Özgür Özel'in hedef gösterdiği Espressolab'a saldırı sonrası AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten A Haber'de tepki: Baykal olsaydı Özel'i ihraç ederdi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Espressolab’ı boykot çağrısına almasının ardından, Maltepe’deki miting sonrasında CHP’liler Türkiye’nin yerli kahve markası Espressolab’da müşterilere saldırdı. Konuyla ilgili A Haber’e açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Özel’in tutumunu sert sözlerle eleştirdi. Çelik, 'Türk siyasi tarihinde sert tartışmalar yaşanmıştır ancak Sayın Özgür Özel’in yaptığı gibi hedef gösterme, provokatörlere zemin hazırlamak çok istisnadır. Siyasi partiler protesto edebilir, görüşmeyi boykot edebilir ama sosyal mekanlar arasında ayrımcılık yapmak tehlikeli bir yaklaşımdır.' dedi. Çelik, 'Bizim tüm hassasiyetimiz Orta Doğu’da, Balkanlar’da ve ülkemizde mezhepçilik ve etnik ayrışmalar olmasın diye olmuştur. Ancak kimsenin aklına kitap satılan ya da kahve içilen mekanları hedef göstererek bir ayrışma yaratmak gelmemiştir.' ifadelerini kullandı. Eski CHP lideri Deniz Baykal’ın böyle bir durumu asla kabul etmeyeceğini belirten Çelik, 'Deniz Baykal olsaydı, Özgür Özel’i ihraç ederdi.' dedi.
CHP'li Özgür Özel'in skandal çağrısının ardından CHP'liler, Maltepe'deki miting sonrası Espressolab'ta oturan vatandaşlara saldırdı.
Konuyla ilgili A Haber'e açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Özel'in tutumunu sert sözlerle eleştirdi.
Çelik'in açıklamaları şöyle:
Türk siyasi tarihinde çok sert tartışmalar yaşanmıştır çok zıt kutuplaşmalar olmuş olmuştur fakat Sayın Özgür Özel'in yaptığı gibisinden bir hedef gösterme, provokatörlere zemin hazırlayacak bir ortam oluşturmak gibi bir tutum çok istisnadır.
"CHP GENEL BAŞKANI KONTROLÜNÜ KAYBETTİ"
Özgür Özel, kışkırtma yapıyor. Bu bir sorumsuzluktur. Özel'in yaptığı bir yıkım siyasetidir. Özel'i sağduyuya davet ediyorum. CHP Genel Başkanı kontrolünü kaybetti. Siyasi partiler birbirlerini protesto ederler birbirleriyle görüşmeyi boykot ederler ama sayın Özgür Özel sosyal mekanlar arasında ayrımcılık yapıyor. Bizim tüm dikkatimiz Orta Doğu'da gerek Balkanlar'da gerek Asya'da gerekli ülkemizde mezhepçilik üzerinden etnik hassasiyetler üzerinden bir ayrışma olmasın şeklindeydi fakat hiçbirimizin aklına kitap satılan hedef göstererek kahve içilen yerlere hedef göstererek siyasetçinin bir ayrıştırmayı tetiklemeye çalışacağı hiçbirimizin aklına gelmemişti.
"GERÇEKTEN İBRETLİK BİR DURUMDUR"
Bir grup provokatör gidiyor insanları kahve içtiği mekanlara saldırıyor. Orada aileler var kadınlar var. Çocuklar var, gençler var. Her türlü şey olabilir. Ve bu kışkırtma yapan kişi Özgür Özel. Ve bugün çıkmış yine aynı şekilde konuşmaya devam ediyor. Bu çok tehlikeli. Avrupa'daki aşırı sağ partilere mensup asistlerin bile bu düzeye getiremeyeceği kadar kışkırtmacı bir durum. Özgür Özel maalesef Cumhuriyet Halk Partisisi'nin başında, Cumhuriyet Halk Partisi kötü bir partidir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin başındaki kişinin bu derece kontrolünü kaybetmesi, bu derece sorumsuz olması siyaset adamı ciddiyetinden bu kadar uzak olması, sağduyudan bu kadar uzak olması, gerçekten ibretlik bir durumdur.
