Başkan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'dan samuray kılıcıyla öldürülen Başak Cengiz hakkında açıklama
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Güvenlik Araştırmaları Merkezi Müdürlüğünde düzenlenen "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Paneli"nin açılışında açıklamalarda bulundu. Emine Erdoğan, Başak Cengiz'in kılıçlı saldırıda öldürülmesiyle ilgili, "Başak kızımız hepimizin evladı, hepimizin kardeşidir. Onu ve yitirdiğimiz diğer canları unutmayacağız ve kadınlara kalkan elleri asla affetmeyeceğiz." dedi.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Güvenlik Araştırmaları Merkezi Müdürlüğü tarafından düzenlenen Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü programına katıldı.
İstanbul'da samuray kılıcıyla öldürülen Başak Cengiz'e rahmet dileyen Emine Erdoğan, "Sözlerime, geçtiğimiz günlerde bizi milletçe yasa boğan, korkunç saldırıda hayatını kaybeden Başak kızımıza Allah'tan rahmet dileyerek başlamak istiyorum. Cumhurbaşkanımızla beraber aileyi evlerinde ziyaret ettik. Bu yaşanan öyle büyük bir acı ki hiçbir kelime hislerimi tarif etmeye yetmiyor. Ondan geriye maalesef kalplerindeki ateşin hiç sönmeyeceği bir aile kaldı. Gidilemeyecek bir düğün, hasreti dinmeyecek bir nişanlı ve arkadaşlar kaldı. Geleceğe dair planların, kurulan hayallerin ilelebet yarım kalacağını bilmek inanın içimizi çok acıtıyor. Çok sevdiği kedisi ve sokakta beslediği birçok can da bu büyük hasretten payını alıyor. İşte kalbi böyle iyilik ve sevgiyle dolu bir genç kızımız hayattan kopartıldı. Bizi en çok dehşete düşüren, vicdanlarımızda hazmedemediğimiz şeylerden biri de katilin kadınları savunmasız bulduğu için onu seçmiş olmasıydı. Başak kızımız hepimizin evladı, hepimizin kardeşidir. Onu ve yitirdiğimiz diğer canları unutmayacağız ve kadınlara kalkan elleri asla affetmeyeceğiz" dedi.
"KADINA ŞİDDET TÜM TOPLUMLARIN ORTAK SORUNUDUR"
Kadına yönelik şiddetin tüm toplumların ortak sorunu olduğunu ifade eden Emine Erdoğan, "Kadına yönelik şiddet, coğrafi sınırları aşan tüm toplumların ortak sorunudur. Dolayısıyla verdiğimiz mücadele, sağladığımız her iyileşme, tüm dünya kadınlarının hayrınadır. Küresel rakamlara baktığımızda görüyoruz ki raporlardaki istatistikler maalesef halen aynı şeyi söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü ve birçok uluslararası kuruluşun rakamlarına göre dünyada her 3 kadından 1'i hayatlarının bir döneminde şiddete maruz kalıyor. Yine 15-49 yaş aralığındaki kadınların yüzde 27'si, yani neredeyse 3'te 1'i eşi ya da bir yakını tarafından şiddet görüyor. Bu rakamlar, coğrafi bölgelere ve ülkeden ülkeye çok az farklılık gösteriyor. Dolayısıyla dünyanın dört bir yanını saran bir şiddet yangınından bahsediyoruz. Büyük medeniyetlerin doğduğu, topraklarında irfanın kök tuttuğu, güzel ülkemizin de bu yangından nasibini almış olması bizi elbette derinden üzüyor. Bu mücadeleyi tek bir cepheden veremeyiz. Şiddeti toplumumuzun damarlarından temizlemek için yalnızca bir alana yoğunlaşmak kalıcı bir çözüm getirmez. Şiddetin kökünü kurutmak hepimizin el birliğiyle yürüteceği çalışmalara bağlıdır" ifadelerini kullandı.
Küreselleşme ve teknolojik dönüşümün kültürler arası etkileşimi hızla arttırdığına dikkat çeken Erdoğan, "Bilhassa gençlerimiz küresel bir havuzdan besleniyorlar. Sinema ve müzik gibi insanların zihnine en hızlı tesir eden araçlar, maalesef beraberinde şiddet unsurlarını da taşıyor. Hatta şiddetin kutlanan, şiddet gösteren karakterlerin alkışlanan modellere dönüştüğünü görüyoruz. Şarkılarda kadınların haysiyetine büyük saldırı saydığımız sözlerin adeta tekerlemeye döndüğünü görmek son derece acı. Bununla beraber sosyal medyada kadınlara yöneltilen şiddet dili ise işin mutlaka ele alınması gereken diğer bir safhası. Aslında tüm bunlar çok önemli bir gerçeğe işaret ediyor. O da zihnimizi ve kalplerimizi filtrelerle donatmamız gerekliliğidir. Peki, biz bu filtreleri nereden bulacağız? Elbette kendi kültür havuzumuzdan ve manevi dünyamızdan" dedi.
