İşte CAATSA yaptırımlarının perde arkası! Uzmanlar: Gerçek sebebi S-400'ler değil!
ABD'nin Türkiye’ye yönelik CAATSA yaptırımları uygulaması yeni bir dönemin kapısını aralayabilir. 'ABD’nin derdi S-400 değil, Suriye’de terör devletine izin vermememiz' görüşünü savunan uzmanlar Ankara’nın farklı çıkış yolları olduğuna işaret ediyor.
Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın almasının ardından başlayan ve uzun süre muğlak bir şekilde devam eden ABD yaptırımlarının ne olacağı resmiyet kazandı.
Başkan Trump kendisine sunulan seçeneklerden 5'ini seçti ve söz konusu yaptırımların uygulanmasına izin verdi. Yaptırımların temelinde Savunma Sanayii Başkanlığının yer alması, halihazırda kullanılan sistemlerin ve geliştirilmesi devam eden projelerin akıbeti konusunda soru işaretlerini beraberinde getirdi. TRT Haber'de yer alan haberin detayları şöyle:
Peki ama ABD'den gelen CAATSA adımı Türkiye'nin yerli ve milli savunma sanayiini nasıl etkileyecek? Yakın zamanda envantere girmesi planlanan projeler için bu süreçte nasıl bir yol haritası izlenecek?
"ÖRTÜLÜ YAPTIKLARI ŞEYİN ADINI KOYDULAR"
Savunma Sanayii Araştırmacısı Yusuf Akbaba'ya göre ABD'nin bu adımı hemen herkesin uzun süredir beklediği, hatta var olan kimi durumlar için zaten aktif olarak başvurulan bir yolun ilanı anlamına geliyor.
Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine düzenlediği harekatların ardından ABD'nin üstü kapalı bir şekilde ambargo uyguladığını anımsatan Akbaba, Trump'ın imzasının ardından bu sürecin resmiyet kazandığını söyledi.
"ABD söz konusu ürünler için 'bunu size satmayacağız' demiyordu. Ama ihtiyaç duyulan parçayı vermiyordu da. Yani düne kadar veriyordu da CAATSA nedeniyle artık vermeyecek gibi bir durum yok" diyen Akbaba'ya göre Almanya da Altay tank motoru projesinde benzer bir yol izliyor. Türkiye'ye 'motoru sana vermeyeceğim' demiyor ancak 3 yıldır da bu konuyu çözüme kavuşturmuyor.
ETKİLENECEK PROJELER OLACAKTIR
Savunma Sanayi Araştırmacısı Yusuf Akbaba'ya söz konusu kısıtlamaların halihazırda devam eden projeleri nasıl etkileyeceğini soruyoruz:
"Eğer yaptırımlar kişiler bazında kalsa tabii ki elimiz daha rahat olacaktı. Ama SSB'nin katılması ve özellikle lisansların da sürece dahil edilmesi bizim için sıkıntılı bir duruma işaret ediyor.
İhracat lisanslarının geçmişe dönük yaptırıma uğramayacak olması önemli bir avantaj. Alınan karar mevcut lisanların uzatılmaması ve yeni lisans verilmemesini kapsıyor.
Özellikle yeni projelerde takvimin sarkması en muhtemel gelişmelerden biri olacak. Somut bir örnek üzerinden gidersek, İ sınıfı fırkateyn projesinde ilk gemi yapıldı ancak ikinci, üçüncü ve dördüncü gemi için tedarik edilecek sistemler vardı. İlk gemi için ABD'den gaz türbini alınmıştı. Ancak diğer 3 gemi için böyle bir alım henüz yapılmamıştı. Bu sistemin sivil olarak da tedarik edilebileceği ve Türkiye adına çok büyük sorun teşkil etmeyeceğini düşünüyorum."
"UKRAYNA İLE YAKINLAŞMA TESADÜF DEĞİL"
Geçtiğimiz günlerde Ukrayna Savunma Bakanlığının Türkiye ile ortak SİHA ve savaş gemisi üreteceğine dair açıklamasına dikkat çeken Akbaba'ya göre son dönemlerde artan Ankara-Kiev yakışması tesadüf değil.
