1 Mayıs'ta sokağa çıkma yasağı olacak mı? Başkan Erdoğan'dan koronavirüs tedbirleri açıklamaları
Türkiye'nin koronavirüs salgınıyla mücadelesi başarılı bir şekilde sürmeye devam ediyor. Başkan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında bugün toplanan kabinede ana gündem, bayramdan sonra ilk normalleşme adımları oldu. 1 Mayıs’la birlikte hafta sonu sokağa çıkma yasağının 3 güne uzatıldığını açıklayan Başkan Erdoğan, çiftçiye de müjdeli haberi verdi. Başkan Erdoğan, korona ile mücadelede saldırılarına devam eden CHP ve Ankara Barosu'na tepki gösterdi.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 27.04.2020 | 07:54
- Güncelleme Tarihi: 27.04.2020 | 21:13
Başkan Recep Tayyip Erdoğan bugün bir süredir yakın kurmaylarıyla mesaisini sürdürdüğü Huber Köşkü'nden beşinci dijital kabine toplantısına başkanlık etti.
Başkan Erdoğan 3,5 saatlik toplantının ardından açıklamalarda bulundu.
İşte Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından derlenenler:
Ramazan'dan sonran çifte bayram yapmayı arzuluyoruz. Somut neticeleri aldığımız döneme girdik. Yeni hasta ve ölüm sayımız günden güne azalıyor. İyileşen hasta sayısı yeni hasta sayısını geçmeye devam ediyor.
59 ÜLKEDEN 25 BİN VATANDAŞIMIZ GELECEK
Türkiye yurt dışındaki vatandaşlarını da bırakmadı. 59 ülkeden 25 bin vatandaşımızı daha ülkeye getireceğiz.
Somut neticeler aldığımız bir döneme girdik. Hasta ve ölüm sayımız günden güne azalıyor. Salgını çok rahatlıkla göğüsleyebilen sağlık sistemimiz diğer sistemlerde de faaliyetini sürdürmeye devam etmektedir. Dünyanın her yerindeki kardeşlerimize sahip çıktık. 40 bine yakın vatandaşımızı ülkemize getirdik. Önce karantinaya aldık ve sağlıklarından emin olduktan sonra evlerine yolcu ettik. Şimdi 25 bin vatandaşımızı daha ülkemize getiriyoruz. Aynı şekilde yurt dışında yaşayıp ağır hastalık geçiren ve bulundukları yerde tedavileri yapılmayan vatandaşlarımızı da yalnız bırakmadık. Dün sabah İsveç'e gönderdiğimiz ambulans uçağımız hasta vatandaşımızı alıp ülkemize getirdik. İnşallah bu kardeşimizi sağlıklı bir şekilde evine göndereceğiz.
"ABD'YE YARDIM EDECEĞİZ"
Türkiye'nin bugüne kadar 55 farklı ülkeye salgınla mücadele amaçlı malzeme desteği verdiğini kaydeden Erdoğan, "Dünyanın dört bir yanındaki dost ve kardeş toplumlara umut olduk, mücadele azimlerini kamçıladık. Gelişmiş ülkelerin dahi Türkiye'den destek istedikleri bir dönemde elimizdeki imkanları Balkanlar'dan Afrika'ya kadar geniş bir coğrafyadaki dostlarımıza açmakta tereddüt etmedik. Son olarak ABD'ye maske, yüz koruyucu, siperlik, göz koruyucu, N95 maske, tulum ve dezenfektandan oluşan tıbbi yardım malzemelerini de yarın gönderiyoruz. Bu malzemeleri taşıyan Türk Silahlı Kuvvetlerimize ait askeri nakliye uçakları yarın Amerika'ya hareket ediyor." diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin sıkıntılı dönemi, istikbaline daha güvenle ve umutla baktığı bir motivasyonla geride bıraktığını belirterek, "Gücünü inancımızdan alan sabrımızla, milli birliğimizle, gelişmiş yerli üretim altyapımızla, örnek dayanışmamızla gösterdiğimiz fedakarlığın neticelerini almaya başlıyoruz. Kriz sonrası yeni yapılanacak dünyada ülkemizin 2023 hedeflerinin ötesinde bir konuma ulaşabileceğine yürekten inanıyorum." ifadelerini kullandı.
