Depremden etkilenen 10 il için OHAL tezkeresi TBMM'de kabul edildi!
Kahramanmaraş merkezli 10 ilde büyük yıkıma neden olan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler sonrası bölgede 3 ay olağanüstü hal (OHAL) ilan edilmesi için TBMM'de kabul edildi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, oylama öncesi yaptığı açıklamada, "Şu ana kadar 14 bin 351 kimliğini belirlediğimiz can kaybı mevcut. Enkazlardan çıkarılanlar da dahil yaralı olarak 63 bin 794 vatandaşımız kurtarılmıştır. Yıkılan bina sayısı 6 bin 444'tür." ifadelerini kullandı.
Depremden etkilenen 10 ili kapsayan OHAL tezkeresi TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.
TBMM Başkanı Şentop'un konuşması sonrasında, depremde hayatını kaybeden AK Parti Adıyaman Milletvekili Yakup Taş ve tüm vatandaşlar için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Ardından OHAL ilanıyla ilgili Cumhurbaşkanı Kararı'na ilişkin tezkere üzerinde görüşmelere geçildi.
İlk sözü hükümet adına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay aldı.
Hükümet adına konuşan Oktay, depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve millete başsağlığı ile sabır diledi; depremde hayatını kaybeden AK Parti Adıyaman Milletvekili Yakup Taş için TBMM Genel Kurulu'na ve yakınlarına taziyelerini iletti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Türkiye'nin, 6 Şubat pazartesi günü saat 04.17'de Kahramanmaraş Pazarcık'ta 7,7 büyüklüğünde ve aynı gün saat 13.24'te Kahramanmaraş Elbistan'da 7,6 büyüklüğünde meydana gelen iki büyük depremle sarsıldığını hatırlattı.
Odak derinliği yaklaşık 7 kilometre ve sığ odaklı bir deprem olduğunu anlatan Oktay, bunların Türkiye'nin son 100 yılda yaşadığı en büyük depremler olduğuna dikkati çekti. Fuat Oktay, şunları kaydetti:
"Art arda oluşan bu depremler ülkemizin her yerinde olduğu gibi etrafımızdaki birçok ülkede de hissedilmiştir. Yaklaşık 110 bin kilometrekare bir alanı etkileyen ve çok büyük bir yıkıcı etkisi olan bu depremler, 10 ilimizde çok geniş bir alanda can kaybına ve yaralanmalara neden olmuş, çok sayıda bina hasar görmüş ve yıkılmıştır. Hatta 11 de diyebiliriz buna, yine can kayıplarından ve etkilenen bazı bölgelerden dolayı. 110 bin kilometrekare, Avrupa'da birçok ülkenin yüzölçümü kadar veya ondan daha büyük bir alanı teşkil etmektedir. Bu deprem, Anadolu coğrafyasının son 2000 yıllık tarihçesinde 1668 Büyük Anadolu depremi ve 1939 Erzincan depreminden sonra meydana gelen en büyük üçüncü depremidir."
Oktay, depremlerin, Türkiye'nin en önemli aktif fay zonlarından biri olan Doğu Anadolu Fay Zonu'nun iki ayrı kolu üzerinde meydana geldiğini, bu depremler sonucunda yerkabuğunun yaklaşık 400 kilometrelik bir hat boyunca kırıldığını ve 3-4 metre yer değiştirdiğini belirterek, "Bu etki sahada demir yolu rayları, kara yolu ve benzeri birçok yapıda belirgin şekilde gözlemlenmektedir. Ana depremler sonrasında şu ana kadar farklı büyüklüklerde 1300'den fazla deprem meydana gelmiştir. Bu depremlerin 325'i 4 ve üzeri büyüklüktedir. Yine 3'ü 6 ve üzeri büyüklükte, eğer şu an itibarıyla veriler değişmediyse, 24 civarı da 5-6 arasında. Bu artçı deprem aktivitesinin daha uzun bir süre bölgede etkili olması beklenmektedir." diye konuştu.
- "DEVLETİMİZ VE HÜKÜMETİMİZ, TÜM KURUM VE KURULUŞLARIYLA CANSİPARANE BİR MÜCADELE BAŞLATTI"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, sadece iki büyük depremle değil aynı zamanda zorlu kış şartlarının getirdiği her türlü olumsuzlukla da mücadele etmek zorunda kalındığına işaret ederek, bu büyük felaketin gerçekleştiği ilk anda, saat 04.17'de, Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi müdahale çalışmalarına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında devletin ve hükümetin, tüm kurum ve kuruluşlarıyla cansiparane bir mücadele başlattığını ifade etti.
