Bahçeli'nin Öcalan çıkışı kimlerin uykusunu kaçırdı? Düğümü kesip attı...

MHP lideri Devlet Bahçeli'nin PKK teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın TBMM'ye gelerek DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşmasını istemesi Türk siyasetinde büyük bir şaşkınlığa neden olurken gelecekte nelerin olacağı merak konusu. Bahçeli'nin çıkışını köşesine taşıyan Sabah Gazetesi yazarları Mahmut Övür ve Melih Altınok konuya lişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Övür, Bahçeli'nin yaptığı çıkışın sosyalist partilerde bile ezber bozduğunu ifade ederken, Altınok ise "Bahçeli, öyle ip mip atarak hamaset şovu yapılacak, milliyetçilik yarıştırılacak bir karakter değil." ifadelerini kullandı. İşte detaylar...

MHP lideri Devlet Bahçeli PKK'lı teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın TBMM'ye gelerek terör örgütünün silah bıraktığını ilan etmesine yönelik çağrıda bulundu.

İşte Bahçeli'nin açıklamaları:

"TERÖRÜN BİTTİĞİNİ DUYURSUN"

Teröristbaşı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum; şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, Umut Hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın.

"SİNEYE ÇEKMEYE HAZIRIZ"

Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı'dan DEM'e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız; vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız. Türkiye ve Türk milleti için her fedakârlığı yapmaya, her çileye katlanmaya, lazım gelen her adımı atmaya kararlıyız, inançlıyız, tarih huzurunda diyorum ki, yeminliyiz. "Yeni Yüzyıl, Yeni Hayat, Yeni Türkiye" temelinde bagajları boşaltalım ve milli ülküleri hep birlikte yakalayalım.

Bahçeli'nin bu açıklamaları siyaset gündemine bomba gibi düşerken Sabah Gazetesi Yazarları Mahmut Övür ve Melih Altınok konuya ilişkin köşe yazısı kaleme aldı.

İşte Mahmut Övür'ün "Bahçeli, kimlerin uykusunu kaçırdı?" isimli köşe yazısı:

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim'de sadece dar alanda paslaşmalar yapan partileri ya da aktörleri şoke etmedi, aynı zamanda "siyaset üretmeyen", suya sabuna dokunmadan siyaset yapan posttruth siyasetçilerin, liberallerin, sosyal demokratların, hatta sosyalist partilerin bile ezberini bozdu.

Bundan en çok nasibini alan ve sarsılan parti de CHP oldu.

CHP bugüne kadar Kürt meselesinde hiçbir şey söylemeden çok şey söylüyormuş gibi yaparak süreci götürüyordu. Artık götüremeyecek görünüyor. Bu aynı zamanda CHP'nin birkaç seçimdir HDP veya DEM'le götürdükleri gizli ittifak ilişkilerini de riske soktu.

Bu yüzden Bahçeli'nin çıkışına CHP Genel Başkanı Özgür Özel ilk gün ne diyeceğini ve nasıl tepki vereceğini şaşırdı. Hazırlıksız olunca da olumlu başladığı her cümlesini şüpheyle ya da soru işaretiyle bitirdi.

Hatta bir ara TUSAŞ'a yönelik PKK saldırısından sonra tıpkı eski genel başkanı Kılıçdaroğlu gibi, o saldırıyı 7 Haziran 2015 sonrası yaşanan terör saldırılarına benzetme gafletine bile düştü.

Tüm bu gelgitlere rağmen herhalde Diyarbakır gezisinde Devlet Bahçeli'nin çıkışı sonrası gelişen pozitif havayı gördü ki, basına kapalı yapılan sivil toplum örgütleriyle buluşmasında söylediği şu sözleri gazeteci Murat Sabuncu aktardı:

"Bugünkü şartlarda iktidarın karşısında konumlanarak siyasi kazanç ya da oy elde edebiliriz. Ama biz tarihin doğru tarafında yer almak istiyoruz. Gerekirse oyumuz yükselmez ama ileride bu kardeşlik projesinde 'CHP iyi yerde durmuş' diye tarihe not düşülür."

