Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'dan Marmara için müsilaj ve deprem mesajı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, müsilaj temizliği ve deprem tehlikesi hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Riskli binalar hakkındaki son durumu aktaran Bakan Kurum, "9.8 milyon binamız, 28.6 milyon konutumuz var. Bunların yaklaşık 6.5 milyonu riskli konutlar." dedi.
Marmara Denizi'nde 24 saat esasına göre müsilaj çalışması yaptıklarılarını ifade eden Kurum, "İHA'larla uydu takip sistemi üzerinden anında müdahale edip, temizlik çalışmalarını yürütüyoruz. Müsilaj konusunda da bugün itibariyle 565 bölgede toplam 12 bin metreküp müsilaj topladık. Ayrıca 7 ilde 8 bin 118 denetim yaptık. Bu denetimler neticesinde 112 tesise 14.8 milyon lira idari para cezası uyguladık" diye konuştu.
İşte özetle söyledikleri:
İSTANBUL'DA 300 BİN BİNA ACİL DÖNÜŞMELİ
Ülkemizin yüzde 66'sı deprem riskli alanlarda. Nüfusumuzun yüzde 71'i bu deprem riski olan bölgelerde oturuyor. Son bir asırda büyüklüğü 6 ve üzeri olan 57 deprem yaşadık. İzmir depremi de buna dahil. Ne yazık ki, 100 yılda 80 bin vatandaşımız hayatını kaybetti. İzmir, Elazığ, Malatya depremleri ile Kartal'da yaşadığımız acı olay, Kağıthane ve Çankaya'da çöken istinat duvarı, dönüşümün önemini bir kez daha ortaya koymuştur. İstanbul'da yaklaşık 1.2 milyon bina, 5.9 milyon konut bulunuyor. Riskli 1.5 milyon konutun 300 bininin acilen dönüşmesi gerekiyor.
196.5 MİLYAR TL KAYNAK
Kentsel dönüşümü 6 başlıkta topladık. Deprem riski altındaki yapılar, sel ve heyelan, tarihi kent merkezleri ve meydanları, sanayi alanlarının taşınması ve dönüşümü, tarım köy projeleriyle kırsal dönüşüm ile modern otopark alanlarının üretilmesi. Temel ilkelerimiz yerinde, gönüllü ve hızlı dönüşüm. Her yıl 300 bin konut olmak üzere acil dönüşmesi gereken 1.5 milyon konutun dönüşümünü 5 yıl içinde bitireceğiz. 81 ilde 973 ilçemizde afetlere karşı risk taşıyan tüm binalarımızı kentsel dönüşüm kapsamına alarak yeniliyoruz. Bugüne dakar 1 milyon 500 bin konutun dönüşümünü tamamladık. Bu konutlara 16.5 milyar lira kaynak kullandık.
Diğer taraftan TOKİ Başkanlığımızla 19 yıl içinde 180 milyar TL yatırımla 1.1 milyon konut ve 21 bin 764 sosyal donatı alanı üretildi. Kentsel dönüşüm ve sosyal konut anlamında 2.5 milyon konutu vatandaşlarımıza teslim ettik. Bu da 10 milyon vatandaşımızın can ve mal güvenliğini teminat altına almak demek. 100 milyar yatırımla ülke genelinde devam eden 300 binin üzerinde sosyal konut ve kentsel dönüşüm sürüyor. Bugüne kadar kamu ve özel sektör eliyle yapılan kentsel dönüşümle TOKİ konutlarımızla ve yapı denetim sistemimizle ülkemizdeki binaların yüzde 55'ini güvenli hale getirdik. 45 milyondan fazla vatandaşımızı güvence altına aldık.
DENİZLERİMİZ İÇİN SEFERBERLİK
İklim değişikliği nedeniyle denizde artan sıcaklıklar Marmara'da müsilajın yoğun şekilde görülmesine neden oldu. Yine oluşan durgunluk nedeniyle, Marmara Denizi bir göl gibi davranmaya başladı. Bu iki faktöre, kirlilik de eklenince ne yazık ki bugünkü manzarayla karşı karşıya kaldık. Bu kirliliğin yüzde 70'ini kara kökenli kirleticiler oluşturmakta. Marmara Bölgesi'nde bugün 25 milyon insanımız yaşıyor. Türkiye sanayisinin yüzde 60'ı yine bu bölgede. Marmara Bölgesi ülkemizin tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin de yoğun olduğu bir bölge. Bu da evsel, kentsel, endüstriyel atıkların denizdeki fosfor ve azot yükünü artırmasını beraberinde getiriyor.
