Sinan Ateş cinayeti davasında ilk ifadeler: Evet ben azmettirdim! 22 sanık hakim karşısına çıktı | İlk duruşma tamam: İşte bir sonraki tarih...
Ülkü Ocakları’nın eski genel başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da öldürülmesine ilişkin dava bugün başladı. Siyasilerin de takip ettiği davada 22 sanık hakim karşısına çıktı. Duruşma öncesi Ateş'in eşi Ayşe Ateş, "İsteğimiz eksik olan iddianame yerine yeni ve doğru bir iddianame yazılması..." dedi. A Haber muhabiri İlter Yeşiltaş, duruşmada yaşananların detaylarını canlı yayında aktardı. Duruşmada sanıklardan Eray Özyağcı ve Vedat Balkaya savunma yaptı. Özyağci, emniyet sorgusunun ardından savcılıkta kendisine " MHP'den iki, üç yöneticinin ismini ver seni kurtaralım." şeklinde ifadeler kullanıldığını da iddia etti. Duruşma yarın saat 09.00'a ertelendi.
Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılanmasına Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince başlandı.
Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki duruşma salonunda 5 gün sürmesi planlanan duruşmalar nedeniyle salon girişi ve içinde kolluk kuvvetlerince geniş güvenlik önlemleri alındı.
Sanıklar ve müştekilerin hazır bulunduğu duruşmayı bazı siyasiler de takip ediyor. Duruşma salonunda, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da izleyici olarak yer aldı. Duruşmayı, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve bazı il baro başkanları da izliyor.
MAHKEME BAŞKANINDAN TARAFLARA UYARI
Özgür Özel, duruşma salonunda, Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ve Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte oturdu. Duruşma öncesi, sanıklardan Doğukan Çep, müşteki sıralarında oturanlara yönelik sözleri nedeniyle kolluk personeli tarafından duruşma salonundan çıkarıldı. Duruşmanın başında mahkeme başkanı, taraflara, "Herhangi bir sataşma, laf atma olmasın. Gerek sanıklar gerek müşteki tarafından. Bunlara gerek yok. Bırakın işimizi yapalım. Tahrik etmeye çalışanlar olabilir. Meseli şahsileştirmeyin. Aşağıda bir sanığımız varmış. salona gelmeden önce bazı sözleri olmuş, olabilir. Sabırlı olacaksınız, sakin olacaksınız, tahriklere kapılmayın." uyarısında bulundu.
MHP'NİN TALEBİ REDDEDİLDİ
Mahkeme başkanının uyarılarının ardından Çep, duruşma salonuna getirildi. Bu sırada, müşteki sıralarında söz alan MHP avukatları, davaya katılma talebinde bulundu. Savcı, "suçtan doğrudan zarar görmedikleri" gerekçesiyle katılma talebinin reddine karar verilmesini talep etti. Mahkeme, "MHP'nin suçtan zarar gören sıfatı bulunmadığı" gerekçesiyle katılma talebinin oy birliğiyle reddine karar verdi.
Daha sonra, mahkeme başkanınca iddianame özetinin okunmasının ardından sanıkların savunmalarının alınmasına geçildi. Çankaya ilçesi Çukurambar semtindeki Kızılırmak Mahallesi'nde 30 Aralık 2022'de uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Ateş'in ölümüyle ilgili hakkında işlem yapılan toplam 39 kişiden tutuklu 22'si hakkında iddianame düzenlenerek dava açılmış, haklarında yurt dışına çıkış yasağı getirilen diğer 17'si hakkındaki soruşturmanın ayrı dosya üzerinden sürmesi kararlaştırılmıştı.
"PARA İSTEDİ AMA SÖZÜNÜ TUTMADI"
Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanıklı davada, sanıklar Eray Özyağci ile Vedat Balkaya'nın savunmaları alındı.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, sanıklar hazır bulunurken, duruşmayı müştekiler ile bazı siyasiler de takip etti.
