En düşük emekli maaşı ne kadar olacak? Başkan Erdoğan'dan milyonlara zam müjdesi
Başkan Recep Tayyip Erdoğan katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin son derece önemli açıklamalarda bulunurken emeklilere de bir müjde verdi. Başkan Erdoğan en düşük emekli maaşının 7500 TL'ye yükseldiğini duyurdu. Diğer yandan yaşanan deprem felaketini değerlendiren Erdoğan deprem konutlarının ilk temelinin bugün atılacağını vurguladı. Üniversitelerde yüz yüze eğitime ilişkin de konuşan Başkan Erdoğan "YÖK'e gerekli talimatları verdik. 'Online sistemle biraz devam edelim' diyoruz. KYK yurtlarımız çok işimizi görüyor" dedi. Altılı koalisyonu ve CHP-HDP yakınlaşmasını değerlendiren Başkan Erdoğan "CHP ile HDP'nin azami müşterekleri olduğunu biliyoruz. HDP, masanın altından üstüne çıktı" ifadelerini kullandı. İşte detaylar...
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin son derece önemli açıklamalarda bulunurken emeklilere de Ramazan ayı öncesi büyük bir müjde verdi.
TÜRKİYE'YE RAMAZAN AYI MESAJI
Konuşmasına bu gece itibarıyla ramazan ayının idrak edildiğini anımsatarak başlayan Erdoğan, "Bu gece sahura kalkacağız ve ramazanın o manevi havasını inşallah teneffüs etmeye başlayacağız. Tüm İslam alemi için bu manevi huzur, özellikle depremde ebediyete uğurladığımız şehitlerimizin rahmetine ve onların şehadet makamının yücelmesine vesile olsun. Bu arada 100 bini aşkın yaralımız var, bütün yaralılarımızın şifa bulmasına vesile olsun." dedi.
DEPREM BÖLGESİNDE SON DURUM NE?
Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin 45'inci gününde yapılan çalışmalara ilişkin genel bir değerlendirmesi istenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, enkazın kaldırılması, çadır kentler, konteyner kentler ve prefabrik konutların yapılmasına süratle devam edildiğini söyledi.
Kalıcı konutların temellerinin atılmaya başlanacağını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yarın temel atmaya başlıyoruz. Bu kalıcı konutları da süratle söz verdiğimiz gibi inşallah bir yıl içerisinde bitirmeye Rabb'im bizleri muvaffak kılsın. Tabii bu ölçüde büyük bir yıkımın karşısında Türkiye'den daha hızlı refleks gösterecek, harekete geçecek başka bir ülke yok. Biz çünkü geçmişte de bunun imtihanlarını başarıyla verdik. Depremin ilk dakikalarından itibaren çok hızlı şekilde bir durum tespiti yaptık ve Türkiye'nin dört bir yanından ekipleri, araç, gereçleri bölgeye sevk ettik. Kabinemizin tüm üyelerini deprem bölgesine göndererek her birini bir ilin koordinatörü olarak oralarda görevlendirdik. Sağ olsun bakan arkadaşlarım o günden bugüne bölgeden hiç ayrılmadan orada bu koordinatörlük görevlerini yaptılar.
Her ilin milletvekilleri oralarda görev yaptı ve milletvekili arkadaşlarımın orada görev yapmalarıyla yetinmedik, tüm farklı iller de dahil olmak üzere başta o ilin valisi, yine orada bakan arkadaşlarıma, onlar da yardımcı oldular. Diğer illerden tüm belediyelerimizi, belediye başkanlarımızı, başta büyükşehir belediyeleri olmak üzere buraya sevk ettik. Tabii asker, polis, jandarma, sağlıkçı, madenci, itfaiyeci, aklınıza kim gelirse bölgeye gönderdik. Biliyorsunuz özellikle madencilerin bu yeraltı, maden çalışmalarında büyük kabiliyetleri var. Onları da buralara sevk ederek kendilerinden çok istifade ettik. Binlerce iş makinesini, uçağından helikopterine, gemisinden İHA'sına kadar tüm imkanlarımızı depremzedelerimiz için bu süreçte harekete geçirdik."
"TÜM ARAMA KURTARMA EKİPLERİNİN BAŞARILI ÇALIŞMALARINI GÖRDÜK"
Depremin ardından ilk birkaç saatte çalışmaların düzene girmesiyle de arama kurtarma, ardından enkaz kaldırma çalışmalarını profesyonelce yerine getirmeye başladıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabii ki o günlerde bir de ağır kış şartları var. Bu ağır kış şartlarına rağmen burada gerek dahili gerekse harici tüm arama kurtarma ekiplerinin başarılı çalışmalarını gördük. Yılmadılar, usanmadılar ve bu çalışmaları yerine getirdiler." dedi.
Depremlerin ardından ne kadar büyük bir millet olunduğunun bir kez daha idrak edildiğini söyleyen Erdoğan, "Milletimiz sağ olsun asrın felaketi karşısında asrın dayanışmasını gösterdiler. Çok hızlı bir şekilde 3 milyonu aşkın insanımızı bölge dışına tahliye ettik. Vatandaşlarımızın hiçbiri ne deprem bölgesinde ne de gittikleri yerlerde yalnız, çaresiz kalmadı. Bundan sonra da en önemli gündemimiz deprem olacak, tek derdimiz yaraları sarmak olacak." ifadesini kullandı.
