Başkan Erdoğan'ın kaleme aldığı Daha Adil Bir Dünya Mümkün raflardaki yerini aldı! Geliri AFAD'a bağışlanacak
Son dakika haberine göre: Başkan Recep Tayyip Erdoğan, "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" kitabında, Türkiye'nin tüm insanlık için ortaya koyduğu adalet arayışını ayrıntılı bir şekilde anlatıyor. İngilizce, Arapça, Almanca, Fransızca, Rusça ve İspanyolca gibi dünya dillerine de çevrilmekte olan kitaptan elde edilen gelir AFAD'a bağışlanacak.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın küresel adaletsizlik ve Batı'da yükselen İslam karşıtlığının engellenmesi amacıyla kaleme aldığı kitap raflarda yerini aldı.
"Daha Adil Bir Dünya Mümkün" adıyla Turkuvaz Kitap tarafından yayımlanan kitap, adaletsizlik, mülteci krizi, uluslararası terörizm ve İslam karşıtlığı başlıkları başta olmak üzere küresel siyasetin açmazlarına işaret ediyor. Yeryüzündeki ayrımcılık ve çifte standardı Birleşmiş Milletler (BM) örneğiyle gözler önüne seriyor.
BM'in meşruiyet, işlevsellik, etkinlik, kapsayıcılık, temsil ve yönetişim sorunlarına değiniyor. Erdoğan, uzun yıllardır birçok platformlarda dile getirdiği "Dünya beşten büyüktür", yükselen İslam karşıtlığı, küresel adaletsizlik söylemlerini anlatan yeni bir kitap kaleme aldı. İki bölümden oluşan kitabın Uluslararası Siyasette Çifte Standart ve BM'nin Reform İhtiyacı başlıklı bölümünde, küresel siyasetin açmazları, BM'nin meşruiyet sorunu, küresel adalet sorunu, mülteci krizi, uluslararası terörizm sorunu, İslam karşıtlığı, BM'nin işlevsellik ve etkinlik sorunu, kapsayıcılık ve temsil sorunu, küresel yönetişim sorunu konuları ele alınıyor.
BM'nin yönetim yapısının reformdan geçirilmesi gerektiği vurgulanan ikinci bölümde ise reform ihtiyacının gerekliliği anlatılırken, BM reformuna yönelik ilkeler, mevcut reform tekliflerinin sorunları, ilkeli, kapsamlı ve stratejik bir öneri, temsilde adalet, genel kurul ve güvenlik konseyi ilişkisi, veto imtiyazını kaldırmak, uygulanabilir bir teklif başlıkları altında detaylı inceleme ve öneriler ortaya konuluyor.
Dünyanın büyük sorunlarla karşı karşıya kaldığı bir dönemde, insanlığın kaderi, sınırlı sayıdaki ülkenin keyfine bırakılamaz. Kitaptan bazı bölümler şöyle:
BM, kuruluş sözleşmesinde kendisini "adelet ve güvenliğ, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği, tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş" olarak tanımlamasına rağmen, bunun gerekliliklerini yerine getirmekte etkisiz kalmaktadır.
Adil ve sürdürülebilir bir küresel barışın temini için, çok kültürlülüğü ve çok kutupluluğu yansıtan bir BM'ye ihtiyaç vardır.
Ne BM, ne de başka bir uluslararası örgüt, uluslararası terörizmin ortak kabul gören bir tanımını yapma konusunda başarılı olabilmiştir.
Bugün dünyada, ağır aksak işleyen birçok uluslararası kurum var. Bu kurumlar, hiçbir zaman adil olmadı ve uluslararası hegomanya arayışına ve büyük güçlere hizmet etti.
En güçlü gördüğümüz ülkeler salgına teslim oldular. Salgının neden olduğu ekonomik tahribatta ortada.
Bölgemizde yaşanan krizi çözmenin yolu topyekün tecrit değildir. Asıl çözüm bu insanların geldikleri yerlerdeki çatışmaların bir an önce durmasını sağlamaktır.
Merhametini yitirmiş bir dönemde bizler vicdanların temsilcisi olmak durumundayız.
Batılı ülkelerde, 11 Eylül 2001'de ABD'de yaşanan terör saldırıları sonrasında başlayan İslam karşıtlığı daha açık ifadesiyle Müslüman düşmanlığı etkisini artırarak devam ediyor.
Çözüm için kurulan mekanizmalar, değişim ihtiyacına cevap veremedikleri için daha ziyade sorun üretir hale gelmiştir.
İnsanlığı beş ülkeye mahkûm etmeye kimsenin hakkı yoktur. Tüm dünyanın, tüm ülkelerin, orda söz sahibi olduğunu görmemiz ve göstermemiz gerekiyor.
Küresel düzeyde, barış huzur güven ortamı sağlanmadan ekonomik hedeflere ulaşılması mümkün değildir.
GELİRİ AFAD'A BAĞIŞLANACAK
Türkiye'nin tüm insanlık için ortaya koyduğu adalet arayışının ayrıntılı bir şekilde anlatıldığı eserde "Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir sistem tesis edilene kadar 'Dünya beşten büyüktür' demeye devam edeceğiz" ifadeleri yer alıyor. İngilizce, Arapça, Almanca, Fransızca, Rusça ve İspanyolca gibi dünya dillerine de çevrilmekte olan kitaptan elde edilen gelir AFAD'a bağışlanacak.
