Katil İsrail Gazze'deki soykırımın hesabını verecek! Türkiye Lahey'de anlatacak! Tarihi başvuru
Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail'e karşı açtığı soykırım davasına müdahil olacağını açıklayan Türkiye, davaya müdahil olmak için 7 Ağustos'ta Lahey'de dosya sundu. Türkiye'nin hazırladığı dosya, davanın seyrini birçok açıdan etkileyebilme potansiyeli taşıyor. TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel A Haber’de konu ile ilgili açıklamalarda bulundu. Öte yandan Hamas, Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail aleyhindeki soykırım davasına müdahillik başvurusunu memnuniyetle karşıladığını bildirdi.
7 Ekim tarihinden itibaren Gazze Şeridi'ni abluka altına alan İsrail, kadın-çocuk ayırt etmeden binlerce sivili katletti.
Güney Afrika, Gazze'deki soykırıma sessiz kalmayarak İsrail aleyhine 29 Aralık 2023'te Uluslararası Adalet Divanında (UAD) dava açmıştı.
Türkiye de Güney Afrika'nın açtığı soykırım davasına müdahil oldu.
"DÜNYADA HİÇBİR ÜLKE ULUSLARARASI HUKUKUN ÜSTÜNDE DEĞİLDİR"
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Türkiye'nin soykırım davasına müdahil olmasıyla ilgili sosyal medya hesabından açıklama yaptı.
Keçeli paylaşımında "Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahillik başvurumuz, bugün Türkiye saatiyle 16.30'da Lahey Büyükelçimiz tarafından Divan'a sunulacaktır. Son derece kapsamlı ve ayrıntılı şekilde hazırlanan başvurumuz, Divan Statüsü'nün 63. maddesine dayanmaktadır. Dünyada hiçbir ülke uluslararası hukukun üstünde değildir. Uluslararası Adalet Divanı'ndaki dava, İsrail'in işlediği suçların cezasız kalmaması bakımından son derece önemlidir. Bu vesileyle, Uluslararası Adalet Divanı'nın, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını durdurmasına ve Refah sınır kapısının insani yardımlara açılmasına hükmeden ihtiyati tedbir kararlarının bir an önce uygulanması gerektiğini hatırlatmak istiyoruz. BM Güvenlik Konseyi'ni üzerine düşeni yapmaya davet ediyoruz. Türkiye, Filistinlilerin haklı davasına destek vermeyi sürdürecektir." ifadelerini kullandı.
DIŞİŞLERİ: İSRAİLLİ YETKİLİLER HUKUK ÖNÜNDE HESAP VERECEKTİR
Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı nezdinde açtığı davaya Türkiye'nin müdahillik için başvuruda bulunduğunu duyurdu.
Bakanlık tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından İsrail'in 1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nden kaynaklanan yükümlülüklerinin ihlaline ilişkin İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı (UAD) nezdinde yapılan başvuruyu ülkemiz sürecin başından itibaren takip etmektedir. Müdahillik imkanlarına yönelik titizlikle gerçekleştirilen değerlendirmeler sonrasında ülkemizin davaya müdahil olma kararı, Sayın Bakanımız tarafından 1 Mayıs 2024 tarihinde açıklanmıştı. Bu süreçte Bakanlığımızın eşgüdümünde ilgili kurum ve kuruluşlarımızın katkıları ve katılımlarıyla yürütülen kapsamlı hukuki çalışma sonrasında başvuruya ilişkin Müdahillik Beyanımız, UAD Statüsü'nün 63. maddesi kapsamında Soykırım Sözleşmesi'ne taraf ülke olarak, 7 Ağustos 2024 tarihinde Divan'a sunulmuştur. Müdahillik kararımız, ülkemizin Filistin konusunun hukuk ve adalet çerçevesinde çözümüne atfettiği önemin yansımasıdır. İnsanlık vicdanı ve uluslararası hukuk, İsrailli yetkililerin hesap vermesini sağlayacaktır."
