AİHM'den FETÖ'cü ismin başvurusuna ret!
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), "Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Maltepe'deki sözde iş dünyası yapılanması" davasında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan İlyas Yaygın'ın başvurusunu kabul edilemez buldu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında gizli tanık, aralarında Yaygın'ın da bulunduğu çok sayıda kişinin ordu ve emniyet teşkilatına sızma girişiminde bulunduklarını, bu kişilerin FETÖ'nün belirlediği öğrencileri söz konusu kurumlara yerleştirdiğini belirtti.
ByLock kullanıcısı olduğu da belirlenen Yaygın, FETÖ'ye üye olduğu gerekçesiyle tutuklandı.
"FETÖ'nün Maltepe'deki iş dünyası yapılanması" davasında yargılanan Yaygın, örgüt üyeliğinden 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Yeterli delil bulunmadan ve suç işlediğine dair inandırıcı sebepler olmadan tutuklandığını ileri süren Yaygın, yaşanan süreçte çeşitli hak ihlalleri yapıldığını savunarak AİHM'e başvurdu.
AİHM, "özgürlük ve güvenlik hakkı" kapsamında incelediği başvuruyu, açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez buldu.
GEREKÇEDEN
AİHM'in gerekçesinde, gizli tanığın, "başvuranın örgütün belirlediği öğrencileri ordu ve polis eğitim okullarına yerleştirmek" şeklinde gerçekleşen yasa dışı sızma faaliyetlerine yönelik bilgiler verdiğine işaret edildi.
İfadenin, örgütün yapısı, bu yapının yerel liderleri ve sızma faaliyetlerinde başvuranın seçilmiş bir grup öğrencinin başı olma rolü hakkında ayrıntılı bilgileri de içerdiği aktarılan gerekçede, tanığa ilişkin tüm belge veya kararların, savcılık tarafından saklandığı, başvuranın tutuklanmasına karar veren hakimin de bu dosyaya erişme ve dosyadaki tüm belgeler ışığında tanığın güvenilirliğini doğrulama olanağına sahip olduğu kaydedildi.
Başvurucuya tanığın ifadelerine yönelik itiraz etme fırsatı verildiği belirtilen gerekçede, sulh ceza hakiminin kararında gizli tanık ifadelerinin, şüphelerin en ağır dayanağını oluşturduğu ancak hakimin başvuranın aynı suç kapsamındaki diğer zanlılarla yaptığı telefon görüşmelerine de atıfta bulunduğu bildirildi.
Gizli tanık beyanı ve telefon görüşmelerine dayanılarak gerçekleşen tutuklamanın yeterli olgusal unsurlara dayandığı vurgulanan gerekçede, elde edilenlerin başvuranın suç işlemiş olabileceğine iknayı sağlayacak bilgiler olduğuna dikkati çekildi.
Gerekçede, makul şüphelerin tutukluluk sürecinde de sürdüğü ifade edildi.