Başkan Erdoğan'dan Süper Kupa mesajı: Sporun siyasi rekabetin mezesi haline getirilmesi yanlış
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi'nde Necip Fazıl Kısakürek Ödülleri Töreni’nde önemli açıklamalarda bulundu. Ayasofya sözlerinde Başkan Erdoğan ayakta alkışlandı ve konuşmasında, “Üstadın en büyük mücadelesiydi! Fatih'in emanetini asli kimliğine kavuşturduk.” mesajını verdi. Gençlere kritik bir de yerel seçim çağrısında bulunan Başkan Erdoğan, "31 Mart çok önemli, yeniden İstanbul'umuzu, Türkiye'mizi aslına rücu ettirmek için 31 Mart çok önemli." ifadelerine yer verdi. Ayrıca Riyad'daki iptal olan Süper Kupa finaline de değinen Başkan Erdoğan, muhalefetin provokasyonunu ağır bir şekilde eleştirdi, "Dün geceden itibaren muhalefet partilerinin yaptığı açıklamaları istismar siyasetinin yeni örnekleri olarak görüyoruz. Cumhuriyet 85 milyonun ortak değeridir. Türkiye'nin ve Türk milletinin onurunu bizim nasıl savunduğumuzu CHP bilmese de tüm dünya çok iyi biliyor. CHP samimiyse bölücü uzantı ittifak noktalarından hesap sorsunlar. Daha düne kadar, affınıza sığınarak söylüyorum, 'Siz Atatürk'ün askeri değil itlerisiniz.' diyenlerle el ele, kol kola yürüyenlerin bugün söylediklerinin bizim nazarımızda hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur. Dünkü olayın mecrasından çıkarılarak şov ve provokasyon malzemesi yapılmasına müsaade edemeyiz" cümlesini kurdu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri'nde, Necip Fazıl Kısakürek'in manevi mirasını yaşatma amacıyla verdikleri ödüllerin 10'uncusunda üstadın hatırasına sahip çıkıldığı için herkese teşekkür etti.
Erdoğan, bu yıl Kısakürek'in vefatının 40'ıncı yıl dönümü olduğunu, büyük şair, mütefekkir, dava ve aksiyon adamı Necip Fazıl Kısakürek'i bir kez daha rahmetle yad ettiğini söyledi.
Kaleme aldığı eserleriyle zor zamanlarda verdiği mücadelesiyle ömrü boyunca sergilediği dik ve dirayetli duruşuyla merhum Kısakürek'in mümtaz bir şahsiyet olduğunu belirten Erdoğan, "Necip Fazıl 'Büyük Doğu Davası' için fikir çilesi çeken, şiirden nesire, tiyatrodan hikayeye, romandan denemeye, edebiyatın her alanında eserler veren velut, yiğit, yürekli bir münevverdi." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, bu vesileyle iki ay önce ebediyete yolcu ettikleri üstadın emaneti Mehmet Kısakürek'i de burada rahmetle andığını dile getirerek, Mehmet Kısakürek ile son olarak haziran ayında yine burada düzenlenen "40 Yıl, 40 Eser" etkinliğinde bir araya geldiklerini belirtti.
"YENİ YETİŞEN GENÇLER ÜSTATLARINDAN DEVRALDIKLARI EMANETİ DAHA DA YÜCELTECEK"
Geçmiş yıllarda Necip Fazıl Ödülleri takdim edilen ve hayatını kaybeden Nuri Pakdil, Prof. Dr. Teoman Duralı, Rasim Özdenören, Ahmet Özalp, Prof. Dr. Nevzat Atlığ'ı da rahmetle yad eden Erdoğan, "İlim, edebiyat, kültür ve sanat alanlarında ekol haline gelmiş değerlerimizin vefatları, geride doldurulması çok güç boşluklar bırakıyor. Biraz önce isimlerini saydığım kültür sanat erbabımızın kıymetini onların yokluğunda daha iyi anlıyoruz, daha net görebiliyoruz. Yeni yetişen gençlerimizin üstatlarından devraldıkları emaneti hakkıyla taşıyıp daha da yücelterek kendilerinden sonrakilere en güzel şekilde teslim edeceklerine inanıyorum." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Necip Fazıl Ödülleri'nin bu noktada çok önemli bir rol üstlendiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bu ödüllerle sadece büyük şairimize vefa borcumuzu ödemekle kalmıyor aynı zamanda Türkiye'nin değerlerine de sahip çıkıyoruz. Ödüllendirilen her başarının daha büyük başarıların müjdecisi olacağının inancıyla hüner sahibini takdir ve taltif etmeye çalışıyoruz. Necip Fazıl Ödülleri ilk gündeme geldiğinde Star gazetesinden ödül programının geliştirilerek mutlaka devam ettirilmesini istemiştim. TürkMedya Grubu'muz ödüllerin kurumsallaşmasını sağlayarak gerçekten başarılı bir sınav verdi. Kendilerini hem bizi mahcup etmedikleri hem de bize mahcup olmadıkları için gönülden tebrik ediyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Necip Fazıl Kısakürek'in vefatından 37 yıl sonra en büyük hayali olan Ayasofya'yı açma şerefine eriştiklerini belirterek, "80 yıllık hasretin ardından zincirleri hep birlikte kırdık. Fatih'in vasiyetine uygun olarak Ayasofya'yı asli kimliğine tekrar kavuşturduk." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarışma nedeniyle bu yıl da ülkenin geniş insan hazinesinden titiz bir çalışmayla, yine birbirinden kıymetli, yetkin, velut isimlerin tespit edildiğini söyledi.