Bu zamana kadar Gazze'deki soykırıma ilişkin müdahillik bildiriminde bulunan en önemli ülke konumuna gelecek Türkiye'nin başvurusunun sembolik öneminin yanı sıra diğer bölge ülkelerinin de müdahil olma kararlarının güçlenmesine yol açması bekleniyor.
Bugün divana sunulacak metnin Güney Afrika'nın tezlerini destekler nitelikte ve Soykırım Sözleşmesi'nin ilgili maddelerinin özellikle 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği katliamlar çerçevesinde nasıl yorumlanması gerektiğine yönelik olması öngörülüyor.
HAMAS'TAN İLK AÇIKLAMA: ERDOĞAN VE KARDEŞ TÜRKİYE HALKI...
Hamas, Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail aleyhindeki soykırım davasına müdahillik başvurusunu memnuniyetle karşıladığını bildirdi.
Hamas'tan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye'nin UAD'ye müdahillik beyanını sunmasının, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve kardeş Türk halkının, Filistin davasında adaletin sağlanması ve 10 aydan uzun süredir devam eden acımasız soykırım saldırılarına maruz kalan Filistin halkının haklarına verdiği desteğin bir teyidi olarak görüldüğü" kaydedildi.
MÜDAHİLLİĞİN YASAL DAYANAĞI
Devletler, UAD nezdinde açılmış bir davaya, Divan Statüsü'nün 2 maddesi üzerinden müdahil olabiliyor.
Bunların birincisi; "müdahillik başvurusu" olarak belirtilen ve Divan Şartı'nın 62. maddesi uyarınca "Bir devlet, davadaki karardan etkilenebilecek hukuki nitelikte bir menfaati olduğunu düşünürse mahkemeden müdahil olmasına izin verilmesini talep edebilir." hükmüne dayanıyor.
Divan Şartı'nın 62. maddesi uyarınca yapılan müdahillikler Divan'ın iznine bağlı olurken, devletlerden bu madde uyarınca yaptıkları müdahillik başvurularında dava sonucunun kendilerini özellikle etkileyecek bir hukuki menfaatinin varlığını ispat etmeleri bekleniyor.
Devletler, 62. madde kapsamında davaya "taraf olan" veya "taraf olmayan" müdahil devlet şeklinde yer alabiliyor.
UAD, 62. madde kapsamındaki müdahilliklerde, müdahil devletlere uyuşmazlığın esasına ilişkin somut olayla ilgili yorum ve beyanlarda bulunma, duruşmalara katılma, yazılı ve sözlü beyan ve taleplerde bulunma gibi haklar veriyor.
İkinci olarak; Divan Şartı'nın 63. maddesi uyarınca yapılacak "müdahillik bildirimi"nde uyuşmazlığın esasına ilişkin somut olaydan ziyade, uyuşmazlık konusu olan Soykırım Sözleşmesi'nin nasıl yorumlanması gerektiğine ilişkin genel beyanda bulunma imkanı getiriliyor.
UAD Statüsü'nün 63. maddesi uyarınca yapılan müdahillikler, devletler için bir "hak" olarak görülüyor ve Divan, dava taraflarının beyanını aldıktan sonra bu bildirimin şekli incelemesine göre müdahillik hakkının kullanımını kabul veya reddediyor.
Bu maddedeki müdahillik hakkının kullanıldığına ilişkin bildirim uygun görülürse, Divan'ın o davanın kararında yaptığı yorum müdahil devlet için de aynı derecede bağlayıcı oluyor.
Şimdiye kadar Nikaragua sadece 62. Madde üzerinden, Filistin ise 62. ve 63. Madde'den ortak şekilde başvuruda bulunurken , Kolombiya, Libya, Meksika ve İspanya sadece 63. Madde üzerinden Soykırım Sözleşmesi'nin yorumuyla alakalı beyanda bulunma yolunu seçiyor.
