."
Erhan Güran: "Benim evimin altından hayvanları geçiriyordu. Dedim, 'Ahmet’i çağırın konuşalım.' Ahmet kaçtı."
Erhan Güran: "Sonra Ahmet’i getirdiler. Onlar getirince sorduk, 'Hiç kimseyi görmedim' dedi."
Erhan Güran: "Sen gözü kapalı mı eve gidiyorsun?"
Erhan Güran: "Bu aile senaryo kurmuyor. Senaryo bu ailenin üzerine kurulmuş."
Mahkeme Başkanı: "Ben geçen celse senin gözünün içine bakarak sordum, aile toplantısı yapıldı mı diye, 'Hayır' dediniz. Siz böyle yaparsanız bu senaryoları duyarsınız. Siz bizden bir şey gizliyorsunuz."
Erhan Güran: "Biz bir şey gizlemiyoruz."
Mahkeme Başkanı: "Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, görüntü için suç duyurusunda bulunacak."
Erhan Güran: "Bizi idam da edebilirler ama kızımızı öldürmekle suçlamasınlar."
Savcı: "Arka tarafa gittiniz mi?"
Erhan Güran: "Çoban beni çağırdı."
Savcı: "Dayak esnasında mı?"
Erhan Güran: "Evet."
Savcı: "İki saniye önce 'Yerimden kalkmadım' demiştin."
Erhan Güran: "Bana İsa Kaya’yı gördüğünü söyledi. Bana bir bayan ismi daha söyledi."
Savcı: "Hangi bayan ismi?"
Erhan Güran: "Onların akrabası, bir tane daha var."
Savcı: "Arka tarafa niye götürüyorsunuz? Arka taraftaki gizem ne?"
Erhan Güran: "Belki orada konuşur dedik."
Savcı: "O kadar dövmeye yani?"
Erhan Güran: "O kadar dövme yok."
Savcı: "Şimdi, mahkeme dışında da sizi bayağı izledim. Her seferinde kesinlikle 'Arka tarafa gitmedim' dediniz."
Erhan Güran: "Ben gittim zaten."
Mahkeme Başkanı: "Ne yaptınız?"
Erhan Güran: "Çoban dedi ki, 'Ben Erhan’a konuşacağım.' Gittim Sonra yine önemli bir şey söylemedi."
Erhan Güran: "Çoban (Ahmet Akgün) sürekli benden kaçıyordu. Ben ona bir şey yapmamıştım ki."
Erhan Güran: "Ben o kamerayı, herhangi bir suçlama olur diye taktırmıştım zaten. Hayatımda ilk defa kamera taktırdım. Ayın 4’ünde taktırdım. Kesinlikle hiçbir müdahale edilmedi kameraya."
İZLENİMLERİNİ A HABER'DE ANLATTILAR
Narin Güran cinayeti davasını takip eden avukatlar A Haber canlı yayınında duruşma salonunda yaşananları anlattı.
Avukat İrem Nur Yılmaz, “Çelişkiler giderilemedi. Genel olarak Ramazan hatırlamıyorum, bilmiyorum şeklinde beyanlarda bulundu. Çoban Ahmet ben hiçbir şey görmedim şeklinde ifade verdi. Sanırım baskı altında da olabilir ağlamaya başladı. Sakinleştirmeye yönelik konuşmalar oldu.” ifadelerini kullandı.
Avukat Sinem Ermiş ise “Baba Arif Güran’ın oğlu Enes ve eşine ve amca Salim Güran’a karşı önceki duruşmalardan da gördüğümüz üzere suçu onların işlediğini düşünmediğine yönelik davranışları olduğunu görüyoruz. Baba ailenin suçlu olduğunu düşünmüyor. Tanıklar da çok duruşmayı aydınlatacak şeyler söylemediler.” dedi.
"BANA VURDULAR"
Tehdit edilen çoban Ahmet Akgün, görüntüleri izledikten sonra gözyaşları içinde "Bana vurdular" dedi.
Ahmet Akgün: "Gittim, 'Ne var?' dedim Erhan abi. Erhan abi dedi, 'Sen çöldesin, hayvanlarla ilgilisin, bir şey gördün mü?' Hayır, görmedim dedim. Zaten benim bir gözüm sakattır."
Mahkeme Başkanı: "Allah şifa versin. Sen Narin’i gördün mü?"
Ahmet Akgün: "Hayır, görmedim."
