Emine Erdoğan aracılığıyla okuma yazma öğrenen Hatice Yakut kitap yazdı!
Kan davasının bitmesi için ufak yaşta ödek olarak evlendirilen Hatice Yakut, başından geçen tüm zorlukları kaleme aldı. Hatice Yakut (65) okuma yazmayı 50 yaşındayken Başkan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın öncülük ettiği okuma yazma seferberliği sayesinde öğrendi.
Son ödek kızı Hatice Yakut'un yaşam öyküsü belgesel olarak çekildi. Hikâyesi BM Kadının Statüsü Komisyonunda da anlatıldı. Hatay'da yaşayan ve babasının işlediği cinayetin diyeti olarak çocuk yaşta evlendirilen Türkiye'nin son ödek kızı Hatice Yakut, KADEM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ile görüştü.
"EMİNE HANIM OLMASA BAKAR KÖR OLARAK HAYATIMA DEVAM EDECEKTİM"
İçinde ukde kalan okuma yazma hayalini Emine Erdoğan sayesinde gerçekleştirdiğini ve yıllar sonra kitabını hediye etmeninin tarifsiz mutluluğunu paylaşan Yakut, "Kitabımı imzalayıp Sümeyye hanıma hediye ettim. Annesine selam gönderdim. Sümeyye Hanım hikayemi dinledi çok duygulandı kendisine sarıldım çok samimiydi. Kız çocuklarının, kadınların hayatını değiştirdikleri için çok mutluyum Allah ailesinden razı olsun. Emine hanım olmasa bakar kör olarak hayatıma devam edecektim. Gözlerimi açtıkları için özellikle Emine Hanıma sonsuz teşekkür ederim. Onun ellerinden ve gözlerinden öpüyorum. Kızları ile görüştüm inşallah şimdi de başkanımız ve eşi Emine hanımla da görüşürüm" diye konuştu.
"BÖYLE BİR ŞEY OLMAZ SEN NİYE BEDEL ÖDEYECEKSİN?"
Hatice Yakut, ödek kızı olarak evlendikten sonra gittiği şehirde aydın insanların "Böyle bir şey olmaz sen niye bedel ödeyeceksin?" diye yön göstermesiyle bir çocuğunu da alarak 20 yaşında baba evine kaçtı. Daha sonra kendisinden 20 yaş büyük eşini kaybetmiş 8 çocuklu Ahmet Yakut ile ikinci evliliğini yaptı. Hatay'da 11 çocuğunu büyütüp evlendiren Hatice Yakut, eşiyle birlikte yalnız yaşamaya başladı. Hayat serüveni, anne babasına Kur'an okutmak için arkadaşlarını topladığı bir gün yeniden değişti. Yirmi kadın eve gelir gelmez Kur'anlarını açıp okuyup ve bir yere yetişir gibi acele edip kalkınca Yakut da kadınların peşine takıldı ve o anları şöyle anlattı:" Arkadaşlarıma nereye gidiyorsunuz dediğimde 'Tayyip Erdoğan'ın eşi, Emine Erdoğan'ın açtığı kurs var, biz ABC öğreniyoruz' dediler. Bu fırsatı kaçırmak istemedim. 2004 yılıydı, o kursa gittim ve kör gözlerimi açtım..."
O zamanlar 50 yaşında olan Yakut, Barbaros İlköğretim okulunda kursun bitimine 20gün kala kursa başladı. Gece gündüz çalışıp eşinin karşı çıkmasına karşın azimle yazmaya devam eden Yakut, "Öğretmene çok geç kaldım dedim. Öğretmenim Yalçın Öner 'hayatta hiçbir şey için geç değildir yeter ki siz isteyin. 12 kişi olursanız yaz kursu açarım okuturum sizi' dedi ve 16 kişi olduk hepimiz okuduk ben birinci oldum, belgelerimizi aldık. Ben sürekli yazıyordum ve bu öğretmenimin dikkatini çekti 'Hatice Hanım siz okumaktan çok yazmaya heveslisiniz galiba' dedi. Ben de kitap yazmak istediğimi ve ödek kızı hikayesinin içimde ukde olduğunu anlattım yazımı düzeltmek için sürekli çalıştığımı söyledim ve kitabımı yazdım. İlk başlarda eşim karşı çıktı 'okumayı söktün görmeye başladın artık ne gerek var yazıp ne yapacaksın dedi. Ona aldırmadım. Gece gündüz demeden yazdım" dedi.
Deftere yazdıklarını bilgisayara geçirmek için torunlarının peşinde koşan Hatice Yakut, "Oğluma bilgisayar al ben kendim yazacağım dedim. Oğlum 'anne bu yaştan sonra bilgisayar öğrenemezsin' dedi 3-4 ay içinde öğrenip kitabımı kendim bilgisayarda yazdım. 'Yapamazsın edemezsin' diyenlere hep kulaklarımı tıkadım. Kitabım 2017'de yayınlandı. Eşim kitap yazmamı istemiyordu. Defterlerimi yırtıyor yere atıyordu. Hastaneye postaneye gidecek hale geldin, gözlerin açıldı artık yeter diyordu. Kitaplar basılıp eve gelince şok oldu. Yaşı büyük olduğu için bin kitabı da kendi ellerimle yazdığımı zannetti. Kitabım ilk başta bin adet basıldı 3 ayda tükendi. İkinci baskısı yapılacak. Çocuk romanları yazdım. Kendimi durduramıyorum.. Yazmak benim hobim oldu. Sıradan bir ev hanımıyken yazar oldum" ifadelerini kullandı.
Hatice Yakut 'ödek kızı' hikâyesini ise şöyle anlattı: "Kan davası olan aileler yeni birini öldürmek yerine kız vermeyi tercih ediyorlar. Oysa ödek gitmek denilen bu uygulama binlerce kızın kabusu oldu. Barış yapmışlar, filancanın kızı ödek gitmiş, kan dökmeyi önlemiş, ne güzel derlerdi ama hiç düşünmezdi o kız orada neler çekiyor diye. Gittiği yerde insan muamelesi yapmazlardı o kıza. Derdim ki okumam yazmam olsa da şunları yazsam. 1970'lere kadar sürdü bu uygulama. En son ödek ben gittim. Benden sonraki kuşak okuyup cahiliyetten kurtuldu ailelerine karşı çıktılar. Herkes kendi cezasını çeksin kızlar niye çekiyor dediler. Yani son ödek kızı bendim. Ben de okuma yazma öğrendikten sonra yaşadıklarımı yazmaya başladım. Birkaç defter bitirdim, her seferinde beğenmedim sobaya attım. 340 sayfa olan kitabımı 4 kez elimle yazdım."
Hedefi çocuklara örnek olmak isteyen Yakut, "KADEM'den ilham aldım, bana güç kattılar. KADEM'deki kızlar bana çok yardım ettiler. Ben de elimden geleni yaptım. Eski dönemleri yazıyorum ki insanlara mesaj olsun. Artık çocuklara ilham vermek istiyorum. 7-12 yaş çocuklar için yazıyorum. Akraba çocuklarına kitap okuma yarışları düzenliyorum. Kitabı önce bitirip özet çıkarana ödül veriyorum. Mahallemde okuma yazma bilmeyen 38 yaşındaki bir kadına da okuma yazma öğretiyorum" diyerek hayalinin peşinden koşacağını vurguladı.