Star gazetesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve ödül jürisinin üyelerine teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Necip Fazıl Ödülleri'nin 10. yılı vesilesiyle bu seneki ödüllerimizi 10 farklı kategoride tevcih ediyoruz. Birazdan ödüllerini takdim edeceğimiz bilim, kültür ve sanat erbabımızı tek tek kutluyor, şahsım, ülkem ve milletim adına her birine en kalbi şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.
"TÜRK SİYASETİNİN TÜM DÖNÜM NOKTALARINA ŞAHİTLİK ETTİ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üstat Necip Fazıl Kısakürek'in siyasi, sosyal ve kültürel bakımdan Türkiye'nin en sancılı, en zor döneminde yaşadığını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"79 yıllık ömründe, iki cihan harbi dahil nice savaş, işgal, darbe, ekonomik ve siyasi darboğazlar gördü. Osmanlı'nın yıkılışından Cumhuriyet'in ilanına, tek parti sultasından çok partili demokrasiye geçişe kadar, Türk siyasetinin tüm dönüm noktalarına bizzat şahitlik etti. Asırlardır günde beş vakit semalarımızı süsleyen Ezan-ı Muhammediye'lerin binlerce yılın yabancısı garip bir sesle değiştirilmesine tanık oldu. Fatih'in emaneti, Ayasofya'nın kapısına vurulan zincirler en çok da kendisi bir Ayasofya meftunu, Ayasofya aşığı olan üstada ağır geliyordu."
"BÜYÜK BİR İMAN VE DAVA ADAMIYDI"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kısakürek'in, yüzyıllar boyunca i'la-yi kelimetullahın sancaktarlığını yapmış bir milletin ruh köküyle bağının zayıflamasını hiçbir zaman kabullenmediğinin altını çizerek, "Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya.' derken milleti yeniden ayağa kalkmaya davet ediyordu. 'Sen bir devsin, yükü ağırdır devin; Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin.' mısralarındaki çağrının da muhatabı topyekun milletimizdir." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, üstadın mücadelesinin, Türk milletini ruh köküyle yeniden buluşturmak olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Üstadın, Anadolu'nun ruh kökü dediği şey ise bizi biz yapan, vatanı vatan kılan, milletimizi millet yapan kadim hasletlerin bütünüydü. Harcını, dini ve felsefi bir olgunlukla, sancılı ürperişlerle, sevinçlerle ve Doğu'nun batmayan güneşiyle kardığı tüm eserlerinde üstadın öncelikli gayesi işte buydu. O, zaman ve mekan şuuruna sahip, büyük bir iman ve dava adamıydı. O gümrah bir ırmak misali akan şiirleriyle, tiyatrolarıyla, tenkit ve inceleme yazılarıyla bir hakikat yolcusuydu. Üstat, merhum Yahya Kemal'in, 'Ağzımda annemin ak sütü gibidir.' dediği Türkçeyi en mahir, en müessir şekilde kullanan ediplerimizden biriydi. 'İşgalcilerin' diye tabir ettiği devrinin tatsız tuzsuz, renksiz, ahenksiz lisan dayatmalarına asla itibar etmemiştir. 'Dilden daha büyük, dilden daha aziz, dilden daha gerçek, dilden daha müdafaalı vatan yoktur.' diyerek, Türkçeyi savunmuştur."
"ŞİİRLE MUTLAK HAKİKATİ ARAMIŞTIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üstat Kısakürek'in, şiir ve nesirdeki hikmetli sözlerini keskin bir zeka, derinlik, ustalık, mecaz ve nükteyle tezyin ettiğini vurgulayarak, "Sanatların sultanı olarak tarif ettiği şiirle, mutlak hakikati aramıştır. Necip Fazıl'a göre mutlak hakikat Allah'tır. Şiir, Allah'ı sır ve güzellik yolunda arama işiydi. Şiire ve Allah'ın mahrem ülkesi meçhuller aleminin derbeder seyyahı olarak gördüğü şaire çok önemli görevler yüklüyordu." dedi.
Üstat Kısakürek'in, gerçekleştirmek için bütün bir ömrünü vakfettiği ideallerini ancak ve ancak genç kuşakların gerçeğe dönüştürebileceğine inandığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu gençliğin maya tutması için de üstat, kendi ifadesiyle, 30 yıl boyunca uğraştı, didindi, bu uğurda zindanlara atıldı. Tüm yasaklara, tüm engellemelere rağmen, 35 yıl boyunca neşrettiği Büyük Doğu Dergisi ve kurucusu olduğu Büyük Doğu Cemiyeti ile özellikle gençlere ilham aşılamanın, öz güven ve cesaret vermenin gayretindeydi. O, mücadelesini, fildişi kulelerde değil, milletin içinde, milletiyle, bilhassa gençlerle birlikte yürüttü. Anadolu'yu karış karış gezerek, binlerce kişinin katıldığı konferanslar tertip etti. Sayısız takibata uğradı."