DEPREMLERE İLİŞKİN SORUŞTURMALARDA SON DURUM NE?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yürütülen soruşturmalara ilişkin son durum hakkında da şunları söyledi:
"Depremde yıkılan binalarda sorumlulukları bulunanlarla ilgili yürütülen soruşturmalarda savcılarımız devrede. 1364 şüpheli hakkında şu ana kadar işlem başlatıldı. Bu arada 302 şüpheli tutuklandı ve 466 şüpheli adli kontrol altına alındı, 312 şüpheli hakkında da yakalama kararı çıkarıldı. Şüphelilerden 4'ünün yurt dışında olduğu, bunun yanında 64'ünün de öldüğü tespit edildi. Tutuklanan 302 kişiden 106'sı müteahhit, 163 kişi yapı sorumlusu, 15 şüpheli yapı sahibi ve 18 şüpheli de binada değişiklik yapan kişi.
Adli kontrol altındaki 466 şüphelinin de 85'i müteahhit, 294'ü yapı sorumlusu, 56'sı yapı sahibi ve 31'i de binada değişiklik yapan kişiler. Adli süreçler devam ediyor. İddianameler de soruşturmaların bitimiyle mahkemelere gönderilecek. Sürecin her aşamasının Adalet Bakanlığı başta olmak üzere yakın takipçisi olacağız. Milletime bu acıları yaşatan, sorumluluklarını yerine getirmeyen adalet önünde bunun hesabını verecek. Buradan kaçış yok."
"BİZ BU İŞTE ÇIRAK DEĞİLİZ, KALFALIĞI DA GEÇTİK USTALIĞI YAKALADIK"
Kalıcı konutların yapımına ilişkin planlamanın ne aşamada olduğu sorusu üzerine Erdoğan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının hem geçmiş deneyimleri hem de tip projeleri olduğunu söyledi.
Şehirlerin yeniden inşa ve ihya döneminin resmen ve fiilen başladığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçmişte attığımız adımlar var. Hep söylüyorum Van'da, Bingöl'de, İzmir'de, Antalya'da, Muğla'da, Manavgat'ta bu işleri yaşadık. Biz sadece şehirlerde o devasa dikey mimari tarzı değil, bir taraftan zemin artı 3-4 türü binalar yaparken bir taraftan da köy evlerini yapmak suretiyle de bunları ispatladık. Yani biz bu işte çırak değiliz, kalfalığı da geçtik ustalığı yakaladık." dedi.
Binlerce mimar, mühendis, yüzlerce akademisyen, on binlerce işçinin yeni yerleşim yerlerine ilişkin sahada kapsamlı bir çalışma yürüttüğünü vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bir taraftan zemin etütleri hızla devam ediyor. Bu zemin etütleriyle birlikte de artık öyle sulak yumuşak zemin değil, sert zeminlerde kalıcı konutların yapılması çalışmalarını sürdürüyoruz. 21 Şubat'tan bugüne kadar Gaziantep'te 13 bin 629, Adıyaman'da 2 bin 280, Kilis'te 645, Hatay'da 2 bin 928, Kahramanmaraş'ta 8 bin 773, Şanlıurfa'da 897, Malatya'da 6 bin 644, Elazığ'da 505, Adana'da 1171, Osmaniye'de 1657 ve Diyarbakır'da 1122 olmak üzere toplam 40 bin 104 afet konutunun ihalesi yapıldı.
Yine Osmaniye'de 600, Kahramanmaraş'ta 620, Malatya'da 2 bin 800, Adıyaman'da 1500, Şanlıurfa'da 300, Gaziantep'te 310 ve Kilis'te 93 olmak üzere 6 bin 223 köy evinin de ihalesi yapıldı. Böylelikle afet bölgelerinde toplamda 46 bin 327 afet konutu ve köy evinin yapım süreci başladı ve inşallah bir yıl içerisinde 11 ilimizde 319 bin, toplamda 650 bin konut inşa ederek bunu hak sahiplerine teslim edeceğiz. Yarın ziyaret edeceğimiz Kahramanmaraş'ta 8 bin 773 konutumuzun temelini Devlet Bey'le birlikte atacağız."
"FAY HATTININ ÜZERİNDE KONUTLAR YAPILMIŞ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "artçı sarsıntılar sürerken kalıcı konutlar için temel atmanın sağlıklı olmadığı" eleştirilerinin hatırlatılması üzerine şu yanıtı verdi:
"Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Bu konularda ilk defa bu adımları atmıyoruz. Bunu söyleyenlerin tabii geçmişinde bu tür adımlar yok. Yani sen bir seneyi hedef olarak koyarsın da bu 13 ay olur, 14 ay olur, 15 ay olur. Bunu Van gibi o devasa depremde ispat ettik. Van'ın merkezinden ta Erciş'ine kadar. Şu anda bu işi yaşamak, görmek isteyenler Van'a giderler, şöyle Edremit ilçesinden bir Van Denizi'ni seyrederler. Van Denizi'ne nazır böyle bir yeri o depremin ardından gerçekleştirmiş olan bu iktidar. Aynı şekilde Erciş'i baştan aşağı yaptık, gerçekleştirdik. Mesela İzmir'de, aynı şekilde dikey mimariye girmiyoruz ve dikkat edin ilk yaptığımız iş hemen süratle zemin kontrollerini yapmak oldu. Yani o sulak zeminlerde, bölgelerde değil.
