21 yıl Esad hapishanelerinde kalan mahkum A Haber'de: Hayatta kalmak için tuvaletten yemek yedik!
Suriye'de muhaliflerin 12 gün de kontrolünü sağlamasıyla çöken Esad rejiminin bir vahşeti daha ortaya çıktı. 1995 yılında dil eğitimi görmek için gittiği Halep'te Türkiye ajanlığı ile suçlanan Riyad Alvar, Esad'ın mezbahanesi olarak adlandırılan Sednaya hapishanesinde 2017 yılına kadar tutsak kaldı. 21 yıl haksız yere hapishanede kalan Alvar, Haktan Uysal'ın moderatörlüğünü yaptığı Aklın Yolu programında tüm gerçekleri anlattı. Cezaevinde ajanlık ile suçlandığını ifade eden Alvar, '10 yıl boyunca 30.000 bin kişinin girdiği Sednaya Cezaevi'ne sadece 7.000 kişiye yakın sayıda insan çıktı.' dedi. Sednaya Cezaevi'nde insan hukukun tanınmadığını söyleyen Alvar, 'Askeri polisler mahkumlara sebepsizce işkence yapıyordu. 2008'de oradaki mahkumlar isyanda bulundu. Mahir Esad'ın kuvvetleri isyan sonrasında cezaevinin girişini yıkıp birçok insanı gerçek kurşunla öldürdüler. 2011'den sonra da artık Sednaya insanlık dışı olaylara tanık oldu. İnsanlar orada hukuk dışı katledilmeye başlandı.' şeklinde konuştu.
Muhaliflerin 27 Kasım'da harekete başlayıp 8 Aralık'ta ülkeyi Esad rejiminden kurtarmasıyla 61 yıllık süren Baas rejimi bitti ve Suriye'deki hapishanelerde gerçekleşen insanlık dışı olaylar gözler önüne çıkmaya başladı. 1995 yılında dil eğitimi almak için gittiği Halep'te ajanlıkla suçlanan Riyad Alvar 21 yıl hapishanede haksız yere tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Alvar o anları Haktan Uysal'ın moderatörlüğünü yaptığı Aklın Yolu programında anlattı. Alvar, "Suriye cezaevlerinde 21 yatan ve o süre boyunca zorla tutulan bir kişiyim. Ayrıca Sednaya Derneği kurucularındanım. Baas rejiminin son başkanı Beşşar Esad düştüğü günde Sednaya'nın kapıları açılırken o karanlık anılarını tekrardan yaşayan birisiyim." ifadelerini kullandı.
BİNLERCE İNSAN VAHŞETE UĞRADI
Riyad Alvar: 2 yıl boyunca yerin altında kaldığım karanlık bir hücrenin görüntülerini gördüm ve bu beni tekrardan eski zamanlara götürdü. O travmayı tekrardan yaşadım. Sednaya Esad reiminin haklını sessizce katlettiği bir yer. Bir rapora göre Sednaya Cezaev'inde 2011'den 2021 yılına kadar 30.000 bin kişi girdi ve sadece 7.000 kişiye yakın sayıda insan çıktı. Diğer tutukların hepsi şuan da kayıp. Bütün diktatörlerin bir sembolü olur. Hafız Esad'ın sembolü tek bir cezaeviydi. O cezaevinde binlerce kişi katledildi. Özellikle Hafız Esad'ın kardeşi Rıfat Esad Tedmur Cezaevi'ne gidip orada yüzlerce mahkumu katletti. O cezaevi de vahşice bir cezaeviydi.
Biz Sednaya'dayken Tekmur Cezaevi'nden arkadaşlarımız geldi. Sednaya Cezaevi 2011'den önceki ve sonraki Sednaya olarak vahşiliği ile ikiye bölünebilir. 2011'den önceki Sednaya'da insan hakları hakkında çok büyük ihlaller yapılıyordu. Orayı askeri polisler kontrol ediyordu. Askeri polisler mahkumlara sebepsizce işkence yapıyordu. 2008'de oradaki mahkumlar isyanda bulundu. Mahir Esad'ın kuvvetleri isyan sonrasında cezaevinin girişini yıkıp birçok insanı gerçek kurşunla öldürdüler. 2011'den sonra da artık Sednaya insanlık dışı olaylara tanık oldu. 13 yılda 20 bin kişi işkence görüp öldürüldü.