Mahkeme Başkanı: "Peki, size ne sordular?"
Ahmet Akgün: "Bana dediler, 'Sen hiç birine denk geldin mi?'"
Mahkeme Başkanı: "Peki, sana neden inanmıyorlar? Hatta arka tarafa gidiyorsunuz? Bir şey yaptılar mı?"
Ahmet Akgün: "Burama vurdular." (Ağlamaya başladı.)
Mahkeme Başkanı: "Sakin ol, bir şey yok."
Mahkeme Başkanı: "Kız meselesi nedir?"
Ahmet Akgün: "Ben görmedim."
Mahkeme Başkanı: "Ama sana 'Kız gördün mü?' diyorlar."
Ahmet Akgün: "Ben bir şey görmedim. Namusum ve şerefim üzerine yemin ederim."
Mahkeme Başkanı: "Peki, orada neden Enes yok?"
Ahmet Akgün: "Bilmiyorum."
Mahkeme Başkanı: "Bu olaydan sonra sana baskı yapan oldu mu?"
Ahmet Akgün: "Hayır, olmadı."
Mahkeme Başkanı: "Çobanlık nasıl gidiyor?"
Ahmet Akgün: "İyi gidiyor."
Mahkeme Başkanı: "Allah daha iyi etsin."
Ahmet Akgün: "Şerefim üzerine yemin ederim, ben bir şey görmedim."
Mahkeme Başkanı: "Seni tehdit ettiler mi?"
Ahmet Akgün: "Hayır, etmediler."
Mahkeme Başkanı: "Sana saat mi aldılar?"
Ahmet Akgün: "Evet, saat aldılar."
Mahkeme Başkanı: "Seni tembihlediler mi, 'Bilmiyorum' de dediler mi?"
Ahmet Akgün: "Vallahi başkanım, bana öyle bir şey demediler."
Mahkeme Başkanı: "Bu olaydan sonra televizyona çıkmışsın, ben görmedim ama sana bir şey dediler mi?"
Ahmet Akgün: "Hayır, demediler."
Mahkeme Başkanı: "Son kez soruyorum. Tekrar sorulmasın. Kimseyi gördün mü?"
Ahmet Akgün: "Vallahi kimseyi görmedim."
Savcı: "Seni 7 Eylül’de çağırıyorlar. Sen bir yerde 'Ben bir şey gördüm' vs. diye konuştun mu?"
Ahmet Akgün: "Hayır, görmedim."
Mahkeme Başkanı: "Seni niye çağırdılar? Onu anlamadık, onu soruyor savcı hanım."
Ahmet Akgün: "Ben bilmiyorum."
Savcı: "Ben sadece burada değil, dışarıdaki konuları da takip ediyorum. Televizyon programında dedin ki, 'Beni de döverler' dediler. Başka biri kim? Neyi gördün? Kimi dövdüler? Enes’i mi?"
Ahmet Akgün: "Sayın savcım, kızları kaybolmuş diye, döverler dedim. Ben yalan söylemiyorum."
Savcı, çoban Ahmet Akgün’ün yanına indi ve bir fotoğraf gösterdi.
Ahmet Akgün, geçen seneye ait bir fotoğraf olduğunu söyledi.
Sanık avukatları fotoğrafı görmek istedi.
Burası dere mi? Diye sordu savcı.
Savcı, Çoban Ahmet Akgün’e soruyor: "Erhan, arka tarafa gelmediğini söylemişti."
Ahmet Akgün: "Geldi, 'Sen bir şey bilmiyor musun?' dedi."
Savcı: "Seni ön tarafta sorguluyorlar, bir de arka tarafa götürüyorlar, orada da mı soruyorlar. Ne var bu kadar ne?"
Savcı: "Kürtçe bilmesem de Türkçe biliyorum. Enes ismi çok duyuluyor. O videoda Enes ismi geçiyor. O videoda Enes kelimesini duyuyorum. Neden ısrarla 'duymadım' diyorsun?"
Ahmet Akgün: "Kendi aralarında demişlerdir belki."
Savcı: "Seni sorguluyorlar seni. Bana bak, kardeşim, bir bak. Kendi aralarında konuştuklarını da anlat."
Mahkeme Başkanı: "Siz de sordunuz daha önce. Geçen duruşmada bana video açtırtmayın."
Savcı: "Siz ikiniz..." (Cümlesini kesti.)
