Bakan Bozdağ A Haber'de yanıtladı! Beyoğlu'ndaki patlamada detaylar netleşti: Kadın zanlı 45 dakika bankta bekledi
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, A Haber canlı yayınında, Beyoğlu'nda meydana gelen patlama ve gündemin diğer öne çıkan başlıklarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Bozdağ, saldırının faili kadının bankta 45 dakika kadar oturduğunu, kalktıktan kısa bir süre sonra da bıraktığı çantanın infilak ettiğini açıkladı. Teröristleri tüm dünyanın desteklediğini söyleyen Bakan Bozdağ, "Türkiye'ye karşı terör üzerinden bir vekalet savaşı var." dedi. FETÖ ile mücadelenin sürdüğünü belirten Bakan Bozdağ, "FETÖ binbir kılığa giren omurgasız insan tipi yetiştiriyor. Bunları tespit etmek kolay bir iş değil. Önemli yerlerden ayıklandılar ve organize hareket etmelerinin önü kesildi." diye konuştu. İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine ilişkin, önemli somut adımların atıldığını fakat nihai sonucun netleşmediğini söyleyen Bakan Bozdağ, teröristbaşı Fetullah Gülen de dahil 1172 kişi hakkında iade talebi yaptıklarını fakat bunlardan sadece 3'ünün Türkiye'ye iade edildiğini söyledi. İşte Bakan Bozdağ'ın açıklamaları...
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, A Haber'de canlı yayınlanan Canan Barlas ile Gündem programına konuk oldu. İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde yer alan İstiklal Caddesi'nde yaşanan ve 6 kişiyi hayattan koparak 81 kişinin de yaralandığı patlamaya ilişkin detayları aktaran Bakan Bozdağ, saldırının faili kadının bankta 45 dakika kadar oturduğunu, kalktıktan kısa bir süre sonra da bıraktığı çantanın infilak ettiğini açıkladı.
Bakan Bozdağ'ın gündeme ilişkin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
PATLAMA NASIL GERÇEKLEŞTİ?
Bir kadın bir bankta 40-45 dakika kadar oturuyor, kalktıktan bir süre sonra patlama oluyor. Şu anda o kadınla ilgili tüm veriler inceleniyor. Henüz ismi belli değil. Bütün kayıtlar takip ediliyor, bir takım arkadaşlarımız peşindeler.
"TERÖR EYLEMİ OLDUĞU DEĞERLENDİRİLİYOR"
Bir terör eylemi olduğu değerlendiriliyor. Hangi terör örgütü olduğu yapılan araştırmalar sonucu belli olacak. Olay yerinde parçalar dışında kanaat getirecek bir veri yok.
Bu olay nedeniyle pek çok asılsız haber sosyal medyada dolaşıyor. Sosyal medyada dolaşan asılsız haberlere itibar etmemesinde büyük fayda var.
"TERÖRİSTLERİ BÜTÜN DIŞ GÜÇLER DESTEKLİYOR"
Bütün terör örgütlerini dış güçler destekliyor. Dışarıdakiler içeridekileri kullanıyor. DEAŞ terör örgütü, uluslararası bir terör örgütü. Bir bakıyorsunuz İspanya'dan Amerika'ya, İngiltere'den Çin'e teröristler DEAŞ'a katılmaya geldiler. Ne ara DEAŞ terör örgütü bu dilleri, halkların psikolojisini bilen insanlar yetiştirdi de bu ülkelere gönderdi?
"TÜRKİYE'YE KARŞI TERÖR ÜZERİNDEN VEKALET SAVAŞI VAR"
Hepimizin uyanık olması lazım. Birden bire çıkıyor ve Suriye'nin dört bir yanını alıyor. Bir bakıyorsunuz şimdi başka bir yerde. Türkiye'ye karşı terör üzerinden bir vekalet savaşı var. Türkiye AK Parti hükümeti gelmeden önce otomatik silahı olmayan bir ülkeydi. Tayyip Bey ile dünya Türkiye'nin gücüne inandı. Lafta değil icraatta da güçlü bir Türkiye var. Söylemlerin altını atılımlar ile dolduruyor. Savunma sanayiinde kendi kendine yeten bir ülke haline geldik.
