Türkiye ekonomisindeki son durumla ilgili A Haber'de çarpıcı analiz: Cari fazlaya en yakın olduğumuz dönemi yaşıyoruz
A Haber'de ekranlara gelen Canan Barlas ile Gündem programına katılan A Para Yayın Koordinatörü Özlem Doğaner ekonomi gündemine yönelik çarpıcı bir analiz yaptı. Merkez Bankası'nın faiz indirimiyle ilgili “Büyüme odaklı ekonomi politikası… Düşük faizde tutacaksınız. Böylece yüksek üretim sağlayacaksınız yatırımcı daha rahat üretim yapacaksınız. O yatırımla birlikte yüksek istihdam sağlayacaksınız. Yüksek istihdamla yüksek üretim ve yüksek ihracat yapacaksınız ki bu konuda rekorlar kırıyoruz.” ifadelerini kullandı. İhracat ve ithalat dengesiyle ilgili de konuşan Doğaner, “Cari fazlaya en yakın olduğumuz dönemlerden birini yaşıyoruz. Bu Türkiye için devrim denilebilir. Çift haneli büyümeden bahsediyoruz. Ezberleri yıktığımız bir dönem.” ifadelerini kullandı. Doğaner, 2021 yılı için 211 milyar dolarlık ihracat hedefi olduğunu da belirtti.
A Haber ekranlarında yayınlanan 'Canan Barlas ile Gündem' adlı programın bu haftaki konuklarından biri A Para Yayın Koordinatörü Özlem Doğaner oldu. Türkiye ekonomisine yönelik değerlendirmelerde bulunan Doğaner, önemli konulara dikkat çekti.
Doğaner'in açıklamaları şu şekilde:
"Belki de ekonomik kurtuluş savaşının kazanılmaya yakın döneminden geçiyoruz. Bu savaşı verdik ama hep bu savaşın nasıl olduğunu çok anlamadık. Her defasında bu savaşı, mücadeleye verdik. Bu bugünün işi de değil hemen hemen Türkiye Cumhuriyeti tarihinin her döneminde bu savaşı verdik.
"ÜLKENİN BAĞIMSIZLIĞI İÇİN EKONOMİK BAĞIMSIZLIK GEREKİYOR"
Türkiye'de bozulamayan ezberler var. Biraz öz güvensizlikle, 'Batı ne derse o doğrudur' diye bakılıyor. Ülkenin bağımsızlığı için ekonomik bağımsızlık gerekiyor. Bu ekonomik bağımsızlık için de yabancı sermaye gelmesin şeklinde değil. En önemli kalemlerden biri cari açık kalemi. Cari açıktaki en önemli kalem enerji ithalatı. Yaklaşık 50 milyar dolarlık enerji ithalatı var.
"DÜNE KADAR BULUNAMAYAN DOĞAL GAZ BULUNDU"Düne kadar aranmayan, aransa da bulunamayan doğal gaz bulundu. Yıllardır bize nükleer santral yatırımı yaptırılmadı ama şimdi nükleer yatırımlar çevreci yatırımlar arasına alınıyor. Şimdi rüzgarla güneşle çok önemli noktalara geliniyor. Bunun arifesinde olduğumuz için ekonomik bağımsızlığa en yakın olduğumuz dönemlere yaklaşıyoruz. O yüzden farklı şekilde saldırılara uğrayabiliriz. Erdoğan, faizle mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz diyor. Geldiği günden beri faizi indireceğim ve faize ödenecek parayı ben sağlığa eğitime alt yapıya vereceğim dedi. Bunu ispatladı ve geliştirdi.
ÇİN ÖRNEĞİ
Herkes bu savaşı gizliden vermeye çalışsa da kararlı duramadı. Erdoğan bu konuda kurla da saldırsalar, başka araçlarda da sürdürseler bu mücadeleyi vereceğim diyor. Kur ekonominin tek kıstası değil. Bunu yıllarca gördük. Çin örneği… Çin yıllarca ABD ile kur savaşı yaptı. ABD her defasında dedi ki kurunu neden bu kadar düşük tutuyorsun. Kurunu düşük tuttu çünkü yatırımı çekti. Şu anda dünyanın en büyük ekonomisi olma yolunda.
"BÜYÜME ODAKLI EKONOMİ POLİTİKASI"
Büyüme odaklı ekonomi politikası… Düşük faizde tutacaksınız. Böylece yüksek üretim sağlayacaksınız yatırımcı daha rahat üretim yapacaksınız. O yatırımla birlikte yüksek istihdam sağlayacaksınız. Yüksek istihdamla yüksek üretim ve yüksek ihracat yapacaksınız ki bu konuda rekorlar kırıyoruz. Son dönemde özellikle katma değeri yüksek ürünlerin ihracatını da yapmaya başladık. Dolayısıyla değerini artırıyoruz. Özellikle teknoloji ağırlıklı çok yatırım yapılmaya başlandı ve ciddi ihraca yapılıyor. İHA üretiyorsunuz ve ihraç ediyorsunuz. Bu nasıl düşük fiyata satılmış olabilir ki?
