Yenidoğan Çetesi davasında çarpıcı ifadeler! "Fırat Sarı 'Size prim vereceğim' dedi" | Savcıyı tehdit etmişti: Savunması pes dedirtti
Türkiye'nin yüreğini dağlayan "Yenidoğan Çetesi" davası dolarak bilinen bebek hastaları önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 30’u tutuklu 58 sanığın yargılandığı davanın 4'üncü duruşması görüldü. Tutuklu sanık, İdari amir Remzi Karaca suçlamaları kabul etmediğini söyledi ve "Fırat Hoca bize, 'Size prim vereceğim' dedi. Bu nedenle Mert üzerinden bize düzenli olarak ufak miktarlarda motivasyon parası gönderirdi" dedi. Tutuklu sanık Mustafa Kemal Zengin de savunmasında "Ben savcıya sadece insanların cinnet anında neler yapabileceğini söyledim. Tehdit etmedim kimseyi." diye konuştu. Zengin savunmasının devamında "'Sayın Savcım sen neden bunları tutuklamıyorsun' dedim. 'Biz buranın ağababasıyız lafım benim de çevrem var isterseniz yardımcı olurum' demek istememdi." dedi. Mahkeme heyeti, duruşmayı 24 Nisan saat 10.00'a erteledi.
"Yenidoğan Çetesi" davası olarak bilinen bebek hastaları önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 30'u tutuklu 58 sanığın yargılandığı davanın 4'üncü duruşmasına devam ediliyor.
ahaber.com.tr
CEZA İSTEMLERİ
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için 10 bebeğin ölümü nedeniyle "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir'in ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. 8'i kadın 44 sanık hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.
İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.
Davaya ilişkin en güncel detayları ahaber.com.tr'den takip edebilirsiniz.
DURUŞMA ERTELENDİ
Zengin'in savunmasını tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti, duruşmayı 24 Nisan saat 10.00'a erteledi.
"SAVCIYA İNSANLARIN CİNNET ANINDA NELER YAPABİLECEĞİNİ SÖYLEDİM"
Çorlu Reyap Hastanesi'nde Başhemşire Hilal Vatansever, "İşim esnasında bütün hemşirelerin özlük haklarını ve sorumlu hemşirelerin verdiği nöbet listelerinin doğru olup olmadığını kontrol ettim. Suçlamaları kabul etmiyorum. Fırat Sarı yenidoğan yoğun bakım doktorumuzdu. HTS kayıtlarının açığı yoktur. Fırat Sarı ile yenidoğan yoğun bakımda ismi Hilal olan başka hemşireyi arayacağına yanlışlıkla beni araması görüşmelerimiz oldu. Bunun dışında eleman ihtiyaçları olduğunda da Fırat Sarı beni arardı. Bir dönem hastane yönetimi beni çağırarak Fırat Sarı'nın hemşireleri değiştirmek istediğini ve yerine Hasan Basri'yi getireceğini söyledi. Orada sorumlu hemşirelerimiz vardı ben dışarıdan sorumlu getirilmesini istemedim." dedi.
Tutuklu sanık İbrahim Oktay ise, "Çorlu Reyap Hastanesi'nde mesul müdür olarak çalıştım. Hakkımda iddia edilen suçlamaları kabul etmiyorum. Doktor az olduğu için Fırat Sarı'nın bizim hastanemizde çalışmaya başladı. Fırat Sarı'nın bizim hastanemize gelmesiyle ilgili benim bir bilgim ve ilgim yok" dedi.
'HERKES SANKİ SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK'
Tutuklu sanık Mustafa Kemal Zengin savunmasında "Beni burada neredeyse kimse tanımıyor. Tuğçe Hanım tutuklanmış. Aylin Hanım geldi aklıma ona 'Bu dosyanın savcısı benim arkadaşım, sana yardımcı olamam' dedi. Buradaki kişiler devletin açığını bulmuş ve bazı hastanelerle bazı kişiler bunu kullanıyor. Ortalık boş bulunmuş. Bunlar çözülmediği sürece hep devam edecekler.Kim kime dum duma buraya çıkan herkes sanki sütten çıkmış ak kaşık."dedi.
