Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Danışmanı Yücel Mollaismailoğlu'ndan Cumhur İttifakı mesajı: Bu yanlıştan vazgeçilmeli
Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkanı Fatih Erbakan'ın danışmanı Yücel Mollaismailoğlu, 31 Mart seçimlerine ilişkin paylaştığı mesajda YRP'nin Cumhur İttifakı çatısı altında olması gerektiğine vurgu yaparak "Vakit bütünüyle bitmeden bu yanlıştan vazgeçilmeli." çağrısında bulundu. Öte yandan Mollaismailoğlu Cumhur İttfakı'na destek verilmediği takdirde, "Türkiye siyasetine ikinci bir Saadet Partisi'nin kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
Türkiye bu pazar günü sandık başına gidecekken, saha çalışmaları boyunca CHP'nin kirli siyaseti skandallarıyla gözler önüne serildi.
Vatandaşlar 31 Mart'ta tercihi yapmak için bekliyor. Kritik seçim öncesi AK Parti ve MHP Cumhur İttifakı çatısı altında Türkiye Yüzyılı'nda eser ve hizmet belediyeciliği yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Bu süreçte, Yeniden Refah Partisi ise Cumhurbaşkanlığı seçiminin aksine seçimlere tek başına girme kararı aldı. Partinin aldığı karara Yeniden Refah Partili isimlerden tepki sesleri yükseldi.
"CUMHUR İTTİFAKININ DESTEKLENDİĞİ AÇIKLANMALI"
Yeniden Refah'ın kurucu isimlerinden olan ve Genel Başkan Danışmanı olarak görev yapan Yücel Mollaismailoğlu, partisinin Cumhur İttifakı'nı desteklemesi gerektiğini söyledi. Yazılı bir açıklama yapan Mollaismailoğlu, "Vakit bütünüyle bitmeden bu yanlıştan vazgeçilerek Cumhur İttifakının desteklendiği açıklanmalıdır. Yoksa bir iki kişinin ihtirası yüzünde Türkiye siyasetine ikinci bir Saadet Partisinin kazandırılması kaçınılmazdır." ifadelerini kullandı.
Mollaismailoğlu yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Rahmetli Hoca'mızın ilmik ilmik ördüğü Milli Görüş Davası'nın bir mensubu olarak karşınızdayım.
Hocamızın 1969'da Türkiye'mize önerdiği çıkış yolu o gün gerçekleştirilebilseydi şüphesiz bugün başka bir dünyada yaşıyor olacaktık. Milli Görüş'ün önerdiği Adil Düzen o zaman kurulabilseydi, yaşanılabilir bir dünya inşa edilecek, bugün başta Filistin olmak üzere hiçbir yerde zulümler ve soykırımlar yaşanmayacaktı.
Egemen güçler Türkiye'mizin böyle bir dünyaya öncülük etmesini bugüne kadar hep engellediler. Ancak ülkemiz son dönemde attığı adımlarla bu yolda ciddi bir ivme kazandı. Özellikle 15 Temmuz dan sonra yakalanan her alandaki yükseliş içerde ve dışarda Türkiye düşmanlarını panikletmiştir. Demirağ'ların, Hürkuş'ların, Killigiller'in karada, denizde, havada hayata geçirmek istedikleri projelerin üzerlerine betonların döküldüğü günler şükür geride kaldı. Artık İHA'larımız, SİHA'larımız, uçaklarımız, gemilerimiz tıpkı üretimleri gibi milli adlarla karada, denizde ve havada boy göstermeye başladı. Milli Savunma Sanayi alanında yerlilik %80 lere ulaştı. Bütün bu gelişmelerin, rahmetli Hoca'mızın Ayasofya'nın minarelerinden ezanların yükseldiği bir Türkiye tahayyülüyle aynı döneme denk düşmesi asla tesadüf değildir.
Bizler, Milli Görüş çizgisinin her gün biraz daha uzağına savrulan bir partiden umudumuzu keserek Hocamız adına kurduğumuz vakıfla Türkiye genelinde teşkilatlandık. Daha sonra ise yarınları düşünerek hareketin tekrar siyaset sahnesine çıkıp Türkiye'mizin yeni atılımlarına ivme kazandırması arzusuyla Yeniden Refah Partimizi kurduk.
