FETÖ'nün yükseliş ve çöküş dönemi! CIA Öcalan'ı verdi Gülen’i aldı
Müslümanların dini duygularını sömüren FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, ABD'nin Pensilvanya eyaletinde vatansız olarak öldü. Fetullaçı Terör Örgütü’nün 1990’lı yıllar itibariyle dev bir yapıya dönüşmesi, üst akıl destekli bu örgütün özellikle 2000’li yıllarda gerçekleştirdiği kumpas soruşturma ve davalarıyla devleti tamamen ele geçirmeye odaklandı. 1999 yılında hakkında soruşturma açılır açılmaz ABD’ye firar eden Gülen’e karşılık üst akıl tarafından aynı süre zarfında PKK elebaşı Abdullah Öcalan Türkiye’ye teslim edildi. İşte FETÖ'nün 20 yıllık yükseliş ve çöküş dönemi.
1990'lı yıllar, Fetullahçı Terör Örgütü'nün kadrolaşma harekatı bakımından altın yılları olarak biliniyor. Örgüt, 1970'li yıllardan itibaren başlattığı devlete sızma harekatını bir yandan sürdürürken, bir yandan da holdingleşme ve kurumsallaşma adı altında dev bir yapıya dönüştü.
1990'lı yıllarla birlikte hem kendi kurdukları gazete, dergi ve televizyonlarda boy gösteren örgüt elebaşı, devletin bazı birimlerinin dikkatinin kendi üzerinde yoğunlaşmasına sebep oldu 1980 darbesinde selam durduğu darbecilere 28 Şubat post modern darbe girişiminde de selam durmaktan imtina etmedi. 28 Şubat sürecinde de aktif rol oynadı ve dönemin antidemokratik uygulamalarının destekçisi oldu.
HÜKÜMETİ HEDEF ALDI: BECEREMEDİNİZ ARTIK BIRAKIN
Sabah Gazetesi'nin haberine göre Gazete ve televizyonlarda sürekli boy göstererek dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın başında bulunduğu hükümeti hedef alan Gülen, katıldığı televizyon programında hükümetin süreci yönetemediğini iddia ederek, bu görevi bırakması gerektiğini söyledi. Bir sonraki gün yayımlanan gazetelerde Gülen'in bu sözleri, "Beceremediniz, artık bırakın" başlığıyla manşetlerde yer buldu.
FETÖ'NÜN 'ALTIN ÇOCUKLARI' RAPORDA
Tüm bu yasakçı zihniyete karşı hoş görünme çabalarına karşın, FETÖ yapılanmasıyla ilgili ilk adım, Ankara İl Emniyet Müdürü Cevdet Saral'ın 19 Şubat ve 15 Mart 1999'da örgüte ilişkin hazırladığı raporlarla geldi. Saral'ın raporunda, özellikle emniyetin örgütün ilgi alanına girdiği ve yapılandığı, 132 emniyet personelinin örgüt bağlantısının olduğuna dikkat çekildi.
Raporda yer alan isimler önümüzdeki süreçte FETÖ'nün emniyetteki kumpaslarında aktif rol alacak olan eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, Basri Aktepe, Yakup Saygılı gibi polis müdürlerini içeriyordu.
ÖCALAN TÜRKİYE'YE GELDİ GÜLEN ABD'YE GİTTİ
Bu raporla ilgili ilk adım Ankara DGM Başsavcılığı'ndan geldi. Ankara DGM Başsavcılığı, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen hakkında, anayasal düzeni değiştirmeye çalıştığı gerekçesiyle 19 Mart 1999 tarihinde soruşturma açtı. Ancak Gülen, soruşturmanın başlatıldığı gün sağlık sorunlarını bahane ederek Amerika Birleşik Devletleri'ne kaçarak Pensilvanya eyaletindeki Saylorsburg kasabasındaki malikanesine yerleşti. Öldükten sonra da bu malikanenin bahçesine gömüldü.
