Tahran'da üçlü zirve! Başkan Erdoğan, Putin ve İbrahim Reisi'den önemli açıklamalar
Tahran'daki üçlü zirvede Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi bir araya geldi. Kritik zirvenin ardından liderler basın açıklamasında bulundu. Konuşmasında flaş mesajlar veren ve "Terörü Suriye'den söküp atacağız" diyen Başkan Erdoğan, "Sığınmacıların geri dönüşleri Astana'nın önemli gündem maddesi" ifadelerini kullandı. Reisi, Türkiye, Rusya ve İran'ın iş birliğine vurgu yaparken Putin ise, "Suriye'de terörle mücadelede kararlıyız" mesajını verdi. “Suriye'deki durumu ayrıntılı şekilde ele aldık" ifadelerine yer veren Başkan Erdoğan ise, "Terörle mücadele gündemimizin öncelikleri arasındaydı" açıklamasında bulundu. Üçlü zirvenin ardından 16 maddelik ortak bildiri yayımlandı.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi başkanlığında, Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin 7'nci toplantısı gerçekleşti.
Toplantının ardından Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Reisi ile ortak basın toplantısı düzenledi.
Daha sonra da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ikili bir görüşme gerçekleştiren Erdoğan dünyanın gözünün çevrildiği görüşmelerden olumlu sonuçlar çıkacağını belirtmişti.
TAHRAN'DA ÜÇLÜ ZİRVE
Tahran'da Türkiye - İran - Rusya arasındaki 3'lü zirve başladı. İran'da Başkan Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından ortak açıklama yapıldı. Başkan Erdoğan özellikle terörle mücadelenin altını çizerken, "Terörü Suriye'den söküp atacağız." dedi.
İşte açıklamalardan öne çıkanlar
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, ülkesinin Suriye krizine siyasi çözümü ve bu konuda her türlü inisiyatifi desteklediğini belirtti.
İran Cumhurbaşkanı Reisi, Türkiye-Rusya-İran arasında başkent Tahran'da düzenlenen "Astana Formatında 7. Üçlü Zirve Toplantısı"nın açılışında konuştu.
ABD'nin Suriye'deki "gayrimeşru" varlığının bu ülkede istikrarsızlığa neden olduğunu belirten Reisi, "İran, Suriye'yi daha güçlü şekilde desteklemeye devam edecektir. Zengin petrol bölgelerini yağmalayan ABD mümkün olduğunca çabuk Suriye'den çekilmelidir." dedi.
Reisi, Suriye'yi istikrara kavuşturmanın tek yolunun, bu ülkenin ordusunun sınırlarda güçlü mevcudiyeti ve Esed rejiminin komşu ülkelerle iş birliği olduğunu savunarak, "Suriye sınırlarının ihlali terörle mücadeleye yardımcı olmamıştır." ifadesini kullandı.
"İran, Suriye krizine siyasi çözümü ve bu konuda her türlü inisiyatifi destekliyor." diyen Reisi, Suriye'nin kaderinin dış müdahale olmadan Suriye halkı tarafından belirlenmesi gerektiğini ifade etti.
Reisi, Suriyeli mülteciler konusuna da değinerek, "Bu mesele çok önemlidir. Uluslararası toplum, yerinden edilmiş Suriyeli mültecilerle ilgili krizi çözme sorumluluğunu taşıyor. Bu konuda yapılacak her türlü girişimi destekleyeceğiz." diye konuştu.
ABD'nin tek taraflı politikalarını, Suriye ve diğer ülkelere yönelik yaptırımlarını da kınayan Reisi, bu yaptırımların ülkelerin egemenliğiyle çeliştiğini vurguladı.