"SAVCIYA İNSANLARIN CİNNET ANINDA NELER YAPABİLECEĞİNİ SÖYLEDİM"
Zengin savunmasının devamında, "Bir akşam Aylin Hanım'a dedim ki bakın burada bir sorun var 'Bu soruşturma savcısı ne yapıyor' dedim. Savcı akşam mesaj atmış sosyal medyadan 'Ben bir dosyada çok yalnız kaldım gel görüşelim' demiş. Savcının çekindiğini düşündüm çikolata alıp gittik savcıya serzenişte bulundum. Sen bu hastaneyi niye kapatmıyorsun sen niye bu doktorları atmıyorsun hapse dedim. Çıktık sonra dedim ki 'Bu savcı senin arkadaşın değil bizi kayda aldı mimikleri iyi değil' dedim. Ayrıca savcıya Tuğçe'yi çıkar demedim. Şimdi herkes bana diyor ki 'Sen salak mısın niye gittin' Avukat Aylin Aslan Tatar neden burada değil. Aylin Hanım 7 aydır boş yere hücrede yatıyor. Ben savcıya sadece insanların cinnet anında neler yapabileceğini söyledim. Tehdit etmedim kimseyi." diye konuştu.
'BOŞ YERE 7 AYDIR YATIYORUM'
Zengin, "Avcılar Hastanesi Fırat Sarı'ya kâr payı ve el altından para veriyor. Ben tutuklanmadan önce İngiltere'den Bakan getirdim Türkiye'ye yatırım yaptırdım herkes 'Hukuk' dedi bana; ama burada hukuksuzlık var. Boş yere 7 aydır yatıyorum. Savcı Bey herşeyimi incelemiş birşey bulamamış. Sadece isim verdim diye mi böyle oldu sizin adınızı versem sizi de mi içeri atacaklar Hakim bey. Beni susturmak için şafak operasyonu yapıldı. Beni almasaydınız ben bunu medyaya duyuracaktım hastanelerde cinayet işleniyor diye. Biz kime güveneceğiz. Burada, bebek çetesi yargılıyorsunuz ama buradaki kişileri değil herkes sorgulanmalı bataklığı kurutmalısınız. Benim bu olayla bir ilgim yok. Savcıya yardım etmek istedim sadece. Buradaki kimseyi bilmiyorum. Bu hastaneler kapalı ama isim değiştirip yine devam edecekler. " dedi.
"YANLIŞ ÜSLUP DOĞRU SÖZÜN KATİLİYMİŞ ÖZÜR DİLİYORUM"
Zengin savunmasının devamında, "Pandemi döneminde maske ürettim hatta Merkel'in taktığı maskeyi ben yaptım. Devletin tüm kurumlarına hediye ettim. Ancak savcılık ne yaptı. Bizim fotoğraflarımızı basına verdi. Bizim normalde içeri basın görmeden girmemiz lazımdı ama tüm basını oraya çağırmış. Ben sadece buna sessiz kalmak istemedim. Aylin de benden rica etti 'Gel bildiklerini anlat' dedi ben de bildiklerimi anlattım. "Sayın Savcım sen neden bunları tutuklamıyorsun" dedim. 'Biz buranın ağababasıyız lafım benim de çevrem var isterseniz yardımcı olurum' demek istememdi. Yanlış üslup doğru sözün katiliymiş. Ben üslubumdan dolayı bu noktaya düştüm bu konuda özür diliyorum" dedi.
"YENİDOĞAN BEBEKLERE BİR ŞEY YAPMADIM"
Duruşmaya tutuklu sanık doktor Zeki Ötünç savunmasıyla devam edildi.
Ötünç savunmasında "2019'da beyin kanaması geçirip 10 gün yoğun bakımda kaldım. Uzun süre işsiz kaldım. 2 yılın sonunda daha önce aynı iş yerinde çalıştığım Cansel hemşire bana bir iş teklifi bulundu. Sadece gündüz çalışacaktım. 2022 sonunda Bağcılar'da işe başladım. Orası satılınca Beylikdüzü Medilife Hastanesi'ne başladım. 2024'ün başında istifa ettim çünkü birşeylerin ters gittiğini hissettim. Ben SGK'yı dolandırmadım. Yenidoğan bebeklere birşey yapmadım. Hastane bana maaşımın bir kısmını elden verdi. Ödemenin bir kısmını hastaneden bir kısmını anlaşmalı oldukları sağlık şirketinden ödüyorlar. O şirket de Fırat Sarı'nın şirketiydi. Bize herkes 'Bebek katili' diyor ama bir insan bebek öldürerek nasıl para kazanır anlamıyorum. Basın yüzünden zor durumdayım. Normalde sizin benim suçluluğumu kanıtlamanız lazımken ben burada suçsuzluğumu ispatlamaya çalışıyorum" dedi.
AİLESİNE GÜLÜMSEDİ: EL SALLADI
Duruşmaya saat 13.15'te ara verildi. Verilen 45 dakikalık aranın ardından duruşma saat 14.30 sıralarında yeniden başladı. Suç örgütü lideri olduğu iddia edilen Fırat Sarı'nın duruşma salonunda ara sıra arkasına dönüp izleyici kısmındaki ailesine gülümseyerek el sallaması dikkat çekti.