Tabii Hatay'da düşünün, yani Amik Ovası'nın uzantılarında maalesef bu konutlar, bu inşaatlar yapıldı. Bunlar yapılınca da ne oldu? Şimdi aldığımız bilgilerde buraların tamamen fay hattı olduğu söyleniyor."
Erdoğan, fay hattının üzerinde yapılan konutların hepsinin 1999'dan önceki dönemlere ait olduklarını ifade etti.
KAMU İNŞAATLARINDA SİSMİK İZOLATÖRLER KULLANILACAK
Deprem bölgesindeki vatandaşların uyarıya rağmen hasarlı evlere girdiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bundan sonraki süreçte temennimiz odur ki bu uyarılara uyarlar. Biz de hedefimizi zemin artı 3, zemin artı 4 şeklinde elimizdeki tip projelerle hareket ederek bu adımları atacağız. Hatta devletin konutları veya kendine ait olan inşaatlarını da sismik izolatör kullanarak yapacağız. Maliyeti her ne kadar biraz artsa da bunların talimatını da Murat bakanıma verdim, maliyetlerden de kaçınmayalım, sismik izolatörleri de kullanarak inşaatlarımızı böyle yapalım. Kısa bir süre önce biliyorsunuz İstanbul'da devlet yetkilileri ve akademisyenlerle 110 kişilik bir toplantı yaptık. O toplantının ikincisi Gaziantep'te Murat bakanımın riyasetinde yapıldı.
Van ve Kütahya depremleri sonrası öğrendiğimiz, zemin etüdü doğru yapıldığı, zemin dayanıklılığı iyi tespit edildiği, zemin yeterli güçlendirme olduğu takdirde ve en önemlisi fay hatlarından uzak bölgeler seçildiği takdirde o bölgede inşaatlar yapılabilir. Biz zaten Elazığ depreminin üzerinden 15-20 gün geçtikten hemen sonra artçılar da devam ederken temellerimizi attık. Bugün hamdolsun yaşadığımız son depremde özellikle o gün inşa ettiğimiz konutlarımızın hiçbirinde en küçük hasar dahi meydana gelmedi. Şayet artçı depremler nedeniyle döktüğümüz beton ve kalıplarda herhangi bir hasar veya çatlak meydana gelirse çok hızlı bir şekilde çeşitli bazı tekniklerle onarımı yapılır. Şu an bölgede inşaatları tamamen bu kriterler üzerine planlıyor ve başlatıyoruz. Beton prizlenme, çatlak ve tahribat oluşumuna dair hassasiyetlerimiz var. Bu noktada beton döküm süreçlerini mühendislerimiz çok titiz ve dikkatli bir şekilde yapıyorlar."
İSTANBUL DEPREME HAZIR MI?
Ben İstanbul çocuğuyum. Orada doğdum, orada büyüdüm. Yaklaşık 5 yıl İBB Başkanlığını yaptım. İstanbul'u iyi tanıyorum. Aşırı derecede iddialı olmak yalan yanlış olur. Depremin tehdit etmeyeceği diyebilirim ki hiçbir şehir olamaz. Buna Ankara'da dahil. Deprem felaket telallığı yapmayı doğru bulmuyorum. Bu o şehirde yaşayan insanların o şehirlerde yaşama noktasında onları adeta tehdit altına almayı getirir. İstanbul Belediye Başkanı iken İstanbul'a girişi vizeye tabi tutma gibi tezim vardı. İstanbul'a her gelen rahatlıkla girsin, bu olamaz. İstanbul'a girmenin bir bedelinin olması lazım. Londra'ya giremezsiniz, belli kuralları var. Bunun sebebi nedir? Trafiktir. Oralarda araç otoparklar şunlarla ilgili olarak yasaklar konulmuştur. İstanbul'da 8 milyondu nüfus. Şu anda 15 milyonu geçti. Bir de tabii planlama noktasında İstanbul maalesef zannedildiği gibi planlanmadı, uygulamaya konulmadı. Kimse o planlara uymuyor. Bu zamana kadar iddiamız vardı. Kentsel dönüşüm dedik. Muhalefet kentsel dönüşümü rantsal dönüşümü rantsal dönüşüm diye tanımlamaya başladı. Rant toplama işi muhalefete ait. Bu işi iyi beceriyor.
