AİHM'den Türk yargısının kararına büyük saygısızlık! FETÖ'cü öğretmene koruma kalkanı
FETÖ ile mücadele kapsamında hakkında delil bulunan öğretmen Yüksel Yalçınkaya, meslekten ihraç edilerek tutuklandı. Hak ihlali yaşadığı iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yaptı. Türk yargısının verdiği kararı hiçe sayan AİHM, FETÖ'cüye yargılama masrafı için 15 bin Euro ödenmesinde karar kıldı. Sadece 6 günde 380 kez ByLock'a giriş yapan, örgüt elebaşının talimatıyla Bank Asya'ya para yatıran, bir gizli tanığın ifadesiyle deşifre de olan Yalçınkaya ile ilgili skandal karar, tepki aldı. Adalet Bakanı Tunç "AİHM'in yetkisini aşarak delil incelemesi yapmak suretiyle ihlal kararı vermesi kabul edilemez"
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ByLock kullanmak, Bank Asya'da hesabı olmak ve gizli bir tanığın ifadesiyle mahkûm olan öğretmen Yüksel Yalçınkaya'nın yaptığı başvuruyu karara bağladı. AİHM Büyük Dairesi, Yalçınkaya'nın açtığı davada Türkiye'nin insan hakları ihlalinde bulunduğuna karar verdi. AİHM, Sözleşmenin 7. maddesindeki kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesini ihlalden 11'e karşı 6 oyla, 6'ncı maddede yer alan adil yargılanma hakkını 16'ya karşı 1 oyla, 11'nci maddedeki örgütlenme özgürlüğü-dernek üyeliği hakkı yönünden ise oybirliğiyle ihlal edildiğine karar verdi. AİHM, Sözleşmenin 6. ve 8. maddeleri kapsamında kalan diğer şikâyetleri ise incelemeye gerek görmedi. Mahkeme ayrıca 10'a karşı 7 oy ile tazminata hükmetti. İhlal kararının bu açıdan yeterli olduğunu belirten mahkeme, buna karşılık 14'e karşı 3 oy ile Yalçınkaya'nın yargılama masrafları için 15 bin euro ödenmesine hükmetti.
Söz konusu kararın ardından başta Adalet Bakanı Yılmaz Tunç olmak üzere birçok isimden tepki geldi. Adalet Bakanı Tunç, AİHM'nin kendi içtihatlarında defalarca delilleri değerlendirme yetkisi olmadığını belirttiği halde, konu FETÖ yargılamaları olunca delil değerlendirme yoluna gittiğini kaydetti. Bakan Tunç, "AİHM, tarafsız bir yargılama yapmayacağını en baştan belli ederek hukuka ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı bir karar vermiştir" dedi.
AİHM YETKİ TECAVÜZÜNDE BULUNMUŞTUR
Bir tepki de MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız'dan geldi. Yıldız, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; 'ByLock kullanıcısı olan', 'örgütün talimatıyla Bank Asya'da hesap açan' , 'FETÖ terör örgütünün hiyerarşisine tabi olan' bir kişiye verilen 6 yıl 3 ay hapis cezasını hak ihlali olarak değerlendirdi. Bylock'un terör örgütünün haberleşme aracı olduğu adli hakikat olarak karar altındadır. AİHM'nin, Türk Mahkemelerinin kararına esas olan delilleri değerlendirme yetkisi yoktur. AİHM Büyük Dairesi yetki tecavüzünde bulunmuş, kendisini bağlayan sözleşmeye açıkça aykırı bir karara imza atmıştır" dedi.
HUKUKÇULAR DA KARARA TEPKİ GÖSTERDİ
AİHM'nin kararını değerlendiren Avukat Burak Bekiroğlu, söz konusu kararın yok hükmünde olduğunu belirterek, "Bylock kullanmak ve örgüt liderinin talimatı sonrası Bank Asya'ya para yatırmak suç değil miymiş? 10 yıldır AİHM'ye nüfus için her türlü girişimde bulunan ve her türlü kişiyle temasa geçen ve AİHM'nin kendi işleyiş usullerini dahi hiçe saydırarak terör örgütü lehine karar çıkartan FETÖ... Siz ABD'li senatörlere dahi yüklü bağışlar yaparak nüfus eden, ABD yargısına dahi Türkiye'de kullandığınız sistemle direkt nüfus etmiş bir terör örgütüsünüz AİHM'ye mi nüfus edemeyeceksiniz? Dolayısıyla AİHM nin FETÖ lehine vermiş olduğu karar, keenlemyekün batıldır. Zira Hukuk kurallarının yorumlanması ve delillerin değerlendirilmesi kural olarak ulusal mahkemelerin ya da derece mahkemelerinin takdir hakkı kapsamında kaldığından, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi bu tür başvuruları kabul edilemez bulmaktadır. AİHM bu kuralı çiğnemiştir" dedi.
