Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'dan kritik açıklamalar! Haniye ile son diyaloğunda neler konuşuldu?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Bakan Fidan, "(İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu şunun çok iyi farkında. Amerika’yı rehin almış durumda. Lübnan'da savaşa girerse, ABD'nin Netanyahu'nun arkasında savaşa girmek dışında hiçbir çaresi yok" ifadelerini kullandı. Öte yandan Bakan Fidan, Haniye ile son diyaloğunda neler konuştuklarını anlattı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Bakan Fidan'ın açıklamalarında yer alan satır başları:
Dün Tahran'a Cumhurbaşkanımızı temsilen İran Cumhurbaşkanının göreve başlama törenine gittim. Haniye ile öğleden sonra saat 16.00 gibi yemin töreninde karşılaştık. Yemin töreninden sonra benim görüşmelerim oldu, bazı İranlı yetkililerle. Son görüşmemden çıkarken o da oraya giriyordu. O esnada tekrar karşılaştık. Türkiye'ye geldim. Saat 5.15'te bir haber aldım arkadaşlarımdan, vefat haberini ilettiler. İnsan olarak çok beğendiğim ve takdir ettiğim bir kardeşimizdi. Dün de aslında Allah'ın hikmeti, içimde bir düşünce oluşmuştu, "Şehitlik nasıl yakışırdı" dediğim bir insandı. Kendisini bir davaya adamış ve şehadetin en büyük mertebe olduğunu bilen bir insanın hedefine ulaşmış olduğunu görmek mutluluk veriyor açıkçası. Geriye kalan bizler için üzücü bir durum tabi, karışık duygular. Haniye, 60'a yakın yakınını kaybetmesine rağmen hiçbir zaman duruşunu kaybetmedi. Metaneti çok sağlamdı.
"KENSİNE BAKTIĞINIZ ZAMAN ALLAH'I HATIRLADIĞINIZ BİR İNSANDI"
Yakın geçmişe gidecek olursak Haniye, 2006'da bir dönem başbakan da oldu. O dönem görüşmelerimiz başladı. O dönem hareketin başkanı Halid Meşal'di. İsmail Haniye göreve geldikten sonra onunla çalışmaya başladık. Tüm görevlerinde çok fazla temasımız oldu. Haniye, taşıdığı emanetin fevkalade farkında olan bir insandı. Hiçbir şekilde bir dünya menfaati içinde değildi. Çok ender rastladığım insanlardan biriydi. Çalışmaya gelince kendisi liderlik özellikleri itibariyle konulara odaklanabilen insandı. Çok çetrefilli konular üzerine günlerce, haftalarca tartışmalarımız oldu. Hiçbir zaman odağını kaybetmeyen bir insandı. Her zaman Filistin için fedakarlık yapmaya hazır bir insandı. Şahsiyet olarak büyük bir örnekti. Hiçbir zaman karamsarlığa düşmedi, umudu koruyan, dirayetli bir insandı.
İsmail Haniye, kendisine baktığınız zaman Allah'ı hatırladığınız bir insandı.
HAMAS'IN ATEŞKESİ KABUL ETMESİ
Biz olay başladığından itibaren soğukkanlı bir şekilde, olayın nereye gideceğini gördük. Uyarılarımızı ona göre yaptık. Bunun çok ciddi bir sonuca ulaşacağını baştan beri söyledik. Diplomatik yöntemlerin kullanılması gerektiğini ilettik. İki devletli çözüm önerilerinde bulunduk. Kendileri için zor olan bazı maddelere barış için 'Evet' dediler. Aç ve susuz kalmış insanların içinde bulunduğu durum onları rahatsız ediyordu. Savaşmak ve şehit olmak onları yormuyordu ama sivillerin çektiği azap onları etkiliyordu. İsrail'de bu sözleri dinleyen yok, kulaklarını kapatmışlar. Uluslararası sistem ne zaman büyük bir kriz yaşar o zaman İsrail ile ilişkilerini kontrol eder.
Netanyahu ateşkesi kendi siyasi ajandası için kabul etmedi.
"SAVAŞIN YAYGINLAŞMASINI İSTEYEN ÜST AKIL DEVREDE!"