Yıllık 43 bin dev transit gemi ile birlikte şehir içi vapur hatları ve sayıları binleri aşan balıkçı tekneleri de Marmara üzerinde gemicilik kaynaklı bir baskı oluşturuyor. Müsilaja yol açan sıcaklığın artması, kirlilik ve deniz durağanlığı faktörlerinden biri ortadan kalktığı zaman bu olumsuz görüntü de ortadan kalkacaktır. İklim değişikliği kaynaklı nedenleri ortadan kaldırmak tek bir ülkenin yapabileceği bir şey değil. Fakat kirlilik kaynaklarını ortadan kaldırmak bizim elimizdedir. Bu kapsamda Marmara Denizi'ni korumak için belediyelerimiz, valiliklerimiz, bilim insanlarımız, sivil toplum kuruluşlarımızla 22 maddelik Marmara Denizi Eylem Planımızı hazırladık. Çalışmalarımıza hızlıca başladık. 8 Haziran'da İstanbul Caddebostan'da başlattığımız, "Türkiye'nin En Büyük Deniz Temizliği Seferberliği" devam ediyor. Marmara Denizi'ne kıyısı olan İstanbul, Balıkesir, Kocaeli, Yalova, Bursa, Çanakkale, Tekirdağ'da çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz.
24 SAAT TEMİZLİK ÇALIŞMALARI SÜRDÜRÜLÜYOR
Marmara Denizi'ni ve kıyılarımızı, denizden, havadan, karadan 7/24 yürüttüğümüz çalışmalarla anlık takip ediyor ve temizliyoruz. Yaptığımız günlük uçuşlarla, İHA'larla, uydu takip sistemleriyle; havadan tespit ettiğimiz değişimlere karadan ekiplerimizi yönlendiriyor, anında müdahale ediyoruz. Bugün itibariyle 565 bölgede yapılan çalışmalarla toplam 12 bin metreküp müsilaj topladık. 7 ilde toplam 8 bin118 denetim gerçekleştirdik. Denetimler neticesinde 112 tesise 14.8 milyon lira idari para cezası uyguladık. Yalova'da 3, Balıkesir'de 8, Tekirdağ'da 12, Kocaeli'nde 1, Bursa'da 1, İstanbul'da 11 olmak üzere 36 işletmenin faaliyetini durduk. Korunan alan ilan edeceğimiz Marmara Denizi için yürüttüğümüz bilimsel çalışmaları bu ayın sonuna kadar tamamlayacağız.
Alacağımız kararla; denizdeki biyoçeşitliliği koruma altına alıyoruz. Marmara Denizi Koruma Alanı, Türkiye'nin en büyük denizel koruma alanı, yine dünyada sayılı büyüklükte ve etrafında 7 şehrin olduğu ilk koruma alanı olacak. Çalışmalarımızı yürütmek adına oluşturduğumuz Koordinasyon Kurulumuzla 14 alt çalışma grubunu belirledik. Marmara Denizi Havzasında bulunan; 246 atıksu arıtma tesisinin, 189'u biyolojik arıtma, 48'i ileri biyolojik arıtma ve 9'u da ön arıtma yapan tesislerdir. Bu tesislerle şu an nüfusun yüzde 51'ine ileri biyolojik arıtma hizmeti veriyoruz. Tabi kirliliğin ortadan kaldırılması için bu tesislerimizin yenilenmesi gerekiyor. Bu kapsamda 6 üniversitemizle birlikte havzada yer alan 8 ilde tüm evsel/kentsel ve endüstriyel atıksu arıtma tesislerinin mevcut durumunu ve iyileştirme ihtiyaçlarını belirlemeye yönelik saha çalışmalarını başlattık. Atıksu arıtma tesislerinin deşarj standartlarına yönelik mevzuat düzenlemelerimizi tamamladık. Uyulması gereken yeni kriterlerin ve kısıtlamaların yer aldığı genelgemizi 23 Haziran'da yayımladık.
OKSİJEN VE EKOSİSTEM İYİLEŞTİRMELERİ
Tarım ve Orman Bakanlığımız denizdeki hayalet ağları toplama çalışmalarını sürdürüyor. Balıkesir ve Çanakkale'de Susurluk Havzasında faaliyet gösteren tüm zeytinyağı işletmelerinin teknolojik dönüşüm ihtiyaçlarını belirleme çalışmalarını tamamladık. Dönüşüme başlıyoruz. Eko-etiket sistemini hayata geçirmek için çalışmalarımızı başlattık. Sıfır Atık Marmara dedik. Bu kapsamda Sıfır Atık ve Sıfır Atık Mavi Hareketimizi kıyılarda ve denizlerde yaygınlaştırıyoruz. Marmara Denizi'nin ekolojik dengesinin korunması için oksijen miktarının artırılmasında yaptığımız temizlik çalışmaları büyük önem arz ediyor.