Geçen hafta perşembe-cuma-cumartesi ve pazar günleri 31 ilde uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasına gösterilen hassasiyet için vatandaşlara teşekkür eden Erdoğan, "Kabinemiz gerçekten bu fedakarlığınızı hiçbir zaman unutmayacaktır." dedi.
1,2,3 MAYIS'TA SOKAĞA ÇIKMA KISITLAMASI UYGULANACAK
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Kovid-19'un insandan insana bulaşarak yayıldığına değinirken, şöyle devam etti:
"İnsan hareketliliğini ne kadar azaltırsak, salgının yayılma zincirini o derece hızlı ve etkin kırabiliriz. Salgının kontrol altına alınmasında insanların kalabalık şekilde bir arada bulunduğu okullar, kimi işletmeler, spor tesisleri gibi yerlerdeki faaliyetlere ara verilmesinin büyük katkısı olmuştur. Ülkemizdeki bu güzel gidişi devam ettirmek için hafta sonları sokağa çıkma sınırlandırmasını bayram sonrasına kadar sürdürmeyi düşünüyoruz. Bu hafta sonu da yine 31 ilimizde 3 gün süreyle 1 Mayıs sebebiyle sokağa çıkma sınırlandırması uygulayacağız. Vatandaşlarımızın 1 Mayıs gece 00.00'dan başlayıp 3 Mayıs gece 24.00'e kadar devam edecek şekilde uygulanacak sokağa çıkma sınırlandırmasına hassasiyetle riayet etmesini bekliyoruz. Cuma günü marketler yine 09.00 ile 14.00 arası açık olacak."
"Türkiye için tünelin ucundaki ışık gözükmüş, verdiğimiz emeklerin, yaptığımız fedakarlıkların karşılığını alma vakti yaklaşmıştır." diyen Erdoğan, şu bilgileri verdi:
"Bu anlayışla önümüzdeki olumlu tablonun sürmesi halinde ülke genelinde hayatı normale döndürmeye yönelik kapsamlı bir program hazırlıyoruz. Cumhurbaşkanı Yardımcımızın koordinasyonunda hazırlanan hangi alanda, hangi tarihte, hangi adımların atılacağını gösteren bu ayrıntılı programı yakında sizlerle paylaşacağız. Salgın nedeniyle adliyelerdeki dava, icra, şikayet, itiraz, bildirim süreleriyle ilgili ertelemenin 30 Nisan'da dolan tarihini, 15 Haziran'a kadar uzatıyoruz. Çiftçilerimizin mayıs ve haziran aylarında vadesi gelecek Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan Hazine destekli kredi geri ödemelerini de faizsiz olarak 6 ay erteliyoruz. Ar-Ge merkezleri ve teknoparklarda uygulanan evden çalışma sürelerini de 27 Mayıs'a kadar uzatıyoruz. Attığımız her adımı, sağlıkla ilgili önceliklerimizden asla taviz vermeden ve bilim insanlarımızın tavsiyeleri doğrultusunda hayata geçireceğiz. Tüm bakanlıklarımız, kendi sorumluluk alanlarıyla ilgili planlarını ve hazırlıklarını sürdürüyor."
3. DESTEK PAKETİ DEVREDE
Erdoğan, salgınla mücadele için aşama aşama hayata geçirilen tedbirlerin tüm kesimler üzerindeki olumsuz etkilerinin önüne geçmek için pek çok paketin devreye sokulduğunu hatırlatarak, Ekonomik İstikrar Kalkanı kapsamında verilen desteklerin toplamının 200 milyar lirayı bulduğunu kaydetti.
