Katilin babası Cihantimur'a kara para iddası! Liste kabarık: Vergi kaçırma, illegal işler, usulsüzlük...
Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da meydana gelen cinayet gibi kaza sonrası Canavar Eylem Tok, katil oğlu Timur Cihantimur'u önce Mısır'a ardından da Amerika'ya kaçırmıştı. O firar yolculuğunda rolü olan doktor babası Bülent Cihantimur'un tüm Türkiye'nin aylardır konuştuğu fenomen soruşturmasında şüpheli olduğu ortaya çıktı. Kara para aklama soruşturmasında Dilan Polat'ın ardından soruşturulan Tayyargiler çifti de dosyaya girmişti. Tayyargiller çifti soruşturmasındaki 13 şüpheliden biri de Bülent Cihantimur'du. Kara para aklamada özellikle güzellik ve estetik merkezlerinin kullanıldığı gerçeğinden yola çıkıldığında Türkiye'de birden çok estetik merkezi bulunan Bülent Cihantimur ve eski eşinin ultra lüks yaşantısı da vergi kaçırma ve kara para aklama iddialarını öne çıkardı. İşte detaylar...
İstanbul Eyüpsultan'da 1 Mart Cuma günü yaşanan kaza Türkiye'nin gündemine yerleşti. Eylem Tok ile ünlü estetikçi Bülent Cihantimur'un 16 yaşındaki oğlu Timur Cihantimur'un, 3 ATV motoru ile geziye çıkan ve araçları arızalandığı için emniyet şeridinde duran gruba çarpması sonucu 4 kişi yaralandı, evli ve bir çocuk babası Oğuz Murat Acı ise feci şekilde can verdi.
'DİLAN POLAT' SORUŞTURMASINDA İSMİ GEÇİYORDU…
"Kara para aklamak", "vergi kaçırmak", "örgüt kurmak" suçlamalarıyla tutuklanan Dilan ve Engin Polat'ın ardından birçok fenomen hakkında inceleme başlatılmış, hatta soruşturma başlatılmıştı. Soruşturulan o fenomenlerden biri de kamuoyunda 'Tayyargiller' olarak bilinen Tayyar ve Özlem Öz çiftiydi. Onların dosyasında 13 şüpheli vardı, o şüphelilerden biri de Bülent Cihantimur'du.
KARA PARA DETAYI
Fenomenlere yönelik kara para soruşturmasında adı geçen Cihantimur, 'Tayyargiller' olarak bilinen Tayyar ve Özlem Öz çiftine yönelik "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma", "malvarlığı değerlerinin gayrimeşru kaynağını gizlemek", "Resmi belgede sahtecilik" ve "Vergi Usul Kanunu'na muhalefet" olmak üzere 5 ayrı suçtan soruşturmada yer alan 13 şüpheliden biri.
ŞİRKETLERİNE KAYYUM ATANMIŞTI
Soruşturmanın ilk savcısı sadece Öz çiftine ait Medelina Sağlık ve Reklam Hizmetleri LTD. ŞTİ., Özlem Öz Sağlık ve Güzellik LTD. ŞTİ. ve Tasf. Halinde Enila Tekstil Ürünleri ve Kozmetik TİC. LTD. ŞTİ. şirketlerine kayyum atanmasını istedi. 3 şirkete kayyum atanırken Bülent Cihantimur'un estetik merkeziyle ilgili bir işlem yapılmadığı öğrenildi. Öz çifti ve Cihantimur'un da aralarında bulunduğu 13 şüpheli hakkında, geçen kasım ayında "mal varlığı değerlerinin gayrimeşru kaynağını gizlemek" suçundan yurt dışında çıkış yasağı koyulduğu belirlendi.
SERVETİN KAYNAĞI NE?
Sözde yazar Eylem Tok'un, Cihantimur'un estetik merkezlerinde asistan olduğu ve şantaj yaparak evlendikleri öne sürülüyor. Kendisini yazar olarak tanımlayan Tok'un sadece 2 kitap yazarak yaşadığı lüks hayat da kara para aklama, vergi kaçırma, illegal işler iddiasını da gündeme getirdi.
Geçtiğimiz günlerde de Gazeteci Mustafa Tanyeri, Eylem Tok'un balonunu patlattı.PR yöntemiyle ünlü bir yazarmış algısı oluşturan Tok'un kitaplarını da kendisinin yazmadığı iddialar arasında yer alırken, çok satanlar arasına girdiği belirtilen "Mihr" isimli romanıyla ilgili gerçek bambaşka çıktı..