(Foto: ahaber.com.tr ekran görüntüsü)
"ÖZGÜR ÖZEL VATANDAŞIN GİTTİĞİ SOSYAL MEKANLAR ARASINDA AYRIMCILIK YAPIYOR"
Siyasi partiler birbirlerini protesto ederler, görüşmeyi boykot ederler, birbirlerine karşı açıklamalarda bulunurlar. Ama Sayın Özgür Özel, vatandaşın gittiği sosyal mekanlar arasında ayrımcılık yapıyor. Bizim bütün dikkatimizi verdiğimiz konu; Ortadoğu'da, Balkanlar'da, Asya'da ve ülkemizde mezhepçilik ya da etnik hassasiyetler üzerinden bir ayrışma yaşanmaması yönündeydi. Ama hiçbirimizin aklına kitap satılan yerleri hedef göstererek, kahve içilen bir mekânı ziyaret edip bir ayrışmayı tetiklemek gelmemişti. Bugün sizlerin de verdiği görüntülerde açıkça görülüyor; mitingden ayrılanlardan bir kısmı ki orada demokratik protesto hakkını barışçıl ve yasalara uygun şekilde kullanan vatandaşlarımızı ayrı tutuyoru ama bir grup provokatör, insanların kahve içtiği mekânlara saldırıyor. O mekânlarda aileler var, kadınlar var, çocuklar var, gençler var. Her türlü olumsuzluk yaşanabilir. Ve bu kışkırtmayı yapan kişi Özgür Özel. Şimdi, bugün çıkmış, yine aynı söylemlerle devam ediyor.
"ÖZGÜR ÖZEL'İ SAĞDUYUYA DAVET EDİYORUM"
Bu çok tehlikeli bir durum. Avrupa'daki aşırı sağ partilere mensup faşistlerin bile ulaşamayacağı düzeyde kışkırtıcı bir tutum sergileniyor. Maalesef, Cumhuriyet Halk Partisi'nin başındaki kişinin bu kadar kontrolünü kaybetmiş olması, bu denli sorumsuz davranması, siyaset adamı ciddiyetinden bu kadar uzak olması, sağduyudan tamamen kopması gerçekten ibretlik bir durum. CHP'de akil diyebileceğimiz, sağduyulu siyaset yapan arkadaşlarımızın gerçekten bu duruma bir şekilde vaziyet etmesi gerekiyor. Literatür açısından da şunu belirtmek isterim ki; bu, muhalefet yapma biçimi değildir. Bu, tam anlamıyla bir yıkım siyasetidir. Bu, siyasi bir yobazlıktır ve Özgür Özel ısrarla bu siyasi yobazlığı sürdürüyor.
Bundan birkaç seçim önce biz bir seçim gecesi galibiyetimizi ilan etmiştik. O esnada önüme bir bilgi geldi. Bu bilgiye göre, bizim galibiyetimizi kutlayan bazı vatandaşlarımız, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi'nin önüne giderek sevinç gösterisinde bulunuyordu. Ben bunu gece geç saatlerde duyar duymaz bir açıklama yaptım. Dedim ki: 'Lütfen bu gece elde ettiğimiz seçim galibiyetini kutlarken, hiçbir şekilde kaybetmiş partilerin genel merkezleri önünde nümayiş yapılmasın. Çünkü kaybetmiş partiler olabilir ama hangi partiye oy verirse versin, kaybetmiş tek bir vatandaşımız yoktur. Deniz Baykal olsaydı, Özgür Özel'i ihraç ederdi.
BU TAM BİR YIKIM SİYASETİDİR TAM BİR İHANETTİR
Bugün iki olay üst üste geldi. Birincisi, Özgür Özel'in bu ayrışmayı ve provokasyonu daha da körükleyecek sözleri. İkincisi ise, sizin ekranlarınıza da yansıttığınız gibi, kahvesini içen insanlara yönelik saldırılar. Bu olaylar iki-üç gündür devam ediyor. Kitap satılan yerlere yönelik protestolar gerçekleştiriliyor. Yine, adına 'muhalif' denilen bir kanalda biri çıkıp Sırbistan örneğini vererek 'bütün ekonomiyi durduralım' diyor. Bu tam bir yıkım siyasetidir, tam bir ihanettir. Bunun başka bir açıklaması yoktur, muhalefetle de hiçbir ilgisi yoktur.