"GENÇLİKTEN ÜMİDİNİ HİÇBİR ZAMAN KESMEDİ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kısakürek'in, defalarca hapse girdiğine, birçok haksızlığa maruz kaldığına fakat inandığı yoldan asla geri adım atmadığına işaret ederek, "Birisinde, Hakim bey, 'Artık bıktık senden.' ifadesini kullanınca verdiği cevap çok manidardır. 'Siz hancı, ben bu yolda yolcu olduğum müddetçe ben buraya daha çok uğrarım.' Geleceğin fikir yükünü sırtlayacağına inandığı gençlikten ümidini hiçbir zaman kesmedi. Rabb'im bizlere de gençlik yıllarımızda üstadın bu samimi mücadelesine omuz vermeyi bahşetti. Necip Fazıl Kısakürek'in 50. muharrirlik ve 40. mücadele yılı jübilesinin takdimini yapmak bu fakire nasip oldu." değerlendirmesinde bulundu.
"AYASOFYA CAMİ-İ KEBİR ASLINA RÜCU ETTİ"
Üstat Kısakürek'in hayattayken takdimini yapma bahtiyarlığını yaşadığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Vefatından 37 yıl sonra ise en büyük hayali olan Ayasofya'yı açma şerefine de eriştik. Allah'a hamdolsun 80 yıllık hasretin ardından zincirleri hep birlikte kırdık ve Fatih'in vasiyetine uygun olarak Ayasofya'yı asli kimliğine tekrar kavuşturduk. Ayasofya Cami-i Kebir aslına rücu etti. Birlikte bu başarıldı. Üstadın hayalini kurduğu şekilde tıpkı bir kitap gibi, tıpkı mukaddesatçı Türk gençliğinin kalbi gibi bu yüce mabedi açmayı başardık. Rabb'ime bir kez daha bizlere bu onuru, bu şerefi, Ayasofya'nın esaretine son verme bahtiyarlığını bahşettiği için sonsuz hamdediyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ayasofya'yı yeniden açan Cumhurbaşkanı olarak anılmak, bizim gönül dünyamızda şereflerin en büyüğüdür." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayasofya'yı asli kimliğine tekrar kavuşturduklarını söyledi.
Erdoğan, "Ayasofya'yı yeniden açan Cumhurbaşkanı olarak anılmak, bizim gönül dünyamızda şereflerin en büyüğüdür. Ayasofya'nın yanındaki birçok müktesebat rahmetli Kadir Bey zamanında yenilendi, fakat şu andaki zat, oradaki birçok eseri kaldırarak boşaltılmış bir harabeye döndürdü." ifadelerini kullandı.
Şimdi orayı yeniden restore ettiklerinin altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bunlara hiçbir şey bırakılmaz, inanın öyle. Bunlar ülkeyi bile çırılçıplak hale getirirler. Geldiğimiz zaman çöp, çukur, çamurdu İstanbul. Öyle almıştık. Ama kendilerine nasıl bir İstanbul teslim ettik, ortada. Onlar şimdi yine ne yaptılar? Aynı hale dönüştürdüler, dönüştürüyorlar. Onun için 31 Mart çok önemli. Yeniden İstanbul'umuzu, Türkiye'mizi aslına rücu ettirmek için 31 Mart çok önemli."
Ayasofya'yı kendilerinin açtığını ama onu koruyacak olanların elbette gençler olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gençlerimizin bu mukaddes emanete layıkıyla sahip çıkacağına yürekten inanıyorum. 'Zaman bendedir ve mekan bana emanettir.' diyen, 'Kim var?' diye seslenilince sağına ve soluna bakınmadan fert fert 'Ben varım.' cevabını veren bir gençliğin karşımda olduğunu görüyorum. Böyle olduğu müddetçe Allah'ın izniyle Ayasofya'nın kubbelerinden Kur'an sesi, minarelerinden ezan sesi hiçbir zaman eksilmeyecektir. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, Türkiye Yüzyılı'nın sembolü olarak ebediyete kadar mümin yürekleri selamlamaya devam edecektir."
Necip Fazıl'ın izini süren düşünce ve edebiyat damarının, Türkiye'de halen yazı, şiir ve fikir pınarlarını beslemeye devam ettiğine dikkati çeken Erdoğan, "Üstadın geride bıraktığı ilim, kültür ve sanat birikiminin özellikle günümüzün genç kalemleri tarafından sahiplenildiğini görüyoruz. Ödül takdim edeceğimiz kardeşlerimizin arasında gençlerimizin de olmasından büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Biz de üstadın adına verdiğimiz 'İlk Eserler' ödülüyle genç kardeşlerimizi destekliyor, cesaretlendiriyoruz." diye konuştu.
ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLENLERİ TEK TEK AÇIKLADI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılki Necip Fazıl İlk Eserler Ödülü'ne "Vakitsiz Ölüler Yurdu" isimli kitabıyla Sema Bayar ile "İnsansın ve Akşam" adlı ilk şiir kitabıyla Rıdvan Tulum'un layık görüldüğünü belirterek, "Kendilerini canıgönülden tebrik ediyorum." dedi.