Duruşmada ilk savunması alınan tutuklu sanık tetikçi Eray Özyağci, dosyanın sanıklarından Doğukan Çep'in, kendisine, "Sinan Ateş bir dava dosyası için bana söz verdi. Benden para istedi, gönderdim ama sözünü tutmadı." dediğini öne sürdü.
"AYAKLARINDAN VURACAKTIM"
Çep'in, dolandırıldığı için öfkelendiğini söylediğini iddia eden Özyağci, "Ona, 'Abi, sen beni biliyorsun. Sen ayarla ben ayaklarından vururum' dedim. Daha sonra Suat Kurt'u aradım. Ona 'Ankara'da bir hasmım var ayaklarından vuracağım yardım eder misin?' dedim. O da kabul etti." ifadesini kullandı.
"REİSİ VURDUK"
Ankara'ya gitmesinin ardından cinayet anında motosikleti kullanan sanık Vedat Balkaya'yla buluştuğunu söyleyen Özyağci, olay gününü şu sözlerle anlattı: "Vedat'a, Doğukan abinin alacak meselesi için biriyle görüşeceğimi, silah sesi duyması halinde korkmayıp beklemesini söyledim. Sonra kafeye oturup Doğukan abimden haber bekledim. Beni arayıp 'Sinan Ateş'in yanında iki kişi var. Ayaklarından vur uzaklaş, diğerleriyle uğraşma' dedi. Yukarıdan aşağıya üç kişinin geldiğini gördüm. Sinan Ateş'in ayaklarına sağlı, sollu ateş ettim ve sonra kaçmaya başladım. Bir kişi, hedef gözetmeksizin ateş etmeye başladı. Ben de onlara ateş ettim. Daha sonra 'reisi vurduk, reisi vurduk' diye bir ses duydum."
Özyağci, kendisini bekleyen motosiklete binerek, Çep'in daha önce kendisine gönderdiği Gölbaşı'ndaki konuma gittiklerini kaydetti.
Araçta daha önceden tanıdığı "Mustafa Kemal" isimli kişinin olduğunu söyleyen Özyağci, araca binmesinin ardından Çep'i aradığını belirterek, "Ona, 'Abi ben ayaklarına doğru sıktım ama 'reisi vurduk' diye bağırdılar. Bunda başka bir iş olmasın' dedim. Bana, 'Mustafa Kemal'le Gölbaşı'ndaki yere gidin, kafanıza göre iş yapmayın' dedi. Kimin olduğunu bilmediğim bir eve gittik. Doğukan abi, 1 saat sonra yine aradı ve 'Sinan Ateş ölmüş. Sana sadece ayaklarına sık demedim mi? dedi. Ben de adamı öldürmediğimi, ayaklarına sıktığımı söyledim. Bana kızıp telefonu kapattı. Akşam bir daha aradı ve 'Vedat yakalandı İstanbul'a gitmeyin. Birkaç gün misafir kalın' dedi. 4 güne yakın Gölbaşı'ndaki evde kaldık." savunmasını yaptı.
BOTLA YUNANİSTAN'A KAÇTI
Sanık Eray Özyağci, cinayetten 4 gün sonra Mustafa Kemal ismindeki arkadaşının yardımıyla araç bagajında İzmir'e götürüldüğünü anlattı.
Bir villada yaklaşık 1 ay saklandığını anlatan Özyağci, şunları söyledi: "Mustafa Kemal, 'botu ayarladım, seni Edirne'den yurt dışına çıkaracağız' dedi. Sonra beni bagaja soktular ve Edirne'ye bu şekilde gittim. Bagajdan indirdiklerinde 'biz yoldayken deprem oldu, o yüzden yol boştu' dedi. Beni bekleyen kişilerle botla nehre indim. Orada, bizim askerlerimiz ateş etti. Herkes panik oldu ben de direk suya atladım. Yüzerek Yunanistan'a çıktım. Birkaç saat yürümemin ardından Yunanistan askerleri yakaladı. Türk olduğumu, terörist olmadığımı söyledim. Beni kelepçeleyip dövmeye başladılar. Sonra beni botla sınır hattımıza attılar. Orada teslim oldum."
