ABD dahil 10 ülkeden skandal Osman Kavala çağrısı! 10 ülkenin misyon şefi Bakanlık'ta!
Türkiye'nin önünü kesme projesi olan Gezi kalkışması ve eli kanlı terör örgütü FETÖ'nün 15 Temmuz Darbe girişiminde oynadığı rollerle bilinen ve tutuklu olan Kızıl Soros lakaplı Osman Kavala için ABD öncülüğündeki yabancı ülkelerden skandal bir çağrı yapıldı. Toplam 10 ülke tarafından yapıldığı belirtilen tehditvari bir açıklamada, "Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye’ye çağrıda bulunuyoruz." ifadeleri yer aldı. Bu skandal çağrıya hükümet kanadından peş peşe tepki açıklaması geldi. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medyadan önemli mesajlar paylaştı. ABD, Almanya ve Fransa dahil 10 ülkenin Ankara'daki büyükelçileri, Osman Kavala'ya ilişkin açıklamaları nedeniyle Dışişleri Bakanlığı’na çağrılmıştı. Dışişleri Bakanlığı’na çağrılan 10 ülkenin diplomatik misyon şefi, Bakanlık yerleşkesine geldi.
Gezi kalkışması ve FETÖ'nün 15 Temmuz Darbe girişiminde oynadığı roller sebebiyle tutuklu bulunan ayrıca terör örgütü PKK'ya övgü dizen Kızıl Soros lakaplı Osman Kavala için ABD Ankara Büyükelçiliği'nden bir açıklama yapıldı.
10 ÜLKENİN MİSYON ŞEFİ BAKANLIK'TA!
Dışişleri Bakanlığına, Osman Kavala'ya ilişkin açıklamaları nedeniyle çağrılan 10 ülkenin diplomatik misyon şefi, Bakanlık yerleşkesine geldi.
Bakanlığa çağrılan Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda'nın diplomatik misyon şefleriyle Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Faruk Kaymakcı görüşecek.
Görüşmede, Osman Kavala'nın yargılandığı davayla ilgili açıklamalarına duyulan rahatsızlığın ve tepkinin iletilmesi öngörülüyor.
"BU HADSİZ AÇIKLAMALAR KABUL EDİLEMEZ"
Dışişleri Bakanlığı, 10 ülkenin diplomatik misyon şefinin bakanlığa gelmesinin ardından açıklama yaptı.
Yapılan açıklama şu şekilde:
Ülkemizde devam eden bir davayla ilgili olarak, diplomatik teamüllere aykırı bir şekilde dün akşam ortak bir açıklama yayımlayan Ankara'daki bir grup Büyükelçi bu sabah Dışişleri Bakanlığına çağrılmıştır.
Bu ülkelerin Büyükelçileri/Maslahatgüzarlarına, sosyal medya üzerinden yapılan ve bağımsız yargı tarafından yürütülen hukuki bir süreçle ilgili bu hadsiz açıklamanın kabul edilemez olduğu, hukuki süreçlerin siyasallaştırılmasına ve Türk yargısına baskı yapmaya yeltenen bu açıklamanın reddedildiği, sözkonusu açıklamanın Büyükelçilerin savunduğunu iddia ettikleri hukukun üstünlüğü, demokrasi ve yargı bağımsızlığına da aykırı olduğu iletilmiştir.
Adıgeçenlere, Anayasamızda da kayıtlı olduğu üzere, Türkiye'nin insan haklarına saygılı, demokratik bir hukuk devleti olduğu vurgulanmış ve Türk yargısının bu tür sorumsuz açıklamalardan etkilenmeyeceği hatırlatılmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, bazı ülkelere yönelik verdiği ve yıllardır uygulanmayan kararlarını görmezden gelenlerin, sadece Türkiye ile ilgili davalara odaklanmalarının ve özellikle Kavala davasını sürekli ve ısrarla gündemde tutmaya çalışmalarının samimiyetsiz ve çifte standartlı bir yaklaşım olduğuna dikkat çekilmiş, Büyükelçiler/Maslahatgüzarlar Viyana Sözleşmesi kapsamında görevlerinin sorumlulukları içerisinde kalma konusunda uyarılmışlardır.