"FIRAT SARI BİZE "SİZE PRİM VERECEĞİM" DEDİ"
Tutuklu sanık, İdari amir Remzi Karaca suçlamaları kabul etmediğini söyleyerek "Benim görevim 112 tarafından gelen hastaların bilgilerini doktora iletmektir. Doktorun hasta kabul etme ya da etmeme kararı sonrası bunu 112 servisine iletmektir. Bazen bazı hastalar bize ait ambulansla gelmek istiyordu hastaneye. O durumda biz hastadan para alıyoruz; ama sevkle gelecekse 112 ile geliyor ve ücret alınmıyor. Eğer bizim ambulans hizmetimizi kullanacaksa 112'yi arayıp haber veriyorduk" dedi. Ayrıca sanık savunmasının devamında "Fırat Hoca bize, 'Size prim vereceğim' dedi. Bu nedenle Mert üzerinden bize düzenli olarak ufak miktarlarda motivasyon parası gönderirdi" dedi.
"HASTANE YÖNETİMİ HASTA BULMAMIZI İSTİYORDU"
"YA BEN YA NİGAR DEMİŞ"
Tutuklu sanıklardan hemşire Nigar Kubilay, "Başhemşire olarak çalıştım. Fırat Sarı ile anlaşamadık beni yönetime şikayet etmiş. Yönetim bana 'Fırat Bey ile aynı ortamda bulunma' dedi. Bir süre sonra da kovuldum. Yönetime gidip 'Ya ben Ya Nigar' demiş. Daha sonra başka bir yere geçtim orada Yenidoğan biriminde işe başladım ama Fırat Sarı'nın orasıyla ilgilendiğini öğrendim hatta yönetime gidip daha önce yaşadığımız olayları anlattım. 'Sorun yok' dediler. Ben epikriz yazmadım hemşirenin sorumluluğunda değildir. Hasta öldüğünde epikriz yazılması gerekir ama sistemde yazılmamış görünüyordu. Ben de yazılması gerektiğini hatırlattım" dedi. Fırat Sarı'nın mesaj geçmişinde Nigar Kubilay hakkında 'İşine geleni yapıyor. Buna niye yüz veriyorsun. Kanlı Nigar' dediği öğrenildi. Bunun üzerine Nigar Kubilay, "Aramızda husumet vardı böyle demeleri çok normal. Ancak ben epikriz yazmadım" dedi.
Mahkeme Başkanının, "Konuşma kayıtlarında 'Bana hasta bulun' dediğiniz görüyor bunun hakkındaki savunmanız ne? " sorusu üzerine Kubilay "Hastane yönetimi bizden hasta bulmamızı istiyordu bu nedenle ben de hasta bulmamız gerektiğini söyledim" dedi. Sanık Nigar Kubilay'ın savunmasının devamında, mesul müdürün ve başhekimin ayrı ayrı kişiler olduğunu ve görevlerinin farklı olduğunu belirtmesi üzerine, Mahkeme Başkanı, "Bu bilgiyi ilk kez sizden duyuyorum. Kaç celsedir böyle bir bilgiyi kimse söylemedi" dedi.
DURUŞMA BAŞLADI
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde adliyenin konferans salonunda görülen duruşma saat 11.00 sıralarında başladı. Duruşmaya doktor Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 30 tutuklu sanıkla bazı tutuksuz sanıklar, müştekiler ve avukatlar katıldı.Davanın görülmeye devam edilen dördüncü duruşmasında savcı Yavuz Engin'i tehdit eden Mustafa Kemal Zengin'in savunma yapması bekleniyor.
DURUŞMA YARINA ERTELENDİ
İstanbul'da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan "yenidoğan çetesi"nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın 4. duruşması ilk gününde tamamlandı.