MİLLİ İRADEYE KARŞI TÜM TUTUMLARIN SİYASİ KARARGÂHI CHP OLMUŞTUR
Özgür Özel sık sık 'Ben provokasyon çağrısı yapmıyorum' diyor. Ama onun bütün sözlerini alt alta yazın, tam anlamıyla bir provokasyonun tanımı çıkar. Hatta Özgür Özel'in sözlerini alıp yapay zekâya yükleyin ve 'Bu bir siyasi provokasyon mudur?' diye sorun, size 'Bu tam anlamıyla siyasi provokasyonun sözlük tanımıdır' diyecektir.
Bugün yine çıkmış, 'Bizim siyasi tarihimiz Meclis'ten yanadır, Anayasa'dan yanadır. Sizin siyasi tarihiniz ise otokratlıktan yanadır' diyor. İşte benim kontrolünü kaybetmekten kastettiğim şey tam da budur. Türkiye'nin çok partili hayata geçtiği günden beri, milli iradeye karşı tüm tutumların siyasi karargâhı Cumhuriyet Halk Partisi olmuştur.
"ÖNCEKİ HİÇBİR CHP LİDERİ DIŞ VESAYET İSTEMEMİŞTİ"
İkinci olarak, seçilmiş hükümetler üzerinde yargı ve askeri vesayetin uygulanmasını en çok teşvik eden yine Cumhuriyet Halk Partisi olmuştur. Ama şimdi yeni bir durumla karşı karşıyayız. Belki de Cumhuriyet Halk Partisi tarihinde ilk kez bir şey yaşanıyor. Çünkü CHP'ye gönül veren vatandaşlarımızın milli hassasiyetleri vardır, milli duruşları vardır. Bu vatandaşlarımızın hassasiyetlerini yansıtacak bir siyasi parti ortaya koyamasalar da geçmişte CHP genel başkanlarından hiçbiri dış vesayet çağrısı yapmamıştır. İlk defa Özgür Özel, CHP tarihinde bir ilke imza atıyor. Önceki hiçbir CHP lideri başka ülkelere çağrı yaparak dış vesayet istememiştir.
Şimdi onların zihniyetini çok partili hayat döneminde en iyi yansıtan şeyin, tekrar ediyorum, Yassıada zihniyeti olduğunu biliyoruz. Eğer Türk siyasi hayatına özel bir arama motoru yapılsaydı ve 'vesayet' yazılsaydı, karşınıza Cumhuriyet Halk Partisi çıkardı.
"BU BİR MUHALEFET SİYASETİ DEĞİL YIKIM SİYASETİDİR"
Kendilerinden önceki genel başkan 'helalleşme' dedi, 'normalleşme' dedi. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu adımları Türkiye'deki siyasetin genel atmosferi içinde kıymetli bulduğunu söyledi. Özgür Özel'in partimizi ziyaretinden sonra Sayın Cumhurbaşkanımız CHP'yi ziyaret etti. Ancak Özgür Özel'in o gün anlattığı tavır ve adımlarla şu anda yaptıkları arasında büyük bir çelişki var.
Eğer muhalefet yapmak istiyorsa yapacak. Miting düzenlemek istiyorsa tabii ki yapacak. İktidarı eleştirmek istiyorsa elbette eleştirecek. Ama bu bir muhalefet siyaseti değildir. Bu, bir yıkım siyasetidir. Yani bütün ülkenin kazanımlarını yok etmek isteyen bir fanatizm, bildiğimiz bir siyasi yobazlık.
"KÜRESEL VESAYET ÇAĞRISI YAPILIYOR"
Bakın, insanların mekânlarının ayrıldığı, insanların farklı yerlere kahve içmek, kitap okumak, ibadet etmek veya başka faaliyetler için gittikleri ülkelerde ve bölgelerde nasıl bir hayat olduğunu görüyoruz. Bu ülkelerden bir kısmı çok refah içinde yaşasalar da o bölgelerde birbirine düşman bir Orta Çağ zihniyeti vardır. Bizim toplumumuzda alışık olmadığımız, hiçbir zaman tanışmadığımız, böyle bir yaklaşımın olduğunu görmediğimiz bir durum var. Yani ilk defa, Avrupa'daki faşistlerin bile ötesine geçen bir dil konuşuyor Özgür Özel. Ve bunu yaparken bir de küresel vesayet çağrısı yapıyor.