CHP İNŞALLAH KENTSEL DÖNÜŞÜME KARŞI OLMAKTAN VAZGEÇER
Fikirtepe'de kentsel dönüşüm için adeta affınıza sığınıyorum yırtındık. Buradaki kentsel dönüşümü yeni yeni hayata geçirdik, o kadar sıkıntılar yaşadık. Aynı şekilde Üsküdar'ın Küplüce, Yavuztürk, Ferah Mahallesi'nde muhteşem konutlar yaptık. Benim vatandaşım oranın belli kısmında çok direndi. Yaptırtmadı. Kendi oturduğum yeri bile verdim. Bizi görsünler onlar da buna uysunlar diye Burhaniye'de. Şu anda oraları bir görseniz, oralardaki kentsel dönüşümün ne kadar güzel, hakikaten insanlara gurur, onur verici olduğunu görürsünüz. Bitenlerin dışında hala devam eden inşaatlar var. Çamlıca Camii'nin alt kısmını kapsayan bir yer. Manzarasıyla her şeyiyle çok çok güzel bir yer. Bazen takılıyorlar bana. Yapılan binanın bedeli en az bire beş, bire on katladı. Tabii giriş katlarında dükkanlar, mağazalar açılmaya başladı. Yapıldıktan sonra herkes 'Allah razı olsun' diyorlar ama oraya kadar çok çok çileden çıkarıyorlar. Bir gün cuma namazından sonra onlara hitap ettim, 'Ne olur şu binalarınızı yıkalım, kiranızı biz ödeyeceğiz, süratle bu yıkımları yapalım, korkuyorum, yarın bir gün buralarda deprem olur, ondan sonra bunun hesabını kime soracaksınız? Gelip Erdoğan'a soracaksınız, beni bu durumda ıakmayın' dedim. Bu tür şeyleri halkımla yaşayarak geliyoruz. Maksat şimdiden tedbirlerimizi alalım. Bütün tedbirlerimizi alıyoruz, alacağız. İnşallah bunlardan hummalı çalışmalarla en az hasarla bunları atlatmaya gayret edeceğiz. İnşallah CHP ve ortakları bu depremden ders çıkarmış olurlar da kentsel dönüşümün karşısında durmaktan vazgeçerler diyorum.
"ŞU ANDA ONLİNE SİSTEMİNE BİRAZ DAHA DEVAM EDECEĞİZ"
YÖK'e gerekli talimatları verdik. YÖK'te yüz yüze eğitimle alakalı nasıl Covid'de 2 sene sürdü. Online sistemle işi götürdük. İnşallah uzun süre olmayacak ama şu anda online sistemle biraz devam edelim. Şu anda KYK çok işimizi görüyor. Yurtlarda bir güven var. Osmaniye'de yurda gittim, baktım vatandaşlarım yerleşmişler. Yemek herşey orada çıkıyor. Çocuklar için abur cubur da var. Onlarla oturduk yemeğimizi yedik. Vatandaşla sohbetimde baktım güven var. Şartlar elverişli olursa uzaktan eğitimle yüzyüze harmanlandığı hibrit öğretim seçeneği tabii ki değerlendirecektir. Gereken adımların atılmasını sağlayacağız. Yüzyüze ile online mukayese edilemez. Türk Devletleri Teşkilatı ile artı yekvücud olduk. Onların sıkıntısında yanlarında olduk. Bizde sıkıntı olunca onlar bizim yanımızda oldu. Yaraların sarılmasına kadar kardeş ülkelerin desteğini gördük. Her türlü afete hazırlıklı olmalıyız. Başta Azerbaycan olmak üzere Kırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan sağolsun hepsi de geldiler. Buradaki çalışmaları aynı heyecanla takip ettiler.
"BİZ BİR HAYALİ DEĞİL GERÇEKLEŞTİRDİKLERİMİZİ KONUŞUYORUZ"
Milletim 20 yılda samimiyetimizi gördü bize inandı. Samimiyet üzerine, güven üzerine inşa edilen her birliktelik ebedidir. 20 yılda yaptıklarımız, eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, tarımda, dış politikada neler yaptık? Bundan sonra neler yapacağız. Bütün bunları vatandaşlarımıza anlatalım. Bir hayali konuşmuyoruz, gerçekleştirdiklerimizi konuşuyoruz. Biz göreve geldğimizde 6 bin 100 kilometre yol vardı bu yolu 29 bin kilometreye çıkardık. Otoyollardan otobanlara varıncaya kadar. Sadece İstanbul'dan İzmir'e 3,5 saate indi. Biz göreve geldiğimizde Türkiye'de 26 tane havalimanı vardı, şimdi 58. Vatanımızın dört bir yanını inşa ve ihya etmemiz gerekir dedik. Eğitimde attığımız adımar var. 78 üniversitemiz varken şimdi 208 üniversitemiz var. Şu anda Iğdır, Ağrı, Muş, Hakkari'ye varıncaya kadar üniversitemiz var. Benim Güneydoğu'daki vatandaşım, çocuğum üniversiteye girdiği zaman hali ne olacak demiyor.
"ŞEHİR HASTANELERİ OLMASAYDI KOVİDDE NE YAPARDIK BİZ?"
