CHP kurultayında neler yaşandı? Özel'e karşı 'kaldır elini' mesajı
CHP'de dün gerçekleştirilen tüzük kurultayına gerginlik yaşanırken Kemal Kılıçdaroğlu'nun etkinliğe katılmaması güne damga vurdu. Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür CHP kurultayını köşesine taşırken CHP'lilerde özgüven kadar "korku" ikliminin de olduğunu altını çizdi. Övür Kılıçdaroğlu'na yakın isimlerin renk vermediğini belirtirken "O isimlerden biri cep telefonuma bir mesaj yolladığını söyledi. Açıp baktım; "Her şey senin elinde, kaldır elini 'Bunlar olmaz arkadaş' de..." başlıklı kısa bir bildiriydi bu." ifadelerini kullandı. İşte detaylar...
CHP'nin tüzük değişikliği gündemiyle ATO Congresium'da toplanan 20. Olağanüstü Kurultayı tamamlandı. Kurultayda 28 maddelik tüzük değişikliği oy çokluğu ile kabul edildi.
ESKİ GENEL BAŞKANLAR DAVET EDİLDİ
"İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı" adı altında yapılacak Tüzük Kurultayı'na sadece delegeler ile onur kurulu üyeleri ve eski genel başkanlar davet edildi. Ancak kurultaya eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun katılmadığı görüldü.
İKİ İSİMDEN ÇARPICI YORUMLAR
Kurultay'da zaman zaman gerginlikler de yaşanırken Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür ve Okan Müderrisoğlu kurultayda yaşananları köşe yazısına taşıdı.
MAHMUT ÖVÜR: KALDIR ELİNİ, 'BUNLAR OLMAZ ARKADAŞ' DE...
CHP Genel Başkanı Özgür Özel nihayet 4 Kasım 2023 kurultayında verdiği "ön seçim" sözünün gereği için harekete geçti ve tüzük kurultayını topladı.
Tüzük Kurultayı'nın yapıldığı Ankara'daki ATO salonlarına girdiğimde daha sakin bir toplulukla karşılaştım. Ön salonlarda öbek öbek kahvelerini, çaylarına yudumlayanlar, sandviç veya simit atıştıranlar, iç salonda ise tıklım tıklım bir kalabalık, kürsüde Özgür Özel'i dinliyor.
İçeride iki şey dikkatimi çekiyor; ilki protokolde eski genel başkanlar Altan Öymen, Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın var ama bir önceki genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu yok. Anlaşılan son görüşmeler kırgınlıkları gidermeye yetmemiş.
İkincisi ise bu gerçeğe rağmen salonda heyecan olmasa da çevresine özgüvenle bakan bir CHP kitlesinin olması.
Siyaset adına umut veren bu ruh hali salondaki yazılarla da takviye edilmişti: "CHP birinci parti" ya da "Her derdin var bir çaresi Cumhuriyet Halk Partisi"
Merak edilense, yakalanan bu özgüvenin bir genel seçim başarısına taşınıp taşınamayacağı. Tam da bu nedenle CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i daha dikkatle dinledim.
Doğrusu şaşırmadım desem yalan olur. Yerel seçim sonrası yaptığı çıkışlar ve ortaya koyduğu siyasi eksenle "farklı" bir genel başkan işareti veren Özel, ne yazık ki tüzük kurultayı konuşmasıyla o günlerde söylediklerinin çok daha gerisinde kaldı. Siyaseten yeni hiçbir şey söylemedi.
Son yarım saatinde hayat pahalılığından, emekçilerin ezilmesinden, yoksulluktan söz etti ama salonu harekete geçiremedi. En çok alkışı ise DEM Parti'ye kayyum atamalarıyla selam yollarken ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yargıya parmak sallayan sözlerine destek verirken aldı:
"Partinin genel başkan sıfatıyla üyelerimizin adına İmamoğlu'nun tutumu partimizin tutumudur. CHP, İmamoğlu'nun yanındadır. İstanbul'un sevgilisini kimsenin insafına bırakmayız. Herkes haddini bilecek."
