Özel hastanelerin mevzuatı değişiyor! Bakan Memişoğlu duyurdu
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, özel hastanelerin mevzuatının tamamen yenileneceğini açıkladı. Memişoğlu, "Kamu hastaneleri, üniversite hastaneleri ve özel hastanelerin tamamı aynı standartta hizmet vermek zorunda." ifadelerini kullandı. Randevular konusunda bazı branşlarda sıkıntılar olduğunu da ifade eden Memişoğlu, "Bunları en kısa zamanda çözeceğiz." dedi.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 27.11.2024 | 17:10
- Güncelleme Tarihi: 27.11.2024 | 17:58
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, "2025'te hedefimiz, yaklaşık bin yeni Aile Sağlığı Merkezi yapmak, onlara (aile hekimleri) kurumsal kimlikle daha iyi hizmet verecek altyapı oluşturmak. Sağlıklı Hayat Merkezi hedefimiz de var, 100'ün üzerinde yapmak istiyoruz 2025 senesinde." dedi.
Bakan Memişoğlu, sağlık muhabirleri ile Bakanlıkta bir araya geldiği toplantıda, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. Toplumun sağlık okuryazarlığı oranının artırılmasında medya mensuplarının üstlendiği görevin çok önemli olduğunu vurgulayan Memişoğlu, sağlık muhabirlerini de sağlıkçıların bir parçası olarak gördüğünü söyledi. Memişoğlu, "Biz sizleri sağlıkçı olarak kabul ediyoruz. Biz, sağlık muhabirlerini sağlık ordusunun bir neferi olarak görüyoruz ve esasında sağlık okuryazarlığını, sağlığın toplumsal olarak gelişimini, aynı zamanda bu konudaki sağlığın bilgilerini sizler vasıtasıyla bütün toplum öğreniyor. Emeğiniz çok büyük." diye konuştu.
Medya mensuplarına teşekkür eden Memişoğlu, "Sahada olan sizlersiniz. Sizin yaptığınız haberler çok kişiyi etkiliyor. Öyle olunca da hem toplumun sağlığının gelişimini hem de bizim daha da gelişimimizi sağlıyorsunuz. Hepimiz bu millete, topluma hizmet eden insanlarız. Amacımız daha iyi sağlık sistemi kurmak, daha iyi bir ülke oluşturmak. Onun için de elimizden geleni yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
Bakan Memişoğlu, İstanbul İl Sağlık Müdürü olduğu dönemde sağlık muhabiriyle her zaman iletişime açık olduklarını dile getirdi. Sağlık Bakanlığı olarak da aynı açık ve şeffaf iletişimi kurmak istediklerinin altını çizen Memişoğlu, "Maalesef bazen dezenformasyon oluyor, yanlış algılar oluyor. İyi bir iletişim, iyi bir haberleşme yolu kurmak kesinlikle bizim için değerli. Sizler bizim için değerlisiniz. Biz sizi medyadaki sağlık elçileri olarak görüyoruz. Onun için her konuda her zaman iletişim halinde olmayı isteriz." değerlendirmesini yaptı.
"ÖNCELİĞİM KORUYUCU HEKİMLİK, BİRİNCİ BASAMAK"
Memişoğlu, Bakanlık olarak yaklaşımlarının önce insan ve insanın iyiliği olduğunu belirtti. "Türkiye de dahil insanlara 'Mutluluğun olmazsa olmazı nedir?' diye sorduklarında ilk parametre sağlık, biliyorsunuz, yani yüzde 65-70 üzerinde insanlar, olmazsa olmazı sağlık olarak tanımlıyorlar hayatlarında. Onun için biz de bu mutluluk kaynağının sağlık olduğunun bilinciyle hareket etmek zorundayız" diyen Memişoğlu, sağlık hizmeti sunarken insanın rengine, cinsine, fikrine bakmadıklarını bildirdi.
Memişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sağlık hizmeti sunarken, herkese eşit ve insan olduğu için hizmet ediyoruz. Yaklaşımımız, önce insan, insanın iyiliği diyoruz, toplumun iyiliği diyoruz, medeniyetin iyiliği diyoruz ve dünyanın iyiliği diyoruz. Bugün maalesef dünya biraz kötülük medeniyetinin, kötülüğün hakim olduğu, birbirlerini insanların katlettiği, naklen yayınlarda 45 bin kişinin öldüğü bir dünyada yaşıyoruz. Biz iyilik tarafı olarak bunu düzeltmek için daha çok çalışmamız, birlikte hareket etmemiz, iyi tarafın bir arada hareket etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Onun için sağlıkla ilgili de daha iyisini nasıl yaparız konusunda çalışıyoruz. Hep beraber daha iyisini yapacağız."
Kendisinin de önceliğinin koruyucu hekimlik olduğuna işaret eden Memişoğlu, "Benim önceliğim koruyucu hekimlik, birinci basamak. Bunu her seferinde söylüyorum. İnsanların hasta olmadan, sağlığını kaybetmeden kendisine, bedenine bakmasının, sağlıklı kalmasının yönetimini oluşturmak zorundayız." dedi.
Sağlık Bakanlığının hastalık ortaya çıkmadan çalışma yapması gerektiğini ifade eden Memişoğlu, "Biz hastalık bakanlığı değiliz diyoruz hep. Önce koruyucu hekimliği, koruyucu sağlık kültürünü insanlara öğretmemiz lazım. Burada önemli sağlık çalışanı sizlersiniz. Çünkü toplumun sağlık okuryazarlığını artıracak haberleri yapacak ve onları bilinçlendirecek sizlersiniz. Biz bunları üretirken veya bunları desteklerken sizlerin yardımı olmadan toplumun sağlık okuryazarlığı oranını artırmayı veya sağlıkla ilgili kendilerine bakması gerektiğini öğretemeyiz." ifadelerini kullandı.
"NORMAL DOĞUM EYLEM PLANI HAZIRLADIK"
Sağlık okuryazarlığının artırılmasında medya mensuplarının da sorumluluğunun bulunduğunu vurgulayan Kemal Memişoğlu, "Çünkü bugün baktığımız zaman Türkiye'nin en büyük sorunlarının obezite, kilo olduğunu görüyoruz, bağımlılık olduğunu görüyoruz. Bu sadece sigara, madde bağımlılığı değil." dedi.
Bugünün en önemli bağımlılıklardan birinin dijital bağımlılık olduğunu vurgulayan Memişoğlu, "Bunun yanında doğurganlık oranının düşük olması, yaşamın hareketsiz olması, sedanter yaşam olması, şehirleşen, çok kısa sürede, belki 30-40 yılda şehirleşen bir toplumun yeme alışkanlıklarının, besleme alışkanlıklarının değişmeden, yaşam tarzının değişmesinden kaynaklanan özellikle hareketsizlik ve kilo sorunumuzun olduğunu hepimiz biliyoruz." açıklamasında bulundu.
Memişoğlu, fazla kilonun inmeden eklem hastalığına, kalp hastalığına her şeyin nedenlerinden biri olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: "Maalesef Türkiye'de sigara kullanım oranı çok yüksek, özellikle genç kadınlarımız ve çocuklarımız son zamanlarda sigara konusunda maalesef daha fazla kullanır oldular. Sigara akciğer kanserinden KOAH'a kadar her türlü hastalığa etki eden bir madde. Bu nedenle bizlerin topluma bunların zararlarını anlatmamız gerekiyor. Bunun yanında doğurganlık oranı diyoruz, toplum eleştiriyor bazen 'Bize neden karışıyorsunuz?' diye, ama baktığınız zaman çocuksuz olmaz. Ailede kardeş de önemli. İnsan kardeşle gelişiyor. Paylaşıyorsunuz, mücadele ediyorsunuz, birbirinizi destekliyorsunuz. Lakin biz bu konuya sadece kardeş tarafından bakmıyoruz. Bir de Türkiye'nin yenilenebilir dediğimiz nüfusunun azalmaması gerekiyor. Nüfus artış hızı 1,5 demek bu nüfusun azaldığı, yaşlanmasını bırakın azaldığı demek. Bu konuda toplumu bilinçlendirmemiz lazım. Normal Doğum Eylem Planı hazırladık, biliyorsunuz. Ama bunu topluma anlatmamız gerekiyor. Hekiminden, hastasına, gebesinden, aile bütününe işin normalinin doğum olduğunu, diğerinin ameliyat olduğunu hep beraber anlatmamız gerekiyor. İşte bu tür özellikle koruyucu dediğimiz, hastalanmadan sağlığı koruyacak politikalarımızın sizler tarafından da desteklenmesini ve çok fazla topluma bu konuda mesaj verilmesini arzu ediyoruz."