İlkokulda kitabımızı bulamazdık. Kırtasiyeciye gittiğimizde 1 hafta 10 gün sonraya gün verirlerdi. Bugünler CHP'nin günleriydi. Onlar bize bunu yaşattı. Şimdi sıraların üzerine bu kitapları koyuyoruz. Çocuklarımız kitaplarını önlerinde buluyor. Hastaneler noktasında, sağlıkta bizler sayın Kılıçdaroğlu'nun Bay Bay Kemal'in SSK'nın genel müdürü olduğu dönemleri biliyoruz. Rahmetli Savaş Ay'ın programında beyefendiyi gayet iyi anlatıyordu. Okmeydanı SSK'da afederseniz ölüp de rehine alınanları anlatıyordu. Bunları yaşadık. Şimdi orası Prof. Dr. Cemil Taşçı Şehir Hastanesi oldu, biz yaptık. Biz şehir hastanelerinden bahsediyoruz, çıkıyor bay bay Kemal 'biz şehir hastaneleri yapamayacağız' diyor. Ankara'da, İstanbul'da şehir hastaneler olmasaydı biz kovitte ne yapardık? Biz büyükşehirlerin tamamına bu şehir hastanelerini yapacağız. Sağlıkta başarılı olmaya mecburuz. Sağlıklı ülke olmadıktan sonra bir yere varmanız mümkün değil.
"TAHIL KORİDORUNDA TÜRKİYE'NİN BAŞARISI HERKESİN DİLİNDE"
Ulaşımda, tarımda, diplamaside aynı başarı devam ediyor. Rusya-Ukrayna savaşında arabulucu ülke olarak şu anda parmakla gösterilen tek ülke Türkiye. Biz zaten dünyada kabul görmüşüz bu konuda. Karadeniz Tahıl Koridoru olayında Türkiye'nin başarısı hepsinin dilinde. Sayın Putin, 'Ben tahıl koridorundan tahılı göndereyim, Avrupa'ya buradan yüzde 44 gitmesin, az gelişmiş Afrika ülkelerine gönderelim' diyor. Ben de kendisine 'Biz de bunu una çevrilelim ve az gelişmiş ülkeler egönderelim' dedim. Sayın Putin'le tekrar görüşmemiz olacak. Aynı şekilde gübrede ihtiyaçlar var. Bunları temin, tedarik edeceğiz. Bunları az gelişmiş ülkelere göndererek onları rahatlatmanın gayreti içerisinde olacağız. Sıfır atık konusunda Türkiye'nin örnek uygulamaları var. Bizim hanım BM'de bir sunum yapacak. Bir şeyler yapıldığı için bu davetleri alıyorsunuz. Türkiye'ye yaşattığımız her bir sessiz devrim niteliğinde yapısal reformları dile getirsem günler sürer.
"KIZILELMA DİYORSUN ADAM ANLAMIYOR"
Nereden nereye diyorum ya, iki kelimenin arasını anlatmakla bitmez. Kimine Ayasofya derim, kimine Karabağ derim. Biz Ayasofya, Karabağ dediğimiz zaman anlayanlarla beraber yol yürüyoruz. Kimine TOBB derim. Anlayanı var, anlamayanı var. Bazısında Karadeniz'de doğalgazı keşfettik derim geldiğimiz yeri kavrar. Kimine İHA, SİHA, Akıncı'yı anlattığımda bunu dünya anlıyor da bizde hala anlamayanlar var. Kızılelma diyorsun adam anlamıyor. Kızılelma bir ufuktur. O ufku yakalamak herkesin kârı değildir.
"DAĞIT SANDALYELERİ AL CUMHURBAŞKANLIĞINI HAVALARINDA"
Şu anda o masanın ortaya çıkardığı aday, biz Cumhurbaşkanı olduğumuz zaman bir cumhurbaşkanı yardımcımızı çıkardık diye bizimle istihza ediyordu, alay ediyordu. Şu anda bay bay Kemal, Cumuhrbaşkanına böyle bir soru sorulamaz, bu 15 de olur diyor. Böyle bir devlet yönetimi olabilir mi? Şu anda Ankara ve İstanbul belediye başkanlarını Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak taltif ettiğini söylüyor. Terör örgütünün siyasi uzantısını da masaya koydu. Devlet yönetiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti bir kabile devleti değildir. Öyle lafla sadece ben buradan Cumhurbaşkanlığı kaparsam, herkese sandayeler dağıtırsam Cumhurbaşkanlığını alırım diye ülke yönetilemez. Tam anlamıyla eski Türkiye'deki koalisyon mantığı ile çalışıyorlar. Dağıt sandalyeleri al Cumhurbaşkanlığı havalarında, bu kadar basit.
AKŞENER'E HDP GÖNDERMESİ
HDP en başından beri bu masanın yedinci ortağı idi. Biz masanın altında demiştik. Şimdi masanın altından üstüne çıktı. CHP'nin HDP ile asgari müşterekleri olduğunu biliyoruz. HDP eşittir PKK'dır, YPG, PYD'dir. Bu denklemde CHP'nin yeri nerede kalıyor? Bunu benim milletim düşünsün. Benim vatandaşım millidir, yerlidir, özellikle dışarılardan yönetilen emperyal kafaların mahkumu değildir. Emperyal kafaların tamamen dışında milli ve yerli olan yönetime benim vatandaşım layıktır. Benim vatandaşlarımı Kürt de olsa, Zaza da olsa, bunların ölümüne neden olanları dışarı çıkartmak için gayret sarfediyorsak bunun hesabını ne bu dünyada ne de ebedi alemde veremeyiz? HDP'lerin planları arasında neler var? Kandil'deki talimatlarını uygulamak var. 6'lı Masa'nın görüştüğü HDP budur. Kandil'deki terörist elebaşları da zaten 6'lı Masa'nın kendileri için umut verdiğini söylüyorlar. Meral Hanım HDP de HDP'nin talepleri de masaya gelemez demişti. Şimdi HDP kumar masasına utormuş durumda. HDP elbette taleplerinin karşılanmasını isteyeceklerini açıkça belirtiyorlar. Bu talepleri Kandil belirliyor. 14 Mayıs'ta inşallah hepsine gereken dersi benim aziz milletim verecek.
