7'li koalisyon "Kürtlük-Alevilik-Sünnilik" üzerinden neyi amaçlıyor? Kemal Kılıçdaroğlu ve Ahmet Davutoğlu'ndan tehlikeli kumar
7'li koalisyon masasının ortak adayı olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun son günlerde yaptığı "Kürt-Alevi" çıkışları sonrası, koalisyonun küçük ortağı Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da konuyu kaşıyarak "Alevi-Sünni çatışması olabilir, Alevi bir köy basılabilirdi" sözleriyle algı operasyonuna girişti. Davutoğlu, ardından "Sünnilik" teması altında bir video çekerek konuyu iyice kaşırken; Kılıçdaroğlu'na bu gelişmeler sonrası Adıyaman'da tepkiler geldi. CHP medyası olayları 'Kılıçdaroğlu'na saldırı şeklinde kamuoyuna servis ederken iki ismin yaptığı bu çıkışa ilişkin siyaseti derinden okuyan isimler çarpıcı tespitler yaptı. Peki koalisyon ortakları neden toplumun sinir uçlarıyla oynamaya başladı?
14 Mayıs'ta yapılacak seçimlere 22 gün kala, HDP destekli koalisyon masası toplumun sinir uçlarına dokunan bir siyaset tarzı benimsemeye devam ediyor. Verdikleri vaatler toplumda karşılık bulmayan koalisyonun aktörleri, son olarak Kürtlük, Alevilik ve Sünnilik üzerinden bir provokasyona girişti.
ÖNCE "KÜRT" PROVOKASYONU
Koalisyonda yaşanan uzun pazarlıklar sonrası ortak aday olarak açıklanan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, soluğu ilk olarak HDP'nin yanında alırken; oturulan pazarlık masası sonrası sergilediği kirli siyaset örneklerini artırmaya başladı. Kılıçdaroğlu "Milyonlarca Kürt'e terörist muamelesi yapılıyor" şeklinde iftira atarken, bu yöntemle Kandil'in siyasi uzantısı HDP ile yaptığı iş birliğini meşrulaştırma çabası içerisine girdi.
SONRA "ALEVİLİK" ÜZERİNDEN ALGI OPERASYONU
Kürt provokasyonu sonrası CHP lideri bu kez de gündemde herhangi bir konu olmamasına rağmen çektiği bir video ile "Alevilik" çıkışı yaptı. Sosyal medya hesabı üzerinden bir video paylaşan Kılıçdaroğlu, Türkiye'de mezhep tartışmaları yaşandığını ve sistemin ayrıştırıcı olduğunu iddia ederek akılalmaz bir algı operasyonuna girişti.
KÜÇÜK ORTAK DOZAJI ARTIRDI
Koalisyonun küçük ortaklarından Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu da provokasyonu körükleyerek dozajı artırdı. CHP'nin yayın organı Halk TV'ye katılan Davutoğlu, "Kürt ve Alevi" başlıklarını açarak askerin deprem bölgesinde sahada olmadığı iftirasını da araya sıkıştırıp toplumun sinir uçlarıyla oynayan açıklamalar yaptı. Davutoğlu, "Ben çok korktum ne zaman biliyor musunuz? Depremin üçüncü günü Adıyaman'a gittim. Tek bir asker yoktu o sokaklarda. Orada organize bir grup gitse bir Alevi veya bir Kürt köyünde bir katliam yapmaya kalksa önünü durduramazsınız." ifadelerini kullandı.
"SÜNNİ" PAYLAŞIMIYLA ÇANAK TUTTU
Davutoğlu bu sözlerinin ardından bir de sosyal medya hesabı üzerinden paylaşım yaptı. Kılıçdaroğlu'nun "Alevi" paylaşımına göndermede bulunan Gelecek Partisi lideri "Sünni" başlığıyla bir paylaşım yaptı.