"BİZ AİLE HEKİMLERİNİN MAAŞLARINI KESMİYORUZ"
Her zaman aile hekimlerini destekleyeceklerini söylediklerini aktaran Memişolu, "Biz aile hekimliği ile ilgili de aile hekimliğini destekleyeceğiz dedik başından beri. Çünkü aile hekimliği toplumun ilk başvuracağı ve en yakınındaki sağlık elçimiz, sağlık hizmeti sunduğumuz kapı." dedi.
Aile hekimliğiyle ilgili mevzuat, yönetmelik değişikliği yaptıklarını hatırlatan Memişoğlu, "Bunun yanında 2025 senesinde hedefimiz, yaklaşık bin tane yeni Aile Sağlığı Merkezi yapmak, onlara kurumsal kimlikle daha iyi hizmet verecek altyapı oluşturmak. Sağlıklı Hayat Merkezi hedefimiz de var, 100'ün üzerinde yapmak istiyoruz 2025 senesinde." diye konuştu.
Koruyucu hekimliğin, temel sağlığın en önemli unsuru olduğunu dile getiren Bakan Memişoğlu, şunları kaydetti: "Mevzuatla ilgili de bazen dezenformasyon olabiliyor, yanlış algılar da olabiliyor. Burada şunu söylüyoruz, aile hekimine kayıtlı nüfusu 3 bin 500'e düşürerek hekimin kendisine kayıtlı kişilerin sağlıkla ilgili bütün parametrelerini takip etmesini, özellikle yaşlı grubu, şeker hastası, tansiyon hastası gibi grupları takip etmesini istiyoruz. Yanlış anlaşılma olmasın, biz aile hekimlerinin maaşlarını kesmiyoruz. Biz, aile hekimlerine kendi nüfusunun sağlığına göre daha çok teşvik vermeye çalışıyoruz ve kendi nüfusunun hastalanmamasının temininde etkin rol almasını istiyoruz. Bu nedenle de biz kendisiyle kıyaslıyoruz aile hekimini. Eğer nüfusu, kendi sorumlu olduğu nüfusu bir önceki döneme göre daha sağlıklıysa bunu aile hekiminin başarısı olarak görüyoruz. Çünkü kendi sorumlu olduğu bölgedeki insanlar, kendilerine bakarsa, hastalanmazsa bunu sağlayacak kişinin aile hekimi olduğunu görüyoruz ve kişinin kendi sorumluluğunun olduğunu biliyoruz. Onun için bu konuda biz aile hekimlerine güveniyoruz, gelirlerinin de artacağını biliyoruz. Çalışan ve çalışmayan arasındaki farkın da net olmasını istiyoruz. Onun için teşvik vereceğiz, ilave vereceğiz, ücret vereceğiz aile hekimlerine. Bu konuda dezenformasyon olmasını arzu etmiyoruz."
"BAKANLIĞIMIZIN HİZMETLERİNİ KOMPLE CHECK-UP YAPIYORUZ"
Memişoğlu, Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden bazı branşlarda randevularda yaşanabilen sıkıntılara ilişkin de açıklamalarda bulundu. "Randevu konusunda bazı branşlarda sıkıntılar olduğunu biliyoruz, bunları en kısa zamanda çözeceğiz" diyen Memişoğlu, bugün "Sağlık Bakanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" yayımladıklarını anımsattı.
Bakan Memişoğlu, "Biliyorsunuz Türkiye'de hekim dağılımında 2002 senesinde en gelişmiş bölge ile gelişmemiş bölge arasında yedi kat fark vardı. Gelişmiş bölgelerimizde yedi kat fazla sağlık personeli vardı. Şu anda 2,5 kat farka düşürdük. Bunu daha aza düşürmek için böyle bir yönetmelik yayımladık." bilgisini verdi.
