FETÖ'nün kirli geçmişi! 80 darbesiyle palazlandı
Müslümanların dini duygularını sömüren FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, ABD'nin Pensilvanya eyaletinde vatansız olarak öldü. “Altın nesil yetiştireceğiz” vaadiyle yola çıkıp vatan haini olarak ölen CIA'in aparatı Gülen, arkasında miras olarak 1960’lı yıllarda kurduğu ihanet şebekesi FETÖ’yü bıraktı. 1960’lı yılların sonundan itibaren devletin bütün anayasal kurumlarını ele geçirme doğrultusunda mahrem yapılanmasını tesis eden eli kanlı terör örgütü FETÖ, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra ordudaki ve emniyetteki örgütlenmesini yoğunlaştırdı.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 25.10.2024 | 07:00
FETÖ elebaşı Gülen, 1980 sonrası devlete sızmayı örgütünün başlıca hedefi olarak belirledi. Fetullah Gülen, başından beri siyaset ve orduyla ters düşmeme prensibini temel ilke edinmişti ama 12 Eylül darbesinde kelimenin tam anlamıyla cunta yanlısı oldu.
SIZINTI DERGİSİNDEN SELAM YOLLADI
Öyle ki 80 darbesinden bir yıl önce 1979 yılı Haziran ayında, Sızıntı isimli örgüt dergisinde 'Asker' isimli bir başyazı kaleme aldı. Yazıda, "Tuğa selam, sancağa selam ve onu tutan sancağa binlerce selam" diyerek içinde bulunduğu güç dengesine ve şartlara göre tutum aldı.
Darbe girişiminden sonra bile "Ümidimizin tükendiği yerde Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bin kere selam duruyoruz" yazısıyla 2000'li yıllarda kendisini "Cennetlik" gördüğü darbeci Kenan Evren'e bile selam çaktı.
"CAN DAMARLARI İÇİNDE DOLANIN" TALİMATI
Sabah'ın haberine göre 70'li yıllardan itibaren örgüt üyelerine verdiği, "Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın!. Bütün güç merkezlerine ulaşıncaya kadar hiç kimse varlığınızı fark etmeden sistemin ana damarlarında ilerleyin" vaazlarında şifrelerini verdiği, "Mülkiye, Adliye, Emniyet, Milli Eğitim ve TSK" içerisinde kendi özel hiyerarşisi ile illegal kadrolaşmaya gidildi. Bu yıllarda kurulan mahrem yapılanmayla, harp okulları, polis koleji ve polis akademisine öğrenci yetiştirilmeye başlandı. Özellikle 1984 yılından günümüze kadar birçok öğrenci 'talebe imamı' denilen örgüt üyeleri tarafından ders çalıştırılarak, örgüt mensuplarının ele geçirdiği askeri lise ve polis koleji sınav soruları, bizzat mahrem işlerden sorumlu örgüt mensupları tarafından talebe imamlarına iletildi. Aynı uygulama, astsubay ve polislik sınavlarında da örgütün sorumlu imamlarınca rutin olarak uygulandı.
DARBEDE ROL ALDILAR
Örgütün tüm çabalarına rağmen, TSK tarafından sızma girişimleri tespit edildi. Askeri okullarda soruşturmalar açıldı ancak, bu soruşturmalarda hakkında yeterli kanaat edinilemeyen bazı öğrenciler, yaşları küçük olmaları nedeniyle TSK'dan atılmadı. İşte bu ilişkisi kesilmeyen öğrencilerin tamamı 15 Temmuz hain darbe girişiminde general veya albay rütbesiyle ön saflarda rol aldı. Tuğgeneral Şener Topuç, Tuğgeneral Murat Yetkin, Tuğgeneral Erdem Kargın, Tuğgeneral Eyüp gürler 1980'li yıllarda FETÖ'den soruşturulan ancak haklarında herhangi bir işlem yapılmayan isimler arasında yer alıyor.