Temel ihtiyaç desteği ile yaklaşık 4 milyon vatandaşa 22,3 milyar liralık kaynak tahsis edildiğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yaklaşık 450 bin esnafımıza da 8,4 milyar liralık finansman tahsisi yapıldı. Ayrıca 303 binin üzerinde esnafımız 8,5 milyar liralık Paraf Kart finansmanından yararlandı. Kredi Garanti Fonu kefaletiyle çoğunluğu KOBİ olmak üzere 120 bin firmamız 108 milyar liraya yakın finansman desteği aldı. İstihdamı özellikle korumak için maaşların asgari ücrete kadar olan bölümünü kısa çalışma ödeneğinden karşılamaya başladık. Bugüne kadar 3 milyon 190 bin çalışanımızla ilgili başvuru alınmış, 1 milyon 360 bin çalışanımıza ödemeleri yapılmıştır. İşten çıkarmayı 3 ay süreyle kısıtlandırarak istihdamı koruma altına aldık. Telafi çalışma süresini de 2 aydan 4 aya çıkartarak istihdamda devamlılığın sürmesini temin ettik. Ücretsiz izne çıkartılan veya sözleşmesi feshedilen çalışanlara 1.177 lira gelir desteği sağlamaya başladık. Mücbir sebep kararı alınan iş yerlerinin nisan-mayıs ve haziran aylarındaki 40 milyar liralık sigorta prim ödemelerini 6 süreyle erteledik. Önce 2 milyon 100 bin haneye, ardından 2 milyon 300 bin haneye olmak üzere 4 milyon 400 bin haneye biner lira nakdi destek verdik. Şimdi de herhangi bir ön şart aramaksızın başvuran ve ihtiyaç sahibi olduğu tespit edilen herkese biner lira yardım yapacağımız üçüncü bir destek paketini devreye aldık. Üçüncü faz salgın sosyal destek programına başvurular 4,5 milyonu bulmuştur. Amacımız hiçbir vatandaşımızın salgın hastalıkla mücadele sürecinde temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma düşmesine meydan vermemektir."
BAŞKAN ERDOĞAN TOPLAM BAĞIŞI AÇIKLADI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz Bize Yeteriz Türkiyem" kampanyasında toplanan bağışların destek programları için kullanıldığını belirterek, "Kampanyamızda şu ana kadar 1 milyar 850 milyon lira meblağ toplanmıştır. Hayırseverlerimizi devam eden kampanyamıza destek vermeye davet ediyorum. Sosyal yardım programlarımızın bütçelerini de artırdık." diye konuştu.
Erdoğan, ramazanda hayır yapmaya, zekatını ve fitresini vermeye hazırlanan vatandaşlara da "Her hayırseverimiz köyündeki, mahallesindeki, ilçesindeki, ilindeki en yakın akrabalarından, komşularından başlayarak ihtiyaç sahibi tüm kardeşlerine sahip çıkmalıdır. Bu güçlü dayanışma ve yardımlaşma ile hem Ramazan-ı Şerif'i değerlendirmiş hem de salgın sürecinin sıkıntılarını paylaşmış olacağımıza inanıyorum." çağrısı yaptı.
"AVRUPA'DAKİ TOPLAM YOĞUN BAKIM YATAK KAPASİTESİNE..."
Yıllarca eser inşa etmeye, hizmet getirmeye, yatırım yapmaya çalıştıkça karşılarına çıkan "istemezükçü" siyaset anlayışının ne kadar içi boş olduğunu bu süreçte hep birlikte bir kez daha gördüklerini anlatan Erdoğan, "Eğer bugün Türkiye salgın dönemine 15 bine yakın birinci basamak, 4 bine yakın tedavi kurumu, 1526 modern hastane ile girmemiş olsaydı hep birlikte perişan olurduk. Avrupa'daki toplam yoğun bakım yatak kapasitesine ve toplam bilgisayarlı tomografi cihazı sayısına tek başımıza sahip olmamış olsaydık, salgını bu derece soğukkanlılıkla karşılayamazdık." diye konuştu.