Depremden etkilenen illerde bakanların afetle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetlere nezaret ederken, kendilerinin de Ankara AFAD merkezinde tüm afet bölgesindeki çalışmaların koordinasyonunu yürüttüklerini dile getiren Oktay, "Sayın Cumhurbaşkanımız arama kurtarma çalışmalarını anbean bizzat, sadece takip etmiş değil, yönetmiş, dün ve bugün de deprem bölgesine giderek çalışmaları yerinde takip etmiştir." dedi.
Fuat Oktay, depremde yaşamını yitiren ve yaralanan vatandaşlara ilişkin son verilere değinerek, "Ne yazık ki, üzülerek ifade ettiğimiz can kayıpları boyutunda baktığımızda şu ana kadar 14 bin 351 kimliğini belirlediğimiz can kaybı mevcut. Enkazlardan çıkarılanlar da buna dahil, yaralı olarak 63 bin 794 vatandaşımız kurtarılmıştır. Yıkılan bina sayısı 6 bin 444'tür." bilgisini paylaştı.
Arama kurtarma faaliyetleri çerçevesinde sahada 24 bin 727 arama kurtarma personelinin fiilen çalışmalarına devam ettiğini anlatan Oktay, "Bunların içerisinde 5 bin 125 kişi, Türkiye'ye afetle mücadele çerçevesinde yardım teklifinde bulunan ülkelerden katılan arama kurtarma ekipleridir. Sahaya baktığımızda, arama kurtarma ekiplerinin dışında çok sayıda gönüllülerimiz, yerel yönetimlerimiz, sağlık personelimiz, güvenlik personelimiz, Emniyet güçlerimiz, Silahlı Kuvvetler personelimiz de bizzat faaliyet göstermektedir. An itibarıyla 113 bin 318 kişi fiilen afet bölgesinde çalışmalarını sürdürmektedir, görevlendirilmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
- "SAHADA 10 BİN 363 İŞ MAKİNESİ GÖREV YAPIYOR"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, iş makinelerinin önemine işaret ederek, ilk andan itibaren bölgeye iş makinelerinin sevkinin başladığını ve bunları yakından takip ederek ihtiyaç duyulan yerlere sevk ettiklerini vurguladı. Oktay, "Toplam şu an sahada 10 bin 363 iş makinesi görev yapmaktadır. Türkiye'deki araç takip sistemi olan iş makinelerinin yaklaşık üçte biri fiilen bölgede çalışmaktadır. Şu anda sahada fiilen faaliyet gösteren vinç sayısı 920'dir, ihtiyacı olan yerlere de yine kaydırıyoruz." ifadesini kullandı.
Çok farklı iş makinelerinin de sahada çalışmalarda yer aldığını aktaran Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Afetin olduğu ilk anda bir sıkıntımız vardı, bölgesel bazda da Türkiye genelinde de o günlerde hava şartları oldukça bozuktu, havadan ikmal noktasında ikincil afetleri yaşamamak için helikopterleri kullanamadık. Sahada çok yoğun tipi olan bölgeler vardı. Aynı zamanda Nur Dağı'nda da afetten kaynaklı hasar vardı, karadan götürmek istediğimiz için, yoğun trafik sıkışıklığı nedeniyle geçişlerin engellendiği bir dönemi yaşadık ilk anda. Ama ona rağmen sahaya, bütün imkanları yığmaya çalıştık. Özellikle havalimanının açık olduğu bölgelerde havalimanından doğrudan uçaklarla gittik ama helikopterleri ilk etapta kullanmayla ilgili sıkıntımız vardı. Hava araçları bizim için önemliydi. Şu an itibarıyla 81 uçak ve 79 helikopterle fiilen havayı çok yoğun şekilde değerlendiriyoruz. Sadece uçakların sorti sayısı 1122, helikopterler gece ve gündüz faaliyet içerisinde zaten. İskenderun Körfezi dahil o bölgede, tahliye de iş makinelerinin sevki de oradaki yangının söndürülmesi de dahil birçok alanda 22 adet gemiyi fiilen kullanıyoruz."