Başkan Erdoğan'dan Almanya Başbakanı Olaf Scholz'a İsrail yanıtı: F-35'lerle iyi vurdunuz mu diyelim?
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, resmi temaslarda bulunmak üzere Türkiye'ye geldi. Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Başbakanı Olaf Scholz'u Dolmabahçe'de yer alan Çalışma Ofisi'nde kabul etti. İki liderin bir araya gelmesiyle Türk-Alman ilişkilerine dair önemli konuların yeniden ele alındı. İkili görüşmenin ardından basın açıklaması yaptı. Başkan Erdoğan burada yaptığı konuşmada 'İsrail'in kendini savunma hakkı var' diyen Scholz'a yanıt olarak, "F-35'lerle iyi vurdunuz mu diyelim' ifadelerini kullandı.
Başkan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile düzenlediği ortak basın toplantısında, ülkeler arasındaki dostluk anlaşmasının 100. yıl dönümünü kutladıklarını dile getirdi.
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'in de nisan ayında Türkiye'yi ziyaret ettiğini hatırlatan Erdoğan, "Bugün de Sayın Şansölye'yi ve kıymetli heyetini ülkemizde ağırlamanın memnuniyetini yaşıyoruz. NATO müttefikimiz Almanya ile iki büyük devlet arasında olabilecek her alanda yoğun ilişkilere sahibiz. Son dönemde ülkelerimiz arasında gerçekleşen üst düzeyli ziyaretler bu durumun açık tezahürüdür. Bu ilişkilerin lokomotifi, beşeri bağlarımız ve ortak menfaatlerimizdir." diye konuştu.
Erdoğan, Almanya'da nüfusu 3,5 milyonu geçen Türk toplumunun yaşadığını, her yıl Türkiye'yi 6 milyonu aşkın Alman turistin ziyaret ettiğini söyledi.
Bu sayıların artmasını temenni eden Erdoğan, "Bugünkü görüşmelerimizi bu zengin gündem üzerine inşa ettik. Ülkelerimiz arasındaki ilişkileri tüm boyutlarıyla kapsamlı şekilde ele aldık. İkili ticaretimiz 50 milyar dolara ulaştı. Hedefimiz ise 60 milyar dolara ulaşmak. Bu hedefi gerçekleştirmek için gayretlerimizi artırmış bulunuyoruz." ifadesini kullandı.
"İSLAM DÜŞMANI VE YABANCI KARŞITI AŞIRI SAĞCI AKIMLAR AVRUPA'DA YÜKSELİYOR"
Başkan Erdoğan, Şansölye Scholz ile üzerinde durdukları önemli konu başlıklarından birinin savunma sanayi alanındaki işbirliği olduğunu belirterek şöyle devam etti: "Savunma sanayi ürünlerinin tedariki bağlamında geçmişte yaşanan bazı sıkıntıları artık geride bırakarak işbirliğimizi geliştirmeyi arzu ediyoruz. Bu konuda değerli dostum Scholz'un gayretlerini takdirle karşıladığımı bugün bir kez daha ifade etmek istiyorum. Görüşmelerimizin gündeminde Almanya'daki Türk toplumu da tabiatıyla yer aldı. İslam düşmanı ve yabancı karşıtı aşırı sağcı akımlar Avrupa'da yükseliyor. Birçok ülkede iktidar ortağı olacak güce ulaşan akımlar bilhassa yurt dışında yaşayan kardeşlerimizi de tedirgin ediyor. Alman hükümetinin izlediği birleştirici tutum üzerinde özellikle durduk. Almanya'nın kamu güvenliği bakımından da ciddi tehdit teşkil eden PKK ve FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle ortak mücadelenin önemine ve birlikte terörle mücadele kararlılığına ulaştık."
Bu alanda somut adım atılmasına dair beklentiyi Şansölye Scholz ile paylaştığını dile getiren Erdoğan, bölgesel ve küresel meselelerde de fikir alışverişinde bulunduklarını söyledi.
Başkan Erdoğan, Almanya'nın Avrupa Birliği (AB) içindeki anahtar rolünden hareketle birlikle ilişkilere dair görüş ve beklentileri Scholz'a aktardığını dile getirdi.
Gümrük Birliğinin güncellenmesi ve vize serbestisi diyaloğu başta olmak üzere AB'nin atacağı adımların herkesin menfaatine olduğunu görüşmede vurguladığını aktaran Erdoğan, "İsrail'in, Gazze ile işgal altındaki Filistin topraklarında uyguladığı soykırım ve Lübnan'daki saldırılar ele aldığımız bir diğer önemli başlıktı. Bölgede yaşanan insanlık dramı maalesef devam ediyor. Daha önce de defalarca ifade ettiğim üzere acilen kalıcı ateşkesin sağlanması, insani yardımların ulaştırılması ve İsrail üzerindeki gerekli baskının oluşturulması için uluslararası toplum olarak elimizden geleni yapmamız şart." dedi.