Necip Fazıl Hikaye Roman Ödülü'nü ise bu yıl Selahattin Yusuf'a takdim ettiklerini belirten Erdoğan, "Romanlarında ele aldığı meseleleri sağlam bir zemine oturtan Selahattin Yusuf kardeşimizi tebrik ediyor, yazı ve düşünce hayatında kendisine muvaffakiyetler diliyorum." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Necip Fazıl Şiir Ödülü'nün Ali Günvar'a tevcih edildiğini aktararak, "Şiir desenlerini, geleneğimizi ihmal etmeyen yenilikçi bir tavırla ören Ali Günvar, geniş okuyucu kitlesinin kalbine de ses ve mısralarıyla dokunuyor. Hazreti Mevlana'dan, Yunus Emre'den, Niyazi Mısri'den, Nabi'den, Baki'den, Şeyh Galip'ten ve Taşlıcalı Yahya'dan aldığı ilhamla bezediği şiirlerini dünya edebiyatıyla irtibatlandırıp geniş bir yelpazenin parçası haline getiriyor. Yayıncılık faaliyetleriyle edebiyatımıza yıllardır hizmet eden şair Ali Günvar'ı tebrik ediyorum." diye konuştu.
Necip Fazıl Fikir Araştırma Ödülü'nü bu sene Ahmet Ayhan Çitil'e takdim ettiklerini kaydeden Erdoğan, "Son derece kıymetli akademik çalışmalarında din, metafizik, matematik, ahlak, yapay zeka ve hukuk gibi konuları ele alan Prof. Dr. Ahmet Ayhan Çitil hocamız, Kant felsefesi üzerine yaptığı inceleme ve araştırmalarla ilim ve düşünce dünyamızda önemli bir boşluğu dolduruyor. Ahmet Ayhan Çitil hocamıza teşekkür ediyor, bundan sonraki araştırmalarında başarılar diliyorum." dedi.
Necip Fazıl Uluslararası Kültür Sanat Ödülü'nün bu yılki sahibinin değerli yazar ve yönetmen Nacer Khemir olduğunu dile getiren Erdoğan, "İslam kültür ve medeniyetini tüm güzellikleriyle yansıtmaya çalışan kitapları ve filmleriyle modern insanı sarsıp ona yüceleri, öteleri işaret eden Nacer Khemir, kültür ve sanat dünyamızda uluslararası bir yer tutmaktadır. Nacer Khemir'i de kutluyor, yeni çalışmalarının hayırlı, faydalı ve bereketli olmasını temenni ediyorum." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Necip Fazıl Çocuk Edebiyatı Ödülü'nün sahibinin Figen Yaman Coşar olduğunu belirterek, "İstikbalimizi emanet edeceğimiz çocuklarımıza dönük duru bir Türkçeyle mayaladığı metinlerle, incelikle hazırladığı çocuk programları ve projelerle destek olan Figen Yaman Coşar'ı canıgönülden tebrik ediyorum." dedi.
Necip Fazıl Görsel Sanatlar Ödülü'nü ise Selahattin Sancaklı'ya takdim ettiklerini dile getiren Erdoğan, "Geçtiğimiz günlerde 87'nci vefat yıl dönümünde rahmetle andığımız Mehmet Akif'in çileli hayatını ve zorlu mücadelesini 13 bölümlük başarılı bir diziyle milyonlara ulaştıran Selahattin Sancaklı'yı tebrik ediyorum." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl ilk kez tevcih edecekleri Necip Fazıl Mimarlık Ödülü'nü ise 6 isme birden verdiklerini belirterek "Şehrin ve mekanın hafızasına sahip çıkarak Samsun Üniversitemize yepyeni bir eser kazandıran İbrahim Düzenli, Asım Divleli, Selçuk Taşar, Ahmet Yılmaz, Hakkı Yiğit ve Sami Ateşçi'ye teşekkürlerimi sunuyorum." dedi.
Yine ilk kez takdim edilen Necip Fazıl Müzik Ödülü'ne genç piyanist Büşra Kayıkçı'nın layık görüldüğünü açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İlk albümünü 2019 yılında çıkaran Büşra Kayıkçı yerel ve uluslararası müzik çevrelerince büyük bir ilgi ve övgüyle karşılandı. Genç yaşına rağmen kendisine beynelmilel bir yer açıp ülkemizi başarıyla temsil eden Büşra Kayıkçı kardeşimizi kutluyor, daha nice güzel eserlere imza atmasını yürekten temenni ediyorum." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Necip Fazıl Saygı Ödülü'nü bu yıl Prof. Dr. Hüsrev Hatemi'ye takdim ettiklerini belirterek, şöyle konuştu:
"Tıp alanındaki araştırma ve incelemelerinin yanı sıra gerçekten değerli şiirler, denemeler ve hatıra kitapları kaleme alan, bir yandan da yetiştirdiği talebeler eliyle ilim, kültür ve sanat hayatımıza yeni soluklar kazandıran Prof. Dr. Hüsrev Hatemi hocamızı tebrik ediyorum. Kendisine sağlıklı, huzurlu ve bereketli ömürler diliyor, şahsım, ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi iletiyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Galatasaray ile Fenerbahçe arasında Suudi Arabistan'da oynanması planlanan Turkcell Süper Kupa maçının ertelenmesine ilişkin, "Dünkü hadiseden dolayı futbol severlere ve spor camiasına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Tüm kulüplerimizden, sporun barışı, dayanışmayı, işbirliğini temsil eden fair play ruhuna samimiyetle sahip çıkmalarını bekliyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, velisinden delisine, esnafından evliyasına kadar şiirle yaşamış, hayatı şiir, şiiri hayat tarzı haline getirmiş bir milletin mensupları olduklarını dile getirdi.