İşte Gazeteci Tanyeri'nin o paylaşımı:
"FOTOĞRAFLARI BİLE SAHTE"
17 yaşındaki ehliyetsiz oğluna araba verip, cinayete davetiye çıkardıktan sonra Amerika'ya kaçan Eylem Tok isimli kişi hakkında Google ve bazı sosyal medya uygulamalarında bir araştırma yaptım. Neyi fark ettim biliyor musunuz? Bu kadın hakkında "biyografi" olarak (küçük farklılıklarla birlikte) tek bir metin paylaşılmış. "Eylem Tok, Türkiye'nin tanınmış yazar, şair, senarist ve yönetmenlerinden biridir. Çocuk yaşlarda şiir yazmaya başlayan Tok, daha sonra öykü, deneme ve roman türlerinde eserler verdi"
Her yerde bu ifade var: "Tanınmış Yazar" Kaçınız daha önce bu kadının bir kitabını okudunuz, el kaldırır mısınız? Ooo neredeyse hiçbiriniz okumamışsınız. Ben de öyle... Yani ortada PR yöntemleriyle oluşturulmuş bir "sahte ünlü yazar" var. Daha da ötesi; aşağıda bu kadının bütün yayınlarda ve sosyal medya ortamlarında yayılan şu iki fotoğrafını ve kaçarken havaalanında görüldüğü güvenlik kamerasındaki görüntüsünü yan yana koydum. Fark edebileceğiniz gibi, kadının fotoğrafları bile sahte; Photoshop harikası. Gerçek görüntüsü ile ilgisi bile yok fotoların. Ana nedense bir anda soldaki 2 foto yayıldı. "Buğulu bakışlı, prenses yüzlü bir anne" imajı bütün haber siteleri ve sosyal medyada yayılıverdi. Bu güzellikte bir kadın nasıl kötü olabilir ki? Ama bütün bu PR alt yapısı da, bu kadının içindeki hamlık ve kötülüğün fark edilmesine engel olamadı. Bu işleri kim, nasıl organize ediyor sevgili dostlar, hiç üzerinde düşündünüz mü?
RESEPSİYONİST OLARAK ÇALIŞMIŞ!
Bu Eylem Tok isimli ve lise mezunu olduğu iddia edilen "sahte ünlü" yazar (ki benim buna itirazım yok; sadece kadının eğitim durumunun saklanması tilkiliğine vurgu yapıyorum. Hiçbir yerde eğitim durumu hakkında bilgi bulamazsınız) söylentilere göre 17 veya 18 yaşında estetik cerrah Bülent Cihantimur'un yanında resepsiyonist/sekreter olarak çalışmaya başlıyor ve kısa zamanda gösterdiği performansla doktorumuzun eşi oluyor. Trafik kazasına konu olan oğlu Timur da bu evlilikte dünyaya geliyor. (Bu arada iddialara göre, doktor eşten torpilli olarak, estetik operasyon desteği de alıyor). Sonra bu kadın bir şekilde kocasından boşanıyor ve süreç içinde yazar olarak kendine kariyer yapma arzusunun peşinden gidiyor. Bu arada "Mihr" isimli bir roman yazıyor ve Hayy Yayınları bu kitabı basıyor. Evet kitap bir iki hafta içinde ÇOK SATANLAR arasına giriyor ve yazarımız fettan Eylem de bir anda "ünlü yazar" oluyor.
"MİHR" ÇILGINLIĞI"
Ama, o da ne? Hayy Yayınlarının sahibi olan ve pandemi döneminde vefat eden Rauf Baysal, meğerse Eylem'in sevgilisiymiş ve neredeyse bütün kitapları, kitapçılardan o satın aldırıyormuş. Yani nasıl bir düzen kurduysa, her gün yüzlerce kitap online veya fiziken kitapçılardan alınıyor ve yayın dünyasında bir "Mihr" çılgınlığı yaşanıyormuş. Bu arada, kendisinin Süleymanlı cemaatine mensup olduğu iddia edilen Rauf Bey, Eylem Hanım'a o kadar aşık olmuş ki, bir de cip hediye etmiş. Fakat bu iki sevgili bir Belgrad seyahatine çıkmış ve oradayken tartışma yaşamışlar. Bizim sahte ünlü yazar, adamı polise şikayet etmiş ve bana vurdu diyerek, gözaltına alınmasına neden olmuş. Rauf Baysal Belgrad'da gözaltındayken de tek başına İstanbul'a dönmüş. Artık ünlü yazar ya, muhtemelen Rauf Bey'e de ihtiyacı kalmamış ve tabiri caizse ona da bir tekme vurmuş. Sonra, yayın ve sinema dünyasında kendisi için üretilen sahte imajı kullanarak çeşitli projelere atılmış ve eski kocası doktor Bülent ile de görüşmeye başlamış. Aralarında tekrar bir şeyler olmuş mu, bilemiyorum. Kuşlar "perdeler kapalıydı, onu göremedik" dediler.
İşte, acı bir kaza ile, bir sözde yazarın, makyajı aktı ve gerçek karakteri ortaya çıkıverdi. Alın size Türkiye'nin sanat sepet dünyasının iç yüzü ve estetikli bedenler, makyajlı suratlar ve parfüm kokularının örttüğü kanalizasyon şebekesi. Eylem Tok ile patlayan işte bu kanalizasyon. Aslında arada sırada hep patlıyor ama milletin fazla haberi olmuyor.
Baksanıza, anlı şanlı haber kuruluşları bile dandik bir biyografiden daha fazlasını bilmiyorlar bu "ünlü yazar" hakkında. Türkiye'de gerçek aydın, sanatçı filan bulmak çok zor azizim. Burada sadece piyasa, paranın peşinden koşmaktan baska doğru dürüst ilkeleri olmayan bir güruh ve +18 ilişkilerin getirdiği kazanımlar söz konusu. Genel manzara budur.