Son dakika: Diyanet’ten Ankara Barosu’na suç duyurusu
Diyanet İşleri Başkanlığı, Ali Erbaş'a yönelik açıklama nedeniyle Ankara Barosu yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Sabah'tan Kenan Kıran'ın haberine göre; Suç duyurusunun Ankara Barosu’nun sosyal medya hesabı Facebook üzerinden Ali Erbaş ile ilgili yaptığı açıklamaya istinaden olduğu belirtildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın; Ankara Barosu Başkanlığı yöneticileri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurunda bulunduğu bildirildi.
"İSLAM DİNİNE VE MÜSLÜMANLARA ÇİRKİN BİR ŞEKİLDE PERVASIZCA SALDIRILARDA BULUNULMUŞTUR"
Suç duyurusunda; "Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın hutbede halkımıza İslamın evrensel emir ve mesajlarını iletmesi üzerine; İslam dinine, İslam dinine inanan Müslümanlara, Başkanımıza ve Başkanlığımıza karşı Ankara Barosu Başkanlığınca sosyal paylaşım siteleri ve Ankara Barosu'nun resmi web sayfası üzerinden çirkin bir şekilde pervasızca saldırılarda bulunulmuştur" denildi.
Sabah'tan Kenan Kıran'ın haberine göre; suç duyurusunda; Ankara Barosu yöneticilerinin halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, nefret ve ayırımcılık ile hakaret suçunu işlediği gerekçesiyle cezalandırılması istendi.
"İSLAM ZİNAYI EN BÜYÜK HARAMLARDAN KABUL EDİYOR. LÛTÎLİĞİ, EŞCİNSELLİĞİ LANETLİYOR"Diyanet İşleri Başkanlığı'nın suç duyurusunda; Prof. Dr. Ali Erbaş'ın, 24 Nisan 2020 Cuma günü Ankara Hacı Bayram-ı Veli Camii'nde 'Ramazan Sabır ve İrade Eğitimi' konulu Cuma Namazı öncesinde okumuş olduğu hutbede yer alan konuşma metni yer aldı.
Suç duyurusunda; Prof. Dr. Ali Erbaş, Cuma hutbesinde tüm insanlığa, "Ey insanlar! Canımıza, aklımıza, inancımıza, malımıza ve neslimize zarar veren şeylerden uzak duralım" çağrısında bulunduğuna dikkat çekildi.
Prof. Dr. Ali Erbaş hutbesinde; "Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, Eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir, bunun hikmeti. Yılda yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikahsız hayatın islamî literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu Hiv virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim" ifadelerini kullandığına dikkat çekildi.
"TAHKIR EDİCİ, KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ, ALAYCI VE HAKARETAMİZ SÖYLEMİYLE KAMU GÖREVLİSİNE ALENEN HAKARETTE BULUNULDU"
Suç duyurusunda; şüpheli Ankara Barosu yetkililerinin 26 Nisan 2020 tarihinde saat 14:19'da facebook adlı sosyal medya ortamında basın açıklaması yayınladığı hatırlatılarak, "Kamusal görevlerinden dolayı Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş'a ve Başkanlığımıza yönelik; tahkir edici, küçük düşürücü, alaycı ve hakaretamiz söylemiyle kamu görevlisine alenen hakarette bulunduğu tespit edilmiştir" denildi.
"DİNİ ALANDAKİ KAMU HİZMETİNİ VATANDAŞLARA ULAŞTIRAN ANAYASAL KURULUŞ
Suç duyurusunda şöyle denildi:
"Anayasa'nın 136. maddesinden almış olduğu yetki ve görevi nedeniyle, milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanunu olan 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunu'nun 1. ve 3. maddesi ile; İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere; Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak kurulan ve dini alandaki kamu hizmetini vatandaşlara ulaştıran Anayasal bir kuruluş olan Başkanlığımıza ve Başkanlığın en üst amiri olan Diyanet İşleri Başkanımıza yürütmekte olduğu kamusal görevlerinden dolayı alenen hakaret edilmiştir."
(…)
"Aynı açıklamada millet geçmişimize, inanç değerlerimiz kutsallarımıza açıkça hakaretler edilmektedir."
(…)
"Şüpheli tüzel kişi ve yetkili organları şikayete konu paylaşımı ile toplum nezdinde ve sosyal medyada büyük tepkiye yola açan ve halk arasında infiale sebep olan; İslam dinini, İslam dinine inanan Müslümanları ve kutsal kitabı olan Kur'anı Kerim'deki emir ve yasakları hakkında hakaretamiz bir şekilde aşağılayıcı, tahrik edici, nefret ve ayrımcılık içerikli paylaşımda bulunarak Türk Ceza Kanunu'nun 122, 125 ve 216. maddelerinde belirtilen; 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, Nefret ve ayırımcılık ile Hakaret' suçlarını işleyerek şüphelinin tahammül edilmesi imkânsız alaycı hakaret ve ithamları içerir paylaşımı birden fazla kişiye ulaşarak toplumun muayyen bir kesiminin aşağılanmasına, toplum önünde küçük düşürülmesine ve yıpratılmasına sebep olmuştur."
