CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun iki Brütüs’ü! 'Asıl kavga daha derinde yaşanacak'
8'li koalisyonun adayı CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 28 Mayıs seçimlerinde aldığı yenilgi sonrası CHP'de hareketli günler yaşanıyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Grup Başkanı Özgür Özel CHP'de 'değişim' rüzgarını başlatırken, Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür, parti içinde başlayan iç hesaplaşmaya değindi. "Özel ve İmamoğlu'nun bir yandan da olağanüstü kurultay için imza topladıkları söyleniyor." diyen Övür, önemli değerlendirmelerde bulundu.
28 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçimi hezimetini "Ağır bir yenilgi değil" diyerek geçiştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na en güvendiği isimlerden bile "değişim" mesajı gelmeye başladı. Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür, CHP içinde başlayan iç hesaplaşmayı köşesine taşıdı.
İşte Övür'ün yazısı:
CHP'li siyasetçiler ve CHP destekçisi aydınlar, gazeteciler dün seçim sürecini doğru analiz edemedikleri gibi bugün de seçim sonrası yaşanan derin yenilgiden ders almış değiller.
Oysa bu seçimler, 100 hatta 150 yıl önce başlayan "Batıcı-Mandacı" zihniyetle mücadelenin bugüne yansıyan versiyonuydu ve açık bir yenilgiyle bitti. Tarihin yanlış yerinde duran siyasiler için artık tasfiye dönemi başladı.
Şimdiden işe "Kemal gitsin Ekrem gelsin" hesabı üzerinden baktıklarına göre nasıl bir yenilgi yaşadıklarının ve nasıl bir kavgaya sürüklendiklerinin farkında değiller.
Öyle olmasıydı, Kılıçdaroğlu "Pişmanlığım olmadı, yapılan her şey doğruydu" demez, yenilginin en büyük ortaklarından olduğu hâlde karşısına çıkmaya hazırlanan İmamoğlu da, "Değişmeyen tek şey değişim" diye içi boş bir söylemle ortaya çıkmazdı.
Bu hâliyle bile CHP, içinde "ihanetin ve entrikanın" olduğu derin bir kavgaya tutuşmuş görünüyor.
Kavganın bir ucunda yenilgiye doymayan ama koltuğu da bırakmak istemeyen Kılıçdaroğlu var. Ona karşı ilk isyan bayrağını da, elinden tutup siyasi aktör yaptığı İmamoğlu açtı. İmamoğlu'nun kısa siyasi tarihi aslında "ihanet"le dolu. Bunu "o makamı" işaret ettiği ilk günden gösterdi. Yetinmedi, Meral Akşener'le iş tutarak, Saraçhane Operasyonu'na cüret ederek, CHP MYK üyelerini kapsama alanına alarak sürdürdü.
Kılıçdaroğlu ise bütün bunları bile bile onunla "baba-oğul" ilişkisi kurduğu yalanını halkın gözünün içine baka baka söyledi.
Deyim yerindeyse tam bir "Brütüs" hikâyesiyle karşı karşıyayız. Ama bu daha işin başlangıcı ve CHP içinden kaç ihanet işareti gelir bilinmez.
İkincisi CHP Grup Başkanı Özgür Özel'den geldi. Özel şöyle diyordu:
"Sorumluluk almaktan kaçınmayacağım. Ama fedakârlıktan da geri durmayacağım. Konuşmam ve dinlemem gereken herkesle temas edeceğim. Parti kimsenin önünü kapatmamalı..."
Özel'in sözlerinde özel bir şifre yoktu. Zaten birkaç yıl önceden genel başkan olmak istediği biliniyordu. Burada CHP'lilerin "ihanet" diye yorumladıkları şey; Özel'in arka planda İmamoğlu ile kurduğu ilişkiydi. Bu ilişkinin bir ayağında da Akşener ve İP vardı.
CHP kulislerinde bu açıdan iki tez seslendiriliyor. İlk teze göre; İmamoğlu CHP'nin başına geçerse hem İyi Parti'yle yerel seçimleri paylaşmakta sorun çıkmaz hem de CHP marjinal unsurlarından arınıp daha "sağ" bir siyaset izleyerek merkeze oturur. Bu durumda CHP tabanının ne kadarını kaybedeceği meçhul.
İkinci tezin başaktörü ise Özgür Özel... CHP'liler; Özel'in İmamoğlu ile kapalı kapılar arakasında gizli bir pazarlık yaptığını ve İmamoğlu'na, "Sen acele etme, önümüzde bir erken seçim var. Partinin başına ben geçeyim, sen de cumhurbaşkanı adayımız olursun..." dediği söyleniyor.
Bu öneri İmamoğlu'nun aklına yatmış mı bilinmiyor ama Kılıçdaroğlu'nun buna karşı da harekete geçtiği biliniyor. Özelİmamoğlu ikilisinin hesaba katmadıkları bir isim, Mustafa Sarıgül artık devrede. Büyük olasılıkla Kılıçdaroğlu, parti içindeki bu kumpası öngördüğü için delege konusunda "tecrübeli" Sarıgül'ü partiye aldı.
Bu arada Özel ve İmamoğlu'nun bir yandan da olağanüstü kurultay için imza topladıkları söyleniyor.
CHP'yi yönetme kavgası nasıl biterse bitsin, asıl büyük kavga daha derinde yaşanacak ve "Batıcı" siyasi aktörlerin tasfiyesi bitmeden de sonlanmayacak.