Türkiye de her ne kadar 63. Madde üzerinden başvuracak olsa da 62. Madde üzerinden müdahil olma hakkını saklı tuttuğu gibi, davanın ilerleyen aşamalarında hem 62. Madde'den yeni bir müdahillik başvurusunda bulunabiliyor hem de mevcut 63. Madde kapsamındaki müdahilliğine ilişkin beyanlarında değişikliğe gidebiliyor ya da yeni bildirim metni sunabiliyor.
Devletler, müdahillik yoluyla Divan yargıçlarını Soykırım Sözleşmesi'ni nasıl yorumlanması ve Gazze'deki uyuşmazlıkta soykırımın nasıl tespit edileceğine ilişkin yönlendirmiş oluyor. Yapılan bu yönlendirmeyle İsrail'in soykırım fillerinin tespitinde Mahkemeye hukuki ve politik baskı da kurulmuş oluyor.
MÜDAHİLLİĞİN AMACI VE DEĞİŞEN ROLÜ
UAD'deki davalara müdahillik yolu yakın zamana kadar devletler tarafından çok fazla kullanılmazken, Gambiya-Myanmar ve Ukrayna-Rusya soykırım davalarından sonra çok sayıda devlet tarafından davacı devlete katkı sunma yolu olarak yeni bir anlam kazanıyor.
Önceki yıllarda daha çok iki devlet arasındaki meselenin üçüncü devletleri de yakından ilgilendirdiği davalarda kullanılan müdahillik imkanı, soykırım gibi tüm insanlığı ilgilendiren hususlarda devletler açısından "kendi menfaatlerini de etkileyen" bir sebep olarak müdahillik başvurularına yasal dayanak teşkil ediyor.
Daha önce müdahillik başvurularının özellikle sınır uyuşmazlıkları ve deniz yetki alanlarına ilişkin meselelerde olduğu görülürken, Mahkeme bu başvuruların büyük çoğunluğunu yüksek "müdahillik" eşiği sebebiyle reddediyordu.
Divan'ın, Ukrayna'nın Rusya'ya karşı açtığı davada, 33 devletten 32'sinin müdahillik talebini kabul etmesinden sonra bu mekanizma, davalı devlete "baskı oluşturma" aracı olarak kullanılıyor.
TÜRKİYE'NİN MÜDAHİLLİĞİNİN ÖNEMİ
Türkiye'nin Gazze'de yaşanan soykırıma ilişkin davaya müdahil olması, küresel sahnede hem hukuki hem de ahlaki sorumlulukları teyit etmesi anlamına geliyor.
Türkiye'nin diğer müdahil devletlere nazaran daha uzun bir hazırlıkla daha detaylı ve kapsamlı bir metin ortaya çıkarması beklenirken, özellikle 19 Temmuz'da İsrail'in Gazze'de işgalci güç konumunda olduğunu belirten danışma görüşüne atıf vererek, Divan'ı kendi içtihadını takip etmeye zorlaması öngörülüyor.
Türkiye'nin müdahillik adımı, bölgesel barışa ilişin diğer çabalarıyla birlikte değerlendirildiğinde, diğer bölge ülkelerinin Gazze'deki uluslararası hukuk ihlallerinin tespiti ve Filistinlilerin haklarının savunulmasına daha aktif bir şekilde katılmaya teşvik edebiliyor.
Son olarak Türkiye gibi güçlü bölgesel aktörün Soykırım Sözleşmesi'ne ilişkin yorumları, UAD'nin yargıçlarının müzakerelerini ve hem Gazze'deki soykırım davası hem de gelecekteki diğer davaların neticesini önemli ölçüde etkileme potansiyelini barındırıyor.
TÜRKİYE'NİN MÜDAHİLLİK BİLDİRİMİNDEN SONRA NE OLACAK?
Divan, her bir ülkenin müdahillik bildirimi için, davanın tarafları olan Güney Afrika Cumhuriyeti ve İsrail'den yazılı gözlemlerini istiyor.