Söz konusu videoda Kılıçdaroğlu'nun yürüttüğü kirli algılara destek veren Davutoğlu, "Evet, ben bir Sünni'yim ama Alevi vatandaşlarımızın hakkını korumak, savunmak öncelikle benim görevim" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, "Kemal Bey'e selam ediyorum. Mesajınız alınmıştır. Ve eminim ki bizim mesajımız da bütün toplum tarafından alınacaktır" dedi.
GERÇEKLER KOALİSYONUN YANSITTIĞINDAN ÇOK FARKLI
Oysa gerçekler koalisyon masasının yansıtmaya çalıştığından çok farklı. Başkan Erdoğan liderliğinde Türkiye'de birliği ve kardeşliği pekiştirmek adına olumlu ve somut adımlar atıldı. Son olarak Başkan Erdoğan'ın talimatı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kuruldu.
Kararın Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesinin ardından Başkan Erdoğan, "Alevi-Bektaşi vatandaşlarımız ile cemevlerimizin ihtiyaçlarını karşılayacak Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığımız Resmî Gazete'de yayımlanarak kuruldu. Demokratikleşme reformlarımızdan bir tanesi olan bu adım ülkemize ve Alevi-Bektaşi kardeşlerimize hayırlı olsun" açıklamasını yaptı.
TEHLİKELİ BİR KUMAR!
Kemal Kılıçdaroğlu ve Ahmet Davutoğlu'nun körükleyerek Adıyaman'ı işaret ettiği provokasyon sonrası bölgede Kılıçdaroğlu'na tepki gösterildi. CHP yandaşı isimler ve CHP medyası olayı 'Kılıçdaroğlu'na saldırı' şeklinde servis etti.
Yaşananları Sabah yazarları çarpıcı tespitlerle aktardı. Sabah Yazarı Melih Altınok "Tehlikeli bir kumar" başlığını atarken Mahmut Övür "Kürtler aleviler ve Kılıçdaroğlu" başlığı ile meseleye ışık tutarak Başkan Erdoğan'ın Alevi vatandaşlar için attığı adımları sıraladı.
Altınok'un yazısı şu şekilde;
Demokratik dünyaya mensup laik bir hukuk devletinde, Cumhurbaşkanı adayının kendini mezhebiyle tarif etmesi "ayrımcılığa karşı dik bir duruşmuş".
Hadi oradan...
Faşizm konuşma yasağı değil söylem mecburiyetidir.
Bu çağda devletin bile artık vatandaşına soramadığı için kimliklerden çıkardığı mezhebi, siyasetçinin kendine sıfat seçerek siyasileştirmesi ayrımcılığı körükleyen bel altı bir tavırdır.
Çünkü toplumumuzda ve siyasette böyle bir konu, tartışma yok. "Alevi misin Sünni misin" diye soranı attan düşmüşe çevirirler. Her konuda olduğu gibi Aleviler ile ilgili nefret söylemine başvuran marjinal bir kesim olabilir. Neler yok ki? Kimileri de rahibelerle fotoğraf çektirip yolda gördüğü çarşaflıya "İran'a git" diye bulaşıyor.
Ayrıca Kılıçdaroğlu'nun "O Alevi ise ben de Sünni" diye sahneye fırlayan ortaklarının lüzumsuzluklarını görmüyor musunuz?
7'li masanın küsuratlarından Davutoğlu aklına düşen karpuz kabuğunu heyacanla anlatmaktan çekinmiyor mesela:
"Ben çok korktum, ne zaman biliyor musunuz? Depremin üçüncü günü Adıyaman'a gittim. Tek bir asker yoktu o sokaklarda. Orada organize bir grup gitse bir Alevi veya bir Kürt köyünde bir katliam yapmaya kalksa önünü durduramazsınız."
Hasbelkader de olsa 20 ay Cumhuriyetin başbakanlık koltuğunda oturmuş bir siyasinin, profesör olmuş yaşını başını almış bir adamın ağzından çıkacak laflar mı bunlar?