BARDAĞIN DOLU TARAFI
Bardağın dolu tarafında ise BM'nin insanlığın barış, adalet ve refah anlayışında büyük imkanlar sunma potansiyelini sürdürmesi bulunuyor. Henüz Kovid-19 salgınının ortaya çıkardığı krizinin üstesinden gelemediğimizi de göz önünde bulundurarak çok taraflı iş birliği için sahip olduğumuz mevcut kurumları ve mekanizmaları en etkin şekilde kullanmaya çalışmalıyız.
DEVRİMCİ BİR REFORMUN ZAMANI GELDİ
BM'ye yönelik devrimci bir reform sürecini harekete geçirmenin zamanı gelmiştir. Sonuç üretecek bir noktaya taşımak için güçlü ilkeler ortaya koymak gerekir.
Bu ilkelerden ilki adalet olmalı. Adalet ilkesinin tamamlayıcı unsuru ise eşitlik olmalıdır. Eşitlik reform felsefesinin ikinci ilkesidir.
Bir başka ilkesini de temsilde adalet oluşturmalıdır. İki nedenden ötürü BM tem- sil sorununun çözülmesi gerekir. Birincisi yeni jepolitik gerçeklikler. İkincisi BM uluslararası sistemin mevcut demografik yapısını adil bir şekilde temsil etmelidir. 1.5 milyar nüfusa sahip İslam dünyasının, BM'nin asli karar alma süreçlerinde, kendisine yeteri kadar yer bulamıyor oluşu kabul edilemez.
Sürecin bir diğer ilkesi de şeffaflık olmalı. Aynı zamanda, hesap verilebilirlik ilkesi üzerine de inşa edilmeli. Reformun ana ruhunu oluşturan ilkelerden biri olarak, önleyicilik öğretisinin yeniden tesis edilmesi önemlidir.
Reform teklifleri, ülkelerin dar çıkarların değil, ilkesel başlıklara odaklanmalı... Reform arayışının stratejik hedefleri net biçimde belirlenmeli, soyut ilkelerden yola çıksa da, somut karşılığı olan hedef ve hedefler ortaya konmalıdır.
DAHA ETKİN DEMOKRATİK ŞEFFAF VE HESAP VEREBİLİR...
Daha iyi işleyen bir uluslararası düzen kurmak için ihtiyacımız olan, halihazırdaki uluslararası kurumları çok taraflılık ekseninde yapılandırmaktır. Etkin çok taraflılık ancak kapsayıcı olan çok taraflı kurumların varlığıyla mümkün. Bu anlamda BM Güvenlik Konseyi'nin yeniden yapılandırılmasından başlayıp kapsamlı ve anlamlı reformları süratle uygulamaya koymalıyız. Güvenlik Konseyi'ni daha etkin, demokratik, şeffaf, hesap verebilir bir yapıya ve işleyişe kavuşturmalıyız.
Uluslararası toplumun ortak vicdanını yansıtan BM Güvenlik Kurulu'nu da güçlendirmeliyiz. Karşı karşıya kaldığımız sorunları ciddi bir biçimde almazsak yarın çok daha geç olabilir.
GENEL KURUL VE GÜVENLİK KONSEYİ
BM Genel Kurulu eşitlerin oy kullandığı bir adalet arenası halin getirilmeli ve Güvenlik Konseyi üyeleri belli dönemler için, bu eşit oy hakkına sahip ülkeler arasından seçilmeli. Genel Kurul bir meclis gibi hareket etmeli ve kuralları yapmalı.
VETO YETKİSİNİ KALDIRMAK
BM Güvenlik Konseyi'nin önüne gelen 2446 tasarıdan 249'u veto edilmiş. Bunların 112'si Rusya, 81'i Amerika, 29'u İngiltere, 16'sı Fransa ve 11'i Çin tarafından kullanıldı. BM reformu için atılacak ilk adım veto yetkisinin kaldırılmasıdır. Genel Kurul yasama meclisi, Güvenlik Konseyi ise icra heyeti haline dönüştürülmelidir.
Türkiye'nin de üyesi olduğu "Konsensüs İçin Birlik" grubu, veteo imtiyazı hayali kurmayan ülkeleri birlşetşirecek bir koalisyon meydana getirebilir.
Başkan Erdoğan kaleme aldığı kitabında BM ile ilgili önerilerini ise şöyle sıraladı:
TEMSİLDE ADALET:
BM reformunun en önemli hedeflerinden biri temslde adaleti sağlamak olmalıdır. Bu nedenle öncelikli olarak, coğrafi temsilin adil bir şekilde sağlanması için yeniden dizayn edilmesi gerekir. Güvenlik konseyinde Avrupa tek başına ik ülkeyle temsil edilirken, Güney Amerika ve Afrika'dan tek bir üye bile bulunmamaktadır.
Amerika kendi tercih ettiği askeri operasyonları, BM zemininde meşrulaştırma gayreti gösterirken, Rusya ve diğer ülkeler, BM'yi ve Güvenlik konseyi'ndeki imtiyazlarını işlerine geldiği gibi kullanmayı sürdürdüler.