Divan, gerekli görürse bu müdahilliklerin kabul edilebilir olup olmadığına ilişkin sözlü duruşma düzenleyebiliyor.
UAD Yazmanı, Türkiye'nin müdahillik metnini, davanın taraflarının yanı sıra Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'ne, BM üyesi ülkelere ve diğer müdahil devletlere iletebiliyor.
Divan, aksi kararlaştırılmadıkça müdahillik metinlerini kamuya açık şekilde Divan'ın internet sitesinden erişime açık tutuyor.
Türkiye'nin müdahillik metninin de hafta bitmeden erişime açılması bekleniyor.
İsrail'in, davanın tarafı olarak, muhtemelen Türkiye'nin müdahilliğine karşı çıkan gözlemlerini yazılı olarak Divan'a sunabilmesine karşın, Türkiye'nin, karşı gözlemlerini yazılı olarak sunma hakkı saklı bulunuyor.
Divan, çok sayıda ülkenin müdahillik talebine ilişkin emrini genelde ortak bir kararla açıklıyor.
TÜRKİYE DAVAYA HANGİ AŞAMADA MÜDAHİL OLUYOR?
Gazze'deki soykırıma ilişkin davada Divan'ın önündeki süreç, henüz ilk aşama olan mahkemenin yargı yetkisinin tespitine ilişkin "ilk itirazlar" safhasında bulunuyor.
Divan'ın, Gazze'deki soykırıma ilişkin davaya bakmaya yetkili olduğunu tespit etmesinin ardından, ikinci aşama olan "davanın esası" aşamasına geçerek, nihai kararını vermesi bekleniyor.
Müdahillik imkanı ikinci aşamadaki yazılı dilekçelerin son teslim tarihine kadar mümkün olurken, Türkiye ve diğer devletlerin davanın ilk aşamalarında müdahil olması, esasa ilişkin beyanların yanı sıra müdahil devletlere Divan'ın yargı yetkisine ilişkin de beyanda bulunma imkanı fırsatı sağlıyor.
DAVA SÜRECİNİN NE ZAMAN SONUÇLANMASI BEKLENİYOR?
Divan her ne kadar son yıllarda dava süreçlerinde daha hızlı hareket etse de soykırım ve benzeri karmaşık davaların tamamlanmasının 10 yılı geçtiği görülüyor.
Bosna Hersek Cumhuriyeti, 20 Mart 1993'te Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ne karşı soykırım davası açmış, Divan 26 Şubat 2007'de Srebrenitsa'da soykırım yapıldığına ilişkin nihai kararını vermiş ve yaklaşık 14 yıllık davayı sonuçlandırmıştı.
Benzer bir davada Divan, Hırvatistan'ın 2 Temmuz 1999'da Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ne karşı açtığı soykırım davasında esasa ilişkin nihai kararını 3 Şubat 2015'te vermiş ve 16 yıllık davayı neticelendirmişti.
Divan önünde yargılaması süren diğer 2 soykırım davasında ise Gambiya 11 Kasım 2019, Ukrayna 26 Şubat 2022'de davayı açmıştı.
Gazze'deki soykırım davasının ne zaman sonuçlanacağı konusunda tahminde bulunulması güç olsa da davanın tamamlanmasının 7-8 yılı bulması öngörülüyor.
GÜNEY AFRİKA'NIN ULUSLARARASI ADALET DİVANINDA İSRAİL ALEYHİNE AÇTIĞI SOYKIRIM DAVASI
Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023'te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanında dava açmıştı.
Güney Afrika, Gazze'deki durumun aciliyet teşkil etmesi nedeniyle UAD'den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istemiş ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar, 11-12 Ocak'ta Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılmıştı.
Divan, 26 Ocak'ta tedbir kararlarını açıklamıştı.
Buna göre İsrail'in, Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze'deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze'deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze'deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi'nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 ayda alınan tüm tedbirler hakkında Mahkemeye bir rapor sunmasına hükmedilmişti.