Çocuk oyuncağı mı bu iş?
Peki, Kılıçdaroğlu'nun ve dostlarının günümüz Türkiye'sinde konu bile olmayan mezhepleri ağzına sakız etmesini son derece faydalı bulan medyadaki "ılık muhafazkarlar" nasıl bir kumara yancılık ettiklerinin farkındalar mı?
Övür'ün 'Kürtler Aleviler ve Kılıçdaroğlu' başlıklı yazısı ise şu şekilde;
"Bari bayramda siyasi gerilimden biraz uzak kalınsaydı iyi olurdu ama olmadı. Muhalefet tam tersine hem şikayet ettiği hem de körüklediği kutuplaşmayla ilgili öyle şeyler yaptı ki, akıl sır erdirmek mümkün değil.
Bu konuda Kemal Kılıçdaroğlu'nu ayrı bir yere koymak gerekiyor. Kılıçdaroğlu uzun zamandır izlediği tahrip siyasetini bir üst düzeye taşıyarak önce Kürtlere ilişkin gerçekten siyasetin sınırlarını zorlayan kışkırtıcı bir açıklama yaptı: "Sevgili halkım, son yıllarda ne zaman seçim konuşsak, saray ne zaman seçimi kaybedeceğini görse Kürtlere toplu bir yaftalama, terörist muamelesi yapma durumu başlıyor. Utanç verici. Gerçekten de utanç verici..."
Gel de şaşırma, girdiği bütün seçimleri kaybeden Kılıçdaroğlu, yine girdiği her seçimde yüzde 50 civarında oy alan Erdoğan'a, "Ne zaman seçimi kaybedeceğini görse..." diye bir suçlamada bulunuyor. İnanılır gibi değil.
Evet, ortada utanç verici bir durum da var ama o, Kemal Bey'in attığı: "Kürtlere toplu terörist muamelesi yapma" iftirasıdır. Bu iftira olduğu kadar aynı zamanda çok tehlikeli bir kışkırtmadır da.
Kendi partisinin ırkçı ve ötekileşterici tarihini gizlemek için böyle bir yönteme başvuruyorsa işe yaramayacağı çok açık çünkü Kürtler CHP'yi ve tarihini iyi biliyor.
Dahası Türkiye'de bilinen ırkçı bir parti bile böyle pervasız bir siyasi dili kullanmazken, CHP gibi bir kitle partisinin genel başkanının bu dili kullanması akla, farklı bir misyon üstlendiğini getiriyor. Bir anlamda bu dil, şiddeti meşrulaştırdığı gibi çözüm süreçleriyle Kürtlerin hayatını zehir eden yasakları kaldıran Başkan Erdoğan'ı itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Böylece Kürtlerden oy alacağı hesabını yapıyor ama ülkeyi de tarihsel bir kopuşun eşiğine getiriyor.
Bunun bedeli çok ağır olur Kemal Bey, başka bir niyetiniz yoksa oy için değmez.
Gelelim "Ben Aleviyim" açıklamasına... Kılıçdaroğlu ilk kez Alevi olduğunu açıkladı:
"İlk oyunu verecek olan sevgili evlatlarım, ben Aleviyim. Hak Muhammed Ali inancı ile yetişmiş samimi bir Müslüman'ım..."
Kılıçdaroğlu'nun bu çıkışı da "masum" değil ve çok tartışılacak... Ama yine de önemli çünkü yıllardır üstlenemediği kimliğini, ilk kez Erdoğan döneminde üstlenmiş olması bile başlı başına bir devrim.
SESSİZ ALEVİ DEVRİMİ
Bu noktada sözü, kendisi de Alevi olan yazar Mehmet Çek'e bırakıyorum:
"Sayın Kılıçdaroğlu -seçim arifesinde de olsa- ilk kez mezhebinizi dile getirmiş olmanızdan bir Alevi olarak açıkçası mutlu oldum. Hele o `Hak Muhammed Ali inancıyla yetişmiş samimi bir Müslümanım` filanlarınız? Pehhhhh!