"BUGÜNE KADAR 1172 KİŞİ HAKKINDA İADE TALEP ETTİK 3 KİŞİ İADE EDİLDİ"
Onlarca ülkeden teröristleri talep ettik. ABD'den 232 talebimiz oldu. 1855 talep gelmiş FETÖ ile ilgili, 112 ülkeye 1172 kişi hakkında 1277 dosya göndermişiz. Bugüne kadar bize 3 tane iade var. Şu ana kadar da 122 tane deport edilmiş kişi var. İstediğimiz kişileri ABD de Avrupa ülkeleri de iade etmiyor.
"ABD, GÜLEN DOSYASINDA YETERLİ DELİL GÖREMİYORMUŞ"
Örneğin terörist elebaşı Fetullah Gülen ile ilgili dosyamız ABD'de. 2 defa orada görüştüm, yeterli delil tartışması yaptık. ABD bu delilleri görmezse, dünyada hiçbir iade için yeterli delil bulamazsını dedim. Adli makamlara gönderin, Türkiye aleyhine karar çıkarsa çıksın dedik. Adamlar bizim menfaatimizi düşünüyormuş, bizim aleyhimize karar çıkarmış! Biz 100 defa da reddetseler devam edeceğiz.
HAİN DARBE GİRİŞİMİ SIRASINDA NELER YAŞANDI?
Başkan oturumu kapatırsa, darbeci teröristler istediğini elde eder halk meclis korktu der diye düşündüm. Divanda İsmail Kahraman başkana kapatmayın dedik. Bize düşen burada ölmektir, gitmek isteyen gitsin dedim. Oturuma devam kararı alındı. Ben kürsüye çıktıktan sonra Meclis bombalandı. Camekan ve ışıklı noktaya ateş ettiler. Hedef genel kuruldu. Meclis'i susturmaya karar verdiler. Helikopterlerle kaç kez terörist indirme teşebbüsünde bulundular ama başaramadılar. İkinci bombadan sonra, o konuşmayı yaptım. Allah milletimizden razı olsun.
Bunu her yerde söylemiyorum, biz Rabbim nasip etti milletimize pek çok görevde hizmet ettik. Her insan gibi bizim de kusurumuz var, inşallah şehitlik nasip olur dedim. Şehit olmak benim için şereflerin en büyüğü. Ben karar verdim, her türlü çatışacak ya onları alt edecektik ya da onlar beni.
Bir kalkışma olduğu söylendi, Sayın Başbakan (Binali Yıldırım) milletimiz hükümetimiz ne yapıyor merak eder açıklama yapmalıyız şeklinde bir değerlendirmemiz oldu. TRT'ye bağlanmak istedik, işgal altında dediler bağlanamadık. A Haber'e bağlandık. Hedeflerden birisi de Külliye'ydi. Orada mücadelemizi sürdürelim dedik.
"12 EKİM TARİHİ FETÖ'NÜN BELİNİ KIRMIŞTIR"
HSK adli süreci başlattı. Biz savcılarımızla çok iyi bir iş birliği yaptık. Türk yargısı ilk defa yargıya biat etmedi. Darbecileri gözaltına alan tutuklayan Türk yargısıyla karşı karşıya kaldık. Demokrasimiz için büyük bir kazanımdır. HSK üyelerimiz bir araya gelerek istişareler yaptılar. Sürekli telefonlarla konuları bize bildirdiler. Onlarla ilgili karar ilk karar oldu. Açığa alındılar ve suç duyurusunda bulundular. Cumhuriyet Başsavcılıkları da adli süreçleri başlattılar. Yargıda birlik çatısı altında çok önceden birleşmişlerdi. FETÖ ile mücadelede belini kıran en önemli şey 12 Ekim 2014'te yapılan HSK seçimidir. Tanınmamak için binbir kılığa girmişlerdi, sandıkların başına dikilmişlerdi.