Anlayacağınız klasik vesayetçi CHP tavrının ötesine geçmedi. İşin ilginç tarafı yeni tüzük hazırlamakla da bu siyasi kısır döngü aşılamayacak görünüyor. Çünkü yeni tüzüğe karşı çok ciddi bir tepki var. Delegeler bu tepkiyi nasıl verecek göreceğiz ama salon çıkışı konuştuklarım söylediklerini yaparlarsa ortaklık bir hayli karışır. Onlardan birkaçıyla ağırlıkla da kulaktan kulağa konuşunca, esas arızanın ne olduğu anlaşıldı:
"Demokratik bir tüzük bütün CHP'lileri mutlu eder. Ancak bu kafayla bırakın demokratik bir tüzük yapmayı mevcuttan daha kötüsünü yapacaklar. Kapalı yapmalarının nedeni de bu. Çünkü delege kolay kabul etmeyecek. Bir kere yargı denetimi ortadan kaldırılıyor. Delegeyi etkisiz hale getiriyorlar. Bu açıkça tek adam yönetimi demektir."
Bu konuşmalar sırasında ilk kez bir CHP kurultayında CHP'lilerde özgüven kadar "korku" ikliminin de çok etkili olduğunu gördüm. Kılıçdaroğlu'na yakın isimler büyük oranda renk belli etmeden, fısıldayarak konuşuyorlardı. Onlardan biri konuşamayacağını ama cep telefonuma bir mesaj yolladığını söylüyordu. Açıp baktım; "Her şey senin elinde, kaldır elini 'Bunlar olmaz arkadaş' de..." başlıklı kısa bir bildiriydi bu.
O bildiride 6 maddede tüzüğe neden itiraz edilmesi gerektiği yazılıydı. CHP'lileri en çok rahatsız eden maddeler ise kadın, genç ve genel başkana tanınan kontenjanının yeni bir hak gibi sunulması ve evladiyelik milletvekili seçilen kişilere başka illerden aday olma fırsatı verilmesiydi. Buna itiraz eden bir CHP'li şöyle diyordu:
"Bunun amacı ön seçimleri ve delegeleri devre dışı bırakmaktır. CHP'de delegenin üstünde bir irade yoktur. Delegelerin bu kurultayda buna izin vermeyeceklerini ve isyan edeceklerini bekliyorum."
OKAN MÜDERRİSOĞLU: CHP... VAR BİÇARESİ
Cumhuriyet Halk Partisi'nin "Tüzük Kurultayı'nda" idik. Salon delegeler, az sayıda misafir ve medya mensupları hesaba katılarak biraz küçültülmüş. "Kavgalı eve kız verilmez" kaygısından mıdır bilinmez, ortam sakin. Hatta yeterli coşku olmadığını düşünenler de var. Lâkin genel başkan ve parti meclisi seçimi yapılmayacağı için büyük heyecan beklemek de abartılı olurdu zaten. Kurultaydan yansıyan fotoğraflar, sanki cumhurbaşkanlığı seçim takvimine endeksli gibiydi... Siyasal konumunu pekiştirmeyi hedefleyen potansiyel adayların parti dışına şirin görünen, parti içinde ise açık/örtülü bilek güreşine dönüşen manevraları söz konusuydu.
Nitekim hafızalarda kalan enstantaneler bu açılardan mesaj yüklüydü...
Genel Başkan Özgür Özel'in, eski genel başkanlar ve partinin ak saçlı abileri ile salona girmeyi tercih etmesi,
ABB Başkanı Mansur Yavaş'la sadece tokalaşırken İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na -zoraki de olsa- yanaklarını değdirmesi,
Özel'in yanında "önceki genel başkan" sıfatı ile koltuk ayrılan Kemal Kılıçdaroğlu'nun kurultaya katılmaması,
Kemal Bey'e yakın delegelerin salonun arka kısmında yoğunlaşması ve Özel'in konuşmasını pek alkışlamaması...