Memişoğlu, şöyle devam etti: "Biz, Bakanlığımızın hizmetlerini komple check-up yapıyoruz. Yani denetleme usullerimizi, sağlık hizmetlerimizi yeniden yapılandırma aşamasındayız. Bu konuda malum yenidoğanla ilgili bir denetleme ve değerlenme bilimsel komisyonu oluşturduk. Tüm branşlarda bunu yapacağız: Acil, erişkin yoğun bakım, onkoloji gibi. Hizmet alanlarımızı kontrol ederek işleyişi daha etkin hale nasıl getiririz konusunda çalışıyoruz."
Sağlık turizmine büyük önem verdiklerinin altını çizen Memişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle sağlık turizmi konusunda biraz daha etkin olmak için USHAŞ üzerinden, USHAŞ'ı yeniden yapılandırarak ve USHAŞ'ı daha etkin hale getirerek sağlık hizmetlerimizi büyütmeyi amaçlıyoruz. Sağlık hizmetinde özellikle kamu tarafının biraz daha gelişmesi gerektiğini düşünüyoruz bu konuda. Koruyucu ve temel sağlık hizmetlerinin yanında benim en önemsediğim şey, bu konuda sizin desteğinizi de istiyoruz çünkü bu konuda kat etmemiz gereken çok uzun bir yol var, yapmamız gereken işler var, biz sadece sağlık hizmetini sunan, sağlık hizmetini iyi yapan bir ülke olmak istemiyoruz, biz sağlık hizmetini sunarken sağlık bilimini de bilgisini de üretmek istiyoruz. Şu anda Türkiye'nin sağlık çalışanları özellikle hekim grubu gerçekten dünyanın medarıiftiharı olarak görülüyor, bizim dünyadaki medarıiftiharımız; bilgi anlamında, çalışkanlık anlamında. Bunun da toplum tarafından bilinmesi lazım. Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. Sağlık hizmetleri son 20 yılda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde inanılmaz gelişti ve dünyada Covid-19'da gördük, depremde de gördük ki sizler sağlık hizmetlerinin dünyaya rol model olan bir ülkesinde yaşıyorsunuz. Bunu yapan sağlık çalışanları ve hekim grubu, sağlık sistemimiz. Çok istisnai insanlıktan nasibini almamışların, üstelik de yakalanarak cezaevinde olanların, bunu bir buçuk milyon sağlık çalışanlarımızın hakkını yememesini istiyorum."
Bebek ölüm hızının bin canlı doğumda 35'lerden 7,1'e düştüğünü belirten Memişoğlu, "İstanbul için, Türkiye için 9,2'ye düşürülmüş. Prematüre 37 haftanın altında doğan bebeklerimizin yaşam şansı yüzde 95'in üzerinde çıkartılmış bir sağlık sisteminden, sağlık çalışanlarından bahsediyoruz." dedi.
"Yaşam süresini 78 yaşına çıkartmış bir sağlık sisteminden, sağlık çalışanlarından bahsediyoruz" ifadesini kullanan Bakan Memişoğlu, "Bunun kötülenmesine veya birkaç tane nasipsiz sebebiyle örselenmesine hep beraber izin vermememiz lazım. Birkaç kişinin kusuru, caniliği bu kadar büyük hizmetleri, Avrupa ile dünyadan daha iyi olan hizmetleri ve çalışanları töhmet altında bırakmaması gerekir. Bunu başaracak sizlersiniz, bizleriz, sorumluluk sahibi insanlar." diye konuştu.
Göreve geldiği dört aylık süreçte 28 şehre gittiğini, sadece kamu değil, üniversite ve özel sektör dahil tüm sağlık çalışanlarının sorunlarını dinlediklerini, toplantılar düzenlediklerini anlatan Memişoğlu, "Genel anlamda arkadaşlarımızın taleplerini aldık. Çünkü sonuçta biz, onlar için de buradayız. Onlarla hizmet sunmak, onlara destek vermek, onlarla beraber çalışmak için buradayız, sorunları yerine tespit ederek daha etkin çözmeye çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Sağlıkta bilimsel çalışmaların yapılmasının ve geliştirilmesinin önemine dikkati çeken Memişoğlu, "Üretmemiz lazım, bilim üretmemiz lazım. Bu konuda bir ekosistem oluşturuyoruz." diye konuştu.