Herhalde Özel, ya parti içi rakiplerinden kendisini ayrıştırmak ya da çekindiği için kapalı kapılar arkasında böyle bir açıklama yaptı. Bu da Özel yönetimindeki CHP'nin eskisinden farklı pozitif bir rol üstleneceği anlamına geliyor. Özel başarır mı başaramaz mı bilemem ama CHP içi aktörler açısından asıl kritik nokta tam da burası. Özel'in başarması diğerlerinin en azından geri plana itilmesi demek. Bu da CHP içinde kimi cumhurbaşkanlığı, kimi tekrar genel başkanlık hayali kuran siyasi aktörleri kızdırır ve oyun içinde oyun başlar.

Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'tan söz ediyorum. Kılıçdaroğlu bu konuda henüz konuşmadı. Sürekli çözümsüzlükten beslenen ve "Müzakere değil, mücadele" tezini savunan Kılıçdaroğlu'nun iktidardan veya Cumhur İttifakı'ndan gelen hiçbir öneriye sıcak bakmayacağını tahmin etmek zor değil. Herhalde sürecin sabote edileceği anı bekliyor.

Mansur Yavaş da içi boş bir dayatmadan söz etti: "Kendi başına, kendi kararıyla kimsenin Türkiye'ye hiçbir şeyi dayatma hakkı yoktur."
Asıl ne diyeceği merak edilen isim ise DEM'le ve Demirtaş'la özel ilişkisi olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'ydu. İmamoğlu da Bahçeli'nin çıkışına "Tek kişi kararı" diyerek karşı çıktı:

"Bu millet ben bilirim diyenlerden çok çekti, ülkenin kaderi tek kişinin eline bırakılamaz."

Gördüğünüz gibi CHP'li siyasi aktörlerin söylediği somut bir şey yok. Özgür Özel dışında hiçbirinin "tarihin doğru tarafında" durma gibi bir derdi de yok.

Hepsinin hayali de suya sabuna dokunmayan popülist siyasetle 2028'e ulaşmak. Bahçeli şoke eden çıkışıyla bu hayalperest siyasetçilerin hayalini de yıktı. Onları önümüzdeki süreçte daha öfkeli görebiliriz. Yazar Orhan Miroğlu, CHP'nin genel olarak olumsuz bir yerde durduğunu, çözümden korktuğunun altını çizerek şöyle diyordu:

"CHP kız evden kaçıyor korkusu yaşadı. Haklılar, çünkü 2028 seçimlerinde Kürtler olmadan başarılı olamazlar. CHP bırakalım çözümü, çözüm ihtimalinden bile korkuyor! CHP içinde cumhurbaşkanı aday adayı olacak olanların uykusunu kaçırdı Devlet Bey!"

İşte Melih Altınok'un "Bahçeli'yle de milliyetçilik yarışına girmezsin ama " isimli köşe yazısı:

MHP Lideri Bahçeli'nin Öcalan çıkışı sonrası, "Gordion düğümünü İskender gibi kesip attı" demiştim.

Zira bir hamleyle, PKK ile organik bağlarını sürdürmelerinin gerekçesi olarak Öcalan'ı gösterenlerin elinde ne kadar koz varsa aldı. Şehirde siyaset yapan kanadı samimiyete zorladı.

Ülkenin ana akım milliyetçi partisinin lideri çıkmış, "Eğer şartınız buysa, Öcalan gelsin parti grubunuzda silahları bırakma çağrısı yapsın" demiş. Bu saatten sonra yıllardır "Öcalan böyle istiyor" diyerek bu kirli işi sürdürenler, siyaseti zehirleyenler tabanlarına ne diyecek de "el yükseltecekler?"

Böyle konuşuyorum ama elbette herkes gibi salı günü Bahçeli konuşurken ben de şaşırdım. Bu işin nasıl bir arka planı var diye düşünmeye, araştırmaya başladım. Gördüm ki, süreçten haberdar olabileceğini düşündüklerim de habersiz..

