Pitbull saldırısında yaralanan Asiye Ateş'in doktoru Ömer Özkan konuştu: Birkaç gün sonra belli olacak
Son dakika haberine göre: Gaziantep'te pitbull cinsi iki köpeğin saldırısında ağır yaralanan dört yaşındaki Asiye Ateş için Başkan Recep Tayyip Erdoğan devreye girdi ve Asiye Antalya Akdeniz Üniversitesi'nde ilk doku naklini gerçekleştiren ekibin başındaki Prof. Dr. Ömer Özkan'a emanet edildi. Kimselerin ulaşamadığı, gururumuz Ömer Özkan, ameliyatın hemen ardından açıklamalarda bulundu.
Gaziantep'te pitbull cinsi iki köpeğin saldırısında ağır yaralanan dört yaşındaki Asiye Ateş için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan devreye girdi ve Asiye Antalya Akdeniz Üniversitesi'nde ilk doku naklini gerçekleştiren ekibin başındaki Prof. Dr. Ömer Özkan'a emanet edildi. Türkiye ve hatta dünya onu gerçekleştirdiği yüz, kol ve rahim nakilleriyle tanıyor, o bilim adına gurur duyduğumuz isimlerden...
Prof. Dr. Ömer Özkan ilklere imza atmış bir cerrah ama tek işi nakil yapmak değil. Yeri geliyor burun estetiği yapıyor, yeri geliyor kopan parmakları dikiyor. Ama 'gönül işim' dediği organ ve doku nakillerinin parayla ölçülemeyecek kadar değerli bir mutluluk verdiğini söylüyor. Tam bir idealist. Yıllarını verdiği Akdeniz Üniversitesi yuvası gibi. Bunu her fırsatta söylüyor.
Hızlı hızlı konuşan, lafı eğip bükmeyen bir cerrah o. İşinde başarılı olmasının altında elbette çalışkanlığı var ama idealizmi ve Türkiye sevgisi onu toplumda ve siyasilerin gözünde ayrı bir değerli kılıyor. Bu nedenle Asiye vakası ortaya çıktığında sayın Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı hemen devreye girdi ve minik kız için Prof. Dr. Ömer Özkan arandı. Biz de onunla ve Akdeniz Üniversitesi Rektörü eşi Prof. Dr. Özlenen Özkan ile yeni yılın ilk gününe yaraşır umut dolu bir söyleşi gerçekleştirdik.
- Asiye ile ilgili sayın Cumhurbaşkanımız ve Sağlık Bakanımız tarafından arandınız ve hemen harekete geçtiniz...
- Cerrahi bunu gerektiriyor kimi zaman, her hekim de bunu yapar. Hazırlıksız yakalanırız genellikle, cerrahinin prensibi bu.
- Vakanın çocuk olması bir cerrahı özel olarak etkiler mi?
- Tabii... Çocuğum da var, esktradan üzülüyor insan. İnsanların başına birçok şey geliyor ama çocuklara böyle şeyler daha az konduruluyor. Tümör, kaza, yanık... Vaka çocuk olunca elbette çok üzücü. Asiye gayet iyi. Servise aldık. Ama net konuşmak için erken. Enfeksiyonla ilgili riski devam ediyor. O süreci takip etmemiz gerekiyor. Yüz felci ve enfeksiyon durumu birkaç gün sonra belli olur. Konuşuyor, travmayı atlatmış, beklediğimden daha iyi.
- Dünyanın dört bir yanından teklif alıyorsunuz ama Türkiye'desiniz. Sebebi idealist olmanız mı?
- Gayet memnunum Türkiye'de olmaktan, gelen teklifleri reddettiğim ve ülkemde kaldığım için hiç de pişman değilim. Fazlasını ne yapacağım, buradaki her şey bana yetiyor. Burada gayet mutluyum. Biraz faydamız oluyorsa ne mutlu. Birçok hekimin yurt dışında çalışmak gibi merakı var ama ben ülkemi seviyorum, yaptığım işi seviyorum. İşinizi layıkıyla yaptığınıza inanıyorsanız, bulunduğunuz yerde mutlu olursunuz. Hep söylerim, yurt dışında Türk hekimlerini mutlaka isterler, kabul ederler ama insanın kendi ülkesi, evi kadar güzel yer yok. Burası bizim ülkemiz.
YURT DIŞI ÖYLE KOLAY DEĞİL
- Hocam sizin muayenehaneniz var ama üniversite hastanesini de bırakmıyorsunuz... Akdeniz Üniversitesi sizin gözbebeğiniz gibi mi oldu? Ne dersiniz?
- Burada büyüdük, kendimizi geliştirdik. Biz bir şeyler yapabiliyorsak şimdi Türk tıbbı adına, bu üniversite bize verdi bir şeyler. Bu ülke bizi yetiştirdi. Kendi başıma bir anda olup bu işlere imza atmadım. Bu ülkenin, üniversitenin bize emeği var. Bu bir sinerji. Başka bir yerde daha mı iyi yapardım bunu tartışmanın gereği yok, burada mutluyum.