"TÜSEB'İ BU EKOSİSTEMİ OLUŞTURACAK ŞEKİLDE DİZAYN EDİYORUZ"
Bunun için bilim insanlarını, finansı ve devletin bir araya getirilmesi gerektiğini aktaran Memişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bakın, bilim yapmayacağız sadece, bilim üretmemiz gerekir. Bilim malzemesi üretmemiz gerekir, ilaç üretmemiz gerekir. Onun için biz TÜSEB'i bu konuda, bu ekosistemi oluşturacak şekilde dizayn ediyoruz. Üreten sağlık demek esasında, gelecekteki 10 sene sonraki, 20 sene sonraki sağlık ekosisteminin en önemli parçası olsun istiyoruz. USHAŞ'ı da yeniden yapılandırıyoruz. Bu iki konu bizim için önemli. Nasıl temel sağlık ve koruyucu sağlık diyorsak, en az onun kadar da üreten sağlık ve sağlık teknolojisini, bilimini Türkiye'de üretir hale getirmemiz gerekir."
"ZATEN İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ BASAMAKTA İSTEĞE BAĞLI RAPORLAR ÜCRETLİ"
Bakan Memişoğlu, Meclis'e sunulan Aile Hekimliği Kanunu'nda değişiklikleri de içeren kanun teklifinde aile hekimlerinden alınacak bazı özel amaçlı raporların ücretlendirilmesinin öngörüldüğüne ilişkin soru üzerine, bu teklife ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına görüş bildirdiklerini ifade etti.
Halihazırda isteğe bağlı raporların zaten hastanelerde ücretli olarak verildiğine dikkati çeken Memişoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: "İsteğe bağlı raporlar, zaten ikinci ve üçüncü basamak hastanelerde fiyatlandırmayla yapılıyor. Yani hastaneye gittiğiniz zaman bu raporları ücretli alıyorsunuz. Aile hekimleri bu raporları, ikinci ve üçüncü basamaktaki fiyatlandırması nasılsa, onlardan daha ucuza verebilsin istediğimiz için uygunluk verdik. Bu fiyatlandırılmayan bir rapor değil, onu bilmenizi istiyorum. Sadece aile hekimliğinde yapılacaksa, ondan da ücret alınmasını istiyoruz. Ücretler de aile hekimliğine ve aile sağlığını merkezlerinin fiziki yapısının düzeltilmesine harcanacak. Yani yeni bir ücret alınıyormuş gibi algılanmasın. Zaten ikinci ve üçüncü basamakta isteğe bağlı raporlar ücretlidir. Bu raporların aile hekimleri tarafından da verilmesini, verilirken ikinci ve üçüncü basamaktan belirli miktarda daha az alınmasını istiyoruz."
"BÜTÜN HASTANELERDE YÜZDE 10 MHRS KONTENJANINI AİLE HEKİMİNE AÇIYORUZ"
Aile hekimlikleri ile ikinci basamak hastanelerde entegrasyonu sağlamak istediklerinin altını çizen Memişoğlu, "Aile hekimliğinde çözülecek veya tedavi edilecek bir hastalığın ikinci ve üçüncü basamağa gitmeden çözülmesini arzu ediyoruz. Doğru yerde, doğru zamanda, etkin tedaviyi yapacak şekilde organizasyon yapmaya çalışıyoruz. Hasta eğer aile hekimliğinde tedavi edilecekse, onun acil servise veya ikinci üçüncü basamağa gitmesine gerek olmasın." ifadelerini kullandı.
Bakan Memişoğlu, şöyle devam etti: "Aile hekimiyle şöyle bir yetki açıyoruz; diyoruz ki, sen kendi hastalarına randevu alabilirsin. Ve bütün hastanelerde yüzde 10 kontenjanı, MHRS kontenjanını, bir gün önceki mesai bitimine kadar aile hekimine açıyoruz. Böylece aile hekimlerini kendi hastaları için hastanelerden randevu alabilir hale getiriyoruz. Böylece entegrasyonu sağlayacağız. Önümüzdeki sene itibarıyla karşılıklı haberleşmeyi sağlayacak bir yapıyı inşa edeceğiz. Çünkü ikinci basamakla, birinci basamağın entegrasyonu ve birbiriyle haberleşmesi çok önemli."