Hayata, siyasete farklı pencerelerden baktığım için Bahçeli'nin kafasında şu vardır falan diyebilecek pozisyonda değilim.

Ama aktörlerin olduğu yere mıhlanıp kaldığı, sürecin kilitlendiği bir noktada bütün dengeleri değiştirip tıkanmışlığı açmasının, hedefin millet karşısında yüzleşme olacağı bir çözümün kapısını aralamasının kötü bir şey olamayacağını düşünüyorum.

Elbette işin siyasi hesap kitabı da vardır. Yıllardır Türk siyasetine damgasını vurmuş köklü bir partiden ve onun liderinden bahsettiğimize göre bundan daha doğal bir şey de olamaz.

Burada önemli olan Bahçeli'nin hangi meseleleri siyasette nasıl kullanacağıdır. Herhalde kimse kendisinin milliyetçiliğini sorgulayamaz. İktidar hırsı deseniz, zaten Cumhur İttifakı'nın ortağı. Ortada seçim falan da yok. Ayrıca Bahçeli, 7 Haziran seçimleri sonrası HDP'nin destek vereceği CHP-MHP koalisyonunu elinin tersiyle iterek siyasetteki önceliklerinin sınırını da çok açık şekilde ortaya koymuştu.

Bahçeli, öyle ip mip atarak hamaset şovu yapılacak, milliyetçilik yarıştırılacak bir karakter değil.

***

BAKALIM ÖZEL NEREYE KADAR DAYANABİLECEK?

Evet, CHP'yi, ABD ve bölgesel aktörler dâhil edilmediği, yerli ve milli bir proje olduğu için sabote edilen çözüm sürecinde dönemin DEM'iyle birlikte takoz rolü oynadığı için çok eleştirdim.

Şimdi ise CHP'nin lideri Özgür Özel, Bahçeli'nin Öcalan konusunda aldığı riski rakibi olarak derinleştirme kolaycılığına kapılmadan taşın altına elini koyuyor. Popülist dalgayı gören parti içindeki rakipleri, havaya bakıp ıslık çalarak ellerini ovuştururken cesurca inisiyatif alıyor.

Özel ilk günden izlediği sorumlu siyaseti önceki gün de şu açıklamasıyla sürdürüyordu:

"Biz barışı destekliyoruz, silah bırakmayı destekliyoruz. Ama Abdullah Öcalan'ı buraya getirme fikrinin sahibi Sayın Bahçeli'dir. Ona sorulması lazım. Bizim öyle bir fikrimiz yok. Ama biz 'Tüm aktörlerin sözü kıymetlidir' diyoruz. Öcalan konuşacak diye illa o kürsüye gelmek zorunda değil. Öcalan bulunduğu yerden, imkân verilir, o çağrısını yapar.
Umarım herkesin değerini zamanla anlayacağı bu yapıcı tavrını anket oyunlarına kanıp, sosyal medya kampanyalarından çekinip terk etmez.

MEGRİ MEGRİ

Bahçeli'nin fitilini ateşlediği sürece itirazı olan milliyetçi ve ulusalcı vatandaşların tepkilerini anlamak zor değil. Neticede Öcalan 40 yıldır onca acıyla özdeşleşmiş bir sembol.

Ama ben zamanla seçmenin, Bahçeli gibi bir ismi harekete geçiren "zarureti" göreceğini, "Öcalan DEM Grubu'nda çıksın konuşsun" çıkışının somut bir talep değil sembolik bir eşiğin aşılması anlamına geldiğini anlayacağına ve daha soğukkanlı bir ortam oluşacağına inanıyorum.

Peki ya, baro seçimlerinde Öcalan'a özgürlük sloganı atanların, "YPG mi bize saldıracak?" diyecek kadar geniş olanların, DEM'in yer alacağı koalisyon hükümetine, MİT başkanlığı ve birkaç bakanlık karşılığında evet diyen "aşırı milliyetçilerin" bir araya gelip megri megri diye mırıldanmaları bize ne anlatıyor

A HABER UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.