TÜRGEV, KADEM ve Gülşen Özer'den Lütfü Türkkan tepkisi: Korkunç bir ikiyüzlülük karaktersizlik
Bingöl'de şehit ağabeyine skandal hakaretlerde bulunan İYİ Partili Lütfü Türkkan'a tepkilerin ardı arkası kesilmiyor. Son olarak Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı TÜRGEV Başkanı Fatmanur Altun, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Yönetim Kurulu ve 28 Şubat mağdurlarından Gülşen Özer, Lütfü Türkkan ve muhalefete sert sözlerle yüklendi.
Lütfü Türkkan'ın Bingöl'de şehit yakınına küfretmesine tepki gösteren Başkan Recep Tayyip Erdoğan, sessiz kaldıkları iddiasıyla kadın STK'larına sert tepki göstermişti. Erdoğan, "Şimdi buradan Kadın STK'lara sesleniyorum. Siz ne iş yapıyorsunuz? İlla sizin örgütünüze ait bir kadına küfredilirse, hakaret edilirse o zaman mı ayağa kalkacaksınız? Bir şehidimizin kız kardeşine küfredildiği zaman, hakaret edildiği zaman niçin sokaklara dökülmüyorsunuz, neden bunun hesabını sormak için yollara çıkmıyorsunuz? Her kim bu ülkede bir daha İstanbul Sözleşmesi diye başlayan bir cümle kurarsa, ona en başta ve en çok kendi adlarını sapkın ideolojik ajandaları uğruna istismar ettiği için kadınlarımız tepki göstermelidir." ifadelerine yer verdi.
Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı TÜRGEV Başkanı Fatmanur Altun, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Yönetim Kurulu ve 28 Şubat mağdurlarından Gülşen Özer, Lütfü Türkkan ve muhalefete sert sözlerle yüklendi.
TÜRGEV Başkanı Fatmanur Altun:
Kadınların yaşadığı sorunlara dair tartışmalar, diğer sosyal meseleler gibi sosyal zeminde kalması gereken ve asla siyasal alana taşınmaması gereken tartışmalardır. Çünkü kadın sorunları toplumun her kesiminde ve ideolojiden bağımsız olarak yaşanmaktadır. Bu durumda toplumun istisnasız bütün kesimlerinin desteğini almak kadınların yaşadığı sıkıntıları rehabilite etmenin en hızlı yolu olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye'de kadın hakları ile ilgili savunuculuk yapan kadın derneklerinin büyük çoğunluğu bu en temel ilkeyi ihlal eder görünümde. Daha da kötüsü kadın meselelerini kadınları önceleyen sosyal bir bakış açısıyla değil, kadınlara dönük dışlayıcı ve ayrıştırıcı bir bakış açısı ile ele almakta, ortaya çıkan kadın meselelerini siyasal kaldıraç gibi kullanmaktadırlar.
Özellikle son yıllarda kadın hakları savunuculuğu ile ilgili kuruluşların bu ideolojik tercihleri artık iyiden iyiye ifşa olmuş durumdadır. Bingöl'de yaşanan üzücü hadiseye maruf kadın derneklerinin tepki göstermemiş olması kadın derneklerinin bu içler acısı durumunun sadece en son örneğidir. Öyle ki; Türkiye'de kadın haklarının gelişmesinin önündeki en büyük engellerden birinin kadın hakları savunuculuğu yapmak yerine kadınlara dair meseleleri politik çıkar elde etmek için sömüren ve tepeden tırnağa siyasete batmış durumda olan bu kadın dernekleri olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır.
KADEM:
Lütfü Türkkan'ın Bingöl'deki esnaf ziyareti sırasında yaşanan skandal olay, toplum olarak hepimizi derinden yaralamıştır. KADEM olarak olayı en başından beri takip ediyoruz ve Lütfü Türkkan'ın ahlak dışı küfrüne tepkimizi en güçlü bir şekilde gösterdik. Olayın ertesi günü farklı sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte İYİ Parti Genel Merkezi önüne giderek bu skandalı kınadık. Bingöl KADEM Temsilciliğimiz de şehit annesini ziyaret ederek acısını paylaştı. Sosyal medya mecralarında, her türlü küfrün ve cinsiyetçi dilin karşısında olduğumuzu bir kez daha ifade ettik. KADEM'in zaten 1,5 yıldır devam eden "Küfürsüz Hayat Mümkün" adlı bir kampanyası vardı. Bu çirkin olay, kampanyamızın önemini de ortaya koydu. Toplumsal değerlerimizi hedef alan bu cinsiyetçi küfrü bir kez daha kınıyor, benzer olayların bir daha yaşanmaması adına, sorumluların hukuken ve siyaseten cezalandırılmasının önemini hatırlatıyoruz.
Gülşen Özer:
Bu ülkede bazı olaylar turnusol kağıdı gibidir kişi ya da kurumların gerçek adalet ve ahlak durumunu açığa çıkarır. CHP'de taciz olaylarına susanlar ya da son olayda Lütfü Türkkan'ın şehidimizin kız kardeşine küfür etmesi karşısında "görmedim, duymadım" tavrında olanlar tam da özlerinde olanı ortaya koymuştur.
Kadın haklarını savunduğunu iddia eden kadına dair günlerde sokaklara dökülen emek adalet üzerinden söylem geliştiren pekçok STK'nın vitrin tezyin ettiği aşikar. Onlar gerçekte ne kadının, ne işçinin ne adaletin yanındalar.
Öyle olmadıklarını yakın zamanda başörtüsünün yasaklandığı üniversite kapılarında örselenen işlerinden atılan kadınların yaşadıklarına bigane kalmalarından biliyoruz.
Değişen bir şey yok. Korkunç bir ikiyüzlülük, karaktersizlik örnekleri ile karşı karşıyayız. Yalana, algı oluşturmaya karşı hayret bile edemiyoruz.