CIA APO'YU VERDİ GÜLEN'İ ALDI
1999 yılında CIA ve Mossad işbirliği ile PKK elebaşı Öcalan Türkiye'ye teslim edildi. Aynı süre zarfında FETÖ elebaşı ise Amerika'ya götürüldü. ABD ve İsrail Öcalan'ı teslim ederek PKK'yı, FETÖ elebaşına Pensilvanya'da yaşam alanı açarak FETÖ'yü tam olarak kontrol altına aldı. Abdullah Öcalan, Fetullah Gülen takası sonrası CIA merkezli üst akıl bu süre zarfından sonra, devletin FETÖ tarafından ele geçirilmesini amaçladı.
FETÖ'NÜN KASET KUMPASI
3 Ağustos 2000 Savcı Nuh Mete Yüksel, Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne başvurarak Gülen'in tutuklanmasını isterken, mahkeme talebi kabul etti. 11 Ağustos 2000 günü mahkeme Gülen için yakalama kararı verdi. 31 Ağustos 2000'de Yüksel, Gülen hakkında terör davası açarken, terörist başı için 10 yıla kadar hapis cezası istendi. Artık dev bir istihbarat örgütüne dönüşen örgüt, savcıyı pasifize etmek için kaset kumpası hazırladı ve devreye soktu. Savcı Nuh Mete Yüksel 21 Ekim 2002'de tam mütalaasını hazırlayıp mahkemeye sunduktan bir gün sonra 'Bir gecelik zevk uğruna' başlığı ile kaset kumpası medyada yer aldı.
RAPORU HAZIRLAYANLAR AÇIĞA ALINDI
Raporu hazırlayan Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ile Yardımcısı Osman Ak ve ekibi, örgütün "kara listesi"ne girdi. Raporlarının sadece ilk iki bölümünü yazabildiler. Üçüncü bölüm olan örgütün finans kaynaklarını yazmaya başladıkları sırada haklarında gazetelerde ''usulsüz telefon dinleme'' iddiaları haberleri çıktı. ''Telekulak Çetesi'' olarak adlandırılınca, raporlarını tamamlayamadan görevlerinden uzaklaştırıldılar.
KUMPAS OPERASYONLARINA BAŞLADILAR
Örgüt, elebaşının ABD'ye kaçmasından sonra adeta evrim geçirdi. 2007-2012 yılları arasında başlattığı kumpas operasyonlarıyla özellikle TSK'da kendisinden olmayan üst düzey generallerden en alt rütbeli askerine kadar tasfiye sürecine girişti. 2007 itibariyle başlayan Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk soruşturmalarıyla TSK'ya operasyon yapıp, uydurma delillerle birçok vatansever subayı tasfiye edip yerlerine FETÖ elemanlarının yerleşmesini sağladı. 3 Temmuz 2011'de başlatılan Şike operasyonuyla büyük kitlelere hitap eden futbol camiasını bile dizayn etmeye çalıştı.
DEVLETE KARŞI İLK SAVAŞ: 7 ŞUBAT
Devlete karşı açtıkları savaşın ilk hamlesi 7 Şubat 2012'ydi. Milli İstihbarat Teşkilatı'nı (MİT) hedef alan örgüt, yargı ve emniyetteki yapılanması vasıtasıyla dönemin MİT Başkanı Hakan Fidan'ın ve MİT yöneticilerini gözaltına almak isteyerek adeta o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a gözdağı vermek istedi, ancak başarılı olamadı.
HÜKÜMETİN DERSHANE HAMLESİ
Örgütle mücadele noktasında en kritik süreç o yıl başladı. Örgütün insan kaynağını oluşturan dershanelerin kapanması noktasında harekete geçen hükümete karşı açık bir şekilde savaş açtı.
Örgüt, emniyet ve yargıdaki örgüt elemanlarınca tertiplenen 17-25 Aralık darbe girişimi, MİT TIR'larının durdurulmasından 15 Temmuz darbe girişimine kadar olan süreçte, TSK, MİT, emniyet, yargıdaki tüm bürokratik ve operasyonel gücünü gösterdi. Darbe girişiminde karşısında halkı bulan örgüt yöneticileri ve üyeleri bu tarihten sonra devletten tasfiye edilmeye başlandı ve büyük çaplı yurt dışına firar süreci başladı.