"UYGULAMALAR AİLE HEKİMLİĞİ SİSTEMİNİ DAHA ETKİN HALE GETİRECEK"
Aile hekimlerine yönelik geleneksel ve tamamlayıcı tıp eğitimlerine ilişkin soru üzerine, kanun teklifinin yasalaşması durumunda, eğitimlere yönelik ikincil mevzuatın çıkarılacağını anlatan Memişoğlu, şu açıklamalarda bulundu: "İkincil mevzuatla birlikte eğitimleri de artıracağız. Bu konuda bir sıkıntı olmayacak. Geleneksel tıpla şu andaki tıbbın entegre olarak çalışması taraftarı olan bir mantıkla yaklaşıyoruz. İnsan sağlığına faydası olacak her türlü uygulamayı yapılabilir hale getirmek için uğraşıyoruz. Bu konuda aile hekimlerinin daha etkin olması için böyle bir mevzuat çıkarıyoruz. Bunun ikincil mevzuatları da kanundan sonra çıkacaktır. Nasıl çalışılacak, nasıl bir sistem kurulacak bunlara bakacağız." açıklamasında bulundu.
Çıkacak yönetmelikler ve kanun ile temel sağlık hizmetlerinin, birinci basamak sağlık hizmetlerinin öncelikli olması için uğraştıklarını vurgulayan Memişoğlu, "Aile hekimlerimizin kaygılarını anlıyorum. 5-6 ay geçtikten sonra çok daha iyi yerlerde olacağımızı düşünüyoruz. Uygulamadan sonra uygulamanın faydalı ve sıkıntılı yönlerini de görmüş olacağız. Öngörümüz, bu uygulamalar aile hekimliği sistemini daha etkin hale getirecek ve sistemin odağına koyacak. Uygulamadan sonra gerekli takipleri yaparak, iyi yönde revizelere de gidebiliriz." dedi.
"AİLE HEKİMLERİNE TEŞVİKİ İKİ KAT ARTIRDIK"
Yeni yönetmelikle "aile hekimlerinin ilaç yazamadığı" şeklinde dezenformasyonların da yapıldığını belirten Memişoğlu, düzenlemeye ilişkin şu bilgileri paylaştı: "Bir dönem içinde kendi hasta grubuna yazılan ilaç miktarı, önceki dönemde yazılan ilaç miktarı ile aynıysa veya daha azsa aile hekimine teşvik veriyoruz. Bir dönem önceye kıyasla kayıtlı nüfusun hastaneye gidiş sayısı aynıysa veya daha azsa bu aile hekiminin o nüfusu daha sağlıklı hale getirdiği anlamına gelir. Bu noktada teşvik ve ek ödeme veriyoruz. Üstelik bu teşviki iki kat artırdık. Aile hekimine kendi nüfusundaki sağlık sorumluluğunu veriyoruz. Nüfusunu sağlıklı tutan aile hekimleri başarılı olmuş demektir. Hiçbir hekimin tedavi işleyişine müdahale etmeyiz ve ilaç yazmasına engel olmayız. 'Biz ilaç yazamıyoruz, Bakanlık yasakladı' deme niyetinin hoş olmadığını düşünüyorum."
"YÖNETİCİLERİ BİR ÖNCEKİ DÖNEME GÖRE KIYASLIYOR, BAŞARI ENDEKSLERİNİ ÖLÇÜYORUZ"
Bakan Memişoğlu, çalışan ve hasta memnuniyetine yönelik bir başka soru üzerine, "Ekim ayından bu yana İl Sağlık Müdürlerimizi, İlçe Sağlık Müdürlerimizi ve Başhekimlerimizi belli parametrelerle takip ediyoruz. Çalışan memnuniyeti, hasta memnuniyeti, müracaat oranları konularını elektronik sistem üzerinden değerlendiriyoruz. Yöneticileri bir önceki döneme göre kıyaslıyor, başarı endekslerini ölçüyoruz. Bu endeksleri kendileri de görebiliyor. Kamu hastaneleri ve sağlık turizmiyle ilgili çalışmalarımız devam edecek. Bazı mevzuat değişiklikleri yapacağız." dedi.