ÖNCE TAKİP ARDINDAN ÖRGÜT PROPAGANDASI
1985 yılında TSK'da yaşanan ordudan atılma olaylarından sonra örgüt strateji ve sistem değişikliğine gitti. Bu tarihten sonra emniyet ve TSK yerleştirilen öğrenciler, mahrem imamları tarafından adım adım takip edildi. Bu sorumlular, öğrencileri mutlaka 15 günde bir ziyaret etmek zorundaydı. Görüşme gerçekleşmezse bir sonraki hafta yine aynı saatte ve yerde tekrar görüşmek için gidiliyordu. Bu görüşmeler büyük bir gizlilik esasına dayanıyordu. Askeri öğrencilerle görüşmeler bir örgüt evinde gerçekleşiyor, sohbet adı altında Gülen videoları izletilip örgüt propagandasına maruz bırakılıyordu.
SORULARI ÇALIP ÖRGÜT ÜYELERİNİ YERLEŞTİRDİLER
Kamu, ÖSYS, KPSS gibi sınavlarda soruları hukuka aykırı yollarla ele geçirip, kendi mensuplarının sınavlarda başarılı olarak kamu kurumlarına ve etkin okullara girmesini sağladı. Bunun yanında ürettiği sahte belge ve delillerle, örgüt mensubu olmayan kişiler hakkında adli ve idari soruşturmaların açılmasını sağlayarak devlet kadrolarından tasfiye etme ve bu kadrolarında kendi örgüt elemanlarını yetiştirmeyi temel prensip edindi. Generallerden sorumlu mahrem imamlar bile bol yıldızlı paşaların her hareketinden sorumluydu.
HEDEFLERİNDE O BİRİMLER VARDI
FETÖ, emniyete giriş ve polislikten komiserliğe geçiş sınavları başta olmak üzere, personelin girdiği birçok sınavda tek bir sistem izledi. 70'li yıllardan itibaren emniyetten sorumlu mahrem yapılanma tesis edilerek TSK gibi emniyette de kadrolaşmaya gidildi. Polis koleji, Polis Akademisi ve Polis okulları gibi eğitim birimleri, Personel Daire Başkanlığı, Terör, KOM, İstihbarat, Kriminal, Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlıkları, örgüt için kritik öneme haizdi.
YILLAR SONRASINI HESAP ETTİLER
Özellikle tayinlerin belirlendiği kura komisyonlarına bile 1990'lı yıllarda sızan örgüt, örgüt üyesi polis memurlarının kritik yerlere görevlendirilmesini sağlıyordu. Emniyette de tıpkı TSK yapılanması gibi mahrem abi- mahrem sorumlu yapılanması uygulandı. 40 yıl sonrasını hesap eden üst aklın belirlediği strateji sonucunda örgüt EGM içerisinde büyük bir güç haline geldi. Bu emareler 2000'li yıllardan sonra daha net bir şekilde görüldü. Öyle ki EGM'ye yerleştirilen bu kadrolar 2000 sonrası örgütün kendilerinden olmayan örgüt mensuplarını hem TSK hem emniyet hem de bürokrasiden tasfiyesi noktasında hazırlayacağı kumpaslarda başrol oynayacaktı.
OMERTA'YI ONLAR BOZDU
2000'li yılların başından itibaren FETÖ'deki Omerta Yasası'nı, yani suskunluk prensibi bozulmaya başladı. Bu anlamda ilk örnek Nurettin Veren'di. Derken 2000'li yılların başında örgütün Emniyet imamlığından ayrılan Kemalettin Özdemir'de 2013'ten sonra devlete önemli bilgiler verdi. Ve Latif Erdoğan'ın özellikle 17-25 Aralık 2013 yargı darbesi girişimi sonrası yaptığı açıklamalar, örgütün karanlık ve derin yüzünün anlaşılmasına katkı sağladı.