Denizdeki oksijen miktarını artırmak için Kocaeli körfezde 4 farklı noktada ve Pendik Marina'da pilot bir çalışma başlattık. Havadan alınan oksijeni, özel bir teknolojiyle denizin içine aktarıyoruz. Bu uygulamayla denizdeki oksijen seviyesini yükseltmeyi ve deniz ekosistemini iyileştirmeyi hedefliyoruz. Hedefimiz denizde asgari 8 miligram/litre seviyesinde olması gereken çözünmüş oksijen seviyesini yakalamak. Böylece denizde daha fazla balık olacak. Bu balıklar, aşırı çoğalmış müsilajları tüketerek Marmara Denizi'ni eski doğasına tekrar döndürecek. Uygulamayı yaptığımız bölgeleri 1 ay takip edeceğiz. Sonuçlarını ölçeceğiz. Alacağımız sonuçlara göre bu çalışmayı Marmara'nın tamamında yaygınlaştıracağız. Atıksu arıtmadan karasal kirliliğin engellenmesine, atık yönetiminden izleme, denetim ve koruma çalışmalarına kadar pek çok konuda çalışmalarımızı bu şekilde sürdürüyoruz.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇALIŞMALARIMIZ
Bakanlık olarak, iklim kriziyle mücadele konusunda; ulusal ve yerel ölçekte acil önlemlerin yer aldığı çok büyük projelere imza attık. Enerji, sanayi, tarım, ormancılık, yapı, ulaştırma, atık ve iklim değişikliğine uyum konularında 541 eylem ve bu eylemlerden sorumlu kuruluşların belirlendiği Ulusal İklim Değişikliği Stratejisini ve Eylem Planını 81 ilimizde gerçekleştiriyoruz. Yine 14 maddelik "İklim Değişikliğiyle Mücadele Sonuç Bildirgemizi" açıkladık. Sonuç bildirgemizle, Türkiye Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi ve Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planını 2050 hedefi ile güncelliyoruz. Çalışmalarımızı 2022 yılında tamamlayacak ve uygulamaya alacağız. 7 bölgemizin; ekonomik, çevresel ve sosyal koşullarını göz önünde bulundurarak hazırladığımız, "Bölgesel İklim Değişikliği Eylem Planlarını" yine 17 Şubat'ta milletimizle paylaştık, uygulamaya aldık. Bölgesel eylem planlarıyla, akıllı şehir ve sıfır atık uygulamalarını yaygınlaştıracak, ülkemizin her yerinde; enerji verimli, iklime duyarlı yerleşim alanları kuracağız. Yine, 30 büyükşehir belediyemizden başlayarak hazırladığımız Yerel İklim Değişikliği Eylem Planlarını 2023 yılı sonuna kadar tamamlayacağız.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ARAŞTIRMA MERKEZİ KURUYORUZ
Kamu ve özel sektörümüzün, iklim değişikliğiyle mücadele çalışmalarına yönelik teşvik ve finansman imkânlarını geliştiriyor, uluslararası finansman kaynaklarına erişim imkânları arttırıyoruz. Bu kapsamda, Avrupa Birliği IPA 2 programıyla, 9 Ekim 2019'da "Türkiye'de İklim Değişikliğine Uyum Eyleminin Güçlendirilmesi Projesi"ni başlattık. Proje kapsamında, Konya, Muğla, Sakarya ve Samsun olmak üzere 4 pilot ilimizde yerel iklim değişikliğine uyum stratejisini ve eylem planını uygulamaya koyduk. Türkiye'nin iklim politikalarını geliştirmek, güncel bir bilgi ve veri tabanı oluşturmak, karar alma süreçlerini desteklemek amacıyla İklim Değişikliği Platformu ve Araştırma Merkezini kuruyoruz.Emisyon Ticaret Sistemini kurmak için mevzuat çalışmalarımızı yapıyoruz.
Enerji ve sanayi tesislerinin iklim ve çevre dostu üretim yapmalarına yönelik teşvikleri artırıyoruz. 2023 yılına kadar binalarımızda kullandığımız fosil yakıtları %25 oranında azaltacağız. 2030 yılına kadar tüm binalarımız enerji kimlik belgesine sahip olacak. Elektrik üretiminin yüzde 52'sini yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlıyoruz. 2030 yılına kadar elektrik üretimimizi güneş enerjisinden 10 cigavat, rüzgâr enerjisinden 16 cigavat kapasitesine çıkarıyoruz. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin en çok yaşandığı sektörler olan tarım, hayvancılık, turizm, yenilenebilir enerji ve sanayi alanlarında yatırımlarımızı en verimli şekilde yönlendirecek mekânsal strateji planı ve bütün ölçeklerde yeni mekânsal planları hazırlıyoruz.
