Dışişleri Bakanlığından Fransa ve Macron'a yanıt: Yüce Dinimizi “aydınlatma” bahanesiyle...
Dışişleri Bakanlığı, Fransa’nın “Ayrılıkçılıkla Mücadele” konulu yasa tasarısı hakkında bir açıklama yayımladı. Bakanlık Fransa'nın “Ayrılıkçılıkla Mücadele” konulu yasa tasarısı hakkında yapılan açıklamada, "Fransa Cumhurbaşkanı Macron, 9 Aralık 2020 tarihinde Bakanlar Kuruluna sunulacak “ayrılıkçılıkla mücadele” yasa tasarısıyla Fransa’da “aydınlanmış bir İslam’ın oluşturulacağını” açıklamıştır. Anlamı “barış” olan Yüce Dinimizi “aydınlatma” bahanesiyle yanlış ve çarpık yaklaşımlara konu etmek hiç kimsenin haddine değildir. Bu tasarıya temel teşkil eden zihniyetin Fransa'nın sorunlarına çözüm getirmekten ziyade, vahim sonuçlara sebebiyet vereceğini düşünüyoruz" ifadelerine yer verildi.
SON DAKİKA HABERİ: Dışişleri Bakanlığı tarafından Fransa'nın "Ayrılıkçılıkla Mücadele" konulu yasa tasarısı hakkında yapılan açıklamada, "Fransa Cumhurbaşkanı Macron, 9 Aralık 2020 tarihinde Bakanlar Kuruluna sunulacak "ayrılıkçılıkla mücadele" yasa tasarısıyla Fransa'da "aydınlanmış bir İslam'ın oluşturulacağını" açıklamıştır. Anlamı "barış" olan Yüce Dinimizi "aydınlatma" bahanesiyle yanlış ve çarpık yaklaşımlara konu etmek hiç kimsenin haddine değildir. Bu tasarıya temel teşkil eden zihniyetin Fransa'nın sorunlarına çözüm getirmekten ziyade, vahim sonuçlara sebebiyet vereceğini düşünüyoruz" ifadelerine yer verildi.
Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamanın devamı ise şöyle:
"İslam dinini sözde "aydınlatma" bahaneleriyle "Avrupa İslamı", "Fransa İslamı" gibi kavramlar ortaya atarak göçmen toplumları disiplin altına alabileceğini zannetmek insani ve hukuki mülahazaların aksi yönde hareket etmek anlamına gelmektedir. Herkesin inançlarını yaşarken alacağı din hizmetini ve benimsediği dini anlayışı devletlerin yasalarla belirleme hakkı yoktur. Sosyolojik ve tarihi gerçeklerin yanlış okunmasından kaynaklanan bu zihniyetin, Avrupa ve Fransa'nın önemli sorunları olan ve giderek artan yabancı düşmanlığı, ırkçılık, ayrımcılık ve İslam karşıtlığını daha da körüklemeye çalışması sadece kendi toplumlarını değil bütün insanlığı ortak bir kaygıya sevk etmektedir. İnsanlara ve dini konulara sırf güvenlik penceresinden bakmak yerine, dini ve ahlaki değerlere ilişkin toplumsal ihtiyaçların onurlu bir şekilde karşılanmasını teşvik edecek yapıcı söylemleri benimsemenin daha doğru ve faydalı olacağını düşünüyoruz. Bu tasarıyla ilgili süreci yakından takip ederek, sakıncalarını Fransa'yla ikili ve çok taraflı platformlarda da gündeme getirmeye devam edeceğiz."