"Din konusunda toplumu aydınlatmakla görevli, halk nazarında saygın ve itibarlı, önder konumundaki Diyanet İşleri Başkanımıza alenen hakaret eden şüpheli hakkında re'sen kamu görevlisine alenen hakaret suçundan soruşturma ve kovuşturma başlatılması kamusal önem arz etmektedir."
(KENAN KIRAN / SABAH)
BAŞSAVCILIK, ANKARA BAROSU YÖNETİCİLERI HAKKINDA SORUŞTURMA BAŞLATTI
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Barosu yöneticileri hakkında Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'a yönelik açıklama nedeniyle soruşturma başlattı.
HABERİN VİDEOSU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
Başsavcılıktan yapılan yazılı açıklamada, baronun dün "Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın İnsanlığın Bir Kesimini Nefretle Aşağılayıp Kitlelere Hedef Gösterdiği Konuşmasıyla İlgili Basın Açıklaması" başlığıyla açıklama yaptığı belirtilerek, açıklama nedeniyle baro yöneticileri hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 216/3 maddesi kapsamında, halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama suçundan re'sen soruşturma başlatıldığı duyuruldu.
TCK'nin 216'ncı maddesinin 3'üncü fıkrasında "Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" hükmü bulunuyor.
HaberlerGündem HaberleriSon dakika haberi: Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ı hedef almışlardı! Ankara Barosu'na soruşturma
Son dakika haberi: Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ı hedef almışlardı! Ankara Barosu'na soruşturma
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Barosu yöneticileri hakkında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a yönelik açıklama nedeniyle soruşturma başlattı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Barosu hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 216/3 maddesi kapsamında, halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama suçundan re'sen soruşturma başlattı. Öte yandan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, yaptığı açıklamada "Ankara Barosunun ifade ettiği hususların, köklü bir hukuk kurumuna yakışmadığını düşünüyor, açıklamayı esefle kınıyorum." dedi.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ALİ ERBAŞ'IN HUTBESİ
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, ramazanın ilk cuma namazını Hacı Bayram Camisi'nde kıldırırken, uyuşturucu, alkol ve eş cinselliğin İslam dinince haram kabul edildiğini, bunların insan sağlığına zararlarının bulunduğunu vurgulamıştı.
Bu ifadeler üzerine bazı dernek ve barolar suç duyurusunda bulunmuştu.
BAKAN GÜL'DEN KRİTİK MESAJ
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Diyanet İşleri Bakanı Sayın Ali Erbaş'ın Cuma hutbesinde naklettiği dini hükümler nedeniyle Ankara Barosu'nun rahatsızlığını ifade eden ve yer yer haddi zorlayan açıklamasını esefle karşılıyorum." dedi.
Adalet Bakanı Gül şu ifadeleri kullandı;
"Anayasa'nın 24. maddesinde ifadesini bulan dini inanç, vicdan ve kanaat hürriyetinin herkes gibi bir din adamı tarafından da kullanılmasında hiçbir sakınca bulunmamaktadır. Üstelik bu din adamı, anayasal bir kurum olan Diyanet İşleri'nin başı olarak İslam dininin hükümlerini seslendirmektedir. Bu nedenle vatandaşlarımızın dini bilgi ihtiyacına, suallerine ve tereddütlerine cevap vermesi son derece doğal ve her şeyden önce bir kamu görevidir.
Sayın Ali Erbaş'ın ifade ettiği hususlarla ilgili bir nefret suçu teşhisi koymak en hafif tabirle hukuki cehalettir. Bu topraklarda her sesten, her kökten, her inanıştan insan, yüz yıllardır barış ve kardeşlik içinde birlikte yaşamış ve yaşamaya devam edecektir. Çok açıktır ki, Ali Erbaş Hocamızın hitabında bu birlikteliğe kasteden hiçbir ifadesi, iması ve beyanı yoktur.
Ankara Barosunun bu açıklamalara yönelik yakıştırmaları bizi bir arada tutan değerlerle de demokratik ilkelerle de ne yazık ki uyuşmamaktadır. İnanç ve düşünce hürriyetinin anlamını herkesten iyi bilmesi gereken bir meslek örgütünün farklı bir düşünceye karşı yaptığı bu talihsiz açıklama, zihinlerinde bulunan faşist refleksi de bir kez daha ifşa etmiştir. Böylesi tek tipçi, ötekileştirici, tahakkümcü yaklaşımlar, herhangi bir hukuki dayanaktan yoksundur.
İçinde bulunduğumuz salgın günlerinden tüm dünyanın hayranlıkla izlediği bir dayanışma ruhu sayesinde en az kayıpla çıkmaya hazırlanan ülkemizde, modası geçmiş, katı pozitivist anlayışın halkımız nezdinde bir karşılığının olmadığı açıktır. İtibarını yükseltmek için başkalarının itibarına saldıranların karşısında Anayasamız, milli değerlerimiz ve demokrasimiz bulunmaktadır.
Bu düşüncelerle söz konusu Baronun ifade ettiği hususların, köklü bir hukuk kurumuna yakışmadığını düşünüyor, açıklamayı esefle kınıyorum."