Erdoğan, 700 binden fazlasını son 18 yılda istihdam ettikleri bir milyonu aşkın sağlık çalışanının gayreti ve fedakarlığı olmasaydı sokaklarda, bakım evlerinde, evlerde diğer ülkelerdekine benzer acı görüntülerin yaşanacağını dile getirdi.
Talep eden her vatandaşın dahil olabildiği bir sosyal güvenlik şemsiyesi kurmamış olsalardı insanların hastane kapılarından geri dönmek zorunda kalacağını ifade eden Erdoğan, "Organize sanayi bölgelerimizin sayısını 122 ilave ile 315'e, buralardaki istihdamı 1 milyondan fazla ilave ile 1,5 milyona, teknoparkların sayısını 53 ilave ile 56'ya çıkarmamış olsaydık tıbbi malzeme ve cihaz üretiminde bu seviyeye ulaşamazdık. Bu örnekleri eğitimden ulaşıma, enerjiden tarıma her alanda teşmil etmek mümkündür." değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada dikkati çekmek istediği hususun, tüm bu başarıları, attıkları her adımda yapılan işlere katkı vermek yerine takoz olmayı kendine misyon edinmiş bir muhalefet anlayışına rağmen elde etmeleri olduğunu vurguladı.
CHP'YE FAHRETTİN ALTUN CEVABI
CHP'nin başı çekmiş olduğu bu muhalefet anlayışının hep uzlaşma yerine çatışmayı, birlik ve beraberlik yerine bölücülüğü, müsamaha yerine kin ve nefreti körüklemeyi esas aldığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Son dönemde belediyelerin yardımlarını engellediğimiz yalanındaki ısrarında, İletişim Başkanımızın ev ve aile mahremiyetine yönelik fütursuz saldırının da gerisinde işte bu hastalıklı zihniyet var. Esasen İletişim Başkanımızın görevi gereği istediği yerde ikamet etme hakkı vardır. Kendisi ailesi ile birlikte İstanbul'un eski bir semtindeki 45 metrekare taban oturumu olan mütevazi bir evde yaşamayı seçmiştir. Hukuken evini kendi arsası içinde büyütme imkanı olduğu halde bunu da yapmamıştır. Evinin ve bahçesinin hemen yanında bulunan, tüm mahallenin de bizar olduğu 200 küsur metrekarelik mezbelelik bir alanı ise Vakıflar Genel Müdürlüğünden kiralayarak bakımını üstlenmiştir. Bu takdir edilmesi gereken çaba, il ve ilçe başkanından medyasına kadar CHP zihniyeti tarafından topyekun bir iftira kampanyasına dönüştürülmeye kalkışmıştır. Bu zihniyetin arkadaşımıza ve ailesine karşı sürdürdüğü çirkin saldırıdaki tutarsızlıklar siyasi kokuşmuşluğun en bariz örneğidir. "
Erdoğan, CHP Üsküdar ilçe başkanının "Ben gittim evin yanındaki arazinin fotoğrafını çektim, İl Başkanıma rapor ettim" dediğini, CHP İl Başkanının da kendi sosyal medya hesabında "Partinin talimatı ile gitmiştir, yine gidecektir" diyerek bu durumu açıkça kabul ettiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"CHP Genel Başkanı ise çıkıyor hiç utanmadan, arlanmadan, sıkılmadan, 'ilçe başkanımız oradan geçiyormuş, fotoğraf çekme diye bir şey yok' diyerek bu açık gerçeği inkar ediyor. Aynı şekilde bu zat, Vakıflar Genel Müdürlüğünün söz konusu mezbelelik arazinin tamamen usullere uygun kira ihalesi konusunda da fütursuzca yalan söylüyor. Belediyelerin yardımları ile ilgili meselede de biz valiliklerle koordinasyon ve planlama yapılması gerektiğini söylerken onlar işi bambaşka yerlere getirmeye çalışıyorlar. Gerçi yardım paketlerinin içine Alevi, Bektaşi kardeşlerimizi İslam dışı gösteren, kanun dışı eylemleri öven kitaplar koymak suretiyle kirli yüzlerini, sinsi niyetlerini bir kez daha göstermeyi de ihmal etmediler. Ve çok açık, net, dağıttıkları kitapçıklarla Aleviliği din olarak takdim eden bu anlayışı özellikle milletimin huzurunda telin ediyorum, kınıyorum. Fuar alanı ve içindeki stand malzemelerini 'Sahra Hastanesi' diye anlatan bu zihniyetin her şeyi gibi bu konudaki hassasiyetinin de sahte ve içi boş olması şaşırtıcı değildir."