"MHP'DEN ÜÇ YÖNETİCİ İSMİ VER SENİ KURTARALIM"
Daha sonra Ankara Emniyetine teslim edildiğini, emniyet sorgusunun ardından savcılığa sevk edildiğini belirten Özyağci, şu iddialarda bulundu: "Orada üç savcıya ifade verdim. Savcı Durmuş Ali Kaya, 'Bize hikaye anlatma. Bu işin siyasi olduğunu düşünüyoruz. Devlet Bey'den talimat aldıysan bizi uğraştırma. MHP'den iki, üç yöneticinin ismini ver seni kurtaralım. Seni içeride de dışarıda da koruyacağız. Sana insan ve araç fotoğrafları göstereceğiz. Bunları onayla yeter' dedi. Ben bunları duyunca şok oldum. 'Böyle iftiralara alet olmam. Beni neden böyle bir şeye alet etmeye çalışıyorsunuz? dedim. Ondan sonra iyice öfkelendi. Yanıma geldi ve fotoğraflar göstermeye başladı. Tanımadığımı söyledim. Sonra araçlar gösterdi. 'Bunlara binmedim' dedim. Bana, 'Öldürülmekten korkmuyor musun?' dedi. Ben de 'Ölüm kalım triplerim olsa bu işi yapmazdım' dedim. 'Ben bu dosyanın kalemşoruyum. Her türlü müdahaleyi yapacağım. Seçimden sonra herkes görecek' dedi. Bana gösterilen fotoğraflar ve araçları sonradan medyadan gördüm."
Sanık Eray Özyağci'nin savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi.
Özyağci, İstanbul'dan ayrılmadan önce sanık Çep'in wi-fi cihazı verip vermediği sorusu üzerine, "Hatırlamıyorum." dedi.
Olay gününden önce Ateş'in ofisinin olduğu bölgeye gittiği hatırlatılarak, adresi kimden aldığı sorulan Özyağci, "Abim bana ne diyorsa onu yaptım." ifadesini kullandı. Sanık Özyağci, olayda kullanılan silahı nereden temin ettiğine ilişkin soruya, "Benim yıllardır tabancam var zaten, parasını verip temin etmiştim." cevabını verdi.
"BANA, 'SİLAH SESİ DUYARSAN KORKMA' DEDİ"
Duruşmada savunma yapan ikinci sanık, cinayette kullanılan motosikleti süren kişi olan Vedat Balkaya oldu.
Olay tarihinden bir süre önce cezaevinden çıktığını, iş bulma konusunda zorluk çektiğini anlatan Balkaya, sanıklardan Doğukan Çep'in "uyuşturucudan uzak durması" şartıyla motor alabileceğini söylediğini, kendisine verdiği sözü tuttuğunu belirtti.
Çep'in kendisine bir miktar para ve 2-3 tane de motosiklet ilanı attığını ifade eden Balkaya, bir süre sonra motoru aldığını, motoru aldıktan bir gün sonra sanık Çep'in kendisini aradığını anlattı. Sanık Balkaya, "Ataşehir'de buluştuk. 'Ankara'da birinden alacağım var, Eray'ı Ankara'ya götürecek araba var ama getirecek kişi yok.' dedi. Bunun üzerine yardım amaçlı sabah 6 suları Ankara'ya vardım." sözlerini sarf etti.
Sanık Vedat Balkaya, olay gününe ilişkin şunları anlattı: "Ayın 30'unda öğlen 12.30 sularında Eray beni uyandırdı. 'Alacağımız olan kişi gelmiş, almaya gidiyoruz acele et' dedi. Eray arkama bindi, beni yönlendirdi, Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi üzerinde indirdim. Bana, 'Silah sesi duyarsan korkma.' dedi. Bunun üzerine Doğukan'ı aradım, bir sıkıntı olup olmadığını sordum. Bir süre orada bekledim, sonra Eray bir hışımla geldi. Eray'ın yönlendirmesiyle yaklaşık yarım saat gittikten sonra bir petrol ofisine gittik. Eray iner inmez kaskı fırlattı. 'Benimle İstanbul'a gelmeyecek misin?' dedim. 'Gelmeme gerek kalmadı, sen devam et, İstanbul'da görüşürüz.' dedi. Kendisini bekleyen arabaya bindi ve gitti."