Devam Eden Bir Dava Konusunda Yapılan Ortak Açıklama Üzerine 10 Ülke Büyükelçisinin Dışişleri Bakanlığına Çağrılması Hk. https://t.co/b0pW8KlMCs pic.twitter.com/DQS4I0UHHQ
— T.C. Dışişleri Bakanlığı (@TC_Disisleri) October 19, 2021
Eski Bakan Bülent Akarcalı ve Takvim Gazetesi Yazarı Bülent Erandaç, konuyla ilgili A Haber canlı yayınında değerlendirmelerde bulundu.
İşte o açıklamalardan satır başları;
MUHALEFET NEDEN SESSİZ?
Eski Bakan Bülent Akarcalı: Tamamen haddini bilmemektir. Dışişleri Bakanlığı'nın bunları çağrışması çok yerinde olmuştur. Kendilerine sömürge valileri olmadıklarını hatırlatmak gerekir. Yapılan Türkiye'ye doğrudan doğruya bir müdahaledir. Bu şekilde görüş belirtmeleri suçtur. Ama diplomatik dokunulmazlıkları olduğu için üzerlerine hukuken gidilmez. Bunlar ilk yaptıkları iş değildir. Bunların diplomaside yeri yoktur. Türkiye'deki bütün düşüncü kuruluşlarının, üniversitelerin, siyasi partilerin çok ciddi şekilde tepki koyması gerekir. Muhalefetten beklenecek olan şudur 'Sizin ne haddinize böyle bir işi yapmak eğer söylenecek bir laf varsa biz söyleriz' demektir. Bu da Osman Kavala'nın nasıl kullanıldığını gösteriyor. Osman'ı kimler kullandı kimler manipüle etti onların arkasına gitmek lazım. 10 tane büyükelçi de bu faillerden olduklarını göstermektedir. Suç ortağı olduklarını göstermektedir. Türkiye'yi karıştıran her olaya destek çıkan bu ülkelere Türkiye'nin tümüyle başta muhalefet partileri olmak üzere çok ciddi bir ders vermek gerekir.
"KILIÇDAROĞLU AVRUPA'NIN ABD'NİN SUFLELERİYLE HAREKET EDİYOR"
Takvim Gazetesi Yazarı Bülent Erandaç: Avrupa'nın ciğerini bilen bir gazeteciyim. Bunların Avrupa ve Amerika'nın insanlık sicili bozuktur. Bunlar küstahtır, vicdansızdır, bunlar haddini bilmez sömürgeci ülkelerdir. İnsan kanı akıtmaktan zevk duyan ülkelerdir. Yaptıkları bu hareketleri her halükarda şiddetle kınamamız lazım. Derin Avrupa ve ABD'nin Türkiye'ye yönelik kuşatma hareketi devam ediyor. Bu bir kontrollü kaos. Türkiye'nin yer aldığı yeni küresel aktör gücünü kabul edemiyor. Çünkü masada onların oyunlarını bozan bir Türkiye var. Bütün planlarını paçavraya çevirdik. Bu yaptıkları küstahlıktır hazımsızlıktır. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu göreve geldiği günden beri derin Avrupa'nın ABD'nin sufleleriyle hareket eder.
PİYON İSİM: OSMAN KAVALA!
ABD öncülüğündeki toplam 10 ülke Türkiye'ye karşı kukla olarak kullandıkları Osman Kavala için Türkiye'ye skandal bir çağrıda bulundu.
SKANDAL İFADELER! "DERHAL SERBEST BIRAKILSIN"
Toplam 10 ülke tarafından yapıldığı belirtilen tehditvari bir açıklama, "Osman Kavala'nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye'ye çağrıda bulunuyoruz." ifadeleri yer aldı.