İYİ PARTİLİ AĞIRALİOĞLU'NUN ÇIKIŞINA YORUM
Bu masanın ilkesizlik üzerine kurulu olduğunu hep söyledik. Masadakilerin birbirine pusu kurduğunu dile getirdik. Meral hanım bu masayı kumar masası olarak anlattı. Biz noterden gelecek talimatlarla hareket etmeyiz dedi. Hile hurda hainlik bu masada her şey var. Herkes birbirine çalım atıyor. İçlerinden bazılarının hakikati dile getirmesi tabii ki önemli. Yapılan açıklamalara baktığımızda. Buradan başarı beklemek mümkün değil.
"HÜDA PAR'IN CUMHUR İTTİFAKI'NA DESTEĞİNİ KIYMETLİ BULUYORUM"
Cumhur İttifakı'nın 14 Mayıs'tan zaferle çıkacağından ittifak olarak hiç kuşkumuz yok. Cumhur İttifakı'nın yerli, milliliğin, samimiyetin adresi. Şu anda Cumhur İttifakı'nın içerisinde yer alan BBP, HÜDAPAR'la ilgili uydurma yaklaşımlar var. Biz ittifakımızın ilkelerinde zaten uyumlu olmuşuz. Uyum olmasa Cumhur İttifakı'nın içerisinde yol yürümeyiz. Şu anda HÜDAPAR'a yakıştırılmak üzere çirkinlikler var. HÜDAPAR bunları kabul etmiyor, bizim terörle hiçbir ilgimiz olmaz diyor, tamamen yerli ve milli yapı. HÜDAPAR Cumhur İttifakına desteğini önemli ve kıymetli buluyorum. Eğer Karabağ'da, Kızılelma'da buluşabiliyorsak, eğitim, sağlık, adalet, emniyette aynı istikamette buluşabiliyorsak bizim ayrı kalmamız diye bir şey yok. Süreç içerisinde takvimi ayne uygulayabiliyorsak kapımızı kapatmamız mümkün değil. Şurada fazla bir zaman kalmadı.
"DÜNYADAKİ SİYASİ LİDERLERE BAKTIĞIMIZDA EN KIDEME BU KARDEŞİNİZ SAHİP"
Yenilenmeye, tazalenmeye, yeni başlangıçlar yapmaya her zaman ihtiyaç var. Kongre süreçlerimizde parti kadrolarını yeniliyor ve tabii ki gençleştiriyoruz. Beşeri sermayemiz çok zengin. Kabinede görev alabilecek yetkinlikle çok sayıda arkadaşımız mevcut. Dünyadaki siyasi liderler içerisinde baktığımızda kıdem konsunda en büyük, en ileri kıdeme bu kardeşiniz sahip. 20 yıldır Başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığa kadar görevleri ulusal ve uluslararası alanda gerçekleştirdik. Bütün bu hizmetlerimizde uluslararası kuruluşların, kurumların tüm organizasyonlarını yaşamış irisi olarak, uluslararası imzaları atan kimse olarak bu işin içerisinde bulundum. Kabineden olan arkadaşlarımın her birisinin şu anda belli illere adaylar olarak görevlendirdik. Hem deprem kuşağında hem de verdiğimiz illere gidecekler. Ağırlıklı olarak deprem illerindeki görevlerini daha çok önemsiyorum.
"FUAT BEY ANKARA'DAN ADAY OLACAK"
Fuat Bey Ankara'dan bir bölgeye onu da aday yapıyoruz. Bu adaylıkları belirlerken, Fuat Bey örneğin nereli? Yozgatlı. Ankara'da Yozgat nüfusu nerede yoğun? Diyelim ki ikinci bölgede. Fuat Bey'i de orada görevlendirip. Fuat Bey siyasete bizimle teknokrat, bürokrat girdi, şimdi siyasi formayı da giyerek koşturacak. Büyükşehirler bakan arkadaşlarım için en uygun yerlerdir. Onları büyükşehirlerden belirledik, çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
"AMERİKA'NIN GÖBEĞİNDE TÜRK EVİNİ İNŞA ETTİK"
Muharrem Bey'le ağız dalaşına, zihinsel repliğe girmeyi doğru bulmuyorum. Kendisi ne diyordu 'yenmiş de yenmiş, yenmiş de yenmiş' diyor. Bunu bay bay Kemal için söyledi. Ne oldu sonunda, mağlup oldu. Biz ne yaptık, bunlarla milletimizin karşısındayız. Eğitimde sağlıkta, adalette, ulaşımda neler yaptık. Dış politikada neler yaptık, bunlarla konuştuk. Bugün Amerika'nın göbeğinde BM'ni tam karşısına Türk Evi'ni inşa ettik. Buralarda kiralık yer bulamayız.