Savcı, çoban Ahmet Akgün’e tekrar sordu:
"Yanında ne konuştular? Enes’i gördün mü diyeceklerine, neden Enes’le seni yüzleştirmediler?"
Salon gergin Mahkeme Başkanı: O mecliste konuşulan neydi?
Çoban Ahmet Akgün: Dediler “sen köydesin nasıl görmezsin bir şey”
Nahit Eren: "Narin’in bulunduğu dereyi biliyor musun?"
Ahmet Akgün: "Evet."
Nahit Eren: "Sen o gün herhangi bir aracı görmedin mi?"
Ahmet Akgün: "Görmedim."
Nahit Eren: "7 Eylül toplantısının sabahı Narin bulundu. Senin bu sorgulaman Narin’in yeriyle ilgili mi?"
Ahmet Akgün: "Hayır, değil."
Nahit Eren: "Biri sana orada 'Konuş eşeğin oğlu, konuş' diyor."
Ahmet Akgün: (Kürtçe konuşarak) "Ben garibanın tekiyim, okuma yazma bilmiyorum. Siz benden ne istiyorsunuz Allah aşkına?"
Mahkeme Başkanı, kürsüden inerek Ahmet Akgün’ün yanına geldi.
Mahkeme Başkanı: "Biz sana Narin’i gördün demiyoruz. Bize böyle bir aile toplantısı olmadı demişlerdi. Ama böyle bir video geldi. O konuşmalarda bir senaryonun peşinde oldukları gibi görünüyor. Bunu soruyoruz, orada 'Enes' diyorlar."
Ahmet Akgün: "Ben duymadım Enes’i." (Sesini yükselterek) "Allah hakkımızı bırakmasın." (Ağlıyor.)
Mahkeme Başkanı: "Allah kimsenin hakkını bırakmasın."
AİLE MECLİSİNİN GÖRÜNTÜLERİ İZLENİYOR
Tehdit edilen Ahmet Akgün, yemin ettirildikten sonra mahkeme salonunda Narin Güran'ın cansız bedeninin bulunmadan bir gün önceki aile meclisi görüntüleri izleniyor.
ATASOY'UN İFADESİ TAMAMLANDI
2. DURUŞMADA İLK İFADELER
Salim Güran'ın işçisi olarak çalışan Ramazan Atasoy'un ilk ifadesi ortaya çıktı. Atasoy, "Her gün nasıl yaptıysak o gün de tarlada çalıştık. Tarlaya su veriyoruz her gün tarlaya gidiyoruz babamla. Salim Güran ilk geldiğinde sabah 8’de bizim yanımıza geldi tarlaya. Öğleden sonra babam gitti işçileri almaya ben de tarlada kaldım saat 16’da Salim tarlaya geldi baban nerede dedi. İşçileri götürdüğünü söylemiş. Saat 6.30 gibi ben babam ve Salim Güran yemek yaptık yemek yedik. Sonra sandalyede oturduk. Biri Salim Güran’ı aradı ayağa kalktı kız kayboldu dedi ve dedi ki bu saat kız kaybolma saati mi." dedi.
"21 Ağustos günü Salim Güran ile bir konuşman var ne dedin" diye soruluyor. "Hayır bilmiyorum" diye cevap verdi.
"Kimin aradığını bilmiyorum babamla birlikte gittiler. El fenerini Salim’e verdi babam ve Salim gitti ben tarlada kaldım.
"Tutuklandığınız zaman Salim’e küfrederek senin yüzünden başımız belaya girdi ifaden var" diye soru soruluyor. Ramazan Atasoy’un cevabı ise "Ben böyle bir şey dediğimi hatırlamıyorum." şeklinde oldu.
"Salim’in ayakları ıslak mıydı?" diye soruluyor. Atasoy bu soruya "Ayakları normaldi ıslak olup olmadığını hatırlamıyorum" cevabını verdi.
Salim Güran’ın avukatı Ramazan Atasoy'a "Ramazan okuma yazman var mı?" ve "İfade sırasında işkence veya kötü davranan oldu mu? diye soru sordu.
Atasoy, "Bana vurdular düştüm yere nefesim kesildi" dedi.
Abdurrahman Şimşek: Kontrollü bir soru. Enes Güran’ın yakınları da Enes Güran’a işkence yapıldı gibi ifadelerde bulundu. Bu soruyu sormasının sebebi belli. Mahkeme başkanını etkileyemeye yönelik bir soru. Aynı strateji uygulanıyor.
