Muğla Akbelen’deki provokasyon! Yazar Dilek Güngör, Berat Albayrak'ın sözleriyle tehlikeye dikkat çekti: 'Bir el’ yine devrede...
Türkiye, son 1 aydır başta CHP ve diğer marjinal muhalif guruplarca körüklenen Muğla Akbelen’de yaşanan provokasyonlara sahne oluyor. Muğla'nın Milas ilçesinde, yerli linyitten elektrik üreten Yeniköy Kemerköy Termik Santralleri'nin maden sahasının genişletilmek istenmesi CHP tarafından bir fırsat malzemesi yapılmak isteniyor. Sinsi planın perde arkasını Sabah Gazetesi Yazarı Dilek Güngör, bugünkü (9 Ağustos 2023) köşesinde kaleme aldığı “Bir el’ yine devrede!" başlıklı çarpıcı yazsısında analiz etti. Enerji üzerinden Türkiye'ye karşı oynanan oyuna değinen Güngör, CHP’ye yüklenerek 3 kritik soru yöneltti. Bir kesimin uluslararası işbirlikçileriyle Türkiye'deki her tür yerlileşme hamlesine karşı olduğunu ifade eden Güngör, "Yerli kömür stratejisini çizen dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın 'Burası çok önemli' kitabında dediği gibi; "Bir el Türkiye kendi kömürünü kullanmasın diye hep devrede... Nedense bu yapıların ithal kömür eylemi yaptıklarını hiç görmedik." cümlelerine yer verdi. İşte o çarpıcı yazının tamamı…
Muğla Akbelen'de yaşanan alçak provokasyonlar ile ilgili dikkat çeken noktalar Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı'nın ardından kürsüye çıkan Başkan Recep Tayyip Erdoğan tarafından dile getirilmişti.
Bu yaşananları dikkatlice takip eden Başkan Erdoğan, "Biz, çevreci görünümlü marjinallere aldırmıyor, sadece işimize bakıyoruz." demişti.
"Muhalefet görünümlü operasyon aygıtları" olduğuna işaret eden Başkan Erdoğan, yurt içindeki mankurtlar ve yurt dışındaki azılı düşmanlar tarafından Türkiye'nin hedef alındığının altını çizmişti.
"ÇEVRECİ GÖRÜNÜMLÜ MARJİNALLERE ALDIRMIYORUZ"
Başkan Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
Tek gayesi ülkenin ve milletin kalkınmasına, büyümesine, gelişmesine takoz koymak olanların tüm bu hakikatlerle ilgilenmediğini çok iyi biliyoruz. Biz, çevreci görünümlü marjinallere aldırmıyor, sadece işimize bakıyoruz. Ülkemizin kalkınma kervanını yürütmeye odaklanırken, maşaları ve sahiplerini ise kendi kinleriyle baş başa bırakıyoruz.
"MİLYARLARI AŞAN AĞAÇ DİKİMLERİ YAPTIK"
Buradan Ana Muhalefet Partisinin başına sesleniyorum; Muğla Belediyesi onların yönetiminde, onların yönetiminde Muğla Belediyesi varken buradan soruyorum, acaba bugüne kadar ne kadar zeytin ağacı diktiniz, zeytin fidanı diktiniz veya bunun dışında kızılağaç diktiniz, ne kadar ağaç diktiniz, çıkın bir de bunların rakamını açıklayın. Bir tane ağaç diktik diyemezler. Ama biz AK Parti iktidarı olarak geldiğimizden bu yana milyonlar değil milyarları aşan ağaç dikimleri yaptık, zeytin ağaçlarını, fidanlarını diktik.
"MANKURTLAR VE YURT DIŞINDAKİ AZILI DÜŞMANLAR"
Yurt içindeki mankurtlar ve yurt dışındaki azılı düşmanlarımız tarafından ülkemiz aleyhinde yürütülen yalan ve iftira kampanyalarının gerisindeki sinsi strateji her gün biraz daha çöküyor. Buna rağmen aynı karanlık stratejinin tezahürü taktiklerin bitip tükenmeyeceği anlaşılıyor. Muhalefet görünümlü operasyon aygıtlarının medyada, sosyal medyada, kendilerini rahat hissettikleri kimi kamusal alanlarda sergiledikleri provokatif söz ve davranışların çoğu bu gayeye matuftur.
SABAH GAZETESİ YAZARI GÜNGÖR'DEN DİKKAT ÇEKEN YAZI: BİR EL' YİNE DEVREDE!
Sinsi planın perde arkasını Sabah Gazetesi Yazarı Dilek Güngör, bugünkü (9 Ağustos 2023) köşesinde kaleme aldığı "Bir el' yine devrede!" başlıklı çarpıcı yazsısında analiz etti.
Güngör, CHP'ye yüklenerek " Santral bugün kapansa ve bölgede elektrik kesilse ne olacak? Siz iktidara gelseydiniz bu santrali kapatır mıydınız? Eğer 'kapatırdık' diyorsanız elektriği nereden sağlamayı planlıyordunuz?" sorularını yöneltti.