"BİRİNİN ÖLDÜRÜLECEĞİNİ BİLMİYORDUM"
Sanık Balkaya, olay tarihinden önce Ateş'i tanımadığını, öldürülmesinden de haberdar olmadığını ileri sürdü.
Balkaya, "Bana alacak verecek meselesi dediler. Vurulma olayı deselerdi cezaevinden yeni çıkmış biri olarak asla yardım etmezdim. Doğukan'ı aradım, Eray tedirgindi, bir şey olduysa bana söyleyin dedim. Ben bu olayın aslını Kocaeli Emniyet Müdürlüğünde öğrendim. Eray'ın birini vurduğunu orada öğrendim. Beni buraya kandırarak getirdiler. Ben Sinan Ateş'i tanımıyorum, sosyal statüsünü bilmiyorum. Burada birinin vurulacağını, öldürüleceğini bilmiyordum." savunmasını yaptı.
Sanık Balkaya, suçsuz olduğunu iddia ederek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
DURUŞMADAN DETAYLAR! A HABER CANLI YAYININDA AKTARDI
A Haber muhabiri İlter Yeşiltaş, Sinan Ateş cinayeti davasının duruşmasında yaşananları canlı yayında aktardı.
İşte o açıklamalardan satır başları:
22 sanıklı dava saat 9.30'da başladı. Geniş güvenlik önlemleri alındı. 22 sanık tek tek söz alarak hakim karşısında savunmalarını yapıyorlar. Önce Eray Özyağcı savunma yaptı. Tetikçi Özyağcı şu ifadeleri kullandı: Doğukan Çep'in kendisine Sinan Ateş'i sadece ayaklarından vurması talimatını verdiğini diğerleriyle uğraşma şeklinde bir ifadesi olduğunu dile getirdi.
'Doğukan ağabey aradı olaydan bir saat sonra falan Sinan Ateş ölmüş ben sana ayaklarından vur demedim mi dedi, bu nasıl oldu diye sordu ben de ayaklarına sıktım sadece dedim. Bağırdı çağırdı kızdı bana kapat ben seni arayacağım' dedi diyor Eray Özyağcı.
Savcı, 'MHP'den iki yöneticinin ismini ver seni kurtaralım' dedi. 'Dışarıda içeride seni koruyacağız' dedi. Ben de 'İftiraya alet olmam' dedim diyor savunmasında.
Bir diğer sanık Vedat Balkaya da savunma yaptı. 'Beni buraya kandırarak getirdiler ben suçsuzum' dedi. 'Adam öldürüleceğini bilmiyordum bana alacak-verecek meselesi' dediler ifadelerini kullandı.
Siyasiler de bu duruşmayı yakından takip ediyorlar. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, diğer siyasi muhalefet partilerinin genel başkanları da duruşmayı yakından takip ediyorlar.
SİNAN ATEŞ'İN EŞİNDEN DAVA ÖNCESİ FLAŞ AÇIKLAMALAR
Ankara'da öldürülen eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, suçluların adil şekilde yargılanmasından başka hiçbir talepleri olmadığını belirterek, "Beklentimiz, ayrılan dosyadaki 17 kişi hakkında gerekli işlemlerin hızlı yapılarak, bu dosyanın da bizim dosyamıza eklenmesi." dedi.
Çankaya ilçesi Çukurambar semtindeki Kızılırmak Mahallesi'nde, 30 Aralık 2022'de uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Ateş'in ölümüyle alakalı ilk duruşmayı izlemeye gelen Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, basın mensuplarına açıklama yaptı.
