Atatürk Havalimanı'ndaki terör saldırısı sanıkları cezasız kalmadı
Atatürk Havalimanı'na ticari taksiyle giden üç canlı bombanın, 28 Haziran 2016'da gerçekleştirdiği ve aralarında yabancı uyrukluların da bulunduğu 45 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısının üzerinden 4 yıl geçti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklardan 6'sına 46'şar kez ağırlaştırılmış müebbet ve toplam 2 bin 604 yıl hapisle cezalandırıldı. 26 sanığın beraatine karar veren mahkeme, bazı sanıklara terör örgütü üyesi olmak suçundan da çeşitli miktarlarda hapis cezası verdi.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 28.06.2020 | 11:13
- Güncelleme Tarihi: 28.06.2020 | 18:12
28 Haziran 2016'da Atatürk Havalimanı'na ticari taksiyle giden üç saldırgan, Dış Hatlar Terminali gidiş katına geçti.
Yaz mevsiminde uzun mont giymesi ve şapka takmasından şüphelenen bir polis memurunun kontrol amaçlı durdurduğu saldırganlardan Rakhım Bulgarov, ateş açarak karşılık verdi ve üzerindeki bombayı patlattı.
Dış hatlar gidiş kapısından giren Vadım Osmanov ile kimliği tespit edilemeyen diğer saldırgan ise iki ayrı noktaya ayrıldı. Kimliği tespit edilemeyen saldırgan, uzun namlulu silahlarla güvenlik noktasına ateş açtı, vurulunca da üzerindeki bombayı patlattı. Yürüyen merdivenleri kullanarak yolcu karşılama salonuna yönelen Osmanov ise üzerindeki bombayı burada patlattı.
Olayın ardından görüntü ve fotoğraflar üzerinde yapılan incelemede, canlı bomba eylemini gerçekleştiren şahısların Atatürk Havalimanı'nda keşif yaptıkları belirlendi.
Saldırganların, olaydan önce 3 Haziran, 8 Haziran ve 23 Haziran 2016'da Atatürk Havalimanı'na gelerek incelemelerde bulundukları tespit edildi.
Olayın ardından yürütülen soruşturma sonucunda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 14 Şubat 2017'de, 42'si tutuklu 4'ü firari 46 sanık hakkında 262 sayfalık iddianame hazırlandı.
İddianamede, sanıklardan 16'sının Rus, diğerlerinin ise Çeçenistan, Cezayir, Tunus, Mısır, Suriye ve Türk vatandaşı olduğu belirtildi. 45 kişinin hayatını kaybettiği, 163 kişinin yaralandığı, 44 kişinin ise malına zarar verildiği belirtilen iddianamede, sanıkların terör saldırısında ölen DEAŞ'lı bombacılarla bağlantıları anlatıldı.
Sanıklar hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" ve "tasarlayarak öldürme" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen iddianamede, sanıkların ayrıca "silahlı terör örgütüne üye olma", "terör örgütü kurma ve yönetme", birden çok "tasarlayarak öldürmeye teşebbüs etme" ve birden çok "nitelikli mala zarar verme" suçlarından da 2 bin 132 yıl ile 3 bin 342 yıl arasında hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Terör saldırısını gerçekleştiren 3 saldırgan hakkında da öldükleri için takipsizlik kararı verildi.
Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi de 22 Şubat 2017'de iddianamenin kabulüne karar verdi. Mahkeme, 30 Mart'ta suçlardan bir kısmının ''örgüt üyeliği'' ve ''anayasayı ihlal'' kapsamında bulunduğu için görevsizlik kararı vererek dosyayı, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi.
DEAŞ'LA BAĞLANTILARINI ANLATTI
Sanıklar hakkındaki yargılama 13 Kasım 2017'de başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada görülen ilk duruşmaya 41 tutuklu sanık ile avukatları katıldı.
Kimlik tespitlerinin ardından sanık savunmalarının alındığı duruşmada, sanıklardan Alı Mostafa Ali Marzouk, saldırıyla ilgisi olmadığını söylerken DEAŞ'la olan bağlantılarını anlattı.
2016 yılının Mayıs ayının sonunda DEAŞ'lı birinin daveti üzerine Mısır'dan İstanbul'a geldiğini belirten Marzouk, şu ifadeleri kullandı:
"İtirafçı olmak istiyorum. Ben inkar etmiyorum, DEAŞ ile bağlantım vardı. Bir zamanlar onlardandım, şimdi değilim, kaçtım. Onlardan ne çektiğimi bir ben biliyorum. Mısırlıyım, üniversite mezunuyum. Suriye'de 2 ay kaldım. Bunların fiilleri hiç söyledikleri gibi değil. DEAŞ'ta her şey yalanmış. İlk haftadan sonra dönmeye karar verdim. Oradaki büyüklerime yalan söyledim. 'Nişanlım var, onu görmeye gidiyorum.' dedim. Dönmeye karar verince beni tehdit ettiler. Bana 'casus' dediler. Kaldığım 2 ayda gördüm ki bunlar medyada kendilerini gösterdikleri gibi değiller. Medya mezunu olduğum için bana bu alanla ilgili görev verdiler. Başlangıçta hayırlı bir iş yapacağımı düşünüyordum. İnsanlara zarar vermek için bu iş içinde değildim. Onları gördükten sonra gerçekleri anladım. Nasıl olabilir, vicdansızca insanlık suçu işliyorlar?"