15 Temmuz'dan önce FETÖ aleyhine cümle kuran pek yoktu. Bank Asya sürecini işleten bir yargı var, hem Zaman gazetesi ve FETÖ'nün medya ayağına yargısal süreçleri işleten bir yargı var. Diğer kumpasları da işleten bir yargı vardı. Hapishaneden adam kaçırma operasyonu yapmaya kaldılar. Bütün hukuku hiçe sayarak adımlar attılar.
Bir HSK seçimini kazandıktan sonra önemli adımlar attık. Başsavcılar, komisyon başkanları, Yargıtay'daki Danıştay'daki dengeler değişti. Yeni üyeleri çarşamba seçecektik, Cumhurbaşkanımız pazartesi yapalım dedi, cuma akşamı darbe teşebbüsü oldu. Üst yargıyı temizleyen adımları attık. FETÖ'nün görevlendirdiği isimlerin listesini ele geçirdik. Darbenin başarısızlığa yargının vurduğu darbe hazırdı.
"FETÖ'YE İLK TERÖR ÖRGÜTÜ DİYEN AK PARTİ'DİR"
Efkan Bey İçişleri Bakanı olduğunda birçok emniyet müdürünü değiştirdi. Etrafta binbir kılığa giren bir yapı var. Bir tarafta Atatürkçü diğer tarafta muhafazakar gözüküyor, bambaşka bir kimlikle gözüküyorlar. Devlet önceden kriminal gözle hadiseye baksaydı, daha erken çözüldü. FETÖ'ye terörist diye ilk isim Tayyip Bey'dir. Terör örgütü diyen başka bir parti var mı?
TSK'da bu kadar FETÖ'cü nasıl terfi etti deniyor. Yüksek Askeri Şura atamaları yapıyor. Nerede toplanıyor? Genelkurmay'da. Masanın bir tarafına başbakan oturur, diğer tarafına genelkurmay başkanı oturur. Öyle karar veriliyor, bütün oylar asker üyelere ait. Milli Savunma Bakanı'nın buna müdahale şansı yok. 2012 ya da 2013 yılında YAŞ kararları cumhurbaşkanının oluruna alındı ki otomatik yürürlüğe girmesin. AK Parti'yi kimsenin suçlamaya hakkı yok. Bu terfilerden dolayı hükümeti kimse sorumlu tutamaz.
"FETÖ BİNBİR KILIĞA GİREN OMURGASIZ İNSAN YETİŞTİRİYOR"
FETÖ binbir kılığa giren omurgasız insan tipi yetiştiriyor. Bunları tespit etmek kolay bir iş değil. Anayasa'da da kamu görevlilerinin sadakat yükümlülüğü açıkça ifade edilir. Devlette çalışan herkes sadakatle yükümlüdür. Türkiye'de OHAL döneminde bu kapsamda ihraçlar yapıldı. Temmuz ayı itibarıyla bitti. FETÖ'cülerin tamamını ayıklamak mümkün değil. Önemli yerlerden ayıklandılar ve organize hareket etmelerinin önü kesildi.
Mücadelenin bir güvenlik güçleri bir de adli boyutu var. İkisi bir arada olamazsa başarılı olamaz. Daha önce FETÖ'cülere kimse kriminal gözle bakmamış. Bunların hepsi 17-25 Aralık sonrası süreçte ortaya çıkan yeni anlayışla ortaya çıktı. Hükümetin FETÖ'ye karşı mücadelesi netleşti. 2014'ün kasım ayında FETÖ/PDY nitelendirmesi ilk kez yapıldı. Buradan sonra bakışlar değişti.
"AVRUPA ÜLKELERİ FETÖ'YÜ TÜRKİYE'YE KARŞI SİLAH OLARAK KULLANIYOR"
Devletin artık FETÖ'ye ilişkin daha fazla bilgisi var. Yöntemler çözüldükçe, devlette daha fazla veri var. Kodlama ile ilgili yöntemler araştırmalar sonucunda ortaya çıkıyor. FETÖ'nün örgütlendiği ülkeler, Afrika ülkeleri, Türki Cumhuriyetler ve Balkanlar'daki Müslüman ülküler. Rusya hiç ülkesine sokmadı. Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkeler ellerindeki bıçak gibi kullanıyorlar, Türkiye'ye karşı bir silah gibi.