"SAPKIN AKIMLARLA MÜCADELE EDECEĞİZ"
Bizim ailenin korunması noktasında esas aldığımız başlık odur. Toplumuz sapkın akımlar nedeniyle kaygılı. Bu kaygıları görmezden gelemeyiz. İnsan hakları konusunda taviz vermeden sapkın akımların aile yapımızı tehdit edecek şekilde yaygınlaşmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Sapkın adımları kültürümüze, değerlerimize tehdit olarak görüyoruz, bunlarla mücadelede kararlıyız.
"KIYMA 119 LİRA, KUŞBAŞI ET 129 LİRA OLARAK BELİRLENDİ"
Bu artışlar tamamen spekülatif. Bunu maliyetle açıklayamazsınız. Spekülatif artışların önüne kesinlikle geçeceğiz. Bu konuda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız açıklamalarını yaptı. Makul fiyatlı ürünleri vatandaşlarımıza sunacağız. Et ve Süt Kurumu kıyma ve kuşbaşı miktarını iki katına çıkaracak fiyat kıyma için 119 lira, kuşbaşı et için 129 lira olarak belirlendi.
"MEHMET ŞİMŞEK BEY GÖREV DÜŞERSE SEVE SEVE YAPACAĞINI İFADE ETTİ"
Mehmet Bey benim geçmişte bakanım olmuş, mesai arkadaşım olmuş, yol arkadaşım. Kendisiyle ilgili özellikle insanımızın refahı, huzuru noktasında bundan sonraki süreçte de nasıl bazı değerlendirmeleri yapabiliriz kendisiyle ekonomik gelişmeler konusunda fikir alışverişinde bulunalım istedim. Sağolsun yurt dışından dönüştü yanıma geldi. Kendisinin fikirlerine çok çok önem veririm. Kendisiyle bu görüşmeleri ilk defa yapmıyoruz. Hem benimle hem arkadaşlarımla bu zamana kadar hep istişare halindeyiz. Bize desteği hep devam etti, şu anda da devam ediyor. 6'lı Masa siyaseti kirlettiği için bu tür toplantılar farklı anlamlar oluyor. Bizi kendileriyle karıştırmasınlar. Mehmet Bey'in yurt dışında bozamayacağı taahhütleri, danışmanlıkları var. Kendisiyle bundan sonraki süreçte de olabilir. Mehmet Bey görevler düşerse seve seve üstüne düşeni yapacağını söyledi. Davetime icabeti konusunda kendisine teşekkür ediyorum.
"EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI 7 BİN 500 LİRA OLACAK"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'in emeklilere yönelik bir müjdesi vardı; en düşük emekli aylığının ve emeklilere verilen bayram ikramiyelerinin yükseltilmesi için bir çalışma yürüttüklerini söyledi. Nasıl bir çalışma söz konusu ve asgari ücret için de benzer bir düzenleme, yeni bir artış söz konusu olur mu ara dönemde?" şeklindeki soruyu Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"Bu ekrandan o zaman bunu açıklayayım. Emeklilerle ilgili çalışmamızı yaptık ve bu rakamı da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız, Hazine ve Maliye Bakanlığımızla bu çalışmayı yaptık. Demek ki açıklamak yine bana kaldı. Şimdi çalışma tamamlanınca ayrıca sunacaklar ama ben bu akşam buradan güzel bir müjdeyi vermiş olayım. O da bunu 7 bin 500 lira olarak inşallah bu akşam buradan açıklamış oluyoruz. Hayırlı olsun.
"KEŞKE KATAR GİBİ ÜLKEMİZDE YATIRIMLARA GİREN ORTAKLARIMIZ OLSA"
Başkan Erdoğan, programda görüntüleri izlenen Milli Muharip Uçak'ın, insansız savaş uçağı Kızılelma'ya benzediğini belirtti.
"Savunma sanayi alanında ileriye yönelik hayalinin ne olduğuna ve muhalefetin özellikle bazı şirketleri hedef alan eleştirilerine ilişkin" görüşü sorulan Erdoğan, devletlerde devamlılığın esas olduğunu belirtti ve şöyle konuştu:
"Devletin yönetimine talip olan bir siyasetçi, dışarıdan gelen kredi veya sermaye için 'gelmeyin, gelirseniz sizi ben şöyle yok ederim, böyle yok ederim' demez, diyemez. Bu bir defa ne ahlakidir ne de bir ülkenin yönetimine talip olmanın özellikle şiarıdır. Böyle bir şey olmaz. Bu bir defa daha gelmeden gideceğini gösterir. Size yurt dışından gelecek olan sermaye, 'Bu nasıl bir anlayıştır?' der ve kapından içeri de girmez."