"İHRACATIN İTHALATI KARŞILAMA RAKAMLARINDA DA CİDDİ YÜKSELİŞ VAR"
Son dönemlerde ihracatın ithalatı karşılama rakamlarında da ciddi yükseliş var. Biz aslında ciddi oradan ithal ettiğimiz ürünleri de yerli üretimle üreterek ihracatı daha farklı boyuta getirmiş oluyoruz. Cari fazlaya en yakın olduğumuz dönemlerden birini yaşıyoruz. Bu Türkiye için devrim denilebilir. Çift haneli büyümeden bahsediyoruz. Ezberleri yıktığımız bir dönem.
"TÜRKİYE POZİTİF AYRIŞIYOR"
Baktığınız zaman 2021'in ilk çeyrek ve ikinci çeyreğinde Türkiye hemen hemen tüm ülkelerden pozitif ayrışıyor. Normalleşme sürecini diğer ülkeler de yakalamaya çalıştı ama Türkiye kadar büyüyen olmadı. ABD üretemedi, üretemediğini Türkiye'deki kapasitelerini yükselterek koymaya çalıştı. Tarihinde ilk defa ABD Türkiye'nin en çok ihracat yaptığı ikinci ülke pozisyonuna geldi. Bir de tedarik zinciri sıkıntısı var. Çin, Avrupa'ya 6 ayda sipariş teslim edebiliyor şu an. Türkiye'den istediği zaman 20 günde teslim edebiliyor. Üretimini buraya yönlendiriyorlar.
"TÜRKİYE'NİN AVANTAJLI POZİSYONU VAR"
ABD'ye gidin, 'Yüzde 4, 5 enflasyon gözüküyor ama biz yüzde 50 yüzde 60 yaşıyoruz bunu.' Bütün dünya aynı şeyi söylüyor. Türkiye'de de satın alma gücünde enflasyon nedeniyle bir miktar daralma var. Türkiye'nin diğerlerinden avantajlı pozisyonu var. Cari açığımız var ama cari dengeye çok yakın bir cari açığımız var. Cari fazla vermeye bile yakınız. Bir yandan da bütçemiz çok kuvvetli. Orada ciddi oradan asgari ücretliyi destekleyecek bir potansiyel var. Asgari ücret iyi bir noktaya gelebilecek diye bekliyoruz.
"211 MİLYAR DOLARLIK İHRACATTAN BAHSEDİYORUZ"
Kurun seviyesi değil de dalgalı olup olmaması önemli. Yoksa seviye ne olursa olsun o seviyeden işlem göreceğini bildiğiniz için önemi yok. 211 milyar dolarlık bir ihracattan bahsediyoruz. Bu yıl hemen hemen her ay rekor kırdık. Ulaşamadığımız ülke, üretemediğimiz ürün yok. Enerji maliyetleri çok yükselmiş durumda. Türkiye'de sadece 4'te 1'i yansıtılıyor vatandaşa. Türkiye dünyanın üretim üssü olma yolunda ilerliyor.
"EN ÇOK BORSA İSTANBUL KAZANDIRDI"
Önümüzdeki dönemde nüfusu azalacak tek kıta Avrupa. Yaşlı nüfus var üretecek kimse yok. Ciddi bir göçmen ihtiyacı olacak, insan kaynağı olacak. Bizim en büyük avantajlarımızdan biri genç nüfusumuz. Bütün önemli aşamalarını Türkiye'ye getiriyorlar. Kasımda en çok kazandıran Borsa İstanbul oldu. Çin'de ve Tayvan'da yüzde 2,25. Turizmde geçen yıl yaklaşık 12,5 milyar dolarlık gelir oldu. Bir önceki yıl 34,5 milyar dolarlık gelir oldu. 2019'da rakamların dörtte biri olmasına rağmen cari denge konusunda sıkıntı çekmiyoruz.
"FAİZ ARTTIĞI ZAMAN SADECE FAİZLERDEN BESLENENLER KAZANIYOR"
Elimizde ekonomik olarak avantajımız var temellerimiz sağlam. Kredi almak istediğimiz hiçbir şey de sıkıntı çekmiyoruz. Bankaların hepsi istedikleri gibi borçlanabiliyorlar. Bugün IMF'ye gitsek zaten kapıda bekliyorlar biz gitmiyoruz. Çok avantajımız var. Eski ekonomi kitaplarından farklı bir noktaya gidiyoruz. Alışık olmayanlar için zorlayıcı bir tablo. Öğrenmek yerine eleştirmeyi tercih ediyorlar. Faiz artırdığınız zaman sadece faizlerden beslenenler kazanıyor. Vatandaşlar kazanmıyor. Bizdeki faiz eksiye doğru gidiyor."