Biliyorsunuz, bundan önce dikkatimizi çeken bir durum daha oldu. Suriye olaylarını hatırlarsak, Suriye'deki olaylar sırasında bazı Cumhuriyet Halk Partisi siyasetçileri, Suriye'ye dış müdahale çağrısında bulundular. Kendi devletlerine, yani Türkiye Cumhuriyeti'ne çağrı yapacaklarına, birtakım dış müdahale unsurlarına, yabancı devletlere çağrı yaptılar. Bu, siyasi olarak hiçbir şekilde anlaşamayacağımız bir durum. CHP'nin daha önce içine düşmediği kadar kötü bir durum ve bunu gerçekten endişeyle izliyorum.
Şimdi gelinen noktada, yapılan konuşmaların sivil siyasetle ilgisi yok. Bu konuşmaların muhalefetle de bir ilgisi yok ve tamamen samimiyetten uzak. Gençlerin ve orada toplanan insanların, demokratik protesto hakkını kullanan vatandaşların hassasiyetlerini, CHP içindeki kurultay savaşının mühimmatı haline getirmeye çalışıyorlar. Ve bu ayrımcılık, bu kışkırtma... Yıllarca bize dönük 'kutuplaşma oluyor, hayat tarzlarına müdahale ediliyor' diye suçlamalar yönelttiler. Şimdi bir de düşünün, bu şekilde konuşan Özgür Özel'in elinde bir yetki olsa, demek ki insanların nereye gideceğini, nereye oturacağını belirleyip, bütün mekânları ayıracak.
Bakın, mekân ayırmanın sosyal tarihteki örnekleri şunlardır: Amerika Birleşik Devletleri'nde eşitlik yasası gelmeden önce siyahiler beyazlarla aynı otobüse binemiyordu. Bazı yerlerde, belirli insanlar otobüsün ön kısmında, diğerleri arka kısmında oturuyordu. Beyazlar otururken, siyahi insanlar ayakta kalıyordu. Dünyanın başka yerlerinde, mezheplerine göre dışlanmış, içinde bulundukları kastlara göre dışlanmış, sosyal sınıflarına göre ayrılmış topluluklar vardı. Ve mekânların bu şekilde bölündüğü birçok örnek mevcuttur. Bunlar, vahşi, ilkel bir barbarlığın pençesinde yaşarlar.
"DOĞRUDAN SOSYAL HAYATI BÖLMEYE ÇALIŞAN BİR FAALİYET İÇERİSİNDELER"
Ancak ülkemizde böyle bir durum yoktur. Mekânları ayırmaya, bölmeye çalışan bir zihniyetin bölücülüğü, fanatizmi ve siyasi yobazlığı, bizim ülkemizde daha önce görülmemiştir. Ama şu anda, mezhep, ideoloji ve etnik köken temelli ayrımların da ötesine geçerek, doğrudan sosyal hayatı bölmeye çalışan bir faaliyet içerisindeler. Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı, doğrudan sosyal bölücülük yapıyor.
Bakın, siyasi bölücülük, ülke bütünlüğünü hedef alır. Ama Özgür Özel'in yapmaya çalıştığı şey, siyasi bölücülükten daha da öte, siyasi yobazlıktır ve doğrudan sosyal bölücülüktür. Sosyal bölücülük şu demektir: Bu ülkenin insanlarını birbirine saldırmaya yöneltmek, ülke içinde kargaşa çıkarmaya çalışmak. Bunun muhalefetle, demokrasiyle, siyaset yapmakla hiçbir ilgisi yoktur.
"CHP'YE GÖNÜL VERMİŞ VATANDAŞLARA DA SAYGISIZLIKTIR"
Peki, bunun sonucu ne olacak? Özgür Özel, bu siyasi kışkırtıcılık etiketiyle yaftalanacak. Vatandaşımızın sağduyusu yine galip gelecek. O bir avuç azınlık, hukuk önünde hesap verecek. Ama burada yazık olan, hem milletimizin tamamına hem de Cumhuriyet Halk Partisi'ne gönül vermiş vatandaşlara yapılan saygısızlıktır. Bu, doğrudan CHP Genel Başkanlığı tarafından üretilmiş bir siyasi yobazlıktır.