Divan, Güney Afrika'nın 6 Mart'ta yaptığı ek tedbir talebi üzerine 28 Mart'ta açıkladığı ek tedbir kararında, İsrail'den Gazze'ye acilen ihtiyaç duyulan insani yardımların ulaştırılmasını sağlamasını, Filistinlilerin haklarını ihlal etmemesi gerektiğini ve ek tedbirlere ilişkin aldığı önlemleri 1 ay içinde Mahkemeye bir rapor sunmasına karar vermişti.
Divan 24 Mayıs'taki kararında, Refah'ta sıkışan Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı insani felaket tehlikesi nedeniyle daha önce hükmettiği tedbirlerin yeterli olmadığını belirterek, İsrail'in Refah kentine yönelik askeri saldırılarını derhal durdurmasına, Gazze'de acilen ihtiyaç duyulan hizmetlerin ve insani yardımın engelsiz bir şekilde sağlanabilmesi için Refah Sınır Kapısı'nı açık tutmasına, BM yetkili organları tarafından soykırım iddialarını araştırmak üzere görevlendirilenlerin, Gazze Şeridi'ne engelsiz erişimini sağlamak üzere etkili tedbirler almasını ve alınacak tüm tedbirlere ilişkin bir ay içinde Mahkeme'ye bir rapor sunmasına hükmetmişti.
"TARİHİ BİR ADIMDIR"
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel A Haber'de konu ile ilgili açıklamalarda bulundu.
İşte satır başları;
Türkiye olarak tarihin bize yüklediği bir misyonu yerine getiriyoruz. Başvurumuzun son hazırlıklarını yapıyoruz. Tarihi bir adımdır bu başvurumuz. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Filistin'in haklı davasının yanında olduğunu her platformda dile getirecek.
LAHEY BÜYÜKELÇİSİ SELÇUK ÜNAL A HABER'DE
Lahey Büyükelçisi Selçuk Ünal: Gazze'deki insanlık dramı 10 aydır kesintisiz şekilde devam ediyor. Biz de en başından beri orada yaşananlara şahitlik ediyoruz ve her türlü desteği sağlıyoruz. Siyaseten ve hukuken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde bu süreci hep canlı tutuyoruz. Güney Afrika Cumhuriyeti 29 Aralık 2023 tarihinde UAA'ya başvurmuştu. İsrail'in 1948 tarihli BM'nin soykırımın ve cezalandırılması sözleşmesi kapsamında ihlallerin tespitine yönelik başvuruyu ilk günden beri takip ediyoruz.
GEREKLİ ÇALIŞMALAR YAPILDI BAŞVURU TAMAM
Daha öce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bu davaya müdahil olacağımızı açıklamıştı. Bu konuda çeşitli kurumlarla beraber çalışmalar yapıldı ve tamamlandı. Bugünde ülkemizin soykırımın önlemesi sözleşmesine taraf olması sebebiyle bahse konu davaya müdahil olmak için divan statüsü çerçevesinde başvurumuz yapılacak. Bundan sonraki süreçte İsrail işlediği ve halen işlemekte olduğu suçların cezası kalmaması için en önemli çalışmalardan biri olan bu davayı izlemeye devam edeceğiz. Artık çok daha yakından takip edeceğiz.
SÜREÇ NASIL DEVAM EDECEK?
Bizim bugün dosyamızı sunmamızla birlikte müdahillik sürecimiz başlayacak Şu anda kadar Kolombiya, Libya, Meksika, İspanya ve Filistin müdahil olmak için başvurularını yaptılar. Bundan sonra süreç Adalet Divanı'nın elinde olacak. Zaten Güney Afrika ile İsrail arasındaki dava sürecinde belirlenmiş tarihler var. Bundan sonra müdahil olmuş olan ülkeler de burada gerekli katkıları sunacak. Divanın çalışma statüsü gereği davanın uzun sürmesi öngörülüyor.