Yapılan skandal açıklamada şu ifadelere yer verildi;
"Osman Kavala'nın tutuklanmasının üzerinden dört yıl geçti. Davanın, farklı dosyaların birleştirilmesi ve beraat kararından sonra yeni davaların yaratılması yoluyla sürekli geciktirilmesi, Türk yargı sisteminde demokrasiye saygıyı, hukuk devleti ve şeffaflık ilkelerini gölgelemektedir.
Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda Büyükelçilikleri olarak Türkiye'nin uluslararası yükümlülükleriyle ve milli kanunlarıyla uyumlu şekilde, bu davanın adil ve hızlı biçimde sonuçlandırılması gerektiği kanısındayız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu husustaki kararları doğrultusunda Osman Kavala'nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye'ye çağrıda bulunuyoruz."
İŞTE İMZA ATAN 10 ÜLKE
Türkiye'ye yönelik tehditveri açıklamada bulunan 10 ülke ise şu şekilde:
"Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda Büyükelçilikleri"
TÜRKİYE'DEN FLAŞ HAMLE! 10 ÜLKENİN ELÇİLERİ DIŞİŞLERİ'NE ÇAĞRILMIŞTI
SON DAKİKA HABERİ: ABD, Almanya ve Fransa dahil 10 ülkenin Ankara'daki büyükelçileri, Osman Kavala'ya ilişkin açıklamaları nedeniyle Dışişleri Bakanlığı'na çağrılmıştı.
TÜRKİYE'DEN PEŞ PEŞE TEPKİ AÇIKLAMALARI
Twitter'dan paylaşımda bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Ülkemizde görev yapan diplomatların kendi ülkeleri ile ülkemiz arasındaki ilişkilere katkı yapmalarından memnuniyet duyuyoruz. Buna karşın ülkemizin egemenliği konusundaki yanlış beyanatlarını en güçlü şekilde reddediyoruz.Ülkemizde görev yapan diplomatların Türk yargısını etkilemeye yönelik beyanatları kabul edilemez.Türkiye Cumhuriyeti egemen bir hukuk devletidir ve Türk yargısı bağımsızdır." ifadeleriyle tepkisini gösterdi.
ADALET BAKANI GÜL: DİPLOMATLAR, KABUL EDİLDİKLERİ DEVLETİN HUKUKUNA SAYGIYLA MÜKELLEFTİR
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ABD, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda büyükelçiliklerinin Gezi davasında 4 yıldır tutuklu yargılanan iş adamı Osman Kavala'nın serbest bırakılması için yaptığı çağrıya tepki gösterdi.
Bakan Gül, sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Diplomatlar, kabul edildikleri devletin hukukuna saygıyla mükelleftir. Anayasamıza göre mahkemelerimize tavsiye ve telkinde bulunmak hiçbir büyükelçinin haddi değildir. Hukukun üstünlüğüne gölge düşüren şey de bu had ve hudut bilmezliktir" ifadelerine yer verdi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Türkiye Cumhuriyeti, demokratik hukuk devletidir. Büyükelçilerin yürüyen bir davada yargıya tavsiye ve telkinde bulunması kabul edilemez. Tavsiye ve telkininiz, hukuk ve demokrasi anlayışınıza gölge düşürmektedir" cümlelerine yer verdi.
TBMM BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP AÇIKLAMA
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, "Türkiye'de 'devam eden dava' hakkında, TBMM'de soru sormak ve görüşme yapmak bile anayasa tarafından yasaklanmışken, mahkemenin nasıl karar vereceğini söylemek başka ülkelerin büyükelçilerinin hakkı değildir; büyük bir haddini bilmezliktir" dedi.
Şentop, Osman Kavala'nın serbest bırakılmasına ilişkin on ülke büyükelçisine seslendi. Şentop şunları kaydetti:
"Türkiye'de 'devam eden dava' hakkında, TBMM'de soru sormak ve görüşme yapmak bile anayasa tarafından yasaklanmışken, mahkemenin nasıl karar vereceğini söylemek başka ülkelerin büyükelçilerinin hakkı değildir; büyük bir haddini bilmezliktir. İşinize bakın" dedi.