İsrail devleti adına atılmış sembolik bir adım. 'Hamas'ı askeri olarak destekleyen İran'a operasyon yapabiliriz' dediler. Şimdi buna yenisini eklediler. İran'ın onlara cevabı ne olur, göreceğiz. Dün 3 tane operasyon aynı anda oldu. Tahran'da, Beyrut'ta ve Irak'ta. İran için önemli olan 3 yerin vurulması, belli düğmeleri basılması anlamına gelir. Savaşın yaygınlaşmasını isteyen üst akıl devrede.
İsrail toprak çalmaktan vazgeçmeyecek. Direniş gerek Lübnan tarafından olsun gerek Filistin'den olsun. Dünyaya bunu tehdit olarak lanse edecekler. Direnişi üreten Hamas ya da Hizbullah değil. İsrail yayılmacılığı devam ettiği sürece bir direniş olacak.
"İSRAİL BU AHLAKSIZLIĞI YAPIYOR"
İsrail kendisine verilen sınırlarda kalmayı istediği zaman problem kalmaz. Başkasının devlet olmasına da izin vermiyor. Filistin meselesi İslam dünyasında çok özel bir yeri olan konu. İnsanların inanışıyla ilgili bir konudur. Görmedikleri ve anlamak istemedikleri konu. İsrail bu hırsızlığı, bu ahlaksızlığı bölgede yapıyor. İnsanlar kendi topraklarını korumaya çalışıyorlar, bu İsrail düşmanlığı değil. Hamas '1967 sınırları içerisinde bir Filistin'i istiyoruz' diyor. Ülkenin geleceğini kendi siyasi kariyeri için, ülkeyi ipotek altına alan birine tepki gösteriyorlar.
MAHMUD ABBAS'IN TÜRKİYE'YE ZİYARETİ
Biliyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu çok istisnai bir yerdir. Meclisimiz Gazi Meclis'tir. Bu Gazi Meclis, kendi çatısı altında önemli gördüğü konukları gündeme taşır. Filistin'in Devlet Başkanı olan Mahmud Abbas'ı davet ederek, Meclisimiz önemli bir adım atmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bu inisiyatifi çok önemlidir.
İçinde bulunduğumuz bölgede yüzyıllardır devam ediyor. Bu coğrafya içerisinde önemli adımlar atıldı. Türkiye'nin bir istikrar adası haline getirilmesi. Coğrafyada uğraştığımız iki grup var, birincisi bu coğrafyada yaşayanlar ikincisi dışarıdan gelip müdahale etmek isteyenler. Türkiye'nin yapıcı duruşu başka bir sesi getirdi. Bizim çok olumlu, yankı bulucu mesajlarımız var. Cumhurbaşkanımızın dinamik ve çabuk karar vermesi bizim dış politikada elimizi rahatlatan bir durum. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yürüttüğümüz dış politika sadık bir politika. Bunu yaptığınızda etrafınızdaki dost ve düşmanı kolay görürsünüz. Kapasiteniz yoksa, ev ödevinizi yapmamışsanız savaşlarda yenilirsiniz. Bu kaçınılmaz bir sistem. Savaş yok diye daha iyi durumda olmuyorsunuz, her zamanki kabiliyetiniz çok önemli.
"İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM TEK YOL"
Filistin ve İsrail meselesi bugün farklı bir şekle dönüşmüş durumda. İki devletli çözüm rafa kaldırılmıştı, şimdi iki devletli çözüm tek yol. 150'ye yakın ülkenin kabul ettiği çözüm. Bunu anlatabildiğimiz sürece, dostlarımızı yanımıza toplayıp mücadele edebildiğimiz sürece önemli. Cumhurbaşkanımız ve tüm kurumlarımız son derece hassaslar. Ortaklarımızla, dostlarımızla iyi ilişkiler içerisindeyiz. Bu ne ilk savaştır ne son savaştır. Biz her türlü mücadeleye sahip olacak kapasiteyi geliştirmek zorundayız. Güçsüz olduğunuz zaman, yeteri miktar caydırıcılık üretmediğiniz zaman toprağınızı çalarlar.