Ayşe Ateş, "Bugün eksik bir iddianame ile yarım bir mahkeme kurulacak. Bizim buradan beklentimiz ve isteğimiz şu, ayrılan dosyadaki 17 kişi hakkında gerekli işlemlerin hızlı yapılarak, bu dosyanın da bizim dosyamıza eklenmesi, eksik olan bu iddianamedeki boşlukların tamamlanarak, yeni ve doğru bir iddianamenin yazılması ve yargılamanın hızlı yapılması." diye konuştu.
Suçluların adil şekilde yargılanmasından başka hiçbir talepleri olmadığını ifade eden Ateş, "Dilekçeler verdik, eksik deliller var, halen gelmeyen, dosyaya eklenmeyen deliller var. Bu delillerin hızlı bir şekilde dosyaya eklenmesi, eksiklerin tamamlanması, halen bazı arkadaşlarımızın ifadeleri eklenmedi, bu ifadelerin hızlı bir şekilde eklenmesi, iddianamedeki boşlukların doldurularak tamamlanması ve hızlı şekilde yargılan devamını istiyoruz. Şimdi mahkemede bunun hepsini dile getireceğim." dedi.
Ateş, bir basın mensubunun, "Sinan Ateş'in Mersin'de bazı ticari bilgileri istihbarata bildirdiği yönünde iddialar vardı. Bu konuyu gündeme getirecek misiniz?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Bahsettiğiniz şey iddialardan ibaret. Ben elimdeki somut delillere, bilgi ve belgeleri dayanarak konuştum hep. Eğer bir gün o konuyla alakalı somut bilgi ve belge elimize ulaşırsa o gün onunla alakalı da yorumumu, söyleyeceğim şeyleri söylerim ama şu an için böyle bir şey mevcut değil. Ancak Mersin olayı tabii ki de bizim olayımızın öncüsü, oradan başlayarak, onun da değerlendirilerek, gerekli ifadelerin de alınarak dosyaya konulması ve hep birlikte işlem görmesi gerektiğini sayın mahkeme heyetine ileteceğim."
Ateş, bir basın mensubunun "Bugün yoğun güvenlik önlemleri var, yanınızda da korumaları görüyoruz, bu korumalarınız uzun süredir var mı?" sorusu üzerine, "Yaklaşık bir buçuk ay oldu sanırım koruma talebinde bulunalı, uzun süredir korumalarım var. Yoğun güvenlik önlemleri altında yaşıyorum. Normal bir hayat yaşamıyorum. Evde, kızlarımla akşama kadar, çok gerekli haller dışında dışarıya çıkmadan. Bazılarının halen yaşamadığı ancak yaşaması gereken cezaevi hayatını maalesef bize layık gördüler." ifadelerini kullandı.
"1 TEMMUZ'DAN İTİBAREN DE DELİLLER MAHKEMEDE TARTIŞILACAK"
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu toplantısına katılmak için Meclise gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtlarken, tutuklu sanıklar bakımından dava açıldığını ifade ederek, "Dosya zaten bütün kamuoyunun gündeminde, tüm delilleriyle zaten kamuoyuyla paylaşılmış durumda. Soruşturması devam eden kişiler bakımından da süreç devam ediyor. 1 Temmuz'dan itibaren de deliller mahkemede tartışılacak, bağımsız ve tarafsız yargımız bu konuda adaleti tecelli ettirecektir." ifadelerini kullanmıştı.
BAHÇELİ: DAVAYA AVUKATLARIMIZ KATILACAK
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin davaya partisinden avukatların katılacağını söylemişti.
Bahçeli konuşmasında, "1 Temmuz 2024 Pazartesi günü başlayacak mahut cinayet davasıyla partimizi ve Ülkü Ocaklarını ilişkilendirmek için tek ayak üzerinde kırk yalan söylerler. Söz konusu davaya sadece avukatlarımız katılacak, bunun dışında hiç kimse orada bulunmayacaktır. Herkes eteğindeki taşı döksün de şahit olalım. Kim ne biliyorsa, hangi belge, bilgi ve bulguya sahipse, mahkemeye sunsun da hepsinin ense tıraşını görelim." ifadelerine yer vermişti.