GEZİ VE 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ DAVALARI
istanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Osman Kavala, Mehmet Ali Alabora, Ayşe Mücella Yapıcı ve Can Dündar'ın da aralarında bulunduğu 16 sanık hakkında dava açılmıştı.
İddianameyi kabul ederek yargılama yapan İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Şubat 2020 tarihli duruşmada, Osman Kavala, Ayşe Mücella Yapıcı ve Şerafettin Can Atalay'ın da aralarında olduğu 9 sanığın, yüklenen suçların işlendiğine dair mahkumiyete yeter derecede hukuka uygun somut ve kesin delil bulunmadığı gerekçesiyle beraatine yönelik hüküm kurmuş, firari 7 sanığın dosyasını ayırmıştı.
Kararın temyiz edildiği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi (istinaf), Osman Kavala'nın da arasında yer aldığı 9 sanık hakkında verilen beraat kararlarını bozmuştu.
Tutuklu sanık Osman Kavala ve eski CIA danışmanı Henri Jak Barkey'in, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin "Anayasa'yı ihlal" ve "siyasal veya askeri casusluk" suçlarından İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davanın 5 Şubat 2021'deki duruşmasında, mahkeme heyeti, dava dosyasının Gezi Parkı olaylarına ilişkin İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava dosyası arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle birleştirilmesine, dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmetmişti.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 28 Nisan 2021'deki duruşmada, ana dava dosyasında 9 sanık yönünden verilen beraat kararlarının istinaf mahkemesi tarafından bozulduğu ve karar veren bu mahkemeye gönderildiği hatırlatılarak, o kararla birlikte firari 7 sanık yönünden dosyanın ayrıldığına işaret edilmişti.
Mahkeme heyeti, 7 firari sanık yönünden ayrılan bu dosyanın, istinaf mahkemesince bozulan İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki Osman Kavala ve Henri Barkey'in yargılandığı "15 Temmuz darbe girişimi" davası ile yine Kavala'nın 9 sanık ile yargılandığı "Gezi olayları" dava dosyasıyla birleştirilmesine hükmetmişti. Böylece birleşen 3 dava dosyasındaki sanık sayısı 17'ye ulaşmıştı.
KAVALA'NIN YARGILANDIĞI 15 TEMMUZ DARBE GİRŞİMİ DAVASINDAN DETAYLAR
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, tutuklu sanık Osman Kavala ve hakkında yakalama kararı bulunan firari eski CIA danışmanı Henri Barkey'in FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde oluşturduğu yapılanmayla gerçekleştirme teşebbüsünde bulunduğu darbe girişimi sürecinde de rol aldıkları belirtiliyor.
Sanıkların, devletin güvenliği veya iç dış siyasal yararlar bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin ettiklerine dair bulgulara erişildiği ifade edilen iddianamede, tutuklu sanık Osman Kavala ve Henri Barkey'in, "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek" suçundan da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına, "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek" suçundan da 20'şer yıla kadar hapsi cezasına çarptırılmaları isteniyor.
Sanıkların, darbe girişimini FETÖ adına sevk ve idare eden mahrem sorumlularıyla paralel bir kısım irtibatlarda bulunarak darbe girişimine hazırlık hareketlerinde bulundukları anlatılan iddianamede, sanıkların darbe girişiminin başarılı olması akabinde oluşturulacak yeni yönetim içerisinde legal veya illegal bir kısım görevler alması muhtemel olan kişi ve gruplarla bu yönde koordinasyon maksadıyla girişimde oldukları aktarılıyor.
Bu kapsamda sanıkların yoğun olarak yurt içi ve yurt dışı seyahatlerine çıktıkları belirtilen iddianamede, sanıkların olağan dışı yoğunlukta gerçekleşen irtibatlarının darbe girişiminin hazırlığı kapsamında değerlendirildiği kaydediliyor.