"YALANLAR SİLSİLESİ DEVAM EDİYOR"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun farklı tarihlerde çeşitli konularda yaptığı açıklamaların yer aldığı videonun yayınlanmasının ardından konuşmasına devam eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Gördüğünüz gibi yalanlar silsilesi devam ediyor. Bir taraftan 'talimat vermedim' diyor ama ilçe başkanı da aldığı talimatın gereği orada fotoğrafı çektiğini ve ondan sonra da burada böyle bir inşaatın olmadığını söylüyor. Aynı şekilde (Kılıçdaroğlu) Adana'da 'Cumhurbaşkanlığının böyle bir dev hastane yapmadığından' bahsediyor. Adana'da hastane falan söz konusu değil ki... Adana'da fuar merkezinin, Belediye Başkanı gelmiş oradaki standları panellerle bölmek suretiyle ortaya 'hastane çıkardım' diye, girişine de 'sahra hastanesi' diye bir yazı yerleştiriyorlar. Ama tabii yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor, hemen yan tarafında da 'kongre merkezi' yazıyor, böyle bir durum var."
Erdoğan, Adana'nın şu anda hastane, yatak kapasitesi itibarıyla doygun şehirlerden biri olduğunu belirterek, "Çok lüks modern bir şehir hastanesi başta olmak üzere oradaki diğer hastanelerimizle zaten Adana'nın bu sıkıntılarını biz çoktan yerine getirdik. Demek ki bunun, Adana'da ne var, ne yok, bundan da haberi yok. 'Sahra hastanesi' dediler gidin bakın bakalım şu anda böyle bir şey orada var mı? Yok. Her şeyi yalan. " ifadelerini kullandı.
ANKARA BAROSU'NA ALİ ERBAŞ TEPKİSİ
"Bu zihniyetle iş bitmiyor." ifadelerini kullanan Erdoğan, bu zihniyetin bir başka yansımasının da Diyanet İşleri Bakanı Ali Erbaş'ın İslam'a ve Kuran'a göre yaptığı değerlendirmelere gösterilen tepkilerde görüldüğünü belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşeri Başkanlığının devletin bir kurumu olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Başkanımız biliyorsunuz, bir açıklama yaptı. Bu açıklamasıyla sadece inancının, ilminin ve yürüttüğü görevinin gereğini yerine getirmiştir. Söyledikleri de sonuna kadar doğrudur. Elbette Diyanet İşleri Başkanımızın sözleri sadece kendini Müslüman olarak tanımlayan, İslam dairesinde gören kişiler için bağlayıcıdır. Kendini bu sıfatlarla tanımlamayanlar için söz konusu ifadeler sadece bir görüşten ibarettir. Bir defa burada şu gerçeği çok net görmemiz lazım, ülkemizde eğer İslam adına konuşması gereken birisi varsa, bir kurum varsa Diyanet İşleri Başkanlığıdır ve buranın Din İşleri Yüksek Kurulu vardır."