Başbakanımızı, bakanları, devletin müsteşarlarını dinleyip operasyon çektiler. CHP'ye operasyon çektiler mi? Ne kadar parti varsa çok sayıda insanı dinlemişler. İyi yerlere gelecek, iş dünyası sanatçılara kadar çöktüler. Tayyip Bey dışında hiç kimse net bir mücadele ortaya koymadı. Tayyip Bey'in bu mücadelesi yapması irade açısından önem arz ediyor. Halkın yanımızda durmasına neden oldu. Erdoğan olmasaydı Türkiye'de kimse sokağa çıkmazdı.
TERÖRİSTBAŞI GÜLEN'İN İADESİ
Odalar dolusu belge gönderdik. Kumpas ve darbe teşebbüsünden dolayı görüşmeler yapıldı. Biden o zaman ABD Başkan Yardımcısı'ydı, Trump ile de görüşmesinde vardım. Her görüşmesinde Gülen'in iadesini istiyor. Uzmanlar çalıştık, biz ekipler gönderdik. Bakanlarla görüştüm. Delil konusunu tartıştık. Bizim anlaşmamıza göre delilleriniz yeterli değil dediler. İstenenden daha fazla belgemiz vardı. Telefonla görüşmeler var, ziyaretler var. ABD'ye giren çıkanlara ilişkin tanık beyanları var. Pensilvanya'da uçan sinekleri dahi siz biliyorsunuz dedim. Biz delillerimize güveniyoruz. Siz yetersiz diyorsunuz, delilleriyle adli makamlara gönderin dedik.
ABD Adalet Bakanlığı, dosyanın reddedilme imkanı olduğu için hala göndermedi. FETÖ de değil birçok teröristi himaye ediyorlar. FETÖ'yü koruyup kolluyorlar. Açıkça söylemeseler de fiilen bunu belli ediyorlar. ABD'li yetkillerde utanç yok, kendi menfaatleri olduğunu düşünüp Türkiye'yi sıkıştırmak için kullanıyorlar.
ABD'nin elinde artık Irak, Libya, Afganistan yok. Terör örgütleri üzerinden bölgede güçlü olmak istiyorlar. Realist olmak lazım. Bir devletin diğer devlete dayatma yapması kolay kolay mümkün değil. Gücünüz çok olursa istediğinizi almanız kolaylaşıyor. Ekonomimiz güçlendikçe, savunma sanayiinde yerlilik yüzde 90'ların üzerine taşıdıkça, milli gelir yükseldikçe, başka ülkelerden istediklerimizin çoğunun olacağını göreceğiz. O yüzden Türkiye'nin istikametinin değiştirilmesini istiyorlar.
6'LI MASANIN ADAY BELİRSİZLİĞİ: "KILIÇDAROĞLU'NUN ADAY OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM"
Benim için hiç önemi yok. Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye'nin en başarılı siyasi aktörüdür. Cumhurbaşkanımızın karşısına seçimleri etkileyecek bir isim bulsalardı koyarlardı. 6'lı masa, yıllardır Tayyip Bey'in karşısına çıkarmak için bir aday bulamıyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu'nun da sevenleri olacaktır. Bu yarışta kime sorarsanız sorun Cumhurbaşkanımızı söyleyecektir. Çık karşıma diyor, madem Tayyip Bey korkuyor, aday ol, Tayyip Bey'in korktuğu başına gelsin. Masayı kuran Kılıçdaroğlu, bütün olanlara sabır gösteren, sineye çeken o. Kılıçdaroğlu'nun aday olacağını düşünüyorum.
Yaşı da kemale ermiş durumda, bir fırsat. Bir atımlık barutu var. Genel başkanlığı da tartışmaya konu olur. Bu nedenle de seçimlerden sonra partinin başında kalması zor. Anketler, poh pohlanıyor. Sokağa bakın. Anketçilerin çoğunu biliyoruz.