Özel'e dikkat çekici ölçüde özgüven geldiği yorumları...
Daha konuşması başlamadan önce, 10 aylık genel başkanlık dönemine ilişkin "başarı bilançosunun!" bilhassa ekranlara yansıtılması... Böylece Özel'in kurultaya damgasını vurma niyetinde olduğunun anlatılması.
***
"Değişim" teması ile toplansa da kurultayın motivasyonunu, "CHP: Türkiye'nin Birinci Partisi" sloganı yansıtıyordu.Böylece, yerel iktidardan merkezi iktidara yürüyüş iddiası ile delegelerin, cumhurbaşkanlığı adaylığına yatırım yapan aktörler ve taraftarlarının -sözde- birlik ve beraberlik görüntüsü vermesi amaçlanıyordu.
Özgür Bey'in CHP merkezli "ittifak analizi" de ilginçti. "Türkiye İttifakı" dediği yapılanma, hemen her siyasi tabana mavi boncuk dağıtmaktan ibaretti. "Aslan sosyal demokratlara, muhafazakâr demokratlara, Kürt demokratlara!" hitap etmesi, yerel seçimde CHP'ye yöneldiğini savunduğu 4 milyon seçmene "merhaba" demesi not edilmeye değerdi.
"Yaşlılar, 'iktidar yüzü göremeyecek miyiz', gençler, 'bu ülkede hayal kuramayacak mıyız' diye bize hesap sordu..." İşte bu cümleler, belediye seçimlerinde 47 yıl sonra elde edilen neticenin geçici mi olacağı, yoksa kalıcı nitelik mi kazanacağı sorularının da özünü teşkil ediyordu.
Özgür Özel, "CHP değişecek, Türkiye değişecek" diyerek sürdürdüğü hitabında "hem nalına hem de mıhına vurdu!" Gazze'den girdi, sokağın sesinden çıktı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la görüşmesinden başladı, Gezi hükümlülerine selam çakarak bitirdi.
***
Bence en önemli eşik, "CHP, İmamoğlu'nun yanındadır" vurgusu ile aşıldı. Kasım 2023 kurultayında, Kılıçdaroğlu'nun "halledilmesinin" operasyonel isimleri arasında yer alan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu "gözdemiz!" diye tanımladı. Sanırım "gözbebeğimiz" diyecekti! Gel gör ki son günlerde... İstinaftaki dosyası -siyasi yasak ihtimali- nedeniyle İmamoğlu'nun yarış dışı bırakılabileceği, CHP'nin diğer aday adaylarla yola devam etme olasılığı çokça dillendirilirken nihayet Özgür Özel topa girdi. Ekrem Bey'e sahip çıktığını anlattı. Bu sırada İmamoğlu, ellerini kenetledi, belirgin bir tepki vermedi, bir ara sadece başını sallamakla yetindi. Adeta, o garantinin verilmesini istemiş ve almış havasındaydı. O ana kadar konuşması boyunca her problemin "var bir çaresi" diye geniş kitlelere seslenen Sn. Özel, İmamoğlu bahsi geçtiğinde, "kürsüde var biçare" portresi çizdi! Yani, İstanbul'dan yönelen güç gösterisine karşı şimdilik çaresiz hissettiğini fakat günü gelince gereğini yapacağını ima etti!
Bu arada, Kemal Bey hakkında genel başkanlık döneminden kalan suç duyuruları ve açılan davayı da gündeme taşıdı. Bir paragrafla da olsa Kılıçdaroğlu'nun CHP korumasında olduğunu hatırlattı.
Özetle...
Tüzük kurultayı gençlere ve kadınlara vaatlerle kamufle edilmiş maddelerin yanında, esasen genel başkanı kuvvetlendiren hükümleri ile CHP'de değişim iddiasının değişmez gerçekliğine sahne oldu!