Türk siyasi tarihinde bir ilk! CHP'de 'Özel' tiyatro
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklenen ve seçim yenilgisi sonrasında sorumluluk üstlenmediğini belirten CHP Grup Başkanı Özgür Özel, yaptığı basın toplantısıyla partisinin genel başkanlığına aday olduğunu duyurdu. Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür, Özel'in basın toplantısındaki açıklamalarını değerlendiren bir yazı kaleme aldı.
14-28 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen seçimlerden hezimetle ayrılan CHP'de başlayan değişim hareketinin öncülerinden Özgür Özel, CHP Genel Başkanlığına adaylığını açıkladı. Parti genel merkezinde açıklamalarda bulunan Özel, Kemal Kılıçdaroğlu'na sert sözlerle yüklenerek, "Alınan sonuca bahaneler üretti, yenilginin sorumluluğu üstlenmedi. Güven duygusunu yitiren seçmenimiz duygusal kopuşa sürüklendi" dedi.
Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür, Özel'in basın toplantısındaki sözlerini değerlendiren "CHP'de 'Özel' tiyatro" başlıklı yazı kaleme aldı. İşte Övür'ün o yazısı:
CHP'de her seçim sonrası yaşanan yenilginin ardından ortalık biraz karışır, kurultay isteyen olur, sonra eğer yenilgi derin değilse muhalefette iktidar olmakla yetinilir ve sular durulur.
Bu kez işin rengi biraz değişmiş görünüyor. Çünkü hem yenilgi derin ve sarsıcı hem de son 4 yıldır "O makam" ve CHP Genel Başkanlığı hayali kuran, hazırlık yapan bir belediye başkanı var: Ekrem İmamoğlu...
İşte Özgür Özel'in CHP Genel Başkanlığı için adaylığını açıklaması bu beklentinin bir sonucu. Siyasi tarihimizde belki de ilk kez bir parti içi yarışın "vekâlet" versiyonuyla karşı karşıyayız. Bir anlamda CHP içinde "Özel bir tiyatro" oynanıyor.
Öyle olduğu için de Özel'in adaylık açıklaması baştan sona çelişkilerle dolu ve "güven" vermedi. Konuşmasında ne geçmişe yönelik derin bir analiz var ne de adını "Değişimin Yüzyılı, Yüzyılın Değişimi" gibi iddialı koyduğu önermesinde kendi deyimiyle "devrimci" bir perspektif.
Geriye dönüp bakın, Ecevit dönemi hariç her CHP kurultayı "değişim" için açıldı ve değişmeden kapandı.
Özel de aynısını yaptı. Yola, klasik CHP söyleminin ötesine geçmeyen, "Aydınlanmacı, Atatürkçü, sol, sosyal demokrat" kavramlarıyla çıktı ve bunu da kitlelere "değişim" diye sundu.
Üstelik inandırıcı da değildi. Bu konuşmayı önümüzdeki kurultayda yapsa büyük olasılıkla salonun öfkesiyle karşılaşırdı. Çünkü "koltuğunu koruyor" diye eleştirdiği Kılıçdaroğlu siyasetinin en yakın ve en güçlü destekçisi oydu. Eminim şu tespitleri CHP'lileri şaşkına çevirdi:
"Bu, seçimin kaybedilmesine dur diyemeyenlerin, bu kayba engel olamamanın üzüntüsünü duyanların, kahrını çekenlerin hikâyesidir."
"Partimizin seçilecek sıralardan 39 milletvekilini başka partilere vermesi, parti vicdanında, parti tarihinde unutulmayacak bir hasar bırakmıştır."
İyi de şimdi CHP'liler sormayacak mı, bütün bunlar olurken sen neredeydin? Neden hiç itiraz etmedin?
Tam aksine Özel, itiraz etmediği gibi Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adaylığını açıkladığı grup toplantısında en çok gözyaşı döken kişiydi.
Hayalini kurduğu İçişleri Bakanlığı'nın Ümit Özdağ'a verildiğinden haberi olmadığı gibi ona da itiraz etmedi.
En ilginci de CHP'nin dış politikasını danışman olarak Ünal Çeviköz'ün belirlemesine yönelik söyledikleriydi. Oysa o günlerde ne o göreve karşı çıktı, ne "Libya'da ne işimiz var" denildiğinde konuştu ne de seküler Hafter'in desteklenmesine itiraz etti.Ama daha vahimi, HDP dayatmasıyla CHP'nin Suriye tezkeresine "hayır" demesine en ateşli desteği Özel'in vermesiydi.
Bırakın son 12 yıllık sorumluluğu, Özel mayıs seçimlerinde yaşanan derin yenilgiden sonra bile Kılıçdaroğlu siyasetine açık destek verdi. İkinci turdan hemen sonra 5 Haziran 2023'te aynen şöyle diyordu:
"Parti içinde Kılıçdaroğlu istifa etsin diyen yok. Sosyal medyada var. Alınan sonuç genel başkanımızı rencide edecek, istifa çağrıları yapılacak sonuç değildir. Sosyal medyada Kılıçdaroğlu istifa etsin diyenlerin altını kazıyın ya AK Partili ya Cumhur İttifakı trolü çıkar."
Gördüğünüz gibi çelişkilerle dolu bir Özgür Özel var. Ve ne yazık ki CHP'nin yeni siyasi aktörlere en fazla ihtiyaç duyduğu bir zaman diliminde yaptığı bu çıkışla umut değil hayal kırıklığı yarattı.
Şimdi CHP'liler oturup şu soruya cevap versinler: 100 yıllık kurumsal bir parti, nasıl oluyor da cumhuriyetin 100'üncü yılında "Atatürk'ün koltuğu için" Özel çapında bir siyasetçi çıkarıyor?
Burada bir sorun yok mu ve tek sorumlu Kılıçdaroğlu mu?