Öte yandan hatırlanacağı üzere Başkan Erdoğan, 11.06.2024 tarihinde Başkan Recep Tayyip Erdoğan, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'i ve kızlarını Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde kabul etti. Basına kapalı gerçekleşen kabulde, Ateş'in kızları Bengisu ve Banuçiçek de yer aldı.
Başkan Erdoğan ile görüşmesinin olumlu ve güzel geçtiğini aktaran Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, "Güzel geçti; ancak bizim için asıl mücadele şimdi başlıyor. Bunu ifade etmek isterim. Bundan sonra sesimizi daha da gür bir şekilde çıkaracağız. Basın mensuplarıyla ve siyasetçilerle birlikte bu adalet yürüyüşünü gerçekleştireceğiz. İnşallah da sonuca varacağız. Varmak için elimizden gelen mücadeleyi gerçekleştireceğiz." ifadelerini kullandı.
"GEREKEN YAPILACAK"
Ayşe Ateş, "Dosya hakkında konuştuk. Hatta detaylı bir konuşma oldu. Muzdarip olduğumuz konulardan bahsettim. Bu tehditlerden, iftiralardan, hakaretlerden uzun uzun bahsettim. Kendisi Sayın Bakan'a (Adalet Bakanı Yılmaz Tunç) bir dosya hazırlamamı ve hem kendisine hem de Hasan Doğan Beyefendi'ye iletmemi istedi. O dosyayı hazırlıyorum. Bunun dışında yargılanmanın en hızlı şekilde yapılması, dosyadaki faillerin, suçu delillerle sabit olan bu faillerin hepsinin hızlı bir şekilde yargılanması için kendisinden bir irade koymasını istedim, talep ettim. Kendisi de en hızlı şekilde ne gerekiyorsa yapılacağının sözünü bana verdi." dedi.
"ONLARI ÇOK ZOR GÜNLER BEKLİYOR"
Şimdiye kadar üzüldüklerini, uyumadıklarını, korktuklarını aktaran Ateş, "Şimdi bu bir eşikti. Sayın Cumhurbaşkanı'ndan onu aldım ve bugünden sonra katilleri koruyanlar, katiller, suçlular, bize hakaret edenler, iftira atanlar, hepsini bir yere koyuyorum. Yarın ne söyleyeceklerini ne yapacaklarını düşünmeye başlasınlar. Onları çok zor günler bekliyor. Cumhurbaşkanı, gereğinin en kısa sürede yapılacağı yönünde bize kendisi söz verdi. Adalet Bakanı da gerekli bilgileri tamamladı. Sayın Cumhurbaşkanı'nın talimatlarını yerine getireceğini söyledi. Güzel, duygusal bir görüşmeydi. Kızlar, benden fazla konuştu zaten. Çıktıktan sonra oradan mutlu ayrıldılar. Eve geldikten sonra onlar da psikolojik olarak büyük bir rahatlama yaşadılar. Kendimizi daha iyi hissettik. Devletimizin arkamızda duracağını daha somut bir şekilde hissettik. Tabii bu kazanılmış bir zafer değil. Bütün suçlular eksiksiz bir şekilde yakalanıp, yargılandığı zaman bizim zaferimiz. Mücadeleye yeni başlıyoruz. Bundan sonra sesimiz daha güçlü çıkacak" diye konuştu.
"KIZIM ZEYNEP YANINA GİTTİ"
Ateş, "Kızım Zeynep, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanına gitti ve dedi ki 'Tayyip dede sana bir şey söyleyebilir miyim' dedi. O da 'Söyle' dedi. 'Babamın katillerini yakalayabilir misin' dedi. O da 'Tamam kızım' dedi" açıklamasında da bulundu.