"HASTANE USULÜ BÖYLE"
Tutuklu sanık Müberra Palabıyık savunmasında, "İlk hastane şimdi orada tıbbi sekreter olarak 4 sene boyunca çalıştım ama sadece 1 senesinde Fırat Sarı ile çalıştım. Bebeklerin topuk kanlarını deftere kaydederdim.Yazı işlerine götürürdüm. Gün içinde de gelen giden hasta kayıtlarını tutardım. Bebeklere ait tüm evrakları doldururdum. Hastayla hiçbir ilişkim yoktu. Taburcu olduktan sonra dosya kontrolü yapardım. Epikriz yazmadım mail olarak gelirdi bana. Ben sadece ay sonunda dönem kapatma için medikal muhasebeye 'Dosya tamam faturalandırma yapabiliriz' derdim. Bunu da Fırat Hoca'nın yetkisiyle yapıyordum. Fırat Hoca 'Tamam faturalandırma işlemi yapabilirsiniz' derdi ben de içeriye bunu iletirdim. Ben sadece aracı bir konumdaydım. Tıbbi anlamda ne doktor ne de hemşire bilgisine sahibim. Sadece bana verilen evrak görevlerini yapıyordum" dedi. Fırat Sarı ile arasında para giriş çıkışına dair konuşan Palabıyık " 4000 lira kadar bir para girişi oldu o da Fırat Sarı 'Bu parayı size veriyorum çünkü hastane usülü böyle onlar bana veriyor ben de sizlere dağıtıyorum' dedi. Bu parayı da toplu olarak değil parça parça aldım. Ben ilk başta istemedim Fırat Hoca da bana 'Hayır herkese veriyorum sen de alacaksın bu sizin hakkınız' dedi. Bir örgüt üyesi olduğum için almadım ben bu parayı. Ben emeğimi satmadım, helal para kazandım suçsuzum" dedi
"FIRAT SARI NE DERSE ONU YAPARDIM"
Tutuklu sanık, Senanur Ünlü savunmasında "Ben sadece 10 ay hastanede çalıştım. Fırat Sarı bana ne derse ben onu yapardım. Tbbi sekreter olarak çalışmam. Benim tek görevim yenidoğanda ultrason, röntgen gibi belgeleri sisteme işlemekti. Epikriz belgesi hakkında zaten tıbbi bir bilgim yok. Yaptığım tek şey sonuçları sisteme yüklemek. Ben doğum iznine çıkmıştım. O sırada Hasan Basri Gök, yeni gelen 'Asistan işleri yetiştiremedi bize yardım eder misin' dedi. Ben de zaten kontrol için hastaneye gitmiştim o sırada belgeleri sisteme yükledim. Ardından Fırat Sarı benden IBAN istedi. Bana Fırat Sarı'nın gönderdiği para 1 günlük mesai parasıdır. Hesap hareketimdeki para bununla ilişkilidir" dedi.
"SUÇSUZUM"
Savunmasını yapan tutuklu sanık hemşire Aslı Alemdağ "Yenidoğan yoğun bakımda çalıştım. Ben sadece doktorların söyledikleri hastaların girişlerini yapıyordum. Hangi birim aranacaksa onu arıyordum. Tüm maaşımı hastaneden alıyordum. Epikrizi düzenleyen ve yazan ben değilim. Ben sadece sisteme yüklüyordum. Maille epikriz geliyordu ve ben de kopyalayıp sisteme yüklüyordum. Epikrizleri Hasan Basri yolluyordu. Bu nedenle epikrizlerle ilgili Fırat Sarı ile hiç görüşmedim. Suçsuzum." dedi.
"HASAN BASRİ GÖK BANA MAIL ATARDI"
Diğer yandan Bakırköy Adalet Sarayı'nda 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya saat 14.00 sıralarında ara verildi.1 saatlik aranın ardından duruşma saat 15.00 sıralarında yeniden başladı. Aranın ardından savunmasını yapan tutuklu sanık Özlem Polat, hakkındaki suçlamalarla ilgili "Burası benim ilk iş yerimdi tecrübesizdim. Bana ne derlerse onu yaptım. Birşeyleri sorgulama yetkim yoktu. SGK raporlamasını ben yapmıyordum hastanede onunla ilgili farklı bir birim vardı. Benim tek görevim gerekli belgeleri sisteme işlemekti. Epikriz raporu yazmam gibi bir yetkim yoktu tıbbi bir bilgim de yoktu zaten. Hasan Basri Gök yazar bana mail atar ben de sisteme işlerdim" dedi.
Silivri Kolan Hastanesi mesul müdürü ve Başhekimi tutuklu sanık Bener Mansuroğlu ise savunmasında hakkındaki suçlamaları redderek "Bana isnat edilen suçlamaları kabul etmiyorum. Ben işe başlamadan 3 ay öncesinde Fırat Sarı işe başlamış. Hastane sahibi ortağı olmamama rağmen suçlanıyorum. Benim işe alımlarda yetkim olmaz. İşe alım süreçleriyle ilgili benim bilgim yoktur. Ben normal maaşlı çalışanım. Fırat Sarı'nın da çalışma izni resmiydi. Yaşanan olaylarla ilgili haberim de yok bilgim de." dedi.
YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASINDA 4. DURUŞMA
İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’ne yönelik düzenlenen 2. dalga operasyona ilişkin geçtiğimiz günlerde iddianame hazırlanmıştı. Çete lideri Fırat Sarı’yla birlikte hareket ettikleri belirlenen şahıslara yönelik hazırlanan ve ana dava dosyası ile birleştirilen iddianame ile sanık sayısı 58’e yükselmişti.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeni iddianame ile davaya dahil olan 58 sanığın yargılanmasına bugün görülecek olan 4. duruşmada devam edilecek.