"SİYASİ AKTÖRLERİN İSRAİL'İN SALDIRGAN POLİTİKALARINA 'DUR' DEMESİNİ BEKLİYORUZ"
Erdoğan, Filistin ve Lübnan'daki katliamlar devam ettikçe bölgenin ve ötesinin huzur bulmasının mümkün olmadığının altını çizdi.
Bölgede 50 bini aşkın insanın öldürüldüğüne işaret eden Erdoğan, "Vicdan ve basiret sahibi tüm siyasi aktörlerin artık inisiyatif almasını, İsrail'in saldırgan politikalarına 'dur' demesini bekliyoruz. Türkiye olarak ilk günden beri ortaya koyduğumuz vicdanlı duruşu bundan sonra da devam ettireceğiz." diye konuştu.
Almanya Başbakanı Scholz ile heyetine teşekkür eden Erdoğan, toplantının hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Scholz, Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'ndeki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Türkiye ile Almanya arasında geleneksel ve tarihi işbirliği olduğunu dile getiren Scholz, "Bu yıl özellikle Türk-Alman Dostluk Antlaşması'nın 100. yıl dönümünü kutluyoruz. Bu çok önemli ve ilişkilerimizin niteliğini vurgulayan bir tarih." ifadesini kullandı.
Scholz, iki ülkenin hem ikili konularda hem dünyadaki sorunlarla ilgili bilgi alışverişinde bulunmasının çok önemli olduğunu belirterek, "Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını hepimiz uluslararası hukukun bir ihlali olarak gördük ve ikimiz (Türkiye ve Almanya) de Ukrayna'ya destek oluyoruz. Ukrayna bize güvenebiliyor. Fakat bu savaşın sonsuza kadar devam etmemesi için ne yapabiliriz? Rusya'nın saldırısı bütün Avrupa'nın barış düzenini tehlikeye atıyor ve bu nedenle NATO'da müttefikler olarak kararlı hareket etmeliyiz." diye konuştu.
Görüşmede Türk-Alman ilişkilerinin de ele alındığını söyleyen Scholz, "Toplumsal açıdan çok yönlü ilişkilere sahibiz. Örneğin göç ve mülteciler konusunda Türkiye önemli çabalar harcıyor. Biz de bu konuda örneğin Suriye'deki savaşın sonuçlarıyla da başa çıkma konusunda Türkiye'ye desteğimiz sürecek." dedi.
Scholz, iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin çok iyi geliştiğini, ikili ticaret hacminin rekor seviye olan 55 milyar avroya ulaştığını ve bu durumun daha da geliştirilebileceğini ifade etti.
Başbakan Scholz, Türkiye-Yunanistan ilişkilerine de değinerek şunları söyledi:
"Bu ilişkiler konusunda, daha olumlu bir yönde geliştiğini görmekten dolayı çok mutluyum. Aynı zamanda kalıcı olarak iyi dostluk ilişkilerinin sürmesini ümit ediyorum. Türkiye ile Avrupa Birliği arasında ilişkilerin de gelişmesini arzu ediyoruz. Türk Dışişleri Bakanı'nın (Hakan Fidan) bu yıl ağustos ayında 5 yıldan beri ilk defa AB'nin Gayrıresmi Dışişleri Bakanları Konferansı'na katılmış olmasından dolayı da büyük memnuniyet duydum."
"(SAVUNMA SANAYİ ÜRÜNLERİ) İNGİLİZ HÜKÜMETİNİN SÜRDÜRDÜĞÜ MÜZAKERELER VAR. BU KONUDA TABİİ GELİŞMELER OLACAK"
Scholz, Almanya'nın savunma sanayi ürünleri ihracatı politikasına ilişkin, Türkiye'nin NATO üyesi olduğunu hatırlattı, somut konularda kararlarının olduğunu söyledi.
"Başlangıç aşamasında olan projeler var. Örneğin İngiliz hükümetinin sürdürdüğü müzakereler var. Bu konuda tabii gelişmeler olacak. Burada ilerlemeler olacak." diyen Scholz, uluslararası hukuka uyulması gerektiğini dile getirdi.
Scholz, "İsrail'in kendisini savunma hakkına sahip olduğu görüşüne sahibiz." ifadesini kullanarak, "Nikaragua'nın Almanya aleyhine Uluslararası Adalet Divanında açtığı davayı ülkesinin paylaşmadığını" söyledi.
"İKİLİ BİR DEVLET ÇÖZÜMÜ, ATEŞKES VE REHİNELERİN SERBEST BIRAKILMASINA YÖNELİK ÇABA HARCAMAK DURUMUNDAYIZ"
Türkiye ile AB arasındaki göç konusuna ilişkin Türkiye'ye teşekkür eden Scholz, AB'nin bu konuda maddi yardım yaptığını belirtti.
Scholz, ülkesinde suç işleyen kişilerin geldikleri ülkeye geri gönderilmesi gerektiğini söyledi.
"İsrail, kendi savunma hakkına sahip, uluslararası hukuka uymak zorunda tabii ki. Almanya'nın dışişleri politikası uzun yıllardır bu şekilde." diyen Scholz, ülkesinin Gazze'ye her zaman insani yardım için çaba harcadığını ama bunun yeterli olmadığını ifade etti.
