Başkan Erdoğan'dan "Akdeniz'de yeni gerginlikler olmasın" diyen Merkel'e yanıt: Onu Miçotakis ile görüşün
Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Başbakanı Angela Merkel'in görüşmesinin perde arkası ortaya çıktı. Merkel’in Oruç Reis’le ilgili imasına net yanıt veren Başkan Erdoğan’ın, ‘Türkiye olmadan atılacak her adım eksik ve yanlış adımdır’ dediği öğrenildi. Erdoğan’ın, Merkel’in yeni gerginlikler yaşanmaması yönündeki tavsiyesi üzerine ise “Onu Miçotakis ile görüşün, benimle değil. Gerginlik adımları atan kendisi” karşılığını verdiği bildirildi.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 15.08.2020 | 15:29
- Güncelleme Tarihi: 15.08.2020 | 16:08
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüşmesinde Oruç Reis'in faaliyetlerine ara verilmesi iması üzerine net şekilde "Görevine devam edecek, biz çalışmalarımıza devam edeceğiz" dediği öğrenildi.
"Doğu Akdeniz'de Türkiye olmadan atılacak her adım eksik ve yanlış adımdır" vurgulamasını yapan Erdoğan'ın, Merkel'in yeni gerginlikler yaşanmaması yönündeki tavsiyesi üzerine ise "Onu Miçotakis ile görüşün, benimle değil. Gerginlik adımları atan kendisi" karşılığını verdiği bildirildi.
'MİÇOTAKİS'LE GÖRÜŞÜN'
Miliyet'in haberine göre Erdoğan, önceki gün telefonla görüştüğü Almanya Başbakanı Merkel ile Doğu Akdeniz'deki gelişmeleri ele aldı. Görüşmede Merkel, Erdoğan'a "Doğu Akdeniz'de gerginliğin azaltılması" tavsiyesinde bulundu. Almanya'nın aracılığı ile Türkiye ve Yunanistan'ın masaya oturmasından sonra tam uzlaşmaya varmak üzereyken Mısır ile yapılan anlaşma nedeniyle masanın dağılmasının kendilerinde de hayal kırıklığı yarattığını aktaran Merkel, Doğu Akdeniz'de yeni gerginliklerin çıkmasının herkesin zararına olacağını söyledi.
ATİNA'NIN ÇAĞRISI AB'DE KARŞILIK BULMADI
Bunun üzerine Erdoğan'ın, "Benimle değil onu Miçotakis ile görüşün. Gerginlik adımları atan kendisi" dediği öğrenildi. Merkel de Miçotakis ile de görüşeceğini ve "gerilimin düşürülmesi" yönünde tavsiyede bulunacağını ifade etti. Bu çerçevede Merkel, Erdoğan'ın ardından önceki akşam Miçotakis ile de görüştü.
ERDOĞAN'DAN NET TAVIR
Merkel ile görüşmede Erdoğan'ın, Yunanistan'ın Mısır ile yaptığı anlaşmaya ilişkin, "Mısır ile yapılan anlaşma uluslararası hukuka uygun değil, bizim nezdimizde de zaten yok hükmünde. Meis Adası'nı ana kara olarak değerlendirmelerinin bir anlamı yok" dediği belirtildi.
Merkel'in, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki çalışmalarına atıf yaparak Oruç Reis'in faaliyetlerine "kısa süreliğine" ara verilmesi iması üzerine ise Erdoğan'dan net bir tavır geldi.
Erdoğan, bu imaya, "Görevine devam edecek. Biz çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bazı provokasyon haberlerini de alıyoruz. Yunanistan'ın provokasyonları durdurulmalı" karşılığı verdiği kaydedildi.
Erdoğan'ın, Merkel'e şu görüşleri aktardığı ifade edildi:
"Daha önce size de söyledim, açık çağrı da yaptım. Doğu Akdeniz'de Türkiye olmadan atılacak her adım eksik ve yanlış adımdır. İkili, üçlü anlaşmalar yapılıyor, Akdeniz'e en fazla sınırı olan ülkelerden biriyiz ama görmezden geliniyor. 'Gelin hep birlikte tüm aktörlerle burada çalışmaları yapalım' dedik. Bu sözlerimizin arkasındayız. Masaya gelmeyen biz değiliz. Avrupa Birliği de Yunanistan'a artık bir şey söylemeli, attığı hukuksuz adımlarını desteklemekten vazgeçmeli."
Erdoğan'ın, Doğu Akdeniz'deki çalışmalardan ortak çalışmayla sonuç alınması halinde hakkaniyetli paylaşım konusunda zaten Türkiye'nin taahhüt verdiğini ancak diğer ülkelerin böyle bir yaklaşımı olmamasının da dikkat çekici olduğunu Merkel'e ilettiği belirtildi.
YUNANİSTAN YANLIŞ VE HUKUKSUZ YOLA GİRİYOR
Doğu Akdeniz'de Fransa, Yunanistan, Mısır, Libya, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ekseninde yeni gelişmeler yaşanabileceği ifade edilirken, Türkiye, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını sonuna kadar kullanmaya hazırlanıyor. Önümüzdeki günlerde yeni Navtex ilanları çıkarılması beklenirken, Türkiye diplomatik süreçlerin devam etmesine de sıcak bakıyor. Ancak bölgede bu çerçevede "hemen ve hızlı bir adım" beklemiyor.
Ankara, Yunanistan'ın Fransa ve Mısır gibi ülkelerin de desteği ile yanlış ve hukuksuz bir yola girdiğini düşünüyor. Süreçlerin hukuki olmaktan çok siyasi olduğunu değerlendiriyor.