YAKINLARINI KAYBEDENLER DE DAVAYI TAKİP ETTİ
Duruşmada dinlenilen müştekiler de yakınlarını kaybetmenin üzüntüsünü dile getirerek, sanıklardan şikayetçi oldu.
Saldırıda hayatını kaybeden Yasin Özal'ın annesi Ümmügülsüm Özal, "Gelinim bir aylık hamileydi. Benim torunum yetim büyüyor. Çocuğumun suçu havalimanında çalışmak mıydı?" sözleriyle sanıklara tepkisini gösterdi.
Düğününe bir hafta kala yaşamını yitiren Tevfik Yusuf Haznedaroğlu'nun annesi Cevriye Haznedaroğlu da "Benim oğlumun damatlığı, kınası duruyor. Onlar benim oğlumu değil, beni de öldürdüler. Buraya 8 ilaç içip geldim. Artık ben ölsem de olur. Hayatımda en çok sevdiğim varlığı benden aldılar." şeklinde konuştu.
Silivri'de 9 Temmuz 2018'de yapılan duruşmada cumhuriyet savcısı, esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.
Mütalaada, tutuklu sanıklar Rıza Coşkun, Levent Uysal, Ahmet Kaplan, Eyüp Demir, Ahmet Dizlek ve Djamel Slimani'nin "Anayasayı ihlal" ile 45 kişiyi "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan kırkaltışar kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını isteyen savcı, bu sanıkların ayrıca 163 kişiyi "tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs", 24 defa uygulanmak üzere "mala zarar verme" ve "terör örgütüne üye olmak" suçlarından da toplam 2 bin 150 yıldan 3 bin 371 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.
Mütalaada, 15 sanığın "terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapsi öngörülürken, bu su sanıklar hakkında "Anayasayı ihlal", "tasarlayarak kasten öldürme", "tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs" ve "mala zarar verme" suçlarından yeterli delil elde edilemediğinden beraatleri istendi.
Savcı mütalaasında, 21 sanığın tüm suçlardan beraatini, hakkında yakalama kararı bulunan 4 sanığın ise dosyasının ayrılmasını talep etti.
SANIKLARA REKOR CEZA
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 16 Kasım 2018'de karını açıkladı.
Tutuklu sanıklar Rıza Coşkun, Levent Uysal, Ahmet Kaplan, Eyüp Demir, Ahmet Dizlek ve Djamel Slimani'yi "anayasayı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptıran mahkeme, aynı sanıklara 45 kişiyi ''tasarlayarak kasten öldürme'' suçundan 45 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.
Mahkeme, bu sanıkların 142 kişiyi "tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan toplam iki bin iki yüz ikişer yıl hapis cezasına hükmetti.
Ayrıca bu 6 sanık 45 kez ''mala zarar verme'' suçundan 402 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Sanıklar Rıza Coşkun, Levent Uysal, Ahmet Kaplan, Eyüp Demir, Ahmet Dizlek ve Djamel Slimani tüm suçlardan toplamda kırkaltışar kez ağırlaştırılmış müebbet ve toplam 2 bin 604 yıl hapisle cezalandırıldı.
Mahkeme sanıklardan Anzor Davitiani, Artur Tengizov, Murat Murtuzaliev, Seyhun Ali Akçay, Cuma Güneş, Ali Mostafa Ali Marzouk'a terör örgütü üyesi olmak suçundan çeşitli miktarda hapis cezasına çarptırdı. Sanıklardan Ahmet Kaplan da "terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etme" suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezası verildi.
26 SANIĞIN BERAATİNE KARAR VERİLDİ
Mahkeme, sanıklar Ramazan İdrisov, Adam Rabadanov ve Fahim Ait Allaooua'nın "resmi evrakta sahtecilik" suçundan ikişer yıl altışar ay hapse çarptırdı. 26 sanığın ise tüm suçlardan kesin ve inandırıcı delil olmadığından beraatlerine karar verdi.
Tutuklu 8 sanığın tahliyesine hükmeden mahkeme, firari sanıklar Dzhamal Kurbanismailov, Rustem Efendiev, Nazım Gasanov ve Marat Pshnatov'un dosyalarının ayrılmasına hükmetti.