"GARDİYANLARIN ADINI TUTUKLULAR KOYUYORDU"
İnsanlar orada hukuk dışı katledilmeye başlandı. Gardiyanlar her gün içeriye girip insanları öldürüyorlardı. Öldürdükleri kişiyi de tuz odasına götürüyorlardı. Askerler ölen kişilerin kokularından rahatsız olmamak için vücutlarını tuzla kaplıyorlardı. Daha sonra cesetleri askeri hastaneye taşıyorlardı ve onlara yalan rapor çıkarıyorlardı. Ardından onları toplu mezarlara götürüyorlardı. Bu gelişmelerden askeri istihbaratın rolü oluyordu. İçerideki tutuklular askerlerin yüzlerini göremedi. Askerleri görmek kesinlikle yasaktı. Gardiyanların adını tutuklular koyuyordu. Bir gardiyanın adını 'Azrail' koymuşlardı. Bu kişi cezaevine girdiğinde 1 kişiyi öldürmeden asla çıkmazdı. Ellerindeki demir coplarla mahkumların kafalarına vurarak öldürüyorlardı.
"YEMEĞİ TUVALETE DÖKÜYORLARDI"
Tutuklular hastalandıkları zaman hastaneye gitmemekte direniyorlardı. Çünkü hastanede de işkenceciler vardı. Orada mahkumları katledili ya da işkence ediyorlardı. Cezaevinin doktoru içeriye girdiğinde, "hastaları öldürün" diyordu. İşkencelerin bir tanesi de yemek işkencesiydi. Bazen aç bırakıyorlardı. Yemekleri kapının önünde 1 gün bırakıyorlardı. Bazen de yemeği tuvalete götürüp döküyorlardı ve onların yenmesini istiyorlardı.
ESAD REJİMİNİN KORKUNÇ VAHŞETİ
Bizi Türkiye ajanlığından suçladılar. Oradaki yabancıları casuslukla suçladılar. Oradaki mahkemede insanları 1 celsede hüküm veriyorlardı. Hayatta kalan insanlar şans eseri hayatta kalıyorlardı. Oradaki türlü işkence çeşitleri vardı. Ben yerin altında 2 yıl boyunca bir hücrede tutuldum. Bazenleri tutuklulara işkence yaptırıyorlardı ve yapılmazsa seni öldürüyorlardı. En kötü işkencelerden bir tanesi arkadaşının işkenceye uğramasını görmek. Suriye'de 200.000 binden fazla kişi kayıp. Yer üstünde de işkence vardı. Bizim tespit ettiğimiz şu ana kadar çok büyük toplu mezarlar var ve insanlar oraya gömülüyor.
2017'den sonra derneği kurduk ve raporlar üzerine çok çalıştık. Özellikle uluslararası kamuoyunda bu raporları yayınlamak amacıyla ve özellikle de uluslararası adli cinayet mahkemesiyle ilişkilerimiz var. En son Suriye'de kayıp kişiler müessesesi oldu. Bu anlamda bizim çalışmalarımız var. Esad düşmeden önce bunun savunuculuğunun yapılmasının önemini biliyorduk. Esad düştüğü çalışmalarda yeni döneme gireceğiz. Acı verici vakalara şahit olacağız. İçeriden çıkan mahkumlar için geçici tazminat çalışmamız vardı. Onlar için de az da olsa adaleti sağlamaya çalışıyorduk. İşkence ve savaş travması geçiren insanların kesinlikle psikolojik destekten geçmesi gerekiyor. Bunları tekrardan topluma adapte etmek de gerekiyor. Bazı insanlar adaleti intikam olarak algılıyor.
"15 YIL SONRA OĞLUNU GÖRDÜ"
Rahid 1981'lerde tutuklanan birisi. o adam, "Beni Baas rejimi değil halkım çıkardı" diyen birisi. Şu an da bir torunu var. Tedmur'dan Sednaya'ya geldi. 15 yıl sonra oğlunu gördü. Tutuklandığı zaman eşi hamileydi. O benim çok yakın arkadaşım. Rahid'in yanı sıra Filistinli, Ürdünlü ve Lübnanlı arkadaşlarım vardı. Onlar da çıktılar ve onlar adına çok mutluyum. Rahid onca yılını işkencelerin içinde geçirdi. Şuan da Şam'da.
Gardiyanlar üslerine yaranmak ve işkence yapmak için işkence yapıyorlardı. Yarın belgeler çıkacak. Bizde de de belgeler var. Belgelerde kalp krizi yada bir hastalıktan öldüğü yazıyordu. Bir kanıt bırakmak istemiyorlardı. Beşşar Esad'a sorulduğu zaman, "Hayır bizde öyle bir şey yok ve bu durumdan benim de haberim yok." diyordu. Devlet müessesi kayıp kişilerde büyük rol oynuyor. Ölenlerin en büyük kısmı toplu mezarlarda. Bizim tespit ettiğimiz bir toplu mezarda yaklaşık 25.000 bin kişi var. Yarın oralar da açılacak. Esad rejimi Rus ve Sırplarla birlikte Kuzey Kore'den getirdiği tecrübelerinin tümünü Suriyelilere uyguladı.