Scholz, şöyle devam etti:
"İkili bir devlet çözümü, ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılmasına yönelik bir çaba harcamak durumundayız fakat Almanya, bunu daha önce de ifade etmiştim, soykırım olduğuna dair iddiaların arkasında durmuyor. Burada tabii ki acılar paylaşılıyor. Çocuklar ve suçsuz siviller öldüğünde tabii ki onların acılarını paylaştığımız anlamına geliyor bu. Savaşların kurbanları. Tabii ki biz üzülüyoruz fakat burada yasal bir tutum var ve Almanya'nın yasal tutumu burada ortada."
"İSLAM DÜŞMANI BİR AYRIMCILIK HİÇBİR ZAMAN KABUL EDİLEMEZ"
Scholz, İslam düşmanlığına ilişkin, "Şu çok açık ki İslam düşmanı bir ayrımcılık hiçbir zaman kabul edilemez. Ne antisemitizm, ne İslam düşmanlığı. Farklı düşünen, inanan insanlar dışlanmamalı, düşman olarak görülmemeli. Demokrasilerde farklı dinlere mensup insanların bir arada yaşayabilmeleri gerekir ve çoğulcu bir demokraside ortak bir gelecek başarılabilir. Bu nedenle Almanya'da din özgürlüğü önemli bir ilke ve herkesin güvenebildiği bir ilke. Tabii ki aşırı dinci, İslamcı akımlar var. Bunlarla da mücadele ediyoruz ve Avrupa ülkeleri arasında Almanya bu konuda son derece başarılı." diye konuştu.
Başbakan Scholz, Almanya'nın terör örgütü PKK'nın işlediği suçlar konusunda da önemli bir mücadele içinde olduğunu belirtti.
Brüksel'deki AB zirvesinde farklı tutumlara rağmen ortak bir karar alındığını söyleyen Scholz, "Şunu ifade etmek istiyorum ki Almanya'nın elbette İsrail'in varlık hakkı konusunda özel bir sorumluluğu var. Bizim uğradığımız acılar değil, bizim sebep olduğumuz acılar nedeniyle milyonlarca insan Nazi diktatörlüğü döneminde takibata uğrayıp öldürüldü ve bu bir gerçek. Bu nedenle Almanya'nın bir görevi, bir sorumluluğu var. İsrail konusunda ve Orta Doğu'daki kriz konusunda biraz önce ifade ettiğim şekilde, artık herkesin bir ateşkes olması için ve rehinelerin serbest bırakılması için çaba harcaması çok önemli. Katar ve Mısır'ın burada bir önerisi var ve bu öneri artık kabul edilse çok olumlu bir gelişme olur." dedi.
Scholz, insani yardımın here yere ulaştırılması gerektiğine işaret ederek şunları söyledi:
"Almanya en çok insani yardım yapan ülkelerden biri. Bunu kapsamlı bir şekilde her zaman yaptı. Şu anda da Gazze ve diğer bölgelere insani yardımın ulaşması için uğraşıyoruz. O durumdan nasıl çıkılabilir? Tekrarlamak istiyorum. Şu anda bir öneri var ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması için. Birleşmiş Milletler'in 1701 sayılı kararı, Hizbullah'ın geri çekilmesini kapsayan bir karar var ve bu uygulanırsa Lübnan'da bu çatışmanın uzamaması için önemli bir adım atılmış olur. Yani bu konuda bir temel oluşturuldu bundan sonraki gelişmeler için."
Scholz, Türkiye ile hükümetler arası müzakereleri tekrar başlatmak istediklerini dile getirerek, "Bu şekilde birçok ikili yapı, dış politika ile ilgili veya savunma sanayisindeki işbirliğiyle ilgili formatlar yeniden canlandırıldı. Almanya, AB nezdinde de AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişmesi için çaba harcıyor ve Türkiye de biliyor bizim bu konuda çalışmalarımız olduğunu." dedi.
Türkiye'deki Alman konsolosluklarının dünya çapında en çok vize veren konsolosluklar olduğuna işaret eden Scholz, "Bu konuda çalışmalarımızı hızlandırmak istiyoruz çünkü çok sayıda başvuru var. Süreçleri dijitalleştirerek iyileştirmek istiyoruz. Birçok tedbirle daha hızlı tamamlamak istiyoruz başvuruların incelenmesini ve şu anda dünya çapında konsolosluklarımızı dijitalleştirme aşamasındayız. Böylece daha hızlı karar vermek istiyoruz." diye konuştu.
Orta Doğu'daki krizin herkesi meşgul ettiğini anlatan Scholz, İsrail konusunda farklı görüşlere sahip olduklarını söyledi.
"7 Ekim'deki Hamas'ın saldırısı korkunç bir suçtu." diyen Scholz, herkesin kendini savunma hakkının olduğunu dile getirerek, "Tırmanmanın azalması ve bir ateşkes, bu çatışmanın yayılmasını engellemek için şarttır. İki devletli bir çözüm olmalı. Hem Filistinliler için hem İsrail varlığı için biz bu konuda çaba harcıyoruz." ifadesini kullandı.