Çocukların yaşanan şiddet olaylarından çok olumsuz etkilendiğini kaydeden Erdoğan, "Kadına saygının öz değer olduğu Anadolu medeniyeti, sayfalarını tekrar tekrar okumamız gereken büyük bir kitaptır. Toplumumuzun çekirdeği olan aile, tüm gücümüzle korumamız gereken en önemli değerimizdir. Her şiddet vakasından sonra bu son olsun diyoruz. Ancak bu sonu birbirimize kenetlendiğimiz ölçüde getirebiliriz. Kadınların televizyon haberlerinde çaresizce maruz kaldığı şiddet sahnelerine daha fazla şahit olmamalı, çocukların bu vahşetin içinde yer aldığını görmemeliyiz. Uzmanlar, şiddeti görerek büyüyen çocuklara yine şiddetin miras kaldığını söylüyor" ifadesini kullandı.
Erdoğan, kadınların güçlenmesinin şiddetin önlenmesi için de son derece önemli olduğuna dikkat çekerek, "Böylece kadının savunmasız olmadığı görülecektir. Hiçbir kadının şiddet görmediği, ruha habis bir ur gibi yapışan şiddetin olmadığı bir dünya diliyorum" dedi.
"ŞİDDETE SIFIR TOPERANS İLKESİYLE KÖKÜNÜ KAZIYANA KADAR ÇALIŞACAĞIZ"
Şiddetle mücadelenin sürekli olması gerektiğini ve toplumun tüm taraflarınca sürdürülmesi gerektiğini bildiren Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ise, "Şiddete sıfır tolerans ilkesiyle kökünü kazıyana kadar aralıksız çalışacağımızı buradan ilan etmiş olalım. Bizler bu mücadeleyi her dönem ve her durumda en önemli gündemlerimiz arasında görüyoruz. Şiddetin mağduru veya faili herkes olabilir. O zaman demek ki herkese yönelik farkındalık eğitimi, herkese yönelik koruma tedbirleri, herkese yönelik şiddetten uzak tutma tedbirleri almamız gerekiyor. Bu da mücadelenin önemini bir kez daha hatırlatan bir unsur. Kendini ifade etmekte sorun yaşayan ve öfke kontrolü sağlayamayan kişilerin yaş, eğitim, cinsiyet fark etmeksizin insanlara, hatta doğaya ve canlılara yönelttiği bir tehdit unsuru şiddet. Şiddetin tek bir biçimi yok. Bu anlamda şiddete besleyen kaynaklar varsa kurutulmalı, şiddeti meşru görebilen ya da mazur görülebilen algı ve zihniyetlerin dönüşümü için de ayrıca çaba harcamanız gerekiyor. Kadına yönelik şiddet işte bu türden özel dinamikleri olan şiddet biçimlerinden birisi. Kendine has gerçeklerini doğru analiz etmek ve sorunu çözüme kavuşturmak zorundayız" dedi.
KADES'E 240 BİNİN ÜZERİNDE İHBAR GELDİ
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise etkinlikte olmaktan mutluluk duyduğunu belirterek, "Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türkiye konuşulmayanı konuşan, dokunulmayanlara dokunan, yüzleşmekten korkmayan, medeniyetine sahip çıkan, inancına ve bu toprakların bütün değerlerine bağlı olma anlayışını iktidara geldiği ilk günden itibaren geçmişine olan bağlılık, geleceğine olan sorumlulukla yerine getirmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın bize ifade ettiği mesele sadece günlere bağlı şekilde meselelerin üzerine gidebilmek değil, 24 saat yaşamaktır. 25 Kasım'ı 365 gün yaşayan ve kendini sorumlu hisseden bir anlayışa sahibiz. Bu çalışmalarımızı yaparken tüm bakanlıklarımız ile Aile Bakanlığımız liderliğinde bir anlayış içindeyim. Benim çalışmalarda gördüğüm enteresan bir şey var; bu meselede arkadaşlarımızın ortaya koyduğu birlik öyle bir sinerji oluşturdu ki dünyada küresel olarak 4 sorunu birlikte yaşıyoruz. Salgın, enerji sorunu, göç sorunu ve dünya ekonomik problemler ile karşı karşıya. Her birimizin attığı adım birbirimize olan desteğin, sorumluluğun sonucudur. KADES'i, özellikle kadınlarımızın bir düğmeye bastığında kolluk kuvvetlerinin 4 dakikada yanında olacağı uygulamayı devreye aldık. 240 binin üzerinde ihbar geldi. Sadece siyaset yapmak adına birçok şey söyleniyor. Tüm polis amirliklerinde güven masası kuruldu. 3 binin üstünde kadın polis görevlendirildi. Karakola girdiğinde onu orada kadın polis karşılıyor" ifadelerini kullandı.