CHP içindeki tartışmaları izlediğimizde şunu görüyoruz: Aslında Özgür Özel, kendisine bir alan açmak için bunu yaptı. Çünkü şimdi görüldüğü gibi, bütün bu kurultay süreci, Sayın Özgür Özel'in genel başkanlığa giden süreci, doğal bir süreç olarak işlememiş, bir şekilde kurgulanmış. Sayın Özgür Özel, aslında bir siyasi vesayet altındaymış. Zaten son bir haftalık performansına baktığımızda, sürekli olarak onay alma ihtiyacı içinde. CHP Genel Merkezi'ni Ankara'dan Saraçhane'ye taşımış gibi bir halde davranıyor.
"ÖZGÜR ÖZEL SEÇİLMİŞ DEĞİL ATANMIŞ GİBİ DAVRANIYOR"
Dolayısıyla sanki Sayın Özgür Özel, CHP'de seçilmiş biri gibi değil de genel başkanlığa atanmış biri gibi davranıyor. Yapmaya çalıştığı her şey, içinde bulunduğu bu siyasi vesayet çerçevesinde veto ediliyor. Sonuç olarak, bugün ve son bir haftadır sergilediği performansta da görüyoruz ki aslında yeniden kurultaya giderken tüm söylemindeki bu zıtlık bir denemeydi. O geçici bir fragmandı. Ama onu beceremedi, kendisine bir alan açamadı. O yüzden şimdi, altında bulunduğu siyasi vesayetin kodları çerçevesinde hareket ediyor.
"ÖZEL'İN 'TERK EDİLDİK' İFADESİ CHP'NİN SİYASİ BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ TAMAMEN ÇÖKERTMİŞTİR"
Şunu da hatırlamak gerekmez mi Biden, "Türkiye'de muhalefetle yakın işbirliği yaparak değişim sağlayacağız"gibisinden bir söz söylemişti. İşte CHP'nin bu tip enfeksiyona açık hale getirilmemesi lazım. Şimdi bakın bütün devletler başka partilerdeki devletlerin siyasetlerine sızmak isterler. Eğer iktidarın manipüle edemezlerse tehdit ya da çıkar yoluyla o ülkelerin muhalefetlerine sızmak isterler. Şu an bunu bir komple teorisi olarak söylemiyorum. Herhangi bir CHP'ye bir sızma olmuştur gibi bir cümle de kurmuyorum. Ama Özgür Özel'in Batı'ya "terk edildik"" ifadesi Cumhuriyet Halk Partisi'nin siyasi bağışıklık sistemini tamamen çökertmiştir.
"PROTESTO HAKKINI KULLANAN BÜTÜN VATANDAŞLARIMIZA SAYGI DUYUYORUZ"
Aşırı sağdakiler göçmenleri hedef alıyor Müslümanları hedef alıyor ondan sonra kendisinden olmayanı hedef alıyor. Zengin bölgeler fakir bölgeleri hedef alıyor. Şimdi ben aşırı sağa derken 'Ayrımcılık metodunu' açıklamak amacıyla bu benzetmeyi yapıyorum. Basit bir örnek verdim geçen gün Özgür Özel, kendisine 'Taksim'e gidelim' diye bağıranlara diyor ki 'bunu Erdoğan'ın adamları yaptırıyor, bunu MİT yaptırıyor' diyor daha birkaç ay evvel önce diyordu ki yurtdışında Cumhuriyet Halk Partisi'ne üye olmak isteyenlerin Cumhuriyet Halk Partisi'ne sızmamaları için MİT'ten yardım istiyorum diyor. Şimdi bu kadar güvendiğin milli istihbarat teşkilatına nasıl oluyor da birkaç gün içerisinde hedef hale getiriyorsun. İkincisi biz demokratik bir protesto hakkını kullanan bütün vatandaşlarımıza saygı duyuyoruz. Şiddete başvurmadan anayasa ve yasalara uygun olarak demokratik protesto hakkı kullanan bütün vatandaşlarımız demokratik haklarıdır bu. Ama şiddete başvurup vandallık yaparak barbarlık yapılmamalı.