TÜRK YARGISINA DARBE NİTELİĞİNDEDİR
"AİHM'nin kararı Türk yargısına darbe niteliğindedir" diyen Avukat Emir Akpınar, "AİHM'nin vermiş olduğu karar Türk Mahkemeleri'nin yerine geçerek vermiş olduğu bir karardır. Kendisi yargılama yapabilen bir mahkeme değilken, kararın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uygunluğunu denetlemesi gerekirken tüm bunları hiçe sayarak adeta yeniden bir hüküm tesis etme cihetine gitmiştir. Sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin üst makamlarının bu kararın uygulanıp uygulanmaması noktasında Avrupa Konseyi'ne taraf olup olmama noktasında Avrupa Konseyi'ne taraf ülke olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin taraflılıktan çekilmesi noktasına kadar gitmesi gerekmektedir" dedi.
Avukat Mücahit Birinci "AİHM yerindelik denetimi veya delil denetimi yapamaz. Burada delilleri tekrar değerlendirmek noktasında hareket etmiş. Delillerin değerlendirilmesi işi iç hukukun işidir. Adeta ilk derece mahkemesiymiş gibi veya temyiz mercii gibi AİHM'nin delilleri yeniden takdir edip böyle bir karar verilmesi hukuka aykırı, yok hükmünde bir karardır ve siyasi bir karardır. Bu tarz bir siyasi müdahaleye Türk hukuk sistemi açık değildir. Oraya attığımız imzanın bedeli terörle mücadelemizi engellemek olacaksa Türkiye Cumhuriyeti Devleti bunun karşısında durur. ByLock meselesi net bir delildir. ByLock'un indirilmesi dahi örgütle bağlantıyı temsil eder. Ayrıca sadece ByLock aranmıyor ki. ByLock, Bank Asya'ya para yatırma gibi birçok kriter bu terör örgütüyle bağlantıyı ortaya koyan deliller olarak nitelendirilmiştir. Özellikle ByLock meselesinin AİHM tarafından bu şekilde ortaya koyulması Türkiye'nin terörle mücadelesini zaafa uğratmak şeklinde bir aparat olarak kullanıldığını gösteriyor. Hukuk açısından son derece üzücü ve kendileri açısından da utanç verici bir karardır. AİHM'nin bu kararı yok hükmündedir. Bunun içinde Türk hukuk sisteminde hukuki bir etkisinin olacağı kanaatinde değilim" dedi.
"AİHM'İN DELİL DEĞERLENDİRME GÖREVİ VE YETKİSİ YOKTUR"
Emekli Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir: "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir FETÖ terör örgütü mensubunun başvurusu üzerine ihlal kararı vermiştir. Ilgili kişi hakkında ilk derece mahkemesi kararı istinaf ve Yargıtay denetiminden geçmiş ve bu mahkemelerde her türlü delil değerlendirilmiş hukum verilmiş ve kesinleşmiştir. AİHM in bu kararı hukuka ve kendi ictihatlarina bile aykırıdır. Zira Aihm bu dosyada delilleri yeniden kendi değerlendirmiş ve delilleri kabul etmemiştir. Halbuki kendi mevzuatında ve içtihatları da bu mahkemenin delil değerlendirme görevi ve yetkisi yoktur. Daha önce birçok kararında da bunu açıkça belirtmiştir. Konu Türkiye aleyhine ve terör örgütleri lehine olduğu zaman Avrupa'nın mahkemeleri bile hiç bir kurala ve hukuka uymamaktadır maalesef. Kaldı ki bu davanın AİHM nezdindeki sanık avukatı da başka bir firari FETÖ avukatıdır. Kaçak bir firariyi bile avukat olarak itirazlara rağmen kabul etmiştir. Velhasıl AİHM tüm kurallarını ihlal ederek Türkiye aleyhine karar vermiştir."