2014'te de Ekmeleddin İhsanoğlu'nu aday gösterdiler, 2018'de tek çıkardılar yine kaybettiler. Muharrem İnce, halkı ikna kabiliyeti yüksek birisiydi o yüzden partide barındırmadılar. Muharrem Bey, samimi bir CHP'li ve Atatürkçü. Vatansever bir kişi, farklı görüşlerde de olsak. AK Parti bu kadar seçimi nasıl kazandı? Buna kafa yormuyorlar. Sürekli yalan ve iftira ile siyaset yapıyorlar. Şehir hastanelerine giden vatandaşlar Cumhurbaşkanımıza dua ediyorlar. Umut veren tek parti AK Parti'dir. Biz Türkiye Yüzyılı diyoruz, onlar parlamenter sistem diyorlar, eski Türkiye'ye döneceğiz diyorlar.
İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN NATO ÜYELİĞİ
Sıkıştılar, sıkışmasalar o mutabakatı imzamazlardı. Teröre verdiğiniz desteği keseceksiniz, adli süreçleri işleteceksiniz, Türkiye'ye uygulanan ambargoları kaldıracaksınız dedik. Bizim istediklerimiz bunlar. Teröristlerin iadesi konusunu biz takip ediyoruz. 33 terörist var 2 ülkede, bir kısmı ülkeden ayrılmış, bir kısmı da ölmüş. Geri kalanlarıyla ilgili taleplerimizi yeniledik. İsveç ve Finlandiya'dan karşılıklı heyet görüşmeleri yapıldı. Türkiye'ye yapılmış bir iade yok henüz. Türkiye'nin taleplerine destek verirlerse, NATO üyeliğine evet diyecektir. Olumlu gelişmeler de var. Ciddi gelişmeler var, bunları takip edeceğiz. NATO üyelik sürecine başlamaları, üye oldukları anlamına gelmez.
SORU CEVAP
Av. Cengiz Gülaç: Eskiden olduğu gibi şahsi dava gibi bir uygulamayı düşünüyor musunuz?
Bakan Bozdağ: Yeni dönemde bazı önemli değişiklikler yapacağız. Bir bilim komisyonu kurduk ve şahsi dava konusunu da ele alacak. Cezasızlık diye bir algı var. Takipsizlik var, kamu davasının açılmasının ertelenmesi var, para cezası var, erteleme var, hükmün açıklamanmasının geri bırakılması var. Bu aşamalar geçildikten sonra bir kişi cezayla karşılaşıyor. Bu konuların hepsini ele alacağız. Şahsi davayı yeniden hukuk sistemine kazandıracağız. Yargıyı da rahatlatacak. İşlerin daha iyi gitmesine katkı sağlayacak önemli bir adımdır. Trafik kazası oluyor vatandaş sakat kalıyor, serbest kalıyor vatandaş rahatsız oluyor. Seçimden sonra iyi bir adım atacağız. Cezası düşük olan suçlarda, infazı bazısında tam bazısında belli ölçüde yapacağız. Cezasızlık algısını ortadan kaldıracağız.
Av. Fatih Özerden: Halkı yanıltıcı bilgi kim tarafından denetlenecektir?
Bakan Bozdağ: Anayasa 26'ncı maddeye aykırı değildir. 29'uncu madde özgür düşünceyi yaymaya yönelik bir madde. Özel bir kastı olacak, ülkede korku endişe yaratma maksadı olacak. Kamu düzeni ve genel sağlık hakkında olacak. Bunlarla ilgili gerçeğe aykırı yalan olan bir bilgi olacak. Bunları mahkeme tespit edecek. Kamu barışını bozmaya elverişli olacak. Bile bile yalan söylemiş olabilirsiniz, ama bu yalan kamu düzenini bozmazsa yine 29'uncu madde kapsamına girersiniz. 5 madde şartı bir araya gelirse suç teşkil eder. Eğer iftira, dolandırıcılık vs ise buralardan karşılık bulabilir. Örneğin Kobani olayları, Gezi hadisesi... Amaçları toplumu ayaklandırmak, Türkiye'yi huzursuzluk oluşturmak isteyenler.