Şehit Mahir Ayabak'ın ablası Gülbeyaz: Kardeş değil, evlat acısı yaşıyor gibiyim
FETÖ’cü alçaklar, 15 Temmuz’da Mahir Ayabak’ı Atatürk Havalimanı önünde kalbinden vurarak şehit etti. 17 yaşındaki Mahir, babası ile son telefon konuşmasında “Üzerime kurşun yağıyor” demişti. Acılı abla Ayabak, hislerini “Kardeş değil, evlat acısı yaşıyor gibiyim” sözleriyle dile getirdi.
FETÖ' nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi esnasında hedefindeki en önemli noktalardan biri de Atatürk Havalimanıydı. Darbeci hainlerin kontrolündeki zırhlı araçlar saatler 22:10'u gösterdiğinde ilk olarak havalimanının nizamiye kapısından giriş ve çıkışları kapattı. Ardından uçuş kontrol kulesine geçerek uçakların iniş ve kalkışına engel oldu. Ta ki Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Sokağa çıkın" çağrısına kadar…
"BEN GENCİM EN ÖNDE GİDECEĞİM"
Başkan Erdoğan'ın çağrısı üzerine havalimanına gelen vatandaşlar, hainleri kuleden indirerek terminallerde ve pistlerde kovaladı. Mahir Ayabak da darbe girişimine karşı vatanı savunmak için "Ben gencim, siz yaşlısınız. En önde gideceğim" diyerek Atatürk Havalimanı'na koşanlar arasındaydı. 17 yaşında şehadete kavuşarak 15 Temmuz'un en küçük şehitlerinden biri olan Ayabak'ın ablası Gülbeyaz Ayabak, darbe girişiminin 6'ncı yılında yaşadıklarını Sabah' a anlattı.
'NE ZAMAN AİLECEK SOFRADA OTURACAĞIZ'
Kardeşinin Antalya'da çalışan babasına yardım için her yaz Antalya'ya gittiğini ancak o yıl ilk defa Atatürk Havalimanı'nda haziran ayında yapılan bombalı saldırılar nedeniyle İstanbul'da kalarak bir İkitelli'de bir pastanede işe girdiğini ifade eden Gülbeyaz Ayabak, iş öncesi Cuma namazına gitmek için hazırlanan kardeşinin evden çıkarken annesi ve kardeşleri ile vedalaştığını söylüyor. Ayabak; "Annem o gün istediği tüm kahvaltı çeşitlerini alıp hazırlamıştı. O gün kardeşim anneme 'ne zaman ailecek sofrada oturacağız' diye sormuş. O gün cuma idi. Elbisesini giyip iş öncesi cumaya gidecekti. O gün evden çıkarken annemle, kardeşlerimle vedalaşıyor. Tekrar dönerek kardeşime sarılıyor" dedi.
'BEKLE MAHİR'DE GELECEK'
Kardeşini kaybettikten sonra yaşadığı travma nedeniyle birkaç gün öncesini hatırlamadığını ifade eden abla Ayabak, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını şu şekilde aktarıyor:
"Televizyonlarda köprüde bir çatışma olduğu haberi vardı. Teröristlerin asker kılığında yapabileceği bir saldırı olabileceğini düşündüm. Kardeşimi aradık. İşte olduğunu saat 23:30 gibi çıkacağını, çıktığı zaman haber vereceğini söyledi. Ortalık karıştığı için biz de dışarı çıkmıştık. O an herkes binadan hızlı bir şekilde iniyordu. Annem 'Bekle Mahir'de gelecek' dedi. Mahir'i aradığımızda ise 'Yoldayım geliyorum 'dedi. Tekrar aradığımızda 'Önümüzü kapattılar, iş yerine geri döneceğiz 'dedi. O gece iş yerine geri dönmedi. Bizim sokağa gelmiş. İş eşyalarını arkadaşına bırakıp havalimanına doğru gidiyor. Annemle yaşıt olan kuzenimi görüyor yolda 'Sen yaşlısın. Ben gencim. En önde gideceğim' diyerek havalimanın apron kısmına gidiyor"
'ÜZERİMİZE KURŞUNLAR YAĞIYOR'
Havalimanı apronunda kalbinden vurularak şehit olan kardeşinin en son saat 02.30'da Antalya'dan arayan babası ile yaptığı telefon görüşmesini aktaran Ayabak" Kardeşim en son Antalya'da babamla görüşmüş. 'Şu an üzerimize kurşun yağıyor. Ben seni sonra arayacağım' demiş babama. Babamda ona 'Onlar bizim askerimiz halka ateş açmaz. Sakın korkma. Kendini korumaya almak için eğil ve başını koru' diyor. Telefonu kapattıktan sonra kalbinden vurulduğu için hayatını kaybediyor" diyor.
'CENAZESİ KAPININ ÖNÜNDE GELDİĞİNDE ŞEHİT OLDUĞUNU ÖĞRENDİM'
Telefonu kapalı olduğu için kardeşine ulaşamadıkları ve arkadaşlarının araması üzerine hastaneye gittiklerini ifade eden Gülbeyaz Ayabak "Hastaneye gittiğimizde kardeşimin arkadaşları oradaydı. Mahir' in ayağından kurşunla vurulduğunu söylediler. Dedim ki ayağı kanadı mı? O an sinir krizi geçirdim. Kardeşim morga gönderilmiş ama bize ameliyatta olduğu söylenmiş. Kardeşimin cenazesi kapının önüne geldiğinde şehit olduğunu öğrendim" diye konuştu.
'O VURANLARI ASKER GÖRÜNÜMLÜ HAİNLER OLARAK GÖRÜYORUZ'
Yargılama sürecinin çok zorlu geçtiğini ve mahkemede suçlu ve suçsuzun ayrılması için hep talepte bulunduklarını aktaran Ayabak; "Biz bu acıyı yaşadık. En zoruna kendi askerimizin kurşunu ile olması. Yine de bizi ailemiz asker ve polise karşı büyük bir sevgi ile büyüttü. O vuranları asker görünümlü hainler olarak görüyoruz. İnanın en zor durumlardan biri. Kim vurdu dediklerinde ise inanın verecek bir cevap bulamıyoruz. FETÖ öyle bir örgüt ki içimize o kadar girdi" dedi.
'KARDEŞİM DE ASKER OLMAK İSTİYORDU'
"Kardeş değil evlat acısı yaşıyor gibiyim" diyen Gülbeyaz Ayabak şunları söylüyor:
"Bazen 15 Temmuz'a tiyatro diyen insanlar için mi can verildi?" dediğimiz zamanlar çok oldu. Evet. Ülkemiz için kanımın son damlasına kadar hiç düşünmeden dışarı çıkmaya tekrar hazırım. Ama bir abla olarak. Ablalıkta bir anne yüreği var. Kardeş değil, evlat acısı yaşıyor gibiyim. Eğer kardeşimin gideceğini bilseydim belki onu eve kilitler kendim giderdim. Bu vatan, bu bayrakta şehitlerimizin kanı var. Karşı çıkmak zorundayız. Anne olmadan bir evlat acısı yaşadığımı hissediyorum. Keşke sen gitmeseydin de ölüm sıralı olsaydı. Kardeşlerimin en büyükleri benim. O gün de olsa kardeşimi göndermez kendim giderdim. Vatanım için her zaman canımı vermeye hazırım. Biz bu şekilde büyüdük. Kardeşim de asker olmak istiyordu. Yaşını büyütmek istiyordu. Bir şehit cenazesinden döndü zaman babama bende asker olmak istiyorum demişti."