- Yeni nesil tıp öğrencileri hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Onlara üzülüyorum. İnsanlar onların morallerini bozuyorlar, uyduruk şeyler söylüyorlar. 'Bilmemne kuşağı' diyorlar onlara, böyle 'bilmemne' kuşağı olarak yazın, o harflere, kuşakları böyle harflendirmeye çok kızıyorum ben çünkü. Bizim kuşağımızın, ikisini de saran kuşaklar olması lazım. Biraz moral bozmaya çalışıyor bazıları. Bazı noktalarda kısmen haklı olabilirler ama onların da aşılacağını düşünüyorum. Sonuçta yurt dışı da öyle güllük gülistanlık değil. Dünyanın tıpta ve sağlıkta en sosyal ülkesi Türkiye. Kimse bunun tersini söyleyemez. Sağlığın insanların önüne bu kadar bol miktarda serildiği başka ülke yok. Kesinlikle yok. Belki de olması gerekenden fazlasıyla veriliyor imkanlar. İnsanlar elbette bu sağlık ve tedavi koşullarını hak ediyor ama birçok ülke bunu veremiyor. Sağlık insanların önüne bu kadar fedakarca, bol miktarda başka yerde sunulmuyor. Bu sosyal sigorta, sağlık adına öyle sigorta altındasınız ki, her şeyinizi devlet karşılıyor. Hastaneye gittiğinizde cebinizden para harcamıyorsunuz. Devlet hepsini karşılıyor.
- Yeni nesil cerrah olmaktan kaçınıyor mu sizce?
- Kaçınmıyorlar, ilk sırada plastik cerrah olmak istiyorlar. Ya dermatolog olmak istiyorlar ya plastik cerrah. İşin para kısmı var. Bu trenddir, değişir zamanla. Bizim zamanımızda radyoloji tercihen altlardaydı, sonra tomografi, MR çıkınca üstlere yükseldi. Kadın doğum yukarlardaydı, altlara düştü. Her dönemin trendi olur. Şimdi yaşam kaygısı, para kazanma, prestij, popülerlik, toplumda kabul görme gibi öne çıkan unsurlar var. Sonuçta bunlar tıp bitirmiş olsa da gençler. İdealistlik dediğin kolay değil, cerrahide git nöbetler tut... Ama işinizi iyi yaparsanız, yukarıda saydığımız unsurlar tek tek gelir.
- Pandemi gibi insanların ruhsal açıdan da dönüştüğü bir süreç yaşadık. Sizin gibi hayati bir iş yapan biri, insanlara ne tavsiye eder?
- Çok hızlı değişiyor her şey. Teknoloji çok hızlı değişiyor. İletişim çok hızlandı, sosyal medya çok hızlandı. Eğitim düzeyiyle ilgili olmayacak biçimde anında tepki vermenin içindeyiz. Teknoloji ve bilim çok hızlı gelişiyor. Buna ayak uydurmak çok önemli. Yeni nesil bunların hepsine ayak uydurmak zorunda. Düşünün bir buhar devrimi oldu bunun gerisinde kaldınız. Gerisinde kalma şansımız yok. Uzayla mı uğraşıyor birileri, siz de uğraşın. Bilim, teknoloji, bilişim alanlarının hep içinde olmak gerekiyor. Bugün covid olacak adı, yarın başka bir şey. Bitmeyecek ki, mutlaka bir şeylerle uğraşacağız. Biyolojik, kimyasal birçok şey başımıza bela olacak, bunlara hep hazırlıklı olmak lazım. Gurur duymak lazım, bunları yapacak altyapı ve insan gücümüz var.
"YAPTIĞIMIZ İŞ YILLARIN BİRİKİMİ"
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Ömer Özkan'ın eşi, ama aynı zamanda ekibinin en önemli üyelerinden biri. Özlenen Özkan "Mikrocerrahi özellikle tümörlerde, yanıklarda çok başvurduğumuz bir metot. Bunu da herkes yapamıyor, epey emek vermek gerekiyor. Emek verip, belli bir seviyeye geldikten sonra yüz, kol nakli yapabiliyorsunuz zaten. Biz yüz ve kol nakli için mevzuat gereği izin alırken Sağlık Bakanlığı'ndan, onları inandırmanız gerekiyor. Bir portfolyo ile gidiyorsunuz. Bir günde olacak bir şey değil, yılların birikimi. Asiye vakasında da ciddi bir mikrocerrahi merkezi olduğumuz için tercih edildik" diyor ve ekliyor: "Dünyada da, Türkiye'de de bu işi yapan hekim sayısı maalesef az. Çünkü çok meşakkatli bir alan. Plastik cerrahlar bu nedenle, estetik cerrahi alanına kayıyorlar. Daha kolay çünkü. Sayılarımız ne yazık ki az."
Yurt dışından gelen sayısız teklife rağmen Türkiye'de kalmayı tercih etmelerini ise şu sözlerle anlatıyor Özkan: "Bize yurt dışı teklifleri geldiği zaman burada gerçekleştireceğimiz hedefleri tamamlamamıştık, onları tamamladık. Ama hâlâ gitmeyi düşünmüyoruz, Türkiye'yi ve insanımızı çok seviyorum. İlk yüz nakli vakamız Uğur Acar Antalyalıydı zaten. Burada bizimle çalışıyor. Hep bareberiz, hiçbir sıkıntısı yok. Tüm nakil gerçekleştirdiğimiz hastalarımızla temastayız, olmak zorundayız. Estetik cerrahi de bizim alanımız biliyorsunuz ve tüm hekimlerin iştahını kabartan bir alan. Plastik cerrah olmayanlar bile bu işe soyunmaya kalkıyor. Biz altı yıl bu işin eğitimini alıyoruz. Çok ilginç bir şey yaşanıyor, plastik cerrahlar burun ameliyatı yapmaktan tümör yapmıyorlar. Yarın öbür gün tümör ameliyatı yapacak plastik cerrah bulamayacağız!"