Yunus Emre'den Karacaoğlan'a, Yahya Kemal'den Ziya Paşa'ya, Şeyh Galip'ten, Necip Fazıl'a, Nazım Hikmet'ten, Abdurrahim Karakoç'a tek solukta yüzlerce birinci sınıf şairi saymanın mümkün olduğunu ifade eden Erdoğan, "Kanuni Sultan Süleyman'ın divanında dört bin civarında gazel vardır. Necip Fazıl'ın sadece otel odaları şiirindeki her beyit nasıl bir şaheserse, Muhibbi Divanı'ndaki, Fatih Divanı'ndaki gazeller de aynı şekilde, eşsiz birer sanat eseridir." diye konuştu.
Erdoğan, bu hazineden yeterince istifade edemediklerini dile getirerek, "Elbette bunda dilde yaşanan keskin ve ani kopuşun çok büyük tesiri var. Milletimizin binlerce yıllık beslenme kaynaklarıyla bağını zayıflatan bazı hamlelerin açtığı boşluğu belki de hiçbir zaman tam manasıyla telafi edemeyeceğiz. Kültür sanat hayatımızın serpilip büyümesine ket vuran bir diğer husus, varlığını halen devam ettiren ideolojik al gülüm ver gülüm ilişkileridir." değerlendirmesinde bulundu.
"SİYASETTEKİ VESAYET SİSTEMİNİ HAMDOLSUN BİTİRDİK"
Sinemadan tiyatroya, romandan müziğe kadar birçok alanda iç içe geçmiş çok katmanlı bu ilişkilere rastladıklarını anlatan Erdoğan, bu ilişkilerin, ülkede yeni özgür seslerin, yeni kabiliyetlerin çıkmasına da engel teşkil ettiğini söyledi.
"Burada şu hususu açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum" diyen Erdoğan, "Hükümet olarak son 21 yılda attığımız kararlı, cesur ve dirayetli adımlarla siyasetteki vesayet sistemini hamdolsun bitirdik. Türk siyasetini, tarihinin en çoğulcu, en renkli, temsil kabiliyeti en yüksek yapısına kavuşturduk ama kültür sanat alanındaki vesayeti sona erdirmekte henüz muvaffak olamadık." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaliteden, nitelikten, başarıdan ziyade, ideolojik akrabalığı referans alan vesayet düzeninin kültür sanat camiasında varlığını halen sürdürdüğüne dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Türkiye'ye dair pek çok tartışmada bu zihniyetin tarafgir ve karanlık yüzüne şahit oluyoruz. Örneğin, sırf kendi dünya görüşlerinden olduğu için katillere, tacizcilere, teröristlere, ülke ve millet düşmanlarına leke kondurmuyorlar. Müzik kutusu misali parasını verenin plağını çalan bu çevrelerin temel özelliği, her seferinde ülkenin ve milletin karşısında konumlanmalarıdır. Lafa gelince demokrasiyi kimseye bırakmazlar. Ancak 27 Mayıs ve 28 Şubat darbecilerini alkışlamaktan da geri durmazlar. Hak ve özgürlükler konusunda ahkam keserler fakat başörtüsü yasağını savunmakta hiçbir beis görmezler. Sürekli barıştan, yaşamdan, bir arada yaşamaktan bahsederler ama bölücü terör örgütünün kalemşorluğunu yapmaktan gocunmazlar."
"TÜRKİYE'NİN KÜLTÜR SANAT İKLİMİ, MUTLAKA HAK ETTİĞİ SEVİYELERE ULAŞACAKTIR"
Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"İnsan haklarında mangalda kül bırakmazlar ama Gazze'de üç aydır devam eden İsrail vahşeti karşısında çıkıp bir kelime etmezler. Hatta, Hamas bahanesiyle İsrail'in devlet terörünü günümüzün Führeri Netanyahu'nun soykırım politikasını meşrulaştırmaya çalışırlar. Bunları ülkenin, milletin menfaatine, demokrasimizin hayrına olan hiçbir meselede ortalıkta göremezsiniz. Ama vesayetçiler adına gazete köşelerinden, darbeciler adına televizyon ekranlarından sağa sola ayar verirken mutlaka görürsünüz. Hasılı, nerede Türkiye'ye ve Türk milletine karşı bir eylem hazırlığı varsa bunların tekmili hepsini birden ön safta muhakkak bulursunuz. Son dönemde bu çevrelerin giderek artan pervasızlıklarını, kendileri dışında herkese hakaret ederek susturmaya çalışmalarını ülkemizin kültür sanat, spor ve medya camiasında kurdukları ahbap çavuş düzeninin artık dağılmaya başladığının işaretleri olarak değerlendiriyoruz."
Necip Fazıl Kısakürek'in ömrünün "Batı mukallidi" olarak tarif ettiği, kendi halkına karşı nobran ama Batı karşısında ezik bu çevrelerle mücadeleyle geçtiğini aktaran Erdoğan, "Biz de son 21 yılımızı burada yaşadığı halde bize Paris'ten, Londra'dan, Washington'dan, hatta ve hatta Kandil ve Pensilvanya'dan seslenen Batı'nın gönüllü lejyonerleriyle mücadeleyle geçirdik. Diğerleri gibi inşallah bu mücadelemizden de zaferle çıkacağız. Türkiye'nin kültür sanat iklimi, mutlaka hak ettiği seviyelere ulaşacaktır. İnşallah bunu da sizlerle birlikte başaracağız." ifadelerini kullandı.