RAMAZAN ATASOY TANIK OLARAK DİNLENİYOR
Sabah Gazetesi Haber Koordinatörü Abdurrahman Şimşek, A Haber canlı yayınında mahkeme salonunda yaşananları anlattı.
A Haber muhabiri Sinan Yılmaz ve Sabah Gazetesi Diyarbakır Temsilcisi Hüseyin Kaçar içeride. Şu anda içeride Mahkeme Başkanı Ramazan Dündar yargılamaya başlamadan önce yargılama adabına uygun hareket edilmesi uyarısında bulundu. Salon tıkabasa dolu. Problem çıkaran avukatları uyarı yapmadan dışarı çıkaracağım demiş mahkeme başkanı. Aynı şekilde izleyicileri de.
Salim Güran takım elbiseli gelmiş. Nevzat Bahtiyar sakalını kesmiş bıyıkları var. Yargılama başladı. Ramazan Atasoy tanık olarak dinlenmeye başlamış. 15 yaşındaki Ramazan Atasoy mahkemeye gelmedi bulunduğu cezaevinden yeminsiz bir şekilde tanıklık yapıyor.
2. DURUŞMA BAŞLADI!
BABA ARİF GÜRAN ADLİYEDE
ADLİYEYE SEVK EDİLDİLER
Diyarbakır’da 21 Ağustos’ta kaybolan, arama çalışmalarının 19’uncu gününde dere yatağında, çuvalda, üzeri taşlarla örtülü cansız bedeni bulunan Narin Güran (8) cinayetiyle ilgili ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile cesedi taşıdığı tespit edilen komşuları Nevzat Bahtiyar, bugün ikinci kez hakim karşısına çıkacak.
Karar çıkması beklenen, 1'i tutuklu 3 kişinin tanık olarak dinleneceği duruşma öncesi mahkeme salonu ve adliye çevresinde geniş güvenlik önlemi alındı. Tutuklu sanıklar cezaevinden adliyeye sevk edilirken, A Haber o anları görüntüledi.
Saat 09.00'da başlayacak olan duruşmada, alana giriş-çıkışlar polis kontrolünde olurken, alana girmek isteyenler ise üst aramasından geçirilecek.
RAMAZAN ATASOY VE TEHDİT EDİLEN ÇOBAN AHMET NE İFADE VERECEK?
Avukat Pınar Kandemir Hacıbektaşoğlu: Yarın (Narin'in amcası) Erhan Güran, çoban Ahmet ve Ramazan Atasoy (Salim'in işçisi) mahkemede dinlenecek. Ramazan'ın ifadesinin 2. duruşma sürecinde en önemli kısım olduğunu düşünüyorum.
“BU DAVADA KARAR ÇIKACAK”
Sabah Gazetesi Haber Koordinatörü Abdurrahman Şimşek: Diyarbakır Adliyesi'nin önündeyiz ve davayı yakından takip ediyoruz. Aldığımız duyumlara göre mahkeme başkanı Ramazan Dündar 3 gün sürecek bu duruşmada kararını verecek. Tüm Türkiye'nin merak ettiği bu davada bu defa karar çıkacak. Bu davada önemlş tanıklar var 15 yaşındaki Ramazan Atasoy ve Ahmet adlı çoban gibi kişiler. Çobanı tehdit ettikleri ve Enes Güran hakkında bazı şeyleri görmediğini ifade edeceksin dedikleri ortaya çıktı. Mahkemede büyük ihtimalle tutuklu olan 4 sanık hakkında ağırlaştıırılmış müebbet talep edilecek.

NE OLMUŞTU?
Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan Narin Güran'ın 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılmıştı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 23 şüpheliden aralarında anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar'ın da bulunduğu 12 kişi tutuklanmıştı.
Yüksel, Enes ve Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar hakkında yürütülen soruşturma tamamlanmış, 4 sanık hakkında "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince 23 Ekim'de kabul edilmişti.
Sanıkların yargılanmasına 7 Kasım'da başlanmış, 3 gün süren ilk duruşma, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilerek 26 Aralık'a ertelenmişti.
İlk duruşmanın ardından Cumhuriyet savcısı hazırladığı 14 sayfalık mütalaayı celse arasında mahkemeye sunmuştu.