Çok bile beklediniz. Mezhebi kimliğinizi açıkça dile getirmek için bugüne kadar beklemiş olmanız belki tartışılabilir evet ama hepsi o.
Kaldı ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha Haziran 2022`de sizi bu anlamda cesaretlendirmek için; 'Mezhebinden dolayı biri sana aba altından sopa gösteriyorsa, korkma! Biz bu ülkede ana muhalefet partisi genel başkanının hakkını üç beş kendini bilmeze çiğnetmeyiz. Senin de yanında dimdik dururuz Bay Kemal. Sende dik dur, yeter ki sen aday ol' demişken?
Adaylık için icazet almaya gittiğin AB Büyükelçisi sana; `Pekala senin Aleviliğin n`olacak Kemal bey?` diye sorduğunda ezilişin, kendi çevrenden birileri 'Kılıçdaroğlu'nun Alevi olması Türkiye toplumu ve siyaseti için bir mesele' diye açıklamalar yaptığında sessiz kalışın hepsi ama hepsi gereksizdi Kemal bey.
Elbette, daha ilk günden Alevileri yok hükmünde sayıp, katliamdan katliama salmış, bu ülkede Aleviler hiç yaşamıyormuş gibi davranmış, Alevileri etnik, mezhepçi çift katlı ayrımcılığa, asimilasyona tabii tutmuş, gelmiş geçmiş bütün Alevi katliamlarında imzası olan CHP'nin Genel Başkanı olarak bir mahcubiyetiniz var, anlıyorum ama emin olun hepsi geride kaldı Kemal bey... İyi oldu bu akşam ki çıkışınız Kemal bey iyi.
(...) Rahat olabilirsiniz. Ve hatırlayın Sayın Kılıçdaroğlu, 20 yılda nereden nereye geldik?
Alevi/Bektaşi geleneğini temsilcileri, devlet katında ilk kez muhatap alındı.
Devletin zirvesinde ard arda `Alevi Çalıştayları` düzenlendi. Cumhuriyet kurulduğundan bu yana Aleviler ilk kez anayasal eşit yurttaşlık için masaya oturdular.
100 yıllık yalan-dolan Kızılbaş hikâyelerinden sonra Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitaplarına ilk kez 'Alevilik' konusu da eklenerek sadece Alevi çocukların değil Sünni çocukların da Aleviliği doğru öğrenilmesi yoluna gidildi.
Geçmişte yaşanmışlar adına Dersim Katliamı için devlet adına özür dilendi.
Hacı Bektaş ismini Üniversitelere veren,
İmam Hatip liselerinin yapısını örnek alarak Hacı Bektaş Lisesi kurup, bu liselerden Alevi dedeleri yetiştirilmesi
Tarihimizde ilk defa Alevi/Bektaşi klasikleri devlet tarafından basıldı.
Ülkede mevcut 1.684 cemevinin tamamının ihtiyaçları karşılandı.
Cumhurbaşkanı bizzat 8 cem evinin toplu açılış törenini gerçekleştirdi.
Tabii en büyük devrim sona saklandı. 9 Kasım 2022 günü Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı resmen kuruldu.
Şimdi siz de çıkıp korkmadan, çekinmeden hatta göğsünüzü gere gere `Ben de Aleviyim` diyebilirsiniz elbette. Hem de hiç mahalle baskısı altında ezilmeden, sizin mezhebinizden rahatsızlık bildirmişlere boyun eğmeden!
Arkanızda 'Bu topraklarda Alevi ve Sünniler birbirlerinin yegane hamileridir' diyen bir Cumhurbaşkanı var. Erdoğan var. İnşallah birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, müştereklerimize daha sıkı sahip çıkarak bütün sinsi ve alçak oyunları hep birlikte bozacağız bundan sonra."