Savunma sanayinde İHA'ların, SİHA'ların, Akıncı'nın, Kızılelma'nın yapıldığını dile getiren Erdoğan, bunun dışında bir de devletin kendi kontrolünde yaptıkları bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Arifiye'de biz Katar'la ortak adımlar atıyoruz, Katar'la ortak olarak attığımız adımları 'Arifiye'deki bu tesisleri sattılar' diye yalan yanlış şeylerle anlatmaya çalıştılar. Böyle bir şey yok. Buyurun. İşte 'O Arifiye'deki tesisleri Katar'a sattılar' dedikleri Katar, 10 bin konteyneri nereye gönderdi? Şu anda bizim deprem bölgelerine gönderdi. Eğer bizim aramızda bu tür ilişkiler olmamış olsa Katar kalkıp hem ayni hem nakdi olarak bu tür destekleri buraya verir mi? Arifiye'ye gelirken bunlar kalkıp da 'Bize bunu bedava, ücretsiz verin' diye böyle bir şeyleri yok ki... Burada yüzde 51, yüzde 49 ortaklıkla ne yaptılar? Geldiler BMC'ye ortak oldular. Ama bunlar hiçbir şeyi araştırmıyorlar, öğrenmiyorlar ve yalan yanlış yaklaşımlarla milleti aldatmaya çalışıyorlar. Keşke bizim Katar gibi ülkemizde yatırımlara giren ortaklarımız olsa. Çünkü bizim küresel sermayeye her zaman ihtiyacımız var."
Erdoğan, 2002'de savunma sanayi sektöründe sadece 56 firmanın faaliyet gösterdiğini, bugün bu sayının 2 bin 700'e ulaştığını belirterek, "Burada çeşitliliği, rekabeti ve sektörün önünü açan biz olduk. Bugün savunma sanayinin hiçbir alanında tek bir firmanın faaliyet göstermesi söz konusu değildir." dedi.
Türkiye'de üretilen tankları örnek gösteren Erdoğan, bu tankların dışında mühimmatlar bulunduğuna işaret ederek, "Bütün bu mühimmatları şu anda Türkiye kendi bünyesinde üretiyor mu? Üretiyor. Ama geçmişte biz bu mühimmatları alabilmek için çalmadık kapı bırakmazdık. Ama şimdi bunları biz Türkiye'de üretiyoruz. Dolayısıyla da Allah göstermesin herhangi bir savaşta kimseye muhtaç olmadan bunları yürüteceksin." diye konuştu.
Millete bir şey daha duyurmak istediğini söyleyen Erdoğan, "Türkiye kolay kolay herhangi bir savaşın tarafı olmayacaktır. Türkiye hep barıştan yana olacaktır ve barışın savunucusu olacaktır. Dünya barışına da her türlü katkıyı nasıl sağlayacak bunun adımlarını atacaktır. Nitekim Rusya'da, Ukrayna'da yaptığımız görev de budur." ifadelerini kullandı.
"TOGG TÜRKİYE YÜZYILI'NIN GERÇEK NİŞANESİ OLACAK"
Ön siparişleri alınmaya başlanan yerli elektrikli otomobil Togg'la ilgili soru üzerine Erdoğan, Togg'un yollara çıkacak olmasının kendisini heyecanlandırdığını belirtti.
Togg'un 85 milyonun ortak gururu olduğunu dile getiren Erdoğan, "Şu ana kadar talep 80 bin." dedi.
Erdoğan, Togg'un yoğun sipariş aldığını, 60 yıllık hayali gerçeğe dönüştürdüklerini söyledi.
Togg'un 7 rengi bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, bu ay sonundan itibaren caddeleri zenginleştirecek Togg'un Türkiye Yüzyılı'nın gerçek nişanesi olacağını kaydetti.
Büyük bir gurur yaşadıklarını aktaran Erdoğan, Togg için 16 Mart'ta ön siparişlerin alınmaya başladığını anımsatarak ilk 24 saat dolmadan 22 bin 150 sipariş verildiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ne diyorlardı, 'Bu arabanın fabrikası nerede?' Fabrikayı açtık mı? Açtık. Sonra ne dediler, 'Üretemezsiniz.' 29 Ekim'de Togg'u banttan indirdik mi? İndirdik. Sonra ne dediler? 'Üretirsiniz ama satamazsınız.' Şimdi ne oldu? 75 binden fazla sipariş aldık. Bay Kemal, altılı koalisyon, bak nasıl satılıyormuş? 27 Mart'a kadar ben inanıyorum ki sipariş sayısı 100 bini geçer. Bunlar piyasaya yeni giren bir araç için muazzam sayılar."
Bunların milletin Togg'a olan güvenini, teveccühünü gösterdiğini söyleyen Erdoğan, "Milletimiz bu projenin, bu heyecanın ortağı, asıl sahibi. Hani biz hep diyoruz ya 'babayiğitler', asıl babayiğitler işte milletimiz, bu teveccühü ile gösteriyor." dedi.
Türkiye'de 2012'den beri satılan elektrikli otomobil sayısının 14 bin 780 olduğunu bildiren Erdoğan, 10 yılda satılan elektrikli otomobil sayısının beş katı kadar siparişi 6 günde alan Togg'un oluşturduğu havanın, Türkiye'nin elektrikli araçlara geçişte en hızlı mesafe kat eden ülkelerden birisi olacağını gösterdiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz otomobil diyoruz ama üreticileri ne diyor, 'akıllı cihaz' diyor. Togg akıllı cihazımızın üretim hedefi bu yıl 20 bin ama inşallah 2030'a kadar 1 milyon Togg üretmiş olacağız. Hayırlı olsun." diye konuştu.