"SPORUN GÜNLÜK SİYASİ REKABETİN MEZESİ HALİNE GETİRİLMESİ YANLIŞTIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Galatasaray ile Fenerbahçe arasında Suudi Arabistan'da oynanması planlanan Turkcell Süper Kupa maçının ertelenmesine değinerek, şunları söyledi:
"Sözlerime son vermeden önce dün gece yaşanan hadiselerden duyduğumuz üzüntüyü burada altını çizerek vurgulamak istiyorum. Biz futbol başta olmak üzere Türk sporunun tartışmalarla değil, başarılarla gündeme gelmesini arzu ediyoruz. Hangi sebeple olursa olsun sporun günlük siyasi rekabetin mezesi haline getirilmesi yanlıştır, hatalıdır, sporumuza hiçbir faydası yoktur. Dün geceden itibaren muhalefet partilerinin yaptığı açıklamaları istismar siyasetinin yeni örnekleri olarak görüyoruz. Cumhuriyet 85 milyonun ortak değeridir. Gazi Mustafa Kemal, bu ülkenin banisidir. Daha düne kadar, affınıza sığınarak söylüyorum 'Siz Atatürk'ün askeri değil, itlerisiniz.' diyenlerle el ele, kol kola yürüyenlerin bugün söylediklerinin bizim nazarımızda hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur. Türkiye'nin ve Türk milletinin onurunu, haysiyetini, şerefini bizim nasıl savunduğumuzu CHP bilmese de tüm dünya çok iyi biliyor. Ülkemizin itibarını, bizim nasıl koruduğumuzu muhalefet bilmese de tüm insanlık gayet iyi biliyor. CHP ve şürekası ders vermeyi bıraksınlar, şayet samimiyseler gitsinler önce bölücü örgütün uzantısı ittifak noktalarından hesap sorsunlar.
Dünkü olayın mecrasından çıkarılarak şov ve provokasyon malzemesi yapılmasına müsaade edemeyiz. Hele hele müessif bir olay üzerinden milletin inancına ve mukaddesatına ahlaksızca dil uzatılmasını hiçbir şekilde mazur göremeyiz. Bu konuda yapılması gereken ne varsa, hangi adım atılması gerekiyorsa onu yapmaktan çekinmedik, çekinmeyiz. Dünkü hadiseden dolayı futbolseverlere, 20 yılım futbolla geçti, bunlar gibi tribünden seyretmedik ve spor camiasına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Tüm kulüplerimizden, sporun barışı, dayanışmayı, işbirliğini temsil eden fair play ruhuna samimiyetle sahip çıkmalarını bekliyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl ödül alan edebiyat, sanat, ilim erbabını tebrik ederek, Star ailesine bu güzel organizasyon için teşekkürlerini sundu.
Törende, "Doğdu Batmayan Güneş" temasıyla hazırlanan film, davetlilere izletildi.
(Kültür, sanat ve siyaset dünyasından çok sayıda kişinin de katıldığı gecenin sonunda Başkan Erdoğan, ödül sahipleriyle hatıra fotoğrafı çektirdi)
BAKAN ERSOY: NECİP FAZIL'IN DÜŞÜNSEL MİRASINI YAŞATMAK SORUMLULUĞUNU DA ÜSTLENİYORUZ
Törende konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek'in Türk edebiyatının ve düşünce dünyasının büyük bir değeri olduğunu söyledi.
Necip Fazıl Kısakürek'in sanatı gelecek nesilleri şekillendirmenin bir aracı olarak gördüğüne dikkati çeken Ersoy, "Necip Fazıl'ın kelimeleriyle dokunan eserleri, sadece bir şairin değil aynı zamanda bir düşünür ve vatanseverin de ifadeleridir. Onun mefkure ve sözleri sadece yaşadığı dönemde değil, günümüzde de yankılanmaya devam etmektedir. Necip Fazıl sadece bireysel düşünce dünyasıyla değil aynı zamanda toplumsal meselelere de kafa yorarak eserlerini kaleme almıştır. Onun eserleri sadece edebiyatla sınırlı kalmayıp eş zamanlı olarak bir düşünce okyanusunu da barındırmaktadır." dedi.
Bakan Ersoy, Büyük Doğu düşüncesinin Türk gençliğine yönelik hazırlanan manifestonun diğer bir adı olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:
"Büyük Doğu iman, tefekkür, aksiyon ve dava aralığını bir bütün halinde sunan bir rehberdir. Üstadın 15 devre ve 512 sayı olarak çıkardığı Büyük Doğu dergisi 14 kez kapanmış ancak tüm engellemeler, onu yolundan alıkoyamamıştır. Büyük Doğu, tasfiye edilmiş Doğu medeniyetinin en son temsilcisi olan Türklerin şahsında kaybedilen ruhu ihya etmenin sistemidir. Bugün Necip Fazıl'ı anmakla kalmıyor, aynı zamanda düşünsel mirasını yaşatmak sorumluluğunu da üstleniyoruz. Şunu unutmayalım ki Necip Fazıl'ın bizlere bıraktığı mirası gelecek nesillerle buluşturmak bizim için çok kıymetli bir görevdir. Onun kelimelerinden ilham alarak, toplum olarak daha bilinçli, daha duyarlı ve daha özgür bir gelecek için çaba sarf ediyoruz."
