Hem kendine hem İstanbul'a yazık etti! Ne oldu sana İmamoğlu?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanı olan CHP'li Ekrem İmamoğlu, seçimler öncesi verdiği vaatleri yerine getirmek bir yana var olan projeleri, yeşil alanları, etkinlikleri de baltalayarak İstanbulluları isyan ettirdi. "Hem kendine, hem İstanbul'a yazık etti" diyen Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, "Adeta müziğe ve yeşile düşman, insanları sevmeyen, başında olduğu İstanbul ve halkı için "Bakın ben şunu yaptım" diye tek örnek gösteremeyecek, geçti, eskiden yapılanları bile sürdüremeyen, "Büyük yere geldi" diye anında etrafını saran "Padişahım çok yaşa!. Senden büyük Allah var" diyenlerin şakşaklarına kapılan, bu şakşak sisteminin Avrupa, Asya ve Afrika'yı fetheden Osmanlı'yı batırdığını görmeyen İmamoğlu geldi." ifadelerini kullandı.
İşte Sabah Gazetesi yazarı Hıncal Uluç'un "Ne oldu sana İmamoğlu?" yazısı:
İmamoğlu'nu Beylikdüzü Belediye Başkanı iken tanımış, onunla nasıl gururlanmış, nasıl sevmiş, nasıl kucaklamıştım, bu sütunları takip edenler bilir.
Nasıl insancıl, nasıl mütevazı bir kişilikti ve Beylikdüzü halkını nasıl bağrına basıyor ve onları yüceltiyordu.. Beylikdüzü'nde Klasik Müzik Festivali..
Beylikdüzü'nde Caz Festivali ne demek?.
Gittim, gördüm, yaşadım.. Binlerce insan gece yarılarına dek oturup izliyor festivali..
Yüzlercesi açık hava tiyatrosunda, binlercesi alanı çepeçevre saran harikulade parkta..
Yemyeşil çimler, çeşit çeşit ağaçlarla süslü, "Japon Bahçesi"ne dek bir devasa botanik bahçesi..
"Üç Tenor" Konseri'nden sonra beni elektrikli bir minik araba ile kendisi gezdirdi parkı, bir saat falan sürdü.. Öyle bir park anlayın.
Bir yerde "Rauf Denktaş Anıtı" yapılıyor..
Planları gösterdi bana.. Altı ay sonra da açtılar, Denktaş'ın eşi kesti kurdeleyi..
Özetle.. Müzikti tanışmamıza vesile olan..
Yeşildi, bana onu sevdiren.. Ve de tevazuu..
Candanlığı.. İnsanlığı idi, "dost" yapan!..
Sonra.. Sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Cumhurbaşkanı olmak niyetindeydi. Erdoğan'a yolu açanın İstanbul Belediye Başkanlığı olduğunu düşünüyordu belki de..
Ve o benim tanıdığım İmamoğlu gitti. Yerine bambaşka bir İmamoğlu geldi..
Adeta müziğe ve yeşile düşman, insanları sevmeyen, başında olduğu İstanbul ve halkı için "Bakın ben şunu yaptım" diye tek örnek gösteremeyecek, geçti, eskiden yapılanları bile sürdüremeyen, "Büyük yere geldi" diye anında etrafını saran "Padişahım çok yaşa!. Senden büyük Allah var" diyenlerin şakşaklarına kapılan, bu şakşak sisteminin Avrupa, Asya ve Afrika'yı fetheden Osmanlı'yı batırdığını görmeyen İmamoğlu geldi..
İmamoğlu hem kendine, hem İstanbul'a yazık etti, hem de partisine tabii..
Hem de ortada Nurettin Sözen örneği varken, bile bile ladese düştü, "Ne oldu sana" demeyen ana muhalefet!.