Casusluk çetesinden İHA alçaklığı! Türkiye'nin milli değerlerini para karşılığı pazarladılar
Dünyanın hayranlıkla takip ettiği Türk İHA'ları casusların hedefi oldu. Kritik savunma projeleri bilgilerini yabancılara satan casusluk çetesinin, Türkiye’nin yüz akı SİHA ve İHA’lara ait bilgileri de pazarladığı ortaya çıktı.
Savunma alanındaki kritik projelerin ihale bilgilerinin sızdırılmasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında dava açıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki (DKK) milli projelerin ihale bilgilerinin yabancı firmalara sızdırılmasıyla ilgili yürüttüğü soruşturmayı tamamladı.
Başsavcılık 9 kişinin "zincirleme olarak devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" suçundan 35'er yıla kadar hapsini istedi. DKK'de görevli 2 binbaşının ise "devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama" suçundan 10'ar yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
İHBARLA BAŞLADI
Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamede, soruşturmaların Başsavcılığa gelen ihbar mektuplarıyla başladığı anlatıldı. Bu kapsamda dinleme kararı çıkartılarak sanıklar teknik ve fiziki takibe alındı. DKK envanterinde bulunan bazı cihaz ve materyaller, alınması planlanan helikopterler ve özellikleri ile nerelerde kullanılacağı hakkında bilgilerin verildiği tespit edildi. Ayrıca ASELSAN ve ROKETSAN tarafından geliştirilen bazı milli projeler hakkında bilgi alışverişinde bulunulduğu da dinlemelere takıldı.
MENFİ SONUÇ UYARISI
Sanıkların, yerli ve milli İHA-SİHA'ların teknik özellikleriyle ilgili gizli bilgileri de firmalara aktardığı anlaşıldı. Bu konuyla ilgili SSB'den alınan raporda "Milli insansız hava araçlarına ait ifadelerinin tamamının yüksek önemi haiz kritik teknik bilgiler olduğunun görüldüğü, yurt içi ve sınır ötesi operasyonlarda sahada oyun değiştirici olarak görev alan milli İHA ve SİHA'lara ilişkin kritik önemi haiz teknik bilgilere üçüncü kişilerce sahip olunması ve hasım unsurlarla paylaşılması durumunda; devletin güvenliği ve sahada yürütülen operasyonların başarısı açısından menfi sonuçlara sebebiyet verebileceği anlaşılmıştır" vurgusu yapıldı. Başsavcılık, sanıkların telefon konuşmalarında yer alan bilgilerin gizli olup olmadığını Milli Savunma Bakanlığı'na da sordu. Bakanlık bilgilerin bir kısmının devlet sırrı niteliğinde, bir kısmının da gizli-hizmete özel nitelikli gizli bilgilerden oluştuğu yanıtını verdi.
FİRMALARA SATTI
SSB'de eski proje müdürü olan sanık Yusuf Hakan Özbilgin'in, yabancı firma temsilciliği yapan şirket sahibi Mustafa Sırrı Akın ve firma çalışanı Emre Özlük'le sık sık görüştüğü belirlendi. Özbilgin'in yapılan bu görüşmelerde SSB'nin projeleri ve yapılacak ihalelerle ilgili bilgiler ile BAYKAR'a ait İHA ve SİHA'larla ilgili bilgileri firma yöneticilerine aktardığı kaydedildi. Özbilgin'in ayrıca ASELSAN, TUSAŞ, kuvvet komutanlıkları gibi çok sayıda kurumun projelerine ilişkin bilgileri de firmalara aktarıp maddi menfaat elde ettiği kaydedildi.
ZAAFİYETE SOKAR
Emekli olmadan önce DKK Teknik Başkanlığı Deniz Havacılık Daire Başkan Vekili görevini yürüten sanık emekli albay Murat Ali Çömez'in, DKK'nın helikopter tedarik planlamaları ve mevcut helikopterlerle ilgili bilgileri Emre Özlük'e aktardığı anlaşıldı. Çömez, TSK'nın tüm ihtiyaçlarını ve stratejilerini içeren "On Yıllık Temin Tedarik Planı"na giren helikopterlerle ilgili bilgileri de Özlük'e verdi. Bu konuyla ilgili SSB'den istenen görüşte şu yanıt verildi:
"TSK'nın 'Gizli' gizlilik dereceli ve tüm ihtiyaçlarını ve stratejilerini içeren On Yıllık Temin Tedarik Planı'nın üçüncü kişiler tarafından bilinmesi; devletin güvenliğini, askeri gücünü ve yürütülen/yürütülecek askeri operasyonları tehlikeye atma ihtimali ile TSK'nın gelecekte sahip olacağı yetenek ve kabiliyetlere karşı hasım unsurlarca karşı tedbir geliştirme ihtimali bakımından oldukça önemli zaafiyet ve sakıncalar doğurabilecektir."
BU KADAR PARASI OLAMAZ
Yusuf Hakan Özbilgin'in konutunda yapılan aramada 1 milyon 283 bin euro ve 40 bin dolar ele geçirilmiş, banka hesaplarında da yüklü miktarda para tespit edilmişti. İddianamede, Özbilgin'in devlet memuru olması dikkate alındığında bu miktarda paranın hayatın olağan akışına aykırı olduğu belirtilerek, "Soruşturma konusu suçu oluşturan eylemleri nedeniyle bu parayı edindiği değerlendirilmiştir" denildi.
DİNLEMEYE TAKILDILAR
Sanıklar Yusuf Hakan Özbilgin ile Emre Özlük'ün "yakalanma korkusu" nedeniyle aralarında geçen telefon konuşmaları dinlemeye şöyle takıldı:
E.Ö.: Senden sonra ne oldu biliyor musun? Arabanın başına gittim 2 tane Yunus motosikleti duruyordu. Biri yanıma geldi 'Arabaya bakabilir miyiz?' dedi.
Y.H.Ö.: Ciddi mi söylüyorsun?
E.Ö.: 'Benimle veya arabayla ilgili bir sıkıntı mı var?' diye sordum, 'normal bir arama' gibisinden bir şeyler söylediler.
Y.H.Ö.: Takip ediyorlar abi o zaman.
E.Ö.: Bilmiyorum olabilir.
Y.H.Ö.: Senin telefonunda FaceTime var mı?
E.Ö.: Var ama ayrıca kullanmıyorum.
Y.H.Ö.: Tamam bundan sonra oradan konuşalım.
YURT DIŞINA AKTARMIŞ
Sanık Emre Özlük'ün, SSB ve DKK'de görev yapan diğer sanıklarla kurduğu ikili ilişkilerle devletin güvenliği yönünden gizli kalması gereken bilgi ve belgelere ulaştığı ifade edildi.
Özlük'ün, bu bilgileri yurt dışında faaliyet gösteren şirketlere aktararak uygun teklif verilmesini veya ihtiyaç duyulan malzemelerin tedarik edilmesini sağladığı kaydedildi.