Diyanet İşleri Başkanı'nın herhangi bir dini konuyu gerek hutbelerinde gerek vaaz ve nasihatlerinde gerekse kendilerini ziyarete gelenlere anlatmakla yetkili olduğunu dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kalkıp da bu Ankara Barosunun yetkisinde olan bir konu değildir. Herkes yerini bilecek, haddini bilecek. Ankara Barosunun açıklaması başta olmak üzere Diyanet İşleri Başkanı'mızın görüşlerine karşı kullanılan üslup, konu ve şahıs boyutunu aşıp doğrudan İslam'a yönelen kasıtlı bir saldırı halini almıştır. Zira Diyanet İşleri Başkanı'mıza yapılan saldırı devlete yapılan saldırıdır. Diyanet İşleri Başkanı'mıza ve açıklamalarına karşı kullanılan her kavram, yapılan her gönderme karşımızdaki zihniyetin ilkelliğini ve içindeki nefret bataklığının birer yansımasıdır. Milletimizin inancına, değerlerine ve onları temsil eden kavramlara böylesine kin duyulabildiğini, bu husumetin böylesine pervasızca ifade edilebildiğini görmekten üzüntülüyüz. Faşizmin en ilkel halini yansıtan bu yaklaşımların ülkemizdeki varlığı, demokrasi, çoğulculuk, inançlara saygı gibi ilkelerin hala yerli yerine oturmadığına işaret ediyor."
Demokratlık adına faşizmi, halkçılık adına millet düşmanlığını, yargı adına hukuksuzluğu, eşitlik adına sapkınlığı yücelten bu mankurtların gerçek yüzleri birer birer ifşa olmaktadır. Türkiye, geçmişleri darbe ve cunta çığırtkanlığından vesayetin sözcülüğüne kadar pek çok kara lekeyle dolu olan bu zihniyetten arınma aşamasına gelmiştir."
"TÜRKİYE'Yİ KISIR DÖNGÜDEN ÇIKARTTIK"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti iktidarının 18 yıldan beri ısrarla ve bilinçli olarak bu ilkel siyaset tarzının ülkeyi sürüklemeye çalıştığı mecraya kaymayı reddettiğini vurgulayarak, şunları aktardı:
"Şayet eğer bizler bu oyuna gelmiş olsaydık, böyle davranmasaydık yani icraat yerine sadece polemik yapsaydık bugün hep birlikte halimiz haraptı. Cumhuriyetin tamamında yapılanların kimi alanlarda 3-5 katı, kimi alanlarda 10 katı hizmetleri, eserleri, yatırımları ülkemize kazandırarak, Türkiye'yi geçmişte uzunca bir süre içine sıkıştırıldığı büyük kısır döngüden çıkarttık."
"ARTIK TÜNELİN UCU ALLAH'IN İZNİYLE GÖRÜNDÜ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgın sonrası Türkiye'nin en büyük kazançlarından birinin de ülkeye ve millete hiçbir faydası ve katkısı bulunmayan, hiçbir eser ortaya koymamış bu yalancı, iftiracı siyaset anlayışının tamamen tasfiyesi olacağına inandıklarını söyledi.
Tüm dünyayla Türkiye'de de özellikle siyaset alanında yeni bir dönemin kapılarının aralanacağını dile getiren Erdoğan, şunları konuştu:
"Aziz milletim artık tünelin ucu Allah'ın izniyle göründü. İnanıyorum ki Ramazan Bayramı'nı iki bayram olarak Rabb'im bizlere kutlamayı nasip etsin. Bu duygularla bir kez daha Ramazan-ı Şerif'inizi tebrik ediyorum. Tuttuğunuz oruçların, eda ettiğiniz ibadetlerin Rabb'im katında kabul olmasını diliyorum ve milletimin özellikle de bu hafta sonu kısıtlamalarına göstermiş olduğu ilgiyi, alakayı ve onlara göstermiş olduğu riayete şahsım, özellikle Kabinem adına teşekkür ediyorum, kendilerini kutluyorum. İşte dayanışma budur, birlik beraberlik budur ve bu kardeşlik anlayışı içerisinde inşallah biz bu koronavirüsü yeneceğiz. Salgında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı temenni ediyorum. Bütün sağlık çalışanlarımıza, bütün sağlık mensuplarımıza şahsım, milletim adına şükranlarımı özellikle bildirmek istiyorum. Bu süreçte onların içerisinde de ölenler oldu, onlara da Allah'tan rahmet diliyorum."