"TOPLUM SEZARYENİ BİR DOĞUM ŞEKLİ OLARAK ALGILIYOR"
Doğurganlık oranındaki düşüş ve sezaryen ameliyatlara ilişkin soruya karşılık sezaryenin bir ameliyat yöntemi olduğuna dikkati çeken Memişoğlu, sosyoekonomik nedenler, şehirleşmenin etkileri ve ailenin küçülmesi gibi öne çıkan birçok hususun doğurganlık oranını etkilediğini söyledi.
Bakan Memişoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile birlikte bu konuyla mücadele ettiklerinin altını çizerek, "Primer sezaryen oranı, Dünya Sağlık Örgütü'nün açıkladığı veriye göre 10 doğumdan yalnızca bir veya ikisinde olabilir. Ancak bizim primer sezaryen oranımız her iki doğumdan birinde olacak şekilde. Toplum sezaryeni bir doğum şekli olarak algılıyor." ifadelerini kullandı.
"EBELERİN ETKİNLİĞİNİ ARTIRACAK MEVZUAT ÇALIŞMAMIZ VAR"
Bu kapsamda yeni bir mevzuat hazırlığında olduklarını bildiren Memişoğlu, şöyle konuştu: "Ebelerimizi daha aktif hale getirip hamilelikte, doğumda ve doğum sonrasında annenin daha çok desteklenmesi için çalışıyoruz. Annenin bu duygusal döneminde anneyi doğuma hazırlaması gereken kişi ebedir. Ebelerin etkinliğini artıracak bir mevzuat çalışmamız da var. Bu hafta veya önümüzdeki hafta yayımlanacaktır. Ebelerin etkin olmasını istiyoruz. Gebeliğin özellikle son üç ayında, annelik duygusunun daha yoğun yaşanmaya başladığı aşamada, ebelerin gebeleri doğuma hazırlamalarını istiyoruz.
Yalnızca anne değil, bebek açısından da normal doğumun önemli faydaları olduğunu söylüyoruz. Doğurganlık oranı ile ilgili Bakanlıklar olarak elimizden geleni yapıyoruz. Biliyorsunuz annelerin izin sayıları artırıldı. Ücretsiz izinler kaldırılarak ücretli izin haline getirildi. Bunlarla ilgili çalışmalar devam ediyor. Annelere ve anne adaylarına doğumun fizyolojik bir olay olduğunu anlatmak için hep beraber çaba harcamalıyız."
"PRİMER SEZARYEN ORANININ YÜZDE 20'NİN ÜZERİNE ÇIKTIĞI HASTANELERLE İLGİLİ DAHA ÇOK ÇALIŞACAĞIZ"
Sezaryen konusundaki toplumsal talebin değiştirilmesinin, bu konuda bilinç ve farkındalık oluşturulmasının önemine işaret eden Memişoğlu, "Sezaryenin bir ameliyat olduğunu, doğum şekli olmadığını topluma anlatmamız lazım. Tıbbi olarak 10 doğumdan bir veya ikisinde ameliyat gerekebilir. Sekizinde ameliyat gerekmeyen fizyolojik bir olayda, birçok doğum sezaryenle gerçekleşiyorsa bu alanda bir sıkıntı var demektir." değerlendirmesini yaptı.
Normal doğumu bütünsel olarak destekleyecek birçok parametrenin kullanılması gerektiğini vurgulayan Memişoğlu, şöyle konuştu: "Hastaneler, hekimler, anne adayları ve toplum ölçeğinde değerlendirmeler yaparak normal doğum konusundaki ön yargıları değiştirmemiz gerekiyor. Burada en duygusal olan anneler. Eğer anneleri iyi hazırlarsak, annelerin doğumla ilgili cesaretini artırırsak bu sorunların çözüleceğini düşünüyorum. Primer sezaryen oranının yüzde 20'nin üzerine çıktığı hastanelerle ilgili daha çok çalışacağız."