Necip Fazıl'ın şair Baki'den sonra "Sultanu'ş Şuara" unvana sahip ikinci şair olduğunun altını çizen Ersoy, 2024 yılının Türkiye'ye esenlik ve huzur getirmesi, Gazze'de yaşanan insanlık dramının birer an evvel son bulması dileklerini ifade etti.
HÜSREV HATEMİ NECİP FAZIL SAYGI ÖDÜLÜ'NE LAYIK GÖRÜLDÜ
Hüsrev Hatemi İhtisas alanı olan hekimlikteki araştırma ve incelemeleriyle önemli bir konuma sahip olmakla birlikte, edebiyatımıza nevi şahsına münhasır bir ses ve renk getiren şiirleri, denemeleri, hatıra kitapları, sohbetleri ve yetiştirdiği talebeleriyle medeniyet dünyamızda unutulmaz bir yer edinmesi sebebiyle Necip Fazıl Saygı Ödülü'ne layık görüldü.
BÜŞRA KAYIKÇI NECİP FAZIL MÜZİK ÖDÜLÜ'NE LAYIK GÖRÜLDÜ
Büşra Kayıkçı, müzikte yenilik arayışları, üretimdeki enerjisi, disiplinler arası çalışmaları, besteleri ve icralarıyla ülkemizde ve uluslararası müzik platformlarında gösterdiği başarıları sebebiyle Necip Fazıl Müzik Ödülü'ne layık görüldü.
Kayıkçı, "Kendimi esas ifade ettiğim yerim enstrümanım." dedi.
Necip Fazıl Müzik Ödülü'ne layık görülen Kayıkçı "Kubbe" adlı eserini icra etti.
NECİP FAZIL MİMARLIK ÖDÜLÜ SAHİPLERİNİ BULDU
H. İbrahim Düzenli, A. Asım Divleli, E. Selçuk Taşar, Ahmet Yılmaz, İ. Hakkı Yiğit ve B. Sami Ateşçi "Samsun Üniversitesi Ballıca Kampüsü'nde 1 ve 2 No'lu Tütün Depolarının Mimarlık ve Tasarım Fakültesi'ne Dönüşümü" projeleriyle bir endüstri mirası olan hangarlardaki ahşap ve çelikleri tekrar hayata dahil ederek malzemeyi yeniden kullanmaları, mekanın geçmiş ruhunu yenilenen mekana taşımaları, sürdürülebilir bir kampüs alanı oluşturmaları ve önemli bir mimari dönüşüm projesini hayata geçirmeleri sebebiyle Necip Fazıl Mimarlık Ödülü'ne layık görüldü.
Divleli, burada yaptığı konuşmada "Mimari bir eseri ortaya çıkarmak kadar onun hayat bulması da önemlidir." dedi.
SELAHATTİN SANCAKLI NECİP FAZIL GÖRSEL SANATLAR ÖDÜLÜ'NE LAYIK GÖRÜLDÜ
Selahattin Sancaklı, yönetmenliğini üstlendiği Akif dizisinde istiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un ailesi etrafında gelişen olayları, imparatorluğun çöküşüne giden yolda yaşanan sosyal kırılmaları, İstanbul'un işgal yıllarındaki aydın psikolojisini ve yabancı misyonerlerin faaliyetlerini, millete mal olmuş Akif gibi örnek bir şahsiyetin ödediği bedelleri, Kurtuluş savaşında verdiği mücadelenin toplumsal yansımalarını estetik ve başarılı bir sinema diliyle geniş kitlelerin ilgisini çekecek akıcılıkta televizyon dizisine aktarması sebebiyle Necip Fazıl Görsel Sanatlar Ödülü'ne layık görülmüştür
FİGEN YAMAN COŞAR NECİP FAZIL ÇOCUK EDEBİYATI ÖDÜLÜ'NE LAYIK GÖRÜLDÜ
Figen Yaman Coşar, Temiz bir Türkçe ve titiz bir üslûpla çocuklar için kaleme aldığı çok sayıda eserin yanı sıra, televizyonlar için hazırladığı çocuk programları, yürütmekte olduğu çocuk projeleri ve çocuğun dünyasını kavrayış ve onların ilgisine seslenişteki özenli çalışmaları sebebiyle Necip Fazıl Çocuk Edebiyatı Ödülü'ne layık görüldü.
Coşar, "Biz bütün dünyanın hamisiyiz." dedi.
NACER KHEMİR NECİP FAZIL ULUSLARARASI KÜLTÜR SANAT ÖDÜLÜ'NE LAYIK GÖRÜLDÜ
Nacer Khemir, Modernizm ve küresel dayatmaların çarkları arasında kaybolmuş, özünden kopmuş, varoluş gayesini unutmuş insana ilahi yaradılıştaki hikmeti yeniden hatırlatan, küresel ve ticari sinema anlayışına prim vermeden, gelenekten beslenen, kadim bilgeliğin imbiğinden damıtılmış ibretli hikâyelerle sinema sanatına dervişane bir bakış kazandırması sebebiyle Necip Fazıl Uluslararası Kültür Sanat Ödülü'ne layık görüldü.
Nacer Khemir, "Necip Fazıl, bir şair ve müteşekkir olarak ömrünü hakikatin hizmetine adadı. Zira trajediyi doğuran yalanlardır. Sayın Başkan , Filistin halkı şahsınızda bir hakikat adamı buldu." dedi.
