Son dakika: Polatlı'daki darbe girişimi davasında cezalar onandı
Son dakika haberine göre; Yargıtay 16. Ceza Dairesi, FETÖ'nün darbe girişimi gecesi Polatlı'daki eylemlerle ilgili davada "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan eski generaller Osman Ünlü ve Murat Aygün'ün de arasında bulunduğu 11 sanığa verilen ağırlaştırılmış müebbet, eski yüzbaşı Aytekin Kara'ya aynı suçtan verilen müebbet ile 51 sanığa bu suça yardımdan verilen hapis cezalarını onadı
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi gecesi Polatlı 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada temyiz incelemesini tamamladı.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 19 Nisan 2018'de sanıklar hakkında verdiği karar, istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesince hukuka uygun bulundu.
İstinaf kararının temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay 16. Ceza Dairesine geldi.
Daire, sanıklar dönemin Topçu ve Füze Okulu Komutanı eski tümgeneral Osman Ünlü, 58. Topçu Tugayı Komutanı eski tuğgeneral Murat Aygün, Oğuz Serdar Özgür, Abdulkerim Ceyhan, Murat Dinlecener, Bilal Akdoğan, Selçuk Serhat Pesek, Ali Dilcioğlu, Uğur Tümürlek, Alper Doğan ve Mustafa Kemal Biber'e "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile eski yüzbaşı Aytekin Kara'ya aynı suçtan verilen müebbet hapis cezasını onadı.
Gerekçede sanık eski tuğgeneral Murat Aygün'ün darbe girişimi sırasında iş bölümü yaptığı, 2 fırlatma aracına Bora füzesi yüklenmesi talimatını verdiği aktarıldı.
Sözde sıkıyönetim atama listesinde eski tümgeneral Osman Ünlü'nün 4. Kolordu Komutanı olarak görevlendirildiği ifade edilen gerekçede, sanığın 4. Kolordu Komutanlığına gittiği, burada bulunan 28. Mekanize Tugay Komutanlığındaki komutan odasına geçerek zırhlı birlikleri ve darbe sürecini sevk ve idare eden firari eski tuğgeneral Ali Kalyoncu ile bir arada bulunarak süreci izlediği anlatıldı.
Daire, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçuna yardımdan 51 sanığa verilen çeşitli oranlardaki hapis cezalarını da onadı. İki sanığın delil yetersizliğinden beraatinde isabetsizlik görmeyen Daire, beraat eden diğer 62 sanık hakkındaki beraat hükmünü de "ceza verilmesine yer olmadığına" şeklinde düzelterek onadı.
BOZMA GEREKÇELERİ
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 11 sanık hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve bu suça yardımdan verilen cezaları, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 62. maddesi kapsamındaki indirimin yapılmaması nedeniyle bozdu.
"Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçuna yardımdan ceza verilen iki sanık hakkındaki karar da "fazla ceza tayin edilmesi", "TCK'nin 62. maddesindeki indirimin uygulanmaması" nedenleriyle bozuldu.
Daire, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezasına mahkum edilen 26 sanık hakkındaki hükümleri, bu kişilerin eylemlerinin "anayasayı ihlale yardım" suçunu oluşturduğu gerekçesiyle bozdu.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde uzman çavuş, uzman onbaşı ve uzman er rütbelerinde olan 160 sanık hakkındaki kararlar da bozuldu. Bu sanıkların eylemlerinin, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçunu oluşturduğuna işaret edilen gerekçede, sanıkların askeri hiyerarşi içinde en alt rütbede görev yaptıkları belirtildi.
"FETÖ İRTİBATLARI ARAŞTIRILSIN"
Tüm sanıkların FETÖ ile irtibatlarının bulunup bulunmadığının araştırılması istenen gerekçede, sanıkların "askeri hiyerarşi içinde, mutlak itaat ve emrin muhtevasını sorgulayamama ilkeleri sonucu kaçınılmaz bir yanılgıya düşüp düşmediklerinin araştırılması" gerektiği bildirildi.
Sanıkların ayrıca bilgi düzeyleri, gördükleri eğitim, yaşları, rütbe ve görevleri, içinde bulundukları sosyal ve kültürel çevre koşulları gibi kriterlerin suç tarihi itibarıyla yaşanan kalkışmanın olağanüstü şartları da dikkate alınarak değerlendirilmesi istendi.
Gerekçede sanıkların mevcut irade ve bilgilerini "eylemin haksızlığını algılama, davranışlarını bu algılama doğrultusunda yönlendirme ve böylece haksızlığı tercih etmeme bakımından kendilerinden beklenebilen tercih ve tutum noktasında kullanıp kullanmadıklarının da değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği" kaydedildi.