"ÖZEL HASTANELER MEVZUATINI TAMAMEN YENİLİYORUZ"
Bakan Memişoğlu, özel hastanelerdeki işleyişe ilişkin sorulara karşılık, şunları kaydetti: "Özel hastaneler mevzuatını tamamen yeniliyoruz. Özel hastanelerde mevzuat açısından bazı değişikliklere ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Kamu hastaneleri, üniversite hastaneleri ve özel hastanelerin tamamı aynı standartta hizmet vermek zorunda. Aynı bilimsel çalışma ile aynı şekilde tedavi etmek zorunda.
Özel hastanelerde çok iyi örnekler, dünya çapında yapılan ameliyatlar var. Sezaryen oranları noktasında özel ve kamu ayrımı yapmıyoruz. Primer sezaryen oranları ile ilgili incelemelerimiz doğrultusunda 2025'te daha etkin olacak, anne adaylarının normal doğuma teşvik edilmesi için çaba harcayacağız. Ebelerle ilgili teşvik edici unsurlar da getirmeyi planlıyoruz."
"SAĞLIK ALANINDA ÜRETİM YAPACAK HERKESİ DESTEKLEYECEĞİZ"
Bakan Memişoğlu, geçtiğimiz günlerde Türk bilim insanı Dr. Özlem Türeci ile Bakanlıkta görüştüğünü anımsatarak, "Biz bu ülkede bilim insanını destekleyeceğiz. 10. Türk Tıp Dünyası Kurultayı'nda yurt dışında çalışmış çok başarılı bilim insanlarıyla toplantı yaptım. Onlar buraya gelecekler, yabancı yatırımcılara da buraya gelmelerini ve yatırım yapmalarını söylüyorum. Türkiye bir sağlık pazarı değil artık, Türkiye sağlık alanındaki üretimin ortağı." dedi.
TÜSEB'le bu konuda çalışmalar yapıldığını ifade eden Memişoğlu, konuşmasına şu sözlerle devam etti: "Yabancı olup Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen veya Türk olup yurt dışında yatırım yapmak isteyen herkesi en iyi şekilde destekleyeceğiz. Bilimden bilim üretecek, sağlık alanında üretim yapacak, katma değer yaratacak herkesi destekleyeceğiz. Bilimden bilim üreterek finansal gelir elde edebilecek bir yapıyı oluşturacağız. Bilim yapmak değil, bilim üretmekten bahsediyorum. Yeni bir söz söyleyeceğim, yeni bir şey üreteceğim, yeni bir şey buldum, iddiam var diyen herkesi yurt içi ve yurt dışında en iyi şekilde destekleyeceğiz."
"İYİ HEKİMLİK YAPAN HEKİMLERİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ"
Hekimlerin değerli ve hassas insanlar olduğuna, eğitiminde çok emek vererek zorlu süreçlerden geçtiğine, sonrasında da 24 saat insanların iyiliği için uğraştığına, kendilerini insanlığın iyiliğine adadığına dikkati çeken Memişoğlu, hekimliğin manevi tarafı, hazzı, empati duygusunu geliştirme zorunluluğu da olan bir meslek olduğuna işaret etti.
Hekimlerin başkasının derdiyle dertlenen bir yapısının olduğunu dile getiren Memişoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Hekimlerimizin değerli olmasını istiyorum; onlar da kendilerini değerli hissetmek istiyor. Biz iyi hekimlik yapan hekimlerimize sahip çıkacağız. Hastasına sahip çıkan, adanmışlık duygusu olan her hekimin arkasında duracağım. Bir Bakan olarak söylüyorum; ikinci ve üçüncü basamakta hastaya bakmak için değil, tedavi etmek ve hastayı sahiplenmek için çalışan hekimlerin arkasında duracağız. Hastaya bakmak için değil, tedavi etmek ve sahiplenmek için hekimlik yapacağız. Çok net söylüyorum, hastasına sahip çıkan, onun derdiyle dertlenen, empati kuran tüm hekimlerimizin arkasındayım. Hekimler çok değerli. Hekimlik, duygu ve adanmışlık mesleği."
Sağlık Bakanı Memişoğlu, ayrıca aile diş hekimliği konusunda üç ilde pilot uygulama yapıldığını, göz ve plastik cerrahi gibi bazı branşlardaki randevu sıkıntılarını gidermek için çalışma yürütüleceğini sözlerine ekledi.