İşte işgalci İsrail’in hedefindeki harita ve gözünü diktiği topraklarımız!
"Filistin’in Geleceği Konferansı", AK Parti Genel Merkezi'nde gerçekleştiriliyor. Konferansta moderatörlük yapan TBMM Dış İlişkiler Başkanı Fuat Oktay, İsrail’in 'Vadedilmiş Topraklar' söylemiyle gözünü diktiği bölgeleri harita ile gösterdi. Söz konusu haritada, Türkiye'ye ait toprakların da yer aldığını gözler önüne sererek, İsrail tehlikesine karşı uyardı.
AK Parti Dış İlişkiler ve İnsan Hakları Başkanlığı tarafından düzenlenen "Filistin'in Geleceği Konferansı" Ankara'da AK Parti Genel Merkezi'nde düzenleniyor. İsrail'in soykırım gerçekleştirdiği Filistin'in geleceğinin ele alındığı konferansın ilk oturumunu, TBMM Dışişleri Komisyon Başkanı Fuat Oktay yönetiyor, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi katılımcılara hitap ediyor.
İŞGALCİ İSRAİL'İN HEDEFİNDEKİ TOPRAKLAR HARİTADA
Oturumda moderatörlük yapan TBMM Dışişleri Komisyon Başkanı Fuat Oktay, Başkan Erdoğan'ın defalarca uyardığı İsrail'in 'Vadedilmiş Topraklar' hezeyanına dikkat çekti. Oktay, komşu ülkelerin de katil İsrail'in tehdidi altında olduğunu vurgularken, Türkiye'nin topraklarının da içinde olduğu İsrail'in hedefindeki toprakları gözler önüne seren bir harita gösterdi.
İşte Oktay'ın açıklamalarından derlenenler:
Kıymetli katılımcılar, kıymetli misafirlerimiz hoş geldiniz. Geldiğiniz ve katılımınız için teşekkür ediyorum. Panelimize başlamadan önce ben AK Parti'ye bir kez daha şükranlarımı sunmak istiyorum. Hepimizin malumu olduğu üzere Türkiye ve Ürdün çok önemli iki ülke. Filistin söz konusu olduğunda bu iki ülkenin ortak tarihi ve kültürü var. Filistin halkıyla da ortak değerleri var.
İsrail bugüne kadar Filistinlilere yönelik el koyma, ayrıştırma, izolasyon mahrum bırakma ve yok etme politikalarını uyguladı. Bunun bir yıllık bir problem olduğunu anlatmaya çalışılıyor ama kesinlikle bu bir yıllık değil. Biz Filistin'in geleceğini konuşuyoruz ama geçmişte yaşanan bazı noktaları da hatırlamamız gerekiyor. Gelecekten bahsedeceksek geçmişi bilmemiz gerekiyor.
1880'LERDE BAŞLAYAN SÜREÇ
Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemiyle birlikte Avrupa'da 1880'lerde siyonizm yükselmeye başlıyor ve 1918'de Balfour Deklarasyonu yayınlanıyor ve İngiltere Mandası Filistin'de 1922-47 arasında bu faaliyetlerini devam ettiriyorlar ve bu dönemin sonunda da İsrail devleti kuruluyor. Sonra Filistinliler için ilk savaş gerçekleşiyor. 6 gün savaşı da 1967 yılında yine 1982 Lübnan Savaşı, 1987'de Birinci İntifada, 2000 yılında İkinci İntifada tüm bunlarla birlikte Kudüs'ün 2017 yılında ABD tarafından İsrail'in başkent kabul edilmesi sonra, Abraham Anlaşması ve 2022 yılında başlayan bu çatışmalarla 2024 yılında Lübnan'ın işgaline kadar giden bir süreçten başlıyoruz.
BÜTÜN TOPRAKLAR FİLİSTİN'E AİTTİ
Yine burada birçok farklı yerde farklı haritalar görürsünüz ama bütün toprak Filistinlilere aitti. Tarihi Filistin'e aitti. 1947 yılında BM'nin bölme planı sonrası Filistin topraklarının yüzde 55'inden daha fazlasının alınıp İsrail'e verildiğini görüyoruz. 1967'ye geldiğimiz zaman sadece yüzde 22'lik bir toprağının kaldığını görüyoruz. 2020'e geldiğimiz bu yüzde 15'e düştü. Geriye kalan bütün kısımlar İsrail'in işgali altında. Bugün baktığımız zaman İsrail'in sınırları nerede? Filistin'in sınırları nerede? Batı Şeria ve Gazze nerede başlıyor nerede bitiyor? Bunları kimse bilmiyor.
İŞGALCİ İSRAİL'İN GÖZÜNÜ DİKTİĞİ TOPRAKLARIMIZ!
Çok daha kötü bir senaryo var. Vadedişmiş toprakları gösteriyor bu da aslında bütün komşu ülkeleri tehdit ediyor. Ürdün ve Türkiye de buna dahil. Dolayısıyla bu savaşın nereye doğru gittiğini buradan görebiliyoruz.
Alt yapıya bakacak olursak Filistin'in geneline bakacak olursak; Şunu görüyoruz. 4 Mart itibarıyla yüzde 72 ila yüzde 80'ni arasında alt yapı tamamıyla yıkılmış durumda. Bunlar ya tamamen yıkılmış ya da yüzde 90 kullanılamaz hale gelmiş. Dolayısıyla bizim bugün aslında bugün konuştuğumuz şey bu. Bu bir yıllık savaş değil. Daha fazla toprağın işgal edilmesi. Sonuç olarak Filistin halkı tüm bu dönem sonunda tüm bu savaşlar ve çatışmalar sonunda hayatlarını, topraklarını kaybettiler ve kendi ülkeleri içerisinde mülteci oldular. Kabul edilemez koşullarda yaşamaya mahkum edildiler. Son trajedide bir yıl geçti ve yaklaşık 50 bin Filistinli çoğu kadın ve çocuk katledildi. Yaklaşık 2 milyon Filistinli de evlerinden edildi ve gerçekten dayanılmaz koşullar altında yaşamaya mahkum bırakıldılar.