RIDVAN TULUM NECİP FAZIL İLK ESERLER ÖDÜLÜ'NE LAYIK GÖRÜLDÜ
Rıdvan Tulum, "İnsansın ve Akşam" kitabındaki şiirlerinde modern bireyin çatışma ve çelişkilerini kavrayışta umut vaat eden sezgisi sebebiyle Necip Fazıl İlk Eserler Ödülü'ne layık görüldü.
Tulum, "Şair sezgisi olan insandır. Dünyada istisnadır onun sezgisi. Çünkü o, zaman zaman adaletin ve gerçeğin yerini işaret etmekle yükümlüdür." dedi.
SEMA BAYAR NECİP FAZIL İLK ESERLER ÖDÜLÜ'NE LAYIK GÖRÜLDÜ
Sema Bayar, yayınlanan iki hikâye kitabında nezih Türkçesi ve akıcı üslubuyla yoksul, kimsesiz, tutunamayan, kıyıya vuran insanlık hallerini melodrama düşmeden ele alan, simgesel, cesur ve şiirsel bir dille kurduğu hikâye dünyasını gerçeküstü anlatımın şaşırtıcı tasvirleriyle zenginleştirmesi sebebiyle Necip Fazıl İlk Eserler Ödülü'ne layık görüldü.
Bayar, "Ödülümü; Filistin özelinde dünyanın haysiyet davasını güden tüm direnişçiler ve kahraman Mehmetçiğimiz adına alıyorum." dedi.
AHMET AYHAN ÇİTİL, NECİP FAZIL FİKİR-ARAŞTIRMA ÖDÜLÜ'NE LAYIK GÖRÜLDÜ
Prof. Dr. Ahmet Ayhan Çitil, metafizik, matematik, din, ahlâk, sosyal bilimler, yapay zekâ, hukuk, şiddet, mantık gibi faklı konuları birbirine eklemlenmiş bir bütünlük ve felsefi zemin içinde ele alması, akademik çalışmaları ve Kant felsefesi üzerine yapmış olduğu kapsamlı inceleme ve araştırmaları sebebiyle Necip Fazıl Fikir-Araştırma Ödülü'ne layık görüldü.
Törende konuşan Çitil, " İslam dünyası çok uzun zamandır krizde. Her zaman birinci sınıf düşüncelerle bu krizler aşıldı." ifadelerini kullandı.
SELAHATTİN YUSUF NECİP FAZIL HİKÂYE-ROMAN ÖDÜLÜ'NE LAYIK GÖRÜLDÜ
Selahattin Yusuf, toplumsal ve siyasal olaylar zemininde güç ve birey ilişkilerini sorguladığı romanlarında insan ilişkilerindeki açmazları, değerlerden kopuşu, hayal kırıklıklarını, aşkı ve içsel yolculuğu popüler edebiyatın tuzaklarına düşmeden, kuşatıcı ve şiirsel bir derinlik içinde ele alması sebebiyle Necip Fazıl Hikâye-Roman Ödülü'ne layık görüldü.
Törende konuşma yapan Yusuf, "Türkiye, Sayın Başkan mız sayesinde uzun farları yanan bir ülke haline geldi. Türkiye'nin artık genel/siyasal bir perspektifi var." dedi.
ALİ GÜNVAR NECİP FAZIL ŞİİR ÖDÜLÜ'NE LAYIK GÖRÜ
Dr. Ali Günvar, yenilikçi tavrının yanı sıra geleneği kuşatan özgün sesiyle çok katmanlı bir şiir evreni kuran ve aynı zamanda, yayıncılık faaliyetleriyle uzun yıllardır Türk şiirine hizmet etmesi sebebiyle Necip Fazıl Şiir Ödülü'ne layık görüldü.
Ödül sahibi Ali Günvar, "Ben bu ödülü; Filistin'de şehit edilen ve kendi dillerinde şiir yazdırılmayan şairlere ithafen alıyorum." mesajını verdi.
NECİP FAZIL ÖDÜLLERİ 2023
Prof. Dr. M. Fatih Andı, Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç, Prof. Dr. Turan Karataş, Doç. Dr. Ahmet Murat Özel ve Necip Tosun'dan oluşan Jüri'nin aldığı kararlar neticesinde 2023 Necip Fazıl Ödülleri'ne layık görülen isimler şöyle:
Necip Fazıl Şiir Ödülü: Ali Günvar
Necip Fazıl Hikâye-Roman Ödülü: Selahattin Yusuf
Necip Fazıl Fikir-Araştırma Ödülü: Ahmet Ayhan Çitil
Necip Fazıl İlk Eserler Ödülü: Sema Bayar
Necip Fazıl İlk Eserler Ödülü: Rıdvan Tulum
Necip Fazıl Uluslararası Kültür Sanat Ödülü: Nacer Khemir
Necip Fazıl Çocuk Edebiyatı Ödülü: Figen Yaman Coşar
Necip Fazıl Görsel Sanatlar Ödülü: Selahattin Sancaklı
Necip Fazıl Mimarlık Ödülü: Samsun Üni. Ballıca Kampüsü'nde Tütün Depolarının Mimarlık ve Tasarım Fakültesi'ne Dönüşümü (H. İbrahim Düzenli, A. Asım Divleli, E. Selçuk Taşar & Ahmet Yılmaz, Y. İ. Hakkı Yiğit, B. Sami Ateşçi)
Necip Fazıl Müzik Ödülü: Büşra Kayıkçı
Necip Fazıl Saygı Ödülü: Hüsrev Hatemi