Suriye'de askeri çözüm yolunu desteklemediklerini belirten Reisi, "Suriye'deki krizin başlamasının üzerinden 11 yıl geçti ve İran, hala krizin tek çözümünün siyasi olduğuna ve askeri çözümün durumu daha da kötüleştireceğine inanıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Reisi, İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırılarının ve Golan'ın işgalinin bu ülkenin egemenlik haklarının ihlali olduğunu kaydetti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran'ın başkenti Tahran'daki üçlü görüşme öncesinde yaptığı açıklamada, "Suriyeliler kendi aralarında anlaşmalı. Bağımsız ülkelerin geleceğini kurmak için bazı adımlar atılmalı" dedi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile İran'ın başkenti Tahran'daki üçlü görüşmenin basına açık kısmında gerçekleştirdiği konuşmasında, "Öncelikle ben İran Cumhurbaşkanına teşekkür ederim. Çünkü Astana sürecindeki 7. Zirve ve yüz yüze görüşme bizim için önemliydi. Bu görüşmede Suriye'de yaşanan sorunları da gözden geçirdik. Genel olarak baktığımızda Türkiye, Rusya ve İran'ın, Suriye çalışmaları önemlidir. Bizim tarafımızdan bakıldığında ise sivillere karşı kullanılan güç azaldı. Astana Zirvesi, Suriye'de tamamen çözüm bulana kadar devam etmeli. Ayrıca bizim prensiplerimiz var. Bağımsızlık, Suriye için çok önemli ve çalışmalarımızı bu yönde sürdürmekte bizim için önemlidir. Üçlü görüşmelerin ilerlemesi de önem arz ediyor" dedi.
"ABD VE DİĞER ÜLKELER, SURİYE'NİN DEĞERLERİNİ ÇALMAYA DEVAM EDİYOR"
Sözlerinin devamında Suriye'nin egemenliğine dikkat çeken ve bu konuda batılı ülkelerin Suriye'deki politikalarını eleştiren Putin, "Suriye konusundaki diyaloglarımızla, Suriye halkının kendi inisiyatifiyle karar almasını sağlamamız lazım. O yüzden anayasa komisyonu oluşturulmuştu. Suriyeliler kendi aralarında anlaşmalı. Bağımsız ülkelerin geleceğini kurmak için bazı adımlar atılmalı. Suriye'de uluslararası terör ocaklarını söndürmek için çabalarımız sürecek. Şunun altını çizmek isterim ki, Suriye'de terör örgütlerinin etkisini görebiliyoruz. ABD ve diğer ülkeler, Suriye'nin değerlerini çalmaya devam ediyor. Rusya, İran ve Türkiye, Suriye halkına yardım etmek için birçok konuya el atıyor. Mülteciler konusunda da elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Ayrıca uluslararası toplumun diğer üyelerinin de bu yardımlara katılmalı. Bizim görüşmelerimizin olumlu ve faydalı olacağını düşünüyorum. Rusya'da da bazı görüşmeler olacak. Burada bulunan tarafları ülkemizde görmekten mutluluk duyacağız" ifadelerini kullandı.
Başkan Erdoğan: Bu formatta en son 2019'da Ankara'da bir araya gelmiştik. Önümüzdeki dönemde İnşallah daha sık görüşme fırsatı bulacağız. Terör örgütleriyle mücadelemiz her daim sürecektir. PKK, YPG, hepimizin ortak meselesidir. Bugüne kadar sergilediğimiz işbirliğini sürdürerek bu hedeflere birlikte ulaşacağımıza inanıyorum. DEAŞ, PKK, YPG ve diğer tüm terör örgütleriyle mücadele kesintisiz sürdürülmelidir. Suriye halkına yapılacak en büyük iyilik, bölücü terör örgütünün işgal ettiği topraklardan sökülüp atılmasıdır. Türkiye güney sınırı boyunca terörden arındırdığı bölgelerle sivil kaybını korumuş, hem de Suriye toprak bütünlüğüne önemli destek vermiştir.
"TEL RIFAT VE MÜNBİÇ TERÖR YATAĞI HALİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR"
Bu sürecin nasıl hızlandırılabileceğini ve nasıl adımlar atılabileceğini istişare edeceğiz. Suriye halkının ihtiyaçlarının kesintisiz idame ettirilmesi hepimiz için öncelik taşıyor. Ancak sadece sözler yaralara derman olmuyor. Terör örgütlerinin sınırlarımızdan tamamen 30 km öteye çekilmesi zamanında yapılması. Tel Rıfat ve Münbiç terör yatağı haline dönüşmüştür. Terör yuvalarının temizlenmesi çoktan gelmiştir. Anayasa Komitesi gayretlerimiz sonucu faaliyete geçmiş bugüne kadar 8 defa toplanmıştır. Önümüzdeki hafta yapılması planlanan 9. toplantının ertelenmesi üzücüdür. Unutmayalım ki Anayasa Komitesi'nin başarısızlığı Astana sürecinin başarısızlığı olarak görülmektedir. Toplantı, BM'nin kolaylaştırıcılığıyla BM merkezlerinden birinde görüşülerek sağlanmalıdır. Rejimin tavrı ise birlikte başlattığımız bu süreci baltalamaktadır. Bu tablo karşısında süreci canlandırmamız şarttır. Astana süreci öncü rolünü kaybetmemelidir.