Bir kesimin uluslararası işbirlikçileriyle Türkiye'deki her tür yerlileşme hamlesine karşı olduğunu ifade eden Güngör, "Yerli kömür stratejisini çizen dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın 'Burası çok önemli' kitabında dediği gibi; "Bir el Türkiye kendi kömürünü kullanmasın diye hep devrede... Nedense bu yapıların ithal kömür eylemi yaptıklarını hiç görmedik." cümlelerine yer verdi.
İşte o çarpıcı yazının tamamı…
"Son günlerin en çok konuşulan meselesi Akbelen...
Aslında bölgede neredeyse 4 yıldır Yeniköy-Kemerköy Santrali'ne karşı bir direniş vardı. Ama nasıl olduysa son bir haftadır muhalefinden fondaşına, terör örgütlerinden candaşına kadar herkes işin içine girdi. Başrolü, kimin fonladığı (!) belli olmayan çevre örgütleri kaptı.
Hatta dün CHP'nin önerisi üzerine Meclis Genel Kurulu olağanüstü toplandı. Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında Akbelen Ormanı için direnen İkizköylüleri getirdi. İkizköylüler diğer partileri de ziyaret etti.
Bu kadar organizasyon herhalde tesadüf olamaz!
Elbette yöre halkının samimi mücadelesine diyecek lafım yok...
Fakat buradan Gezi kalkışması çıkarmak isteyen marjinal örgütlere, ithal kömür lobilerinin fonladığı kesimlere karşı da uyanık olmak gerekiyor.
Niye mi böyle diyorum...
Esasında bunu anlatmak için belki de Yeniköy ve Kemerköy santrallerinin hikâyesine baştan başlamak gerekiyor. İki santralin kuruluşu çok eskiye gidiyor. 1970'lere... O tarihte Türkiye'de ne kömür ne doğalgaz ne yenilenebilir enerji kaynakları var. Evdeki elektrik fuel-oilden ya da motorinden, hidroelektrikten sağlanıyor. 1973'te Arap-İsrail savaşı sonrası petrol fiyatları yükselince, bu ürünleri ithal eden Türkiye büyük bir enerji krizine giriyor. Arkasından siyasi ve toplumsal olaylar... Ve o dönemde yerli kömür rezervlerini seferber ediyor.
Soma, Afşin-Elbistan, Yatağan, Çayırhan ve Yeniköy Santrali gibi birçok santral kuruluyor. 1994'lerde ise Kemerköy Santrali... Devlet iki santrali de 20 yıldan fazla çalıştırıyor. O dönemde ithal kaynak bağımlılığı yüzde 20'lere kadar düşüyor. Bu durum ekonomiye de olumlu yansıyor. 2014'te ise iki santral de özelleştiriliyor. Hem de rekor bir bedelle...
Bugün yerli kaynaklardan elektrik üretiminin yüzde 60'a yaklaştığı Türkiye'de, kritik tesislerin başında geliyor Yeniköy- Kemerköy Termik Santralleri... Her gün 2 milyon hanenin elektrik ihtiyacına denk gelen üretim yapılıyor. Her 40 haneden 1'nin elektriği bu iki santralde üretiliyor. Büyük çoğunluğu bölge halkından oluşan 3 bin 100 kişi istihdam ediliyor. Dolaylı 15 bin kişinin geçimi sağlanıyor. Üretim yüzde 100 yerli kömürle yapılıyor. (Bu sayede geçen yıl 1 milyar dolarlık kaynak yurt içinde kaldı) Türkiye'nin elektrik üretiminin yüzde 2.5'i, Güney Ege'nin ise yaklaşık yüzde 62'si buradan karşılanıyor. Daha önce bölgeye gittim. Kömür üretiminin sona erdiği maden sahaları rehabilite edilip ağaçlandırılıyor. Zeytin ağaçları verim kaybına uğramadan taşınıp tarımsal üretime kazandırılıyor.
Velhasıl, 'kapansın' denilemeyecek kadar büyük bir işlevi var.
Üstelik de yerli kaynak...
Diyeceksiniz ki, bunları eylem yapan sözde çevreciler, oraya üşüşen muhalefet partileri bilmiyor mu?
Bal gibi biliyorlar.
CHP'YE YANITLAMASI İÇİN 3 KRİTİK SORU!
O yüzden CHP'ye şu soruyu sormak istiyorum.
-Santral bugün kapansa ve bölgede elektrik kesilse ne olacak?
-Siz iktidara gelseydiniz bu santrali kapatır mıydınız?
-Eğer 'kapatırdık' diyorsanız elektriği nereden sağlamayı planlıyordunuz?
Bu sorulara samimi yanıt verebileceklerini zannetmiyorum.
BERAT ALBAYRAK'IN SÖZLERİNİ HATIRLATTI: "BİR EL VAR..."
Fakat şunu iyi biliyorum,
Bir kesim uluslararası işbirlikçileriyle Türkiye'deki her tür yerlileşme hamlesine karşı... Yerli kömür stratejisini çizen dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın 'Burası çok önemli' kitabında dediği gibi; "Bir el Türkiye kendi kömürünü kullanmasın diye hep devrede... Nedense bu yapıların ithal kömür eylemi yaptıklarını hiç görmedik."