Osmanlı’nın ilk toplu konutları ‘Akaret Sıraevleri’ Atatürk ve ailesi de kalmış!
Beşiktaş’taki, her gün binlerce yerli ve yabancı turisti konuk eden Akaret Sıraevleri, Osmanlı Dönemi'nin ilk toplu konutu olma özelliğini taşıyor. Sanat Tarihi Uzmanı Dr. Zübeyde Cihan Özsayıner; bu evlerin, saray çalışanlarının konut ihtiyacını karşılamak için yapıldığını söyledi.
Toplu Konut Projeleri, bugün olduğu gibi, Osmanlı Dönemi'nde oldukça önemliydi.
Osmanlı'nın ilk toplu konut projesi; İstanbul'un en canlı, en modern ve popüler yerlerinden biri olan Beşiktaş Akaretler'e yapıldı.
1875'te Sultan Abdülaziz tarafından inşa ettirilen Akaret Sıraevleri, saray mimarlarından Sarkis Balyan'a yaptırıldı.
Dönemin saray çalışanlarının konut ihtiyacını karşılamak için yapılan bu konutlardan sağlanacak kazançla da Aziziye Camii'nin yapılması planlandı.
Bu yapılar, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ardından da, "Vakıflar Genel Müdürlüğü" çatısı altına girdi.
"ŞARTLARIN YERİNE GETİRİLMEMESİ TAKDİRDE, BEDDUALARI VE DUALARI BULUNUYOR"
Osmanlı Dönemi'ndeki ilk toplu konutlarla ilgili bilgi veren Sanat Tarihi Uzmanı Dr. Zübeyde Cihan Özsayıner, "Bu gördüğümüz yapılar, 19. yüzyıl ilk toplu konut mantığıyla yapılmış sıra evler olarak geçiyorlar. Bu sıra evler, Abdülaziz zamanında saray çalışanlarının ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tesis edilmiştir. Daha sonra da bunların bir konut olarak kullanılması amacıyla vakfiyelere geçirilerek resmileştirilmiştir. Sultan 2. Abdülhamid'in bu konuda oluşturduğu bir vakfiyesi vardır. Bu vakıflar genel müdürlüğünde muhafaza ediliyor. O vakfiye, 'İstanbul Beşiktaş Mustafa Kemal 2010' müzesinde uzun yıllar sergilendi. Şu anda konservasyona alındı. Bu vakfiye o devrin bütün tezhip özelliklerini yansıttığı gibi, bu yapıların ne maksatla oluşturulduğunu ve hangi şartlarda kullanılacağını kapsıyor. Vakfiyenin sonunda ise; bu verilen şartların yerine getirilmemesi takdirde, bedduaları ve duaları bulunuyor. Beddualar bu işin ciddiyetini yansıtmaktadır. Vakfiye şartlarına uyulmaması takdirde bu dualara maruz kalınacağı belirtiliyor" dedi.
"MAKSADINA UYGUN OLARAK UZUN YILLAR FAALİYET GÖSTERDİ"
Bu yapıların Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devredildikten sonra da amacı doğrultusunda kullanıldığını söyleyen Özsayıner, "Sultan 2. Abdülhamid döneminde saray çalışanlarının konutları olarak kullanıldı. Daha sonra ise, 'Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün mülkiyetinde olduğu için uzun yıllar vakıf memurlarının ve çalışanlarının oturduğu toplu konutlar olarak kullanıldı. Yani maksadına uygun olarak uzun yıllar faaliyet gösterdi. Daha sonra ise yap, işlet, devret modeline uygun bir şekilde yapılandırılarak turizme kazandırıldı" dedi.
"ATATÜRK VE AİLESİ UZUN YILLAR BURADA KALDI"
Akaretler Sıra Evleri'nde Atatürk ve ailesinin de kaldığını belirten sanat tarihi uzmanı Zübeyde Özsayıner, "Mustafa Kemal Atatürk, annesi Zübeyde Hanım, kardeşi Makbule Ata ve evlatlığıyla birlikte şu anda 76 numaralı olan dairede uzun yıllar kaldılar. Mustafa Kemal Atatürk, 1919 yılında, buradan tophaneye gidip, oradan da Samsun'a doğru hareket ediyor. Burası Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün mülkiyetinde fakat tahsisli olarak bir turizm şirketine bağlı şekilde hizmet veriyor. Günümüz toplu konutlarıyla benzerliği ise, daha çok insanın konut ihtiyacını karşılamak maksadıyla, tamamen sosyal konut mantığıyla hareket edilmiştir. Birde sanatsal olarak bir konu var. Ondan bahsetmek istiyorum. Orta bölümde, 2. Abdülhamid'in tablosunu yapan 'Zonaro' isimli İtalyan ressamın atölyesi bulunuyor. Hemen ortada, konutların ikiye ayrıldığı bölümde yer alıyor" ifadelerinde bulundu.
Evlerin insanları rahat ettirmek amacıyla yapıldığına dikkat çeken Özsayıner, "Fark yok. Mantık aynı. Amaç insanları rahat ettirmek. Dünyada mekan, ahirette iman derler. İnsanların başını sokabileceği, kendini güvende hissedebileceği bir eve ihtiyacı var. Osmanlı da bu ihtiyaçları, sıra evler yaparak çözmeye çalışmış. Devletimiz de inşallah bu sorunları, yeni projeleri ile çözüm bulacaktır, inanıyoruz" dedi.
"DEVLETİMİZİN OSMANLI ZAMANINDAN BERİ ÇOK BÜYÜK OLDUĞUNU GÖSTERİYOR"
Osmanlı zamanından beri vatandaşlarımızın barınma ihtiyacı konusunda devlet tarafından desteklendiğini belirten Özsayıner, "Her dönemde insanların sosyal statülerine göre geçim sıkıntısı oluyor. Devlet memurları düşük maaşla çalışıyorlar. Onları rahat ettirmek, nefes aldırmak en azından memur olduğu sürece güven içinde az kira ödeyerek barınmalarını sağlıyorlardı. Bu devletimizin Osmanlı zamanından beri çok büyük olduğunu gösteriyor" dedi.
Son olarak Akaretler Sıra Evleri'nin mimari özelliğine de değinen Özsayıner, "Burası çok farklı bir planda tasarlanmıştır. 'Sarkis Balyan' isimli bir mimarın eseridir. Cephelerde neo-klasik ögeler görmekteyiz. Bunlar mimarlık sanatında, 'kagir' yapılar olarak adlandırılıyor. Bu tür yapılar eskiden ahşap yapıldığı için yangınlarda telef oldular. Daha sonraki dönemlerde kagir olarak yapılmaya başlandılar. Bu şekilde yangınlara karşı daha kalıcı ve dayanıklı olmuş oluyor" dedi.