Hukukçular Birliği Vakfı Genel Başkanı Avukat Yaşar Baş: "AİHM kararını, inceleme konusu olaydan bağımsız olarak bakıldığında; Türkiye'nin FETÖ mücadelesini ve kullandığı yöntemleri onaylayan bir karar olarak görmemiz lazım... Detaylarda hukuka aykırı değerlendirmeler var ama önemli olan işin esası... Bu karar ile FETÖ'nün atipik bir terör örgütü olduğu tespit edilmiş olmaktadır. Bu çok çok önemli bir tespit.. Artık hiç bir Avrupa ülkesi FETÖ'nün terör örgütü olmadığını iddia bile edemez... Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin bazı maddelerini geçici olarak askıya almasının da, maruz kaldığı tehditle orantılı yani hukuka uygun olduğu kabul edilmiştir... Bu yönüyle AİHM, Türkiye muhalefetinden daha insaflı bir değerlendirme yapmıştır... ByLock'un, FETÖ'nün özel haberleşme programı olduğu, bu programı kullanmanın örgütle irtibatı göstermeye yeterli olduğu tespit edilmiştir. Bu da çok önemli bir tespittir... Bu tespit, KHK ile ihraçlar konusunda AİHM'in Türk hükümetinin uygulamasını desteklediğini göstermektedir... Bu konuda da AİHM'in yaklaşımı Türkiye muhalefetinden daha insaflıdır. By Lock'un hukuka aykırı delil olduğu iddialarını da AİHM kabul etmemiş, By Lock'un hukuka uygun delil olduğunun aktı çizilmiştir... Bu da çok önemli bir tespittir... By Lock konusundaki FETÖ'nün en çok ileri sürdüğü iddia, bu kararla geçersiz hale gelmiştir. Davacının maddi tazminat talebini reddetmesi de önemlidir... Yani AİHM davacıyı suçsuz bulmamıştır... AİHM baktığı davada bazı eksiklikler olduğuna karar vermiştir... Bu değerlendirmesi yanlış olmakla birlikte etkisi son derece sınırlıdır.. AİHM katarının davacı açısından doğuracağı etki şu olacaktır... AİHM'in eksiklik gördüğü hususlar tamamlandıktan sonra, mahkeme uygun görürse yeniden mahkumiyet kararı verebilecektir.. Dolayısısıyla; Türkiye Cumhuriyeti'nin FETÖ mücadelesini ve kullandığı yöntemleri onaylayan, FETÖ'yü terör örgütü sayan AİHM kararı; FETÖ'nün Avrupa ölçeğinde ipini çekmiştir."
BAM VE YARGITAY CEZAYI ONADI, AYM "HAK İHLALİ YOK" DEDİ
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, Yüksel Yalçınkaya'nın ByLock kullanıcısı olduğu, Bank Asya'da hesap hareketinin bulunduğu ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle irtibatı tespit edilen Aktif Eğitim-Sen isimli sendikaya ve Kayseri Gönüllü Eğitimciler Derneğine üye olduğu tespit edildi. Bu kapsamda, Yalçınkaya, 9 Eylül 2016'da Kayseri 3. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olduğu belirlenerek tutuklandı. Ayrıca, 1 Eylül 2016 tarihinde yayımlanan 672 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle ilişkisi olduğu gerekçesiyle meslekten çıkarıldı. Başsavcılık tarafından 6 Ocak 2017 tarihinde düzenlenen iddianame ile Yalçınkaya hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle iddianame düzenlendi. Yargılama kapsamında 9 Şubat 2017 tarihinde ByLock CBS sorgu sonucu dava dosyasına girdi. Bu rapora göre Yalçınkaya'nın 3 Ekim 2015 tarihinden itibaren ByLock kullandığı belirlendi. 21 Mart 2017'de Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi Yalçınkaya'ya TCK'nın 314/2 maddesi uyarınca silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi.
Duruşmalı olarak istinaf incelemesini gerçekleştiren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi (BAM) başvuranın ByLock kullanıcısı olup olmadığını tam olarak belirlemek için BTK'dan HTS ve CGNAT kayıtlarını istedi. Raporda Yalçınkaya'nın 6 günde 380 defa ByLock sunucularına bağlandığı tespit edildi. BAM, dosyada bulunan delillere göre 9 Ekim 2017 tarihinde Yalçınkaya hakkında ilk derece mahkemesince verilen mahkûmiyet kararında bir isabetsizlik bulunmadığını değerlendirdi ve başvuranın istinaf talebinin esastan reddine karar verdi. 30 Ekim 2018'de Yargıtay 16. Ceza Dairesi de Yalçınkaya'nın ileri sürmüş olduğu temyiz nedenlerinin yerinde olmadığını değerlendirerek temyiz davasının esastan reddine ve hükmün onanmasına karar verdi. 26 Kasım 2019'da Anayasa Mahkemesi de Yalçınkaya'nın temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine yönelik iddialarını açıkça dayanaktan yoksun olduğunu değerlendirerek başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verdi.