HEDEFİMİZ SIFIR ATIK
Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde yürüttüğümüz Sıfır Atık Projemiz iklim değişikliğiyle mücadelemizin en önemli parçası oldu. Biliyorsunuz; nüfusun artmasıyla beraber, sahip olduğumuz kaynakları da tasarruflu kullanmanın önemi her geçen gün daha da artıyor. Bu anlamda; dünyada; al-kullan-at değil; al-kullan-dönüştür, yani döngüsel ekonomiye geçişin izlerini daha sık görüyoruz. Biz de; Bakanlık olarak 2017 yılında başlattığımız, Sıfır Atık Projemizle doğal alanlarımızı koruyarak ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasına katkı sunuyoruz. Sıfır Atık Projesiyle ortaya koyduğumuz hedefler doğrultusunda; Çevre Kanununda son iki yılda çok önemli düzenlemeler yapıldı. Ülkemizdeki plastik poşet kullanımını yüzde 75 oranında azalttık.
Böylece poşet kaynaklı 290 bin ton plastik atığın oluşumunu ve 12 bin ton sera gazı salımını engelledik. Meclisimizin destekleriyle, "kirleten öder" prensibi doğrultusunda Geri Kazanım Katılım Payı Uygulamasını başlattık. Bu uygulamayla şehirlerimizde atık yönetimi altyapısını geliştirmek için yerel yönetimlerimize finans desteği sağlıyoruz. Yine Meclisimizden geçen kanunla, Depozito Yönetim Sisteminin kurulması ve işletilmesi ile geri kazanılabilir atıkların yönetimini daha aktif bir şekilde yürütmek için ülkemizde bir ilk olan Türkiye Çevre Ajansını kurduk. Ülkemizde bir çevre seferberliği başlattık. Bu seferberlikle 97 bin kurum binamızda sıfır atık sistemini kurduk.
24 MİLYON TON ATIKTAN 30 MİLYAR EKONOMİK KAZANÇ ELDE ETTİK
Yayınladığımız Sıfır Atık Yönetmeliğiyle; 2021'nin sonuna kadar OSB, havaalanları, limanlar, terminaller, akaryakıt istasyonları, AVM ve zincir marketlerinin tamamı sıfır atık sistemlerini kuracaklar. 48 bin kurum ve kuruluş binasına "temel seviye sıfır atık belgesi" verdik. Yüzde 13 olan geri kazanım oranımızı yüzde 22,4'e çıkardık. Atıkların geri kazanım oranını 2035 yılında yüzde 60'a çıkaracağız. Toplam 24 milyon ton atığı ekonomiye kazandırdık. Dünyada sayılı ülkenin ulaştığı bir oranla, 3 milyon ton sera gazı salınımını önledik. Ülkemize 30 milyar liralık ekonomik kazanç sağladık. Enerjiden, sudan ve petrolden büyük tasarruflar elde ettik. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir doğa koruma seferberliği başlattık ve 265 milyon ağacımızı kurtardık. Yine 7'den 70'e, 12.5 milyon vatandaşımıza sıfır atık eğitimi verdik. Sıfır Atık Mavi'yle mavi vatanımızı her türlü kirlilikten arındırıyoruz. Şu ana kadar 87 bin ton deniz çöpü topladık, bertarafa gönderdik. Atık yönetiminde devrim niteliğinde adımlar attık, yeni çözümler getirdik.
Ülkemize giren ithal atıkların kotasını yüzde 50'ye düşürdük. Böylece geri dönüşüm tesislerimizin nitelikli hammadde ihtiyacını iç piyasadan karşılamasının önünü açtık. Bu sayede, ekonomimize milyarlarca lira katkı sağlayacağız. 2021 yılının hemen başında karışık plastik atık ithalatını tamamen yasakladık. Ticaret Bakanlığımızla birlikte; plastik atık ithalatında en büyük paya sahip olan etilen polimer grubundaki plastik ambalaj atıklarının ithalatını da tamamen durdurduk. Şunu da ayrıca ifade etmek isterim. Türkiye hiçbir zaman çöp ithalatı yapmamıştır. Çevresel açıdan önem arz eden konulardan bir tanesi de tek kullanımlık ürünlerdir.
Kullan-at kültürünün basit bir yansıması olan ve içlerinde geri kazanımı son derece zor ve pahalı olan ıslak mendiller, pamuklu çubuklar, gıda saklama kapları ile sigara izmaritleri gibi tek kullanımlık bu ürünler gelişi güzel atıldığı için atıksu toplama sistemlerine, çevremize, denizlerimize büyük zararlar vermektedir. Kullanımı her geçen gün artan tek kullanımlık plastikler AB başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde yasaklanıyor.