ERBAKAN'IN CUMHUR İTTİFAKI'NA DESTEK SÖZLERİNİ HATIRLATTI
Partimiz ilk seçimine Cumhur İttifakı çatısı altında girdi. Genel Başkanımız Fatih Erbakan Bey, "Yeniden Refah Partisi'nin siyaseti milletin faydasına hizmet etmektir. Milletin derdine derman olalım. Bizim muhalefet anlayışımız yıkmak üzere değildir" diyordu. Genel Başkanımız Cumhur İttifakı'nı neden desteklediğimizi birçok kez "Parti olarak bizler yedili masa denilen bu yapının Türkiye'de iktidar olmaması, buna vesile olmamak için Cumhur İttifakı çatısı altında seçimlere girme kararı aldık. Türkiye'nin yeniden 28 Şubat sürecine dönmemesi için inanç özgürlüğü alanındaki kazanımların kaybedilmemesi için, Türkiye'nin yedi başlı bir yönetimin kaosuna, karmaşasına sürüklenmemesi için, Ayasofya'nın yeniden müze haline getirilmemesi için LGBT'nin önünün açılmaması için "Destekçisi FETÖ olan, LGBT örgütleri olan bu yapıdan ülkeye hayır gelmesi mümkün değil. Bu felakete yol vermemek için Cumhur İttifakı'na destek vermemiz gerekiyor" sözleriyle açıklamıştı.
"SEÇİMLERİN İSTANBUL AYAĞINI 2028 SEÇİMLERİNİN PROVASI OLARAK DEĞERLENDİRİYORLAR"
Türkiye'mizde şartlar değişmedi. İttifaklar da değişmedi. Türkiye'nin yürümek istediği yol da, onu tersine çevirmek isteyenlerin niyetleri de ortada duruyor. Türkiye karşıtları bu seçimlerin özellikle İstanbul ayağını 2028 seçimlerinin provası olarak değerlendiriyorlar. Eğer bu seçimi alırlarsa 2028 seçimlerinde Türkiye'mizi girdiği bağımsızlık mücadelesinden döndürebilecek şansı yakalayacaklarını düşünüyorlar. Hiçbir Milli Görüşçü onların değirmenine su taşıyamaz, hiçbir Milli Görüşçü bu vebali yüklenmez. Hiçbir Milli Görüşçü Devrim Otomobilinin üzerine beton dökenlere "Buyurun Kaan'ın kanatlarını da kırın" diyemez. Hiçbir Milli Görüşçü Yunanistan'ın hatırına Ayasofya'da okunan ezandan vazgeçemez.. Hiçbir Milli Görüşçü bunların eliyle KKTC de ANNAN planının yeniden sahneye sokulmasına izin veremez. Tabiki sorunlarımız var başta ekonomi olmak üzere her alanda var olan sorunları ve çözümleri Yeniden Refah Partimizle dile getireceğiz ve gerekirse en sert muhalefeti yapacağız. Hayırda motor şerde fren vazifesi üstleneceğiz.
GENEL MERKEZ'E 'CUMHUR İTTİFAKI'NA DESTEK' ÇAĞRISI
Daha önce Cumhur İttifakı'na verilen destek tabanda ciddi bir dalgalanmaya yol açmış ve partimizi Meclis'e taşımıştır. Aziz milletimiz bu teveccühüyle Yeniden Refah Partimize doğru istikamette yürüdüğünü söylemiştir. Partimiz bu tutarlılığı devam ettirebilirse şüphesiz Türkiye'mizin geleceğinde çok önemli vazifeler üstlenecektir.
Ne yazık ki Genel Başkanımızın etrafındaki küçük bir azınlık Milli Görüş'ün bizden beklediği şeylere değil, süfli dünyalıklara tamah ederek partimizi ilerlediği doğru çizgiden çıkartmış 14 Mayıs seçimlerinde kamuoyunda kazandığı büyük teveccühü tam tersine çevirmiştir.
Özellikle İstanbul BB başkanlık seçiminde Cumhur İttifakında yer almak Milli Görüş'ün geleceği için hayati öneme sahiptir. Vakit bütünüyle bitmeden bu yanlıştan vazgeçilerek Cumhur İttifakının desteklendiği açıklanmalıdır. Yoksa bir iki kişinin ihtirası yüzünde Türkiye siyasetine ikinci bir Saadet Partisinin kazandırılması kaçınılmazdır."