"Türkiye devleti ABD'den gelecek muhtemel hamleleri biliyordu. Ukrayna ile savunma sanayiindeki stratejik yakınlaşması bu gözle okumakta fayda var.
Diğer taraftan ABD'nin yaptırımları SSB'yi kapsıyor… Milli Savunma Bakanlığı için herhangi bir yaptırım kararı yok. Önümüzdeki süreç MSB üzerinden ilerlerse nasıl bir durum ortaya çıkacak bekleyip görmek gerekir.
Bir diğer nokta; acaba üçüncü bir ülke üzerinden bu alımlar mümkün olabilir mi? Farklı tedarik mekanizmaları için de muhakkak Türkiye'nin bir yol haritası olacaktır."
"ATAK İÇİN HERHANGİ BİR SORUN OLMAZ"
Akbaba'ya özellikle sosyal medyada sıkça tartışılan ATAK helikopterlerinin durumu ve Türkiye'nin savaş uçaklarının yedek parça tedariki hususunda nasıl bir durumla karşı karşıya kalacağı sorusunu da yönelttik.
Türkiye'nin elinde yeterli sayıda ATAK helikopteri olduğunu ve yerli motor gelene kadar taarruz helikopterinde herhangi bir sıkıntı yaşanmasını beklemediğini anlatan Akbaba, savaş uçaklarının parçalarıyla ilgili şunları söyledi:
"Ankara 1974'ten bu yana farklı zamanlarda çok ciddi örtülü ambargolara maruz kaldı. Bu nedenle ihtiyaç olan malzemelerin fazla sayıda tedariki noktasında bir yol haritası izlendiğini biliyoruz.
Bu nedenle ilk etapta savaş uçaklarının parça tedarikinde sorun olmasa da gelecek dönemlerde yaşanacak sıkıntılar için de B planı muhakkak vardır. Türkiye, en zorlu senaryo olan 'diğer uçaklardan parça sökülerek diğerlerine takılması' tarzı bir yol bile izleyebilir.
Kaldı ki bardağın diğer tarafından baktığınızda ABD'nin bu adımı Türkiye'yi yerli üretimle ilgili daha da motive edebilir. Ben, bu yaptırımların bize kimi noktalarda olumlu kazanımları olacağına inanıyorum.
ATAK'LARDA SORUN BİZ DEĞİLİZ PAKİSTAN
Öte yandan CAATSA kararının ardından en çok merak edilen konulardan biri de Türkiye ile Pakistan arasında imzalanan ve 30 adet ATAK ihracatını kapsayan sözleşmenin akıbeti oldu.
Pakistan'a ihraç edeceğimiz ATAK'lar için ABD bize uzun süredir motor vermiyordu zaten. Bunun temel nedeni de Türkiye değil, Pakistan'ın mevcut durumu. Onların hem Çin ile yakın ilişki kurması hem de ABD'nin Hindistan'a ağırlık vermesi böyle bir sonucu ortaya çıkardı.
Diğer tarafta ABD'den bize gelmeyecek sistemler için de ben çok uzun süreli gecikmeler beklemiyorum. Elbette projelerde sarkmalar olacaktır ama yerli ve milli sistemler en kısa sürede bu sürece dahil edilecek ve sorunlar kısmen de olsa çözülecektir.
"YAPTIRIMLARIN S-400 İLE İLGİLİ OLDUĞUNA İNANMIYORUM"
Yusuf Akbaba, söz konusu yaptırımların kamuoyunda her ne kadar S-400 meselesine indirgenmiş olsa da bu görüşe katılmadığını belirterek, "Bence esas sorun Türkiye'nin Suriye'de ABD projesi olan bir terör devletine izin vermemesi. Eğer Türkiye harekatlarla bu planı bozmasa, Suriye'deki koridor kurulsa ve terör devleti kurulabilseydi ABD bize F-35'leri de verir, S-400leri kullanmamızı da sorun etmezdi. Ben, ABD'nin kararının çok daha derinlerdeki problemlere istinaden alındığı kanaatindeyim" şeklinde konuştu.