"BU KRİZİ BİZ ÇIKARMADIK, KÜLFETİNİN BİZE YÜKLENMESİ DOĞRU DEĞİL"
Rejim nezdinde gereken telkinlerde bulunacağınıza inanıyorum. İdlib'de biraz da olsa sükunet varsa bu Astana sürecinin sonucudur. İdlib'deki ateşkesin ihlal edilmemesi bu bakımdan önemlidir. Özellikle sivil yerlerini hedef alan saldırılar süreci baltalıyor. Sizlerin İdlib'deki terör odaklarından kaynaklanan endişelerinizi anlıyoruz. Şehitler verme pahasına kararlılıkla sürdürüyoruz. Türkiye 3.7 milyon Suriyeli kardeşimizi geçici olarak misafir etmektedir.
"SURİYELİLERİN EVE DÖNÜŞÜ TEMİN EDİLMELİ"
Suriyelilerin topraklarına huzurla, güvenle onurlu dönüşü temin edilmelidir. Terörden temizlediğimiz bölgelere Türkiye'den 500 binden fazla Suriyeli döndü. Siyasi çözümde ilerleme kaydedilmesi dönmek isteyenlerin kötü muameleye maruz kalmayacakları geri dönüşler için önemlidir. Heyetlerimizin bu konuda istişarelerini artırması yönündeyim. Bu krizi biz çıkarmadık, külfetinin de bize yüklenmesi doğru değildir. Suriye'nin kuzey batısındaki durum özellikle dikkat çekiyor. 4 milyon Suriyeli uluslararası yardımlara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Türkiye her türlü desteği vermiştir. Astana ortaklarımızdan da aynı anlayışı bekliyorum. BM'nin yardımların devam etmesi Suriye'deki krizi önleyecek yegane yöntemdir. Değerli dostum Putin'in müteakip zirvemize ev sahipliği yapma teklifini memnuniyetle karşılıyorum.
ÜÇLÜ ZİRVENİN ARDINDAN TEKRAR ORTAK BASIN TOPLANTISI
Üçlü Zirve'nin ardından tekrar ortak basın toplantısı düzenlenirken, ilk sözü alan İran Cumhurbaşkanı, "Astana formatı Suriye'nin güvenliğinin garantisi olmuştur" dedi.
İran liderinin ardından sözü alan Putin, "Astana formatında düzenli olarak toplantılar gerçekleştirilecek. Bu toplantılara Suriye hükümeti ve muhalefeti, üç ülke temsilcileri ve gözlemci ülkelerin temsilcileri katılacak" ifadesini kullandı.
ZİRVE SONRASINDA ÜÇ ÜLKEDEN 16 MADDELİK BİLDİRİ
Üçlü zirvenin ardından 16 maddelik ortak bildiri yayımlandı.
Türkiye-İran-Rusya ortak bildirisinde uluslararası topluma, Suriye'ye dönmek isteyen sığınmacıların yerleşimleri için yük paylaşımında daha fazla sorumluluk alma çağrısı yapıldı.
Bildiride şu ifadelere yer verildi:
İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Sait İbrahim Reisi, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan 19 Temmuz 2022 tarihinde Tahran'da Astana Formatı çerçevesinde Üçlü Zirve için bir araya gelmişlerdir.
Devlet Başkanları:
Suriye'de sahadaki güncel durumu ele almışlar, 1 Temmuz 2020 tarihinde video konferans yoluyla yapılan son toplantının ardından meydana gelen gelişmeleri değerlendirmişler ve aralarında varılan mutabakatlar ile Dışişleri Bakanlarının ve temsilcilerinin toplantılarındaki mutabakatlar uyarınca üçlü işbirliğini güçlendirme hususundaki kararlılıklarını vurgulamışlardır. Ayrıca, son uluslararası ve bölgesel gelişmeleri ele almışlar ve Astana Sürecinin, Suriye krizinin barışçıl ve sürdürülebilir çözümündeki öncü rolüne vurgu yapmışlardır.
2. Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ile Birleşmiş Milletler Şartı'nın amaç ve ilkelerine olan kuvvetli bağlılıklarını vurgulamışlardır. Bu ilkelere evrensel olarak saygı gösterilmesi ve kim tarafından yapılırsa yapılsın hiçbir eylemin sözkonusu ilkeleri zayıflatmaması gerektiğine işaret etmişlerdir.
3. Terörün her tür ve biçimiyle mücadele etmek amacıyla birlikte çalışmaya devam etme kararlılıklarını dile getirmişlerdir. Sivil tesisleri hedef alan ve masum can kayıplarına neden olan saldırılar da dahil olmak üzere, Suriye'nin çeşitli bölgelerindeki terör örgütlerinin ve bunlarla iltisaklı farklı isimler altındaki grupların artan varlık ve faaliyetlerini kınamışlardır. Suriye'nin kuzeyi ile ilgili tüm düzenlemelerin eksiksiz bir şekilde uygulanması gerektiğinin altını çizmişlerdir.
4. Gayrimeşru özyönetim teşebbüsleri dahil olmak üzere, terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişimi reddetmişler ve Suriye'nin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün yanısıra komşu ülkelerin milli güvenliğini tehdit eden sınır ötesi saldırılar ve sızmalar dahil olmak üzere ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını vurgulamışlardır.
5. Suriye'nin kuzeyindeki durumu ele almışlar, bu bölgede kalıcı güvenlik ile istikrarın ancak ülkenin egemenliği ve toprak bütünlüğünün muhafazası temelinde sağlanabileceği hususunu vurgulamışlar, bu yöndeki çabalarını koordine etme hususunda mutabık kalmışlardır. Suriye'ye ait olması gereken petrol gelirlerinin yasadışı olarak ele geçirilmesine ve aktarılmasına karşı olduklarını ifade etmişlerdir.
6. Uluslararası insancıl hukuk uyarınca, sivillerin ve sivil altyapının korunmasını sağlarken, terör örgütleriyle bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve varlıkların tamamen ortadan kaldırılması amacıyla aralarındaki süregiden işbirliğinin devam ettirilmesi hususundaki kararlılıklarını teyit etmişlerdir.
7. İdlip Gerginliği Azaltma Bölgesindeki durumu ayrıntılarıyla ele almışlar ve sahada sükunetin sağlanması için İdlip'le ilgili bütün anlaşmaların tam olarak uygulanması gerektiğinin altını çizmişlerdir. İdlip Gerginliği Azaltma bölgesinin içindeki ve dışındaki sivillere tehdit oluşturan terörist grupların varlığı ve terörist faaliyetleri konusunda ciddi endişelerini dile getirmişlerdir. İnsani durum da dahil olmak üzere, İdlip Gerginliği Azaltma bölgesi ve çevresindeki durumdaki normalleşmenin sürdürülebilir olmasını sağlamak için daha fazla çaba göstermek hususunda mutabık kalmışlardır.
8. Suriye'deki insani durumdan duydukları derin endişeyi kaydetmişlerdir. Uluslararası hukuka, uluslararası insancıl hukuka ve BM Şartı'na aykırı tüm tek taraflı yaptırımları, ayrıca, belirli bölgelere yönelik muafiyetler uygulamak suretiyle ayrılıkçı gündemlere yarar sağlayacak ve ülkenin parçalanmasına yol açabilecek ayrımcı önlemleri reddetmişlerdir. Bu bağlamda, başta BM ve insani yardım kuruluşları ile diğer hükümet/hükümet dışı uluslararası kuruluşlar olmak üzere uluslararası topluma, ayrımcılık, siyasileştirme ve önkoşullar olmaksızın ve daha şeffaf bir şekilde tüm Suriyelilere yönelik yardımlarını arttırmaları çağrısında bulunmuşlardır.
9. Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceğine ve ihtilafın yalnızca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı çerçevesinde, Birleşmiş Milletler'in kolaylaştırıcılığında, Suriyelilerin öncülüğü ve sahipliğinde bir siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğine dair inançlarını teyit etmişlerdir. Bu bağlamda, Astana garantörlerinin belirleyici katkılarının ve Soçi'deki Suriye Ulusal Diyalog Kongresinin kararlarının uygulanmasının sonucunda ortaya çıkan Anayasa Komitesinin önemli rolünün altını çizmişlerdir. Anayasa Komitesi'nin müteakip oturumlarının sürdürülebilir ve etkili çalışmasını sağlamak için Komite üyeleriyle ve kolaylaştırıcı olarak BM Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen ile sürekli etkileşimi desteklemeye hazır olduklarını yinelemişlerdir. Komite'nin anayasa reformu hazırlama ve halkın onayına sunma görevini yerine getirebilmesi ve çalışmalarında ilerleme kaydedebilmesi için çalışmalarında, Görev Tanımına ve Temel Usul Kurallarına riayet etmesi ve üyeler arasında mutabakat sağlanabilmesi için dış müdahale ve dışarıdan dayatılan zaman çizelgeleri olmaksızın uzlaşı ve yapıcı angajman anlayışıyla yönetilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Anayasa Komitesinin faaliyetlerini herhangi bürokratik ve lojistik engel olmaksızın sürdürebilmesi gerektiğinin altını çizmişlerdir.
10. Astana formatının ilgili Çalışma Grubu çerçevesinde tutukluların/kaçırılanların karşılıklı salıverilmesinin sürdürülmesi hususundaki kararlılıklarının altını çizmişlerdir. Çalışma Grubunun, Suriyeli taraflar arasında güven inşa etmekteki etkisini ve gerekliliğini kanıtlayan özgün bir mekanizma olduğunun altını çizerek, tutukluların serbest bırakılması konusundaki çalışmalarını sürdürmeye, cenazelerin teslimi ve kayıp kişilerin kimliklerinin belirlenmesi konusundaki faaliyetlerini görev tanımına uygun olarak genişletme kararlılıklarını açıklamışlardır.
11. Sığınmacıların ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin, geri dönme ve bu çerçevede desteklenme haklarını teminen, Suriye'deki asıl ikamet yerlerine güvenli ve gönüllü geri dönüşlerinin kolaylaştırılmasının gerekliliğinin altını çizmişlerdir. Bu bağlamda, uluslararası topluma, bu şahısların yeniden yerleşimleri ve günlük normal yaşamlarının tesis edilmesi için uygun katkılar sağlama ve yük paylaşımında daha fazla sorumluluk alma; bu meyanda, temel altyapının restorasyonu da dahil olmak üzere, özellikle su, elektrik, sanitasyon, sağlık, eğitim, tesisleri, okullar, hastaneler ile uluslararası insancıl hukuka uygun insani mayın faaliyetleri dahil erken toparlanma projeleri aracılığıyla Suriye'ye yönelik yardımları artırma çağrısında bulunmuşlardır.
12. İsrail'in, sivil altyapı dahil Suriye'deki askeri saldırılarını kınamışlardır. Bu saldırıların, uluslararası hukuku, uluslararası insancıl hukuku ve Suriye'nin egemenliğini ihlal ettiğini değerlendirmişler; bölgeyi istikrarsızlaştırdığını ve gerginliği tırmandırdığını teslim etmişlerdir. İsrail'in bu bağlamda aldığı tüm karar ve önlemleri de geçersiz sayan ve bunların hiçbir hukuki etkisi olmadığını değerlendiren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 242 ve 497 sayılı kararları başta gelmek üzere, Suriye Golanı'nın işgalini reddeden ilgili Birleşmiş Milletler kararlarının hükümleri dahil, evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk kararlarına uyulması gerekliliğini teyid etmişlerdir.
13. Suriye meselesine ek olarak, ortak siyasi ve ekonomik işbirliğini artırmak için farklı alanlardaki üçlü koordinasyonu güçlendirmeye yönelik isteklerini teyit etmişlerdir;
14. Astana Formatında düzenlenen Suriye konulu Uluslararası Toplantının 19.sunun 2022 yılının sonuna kadar düzenlenmesini teminen temsilcilerini görevlendirmekte mutabık kalmışlardır;
15. Bir sonraki Üçlü Zirveyi Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin'in daveti üzerine Rusya Federasyonu'nda gerçekleştirmekte mutabık kalmışlardır.
16. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Tahran'da gerçekleştirilen Astana Formatında Üçlü Zirveye ev sahipliği yapmasından ötürü İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın İbrahim Reisi'ye samimi teşekkürlerini ifade etmişlerdir.