İsmail Küçükkaya'nın Eda Demirci'ye uyguladığı şiddet diğer kadınları akıllara getirdi! Tuba Kalçık yazdı: Kadın dernekleri neden susuyor?
Son dakika.. FOX TV sunucusu İsmail Küçükkaya'nın psikolojik ve fiziksel şiddetine maruz kalan eski eşi Eda Demirci'nin yaşadıkları Türkiye gündemine bomba gibi oturdu. Sabah Gazetesi köşe yazarı Tuba Kalçık, kadına uygulanan şiddet, baskı ile ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Kalçık, "Kadın dernekleri neden susuyor?" başlıklı yazısında son günlerde yaşanan olaylara değindi. Tuba Kalçık, "Eda Demirci, Sevcan Yaşar, Merve Nur Başbuğ, Reyhan Çağla Bezci ve Seçkin Piriler... Bu beş kadın ”Şiddete uğradık” dedi ama bu çığlığa medya, muhalifler, kadın hakları savunucuları ve dernekler gizli bir anlaşma yapmış gibi sessiz kaldı! Nerede insanlık, kadın dayanışması, empati?" dedi.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 19.06.2020 | 09:24
- Güncelleme Tarihi: 19.06.2020 | 09:39
İşte Sabah Gazetesi köşe yazarı Tuba Kalçık'ın o yazısı...
DERNEKLER, MUHALİFLER SESSİZ AİLE BAKANLIĞI İLE SABAH/GÜNAYDIN OLMASA... KADININ ADI YOK!
Bildiğiniz gibi 'Kadın beyanı esastır' ilkesi İstanbul Sözleşmesi'nin en tartışmalı maddelerinden biri oldu. Bu tartışmalar hâlâ da devam ediyor. Ben 'Kadın beyanı esastır' ilkesine başından beri temkinli yaklaşanlardanım. 'Niye?' diye soracak olursanız, bu madde kadın haklarını savunayım derken mağduriyetleri de artırabilir çünkü. Yani, sözün kısası; her kadının beyanı her zaman, her koşulda esas olmayabilir. Bunu kötü niyetli kullananları da göz önünde bulundurmalıyız, ki zaten çıkan örnekler de var. Bizim temel meselemiz kadın haklarını korumak ve şiddeti önlemek olmalı, başka mağdurlar yaratmamak da bu mücadelede çok önemli bir başka nokta. Bu konuya değinmemin sebebi ise Eda Demirci'nin açıklamaları üzerinden başlayan 'Kadın beyanı esastır' ilkesi ve kadın derneklerine yönelik yapılan eleştiriler oldu. Ben bu tartışmayı farklı bir boyuttan ele almak istiyorum. Bence burada bir yandan bu ilkeyi canhıraş savunan ama diğer yandan 'beyanı' aşan bir şekilde şiddet gördüğünü darp raporu, şahitleri ile ortaya koyan mağdur kadınlara karşı sessizliğe bürünen kadın derneklerinin sorgulanması gerekiyor.
Bu konuyu bizzat şahit olduğum için söyleşi yaptığım Seçkin Piriler, Sevcan Yaşar, Merve Nur Başbuğ ve Reyhan Çağla Bezci üzerinden aktarmak istiyorum. Bu kadınların uğradıkları şiddet günlerce konuşuldu, medyada geniş yer aldı. Ama o kadar işte... Düşünün bu dört kadının da elinde polis eşliğinde alınmış darp raporu bulunmasına ve şahitleri olmasına rağmen kadın derneklerinden tek bir ses bile çıkmadı.
Dikkatinizi çekerim; özel hastaneden alınmış darp raporu da değildi yayınladığımız belge. Devletin polisi eşliğinde alınan darp raporu olmasına rağmen bunu yaptılar. 'Haberimiz olmadı, darp raporu yoktu ya da olay adli kayıtlara geçmediği için böyle davrandık' da diyemezler. Her şey ayan beyan ortadayken yaşandı bu sessizlik.
'YALNIZ BIRAKILDIM'
İşadamı Erol Özmandıracı tarafından darp edilen ve raporu Günaydın'da yayınlanan Merve Nur Başbuğ ise kendisine hiçbir kadın örgütünün destek vermediğini üzülerek belirtip cümlesine şöyle devam etti: "Bu mücadelemde yalnız bırakıldım."
'DUYARSIZ KALMAYIN'
Geçtiğimiz hafta işadamı Efe Bezci'nin şiddetine maruz kalarak 155'i arayan ve darp raporunu da yayınladığımız Reyhan Çağla Bezci'nin avukatı Ayşegül İlhan ise şunları söyledi: "Müvekilimin yaşadığı bu travmatik olay sonrasında ne Çağla Hanım'la, ne de benimle henüz iletişime geçen bir kadın derneği olmadı. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı irtibata geçti yalnızca. Umarım müvekkilimin çığlığına kadın dernekleri de duyarsız kalmaz."
Gördüğünüz gibi bu kadınlar, fiziksel şiddet gördüklerine dair polis eşliğinde alınan darp raporu da dahil GÜNAYDIN'da her ayrıntı yer almışken, kadın dernekleri tarafından ne arandılar ne de destek mesajı aldılar. 'Kadın beyanı esastır' ilkesini her koşulda savunan bu dernekler, belgeleriyle ortaya konan şiddet görmüş, mağdur kadınların isyanına neden kulak vermedi? Bu kadınlar neden görmezden gelindi? Bu sorular uzun süre cevaplanmayacak gibi duruyor. Kadına şiddet toplumsal açıdan bizim ortak acımızdır. Benim mağdurum, senin mağdurun demeden hareket etmemiz bu sorunun çözümü için şart. Başka yolu yok...
SADECE BAKANLIK İRTİBAT KURDU
Oyuncu Sermiyan Midyat'ın fiziksel şiddetine maruz kalarak polise sığınan oyuncu Sevcan Yaşar kendisine herhangi bir kadın derneğinden ne telefon ne de destek geldiğini söyledi. "Benimle sadece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı irtibata geçti" diye de belirtti.
'AHMET KURAL'A GÖSTERİLEN TEPKİ KAAN'A GÖSTERİLMEDİ
Seçkin Piriler, bana verdiği söyleşi de bunu ilk dile getirenlerden biri olmuştu. Kadın derneklerinden herhangi bir destek mesajı almadığını, hatta kamuoyundan Ahmet Kural'a yöneltilen tepkinin onda birinin bile Kaan Tangöze'ye yöneltilmediğini belirtmişti. Ben de emin olmak adına söyleşi yaptığım diğer üç kadına da söyleşilerim sonrası kadın örgütleri tarafından destek gelip gelmediğini tekrar sordum.