Sabah Gazetesi yazarı Engin Ardıç'tan sert eleştiri: Kemal Kılıçdaroğlu insanda biraz utanma olur!
Sabah Gazetesi yazarı Engin Ardıç, bugünkü yazısında "Devlete ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya güvensizlik oluşturma" çabası içine giren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na sert sözlerle yüklendi.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 22.04.2020 | 10:37
- Güncelleme Tarihi: 22.04.2020 | 10:43
"GÜLMEYİN, DEVAMI VAR..."
Televizyonlara yağmur gibi reklam ve profesör yağıyor.
En çok çiğköfte, keçiboynuzu ve şalgam reklamlarını sevdim. Daha önce şalgam reklamı hiç görmemiştim.
Kılıçdaroğlu da profesör sevmiş olmalı.
"Biz olsaydık kamuoyunu bilgilendirmek açısından Bilim Kurulu sözcüsünü yetkili kılardık" demiş.
Sağlık Bakanı'nın açıklamaları Kemal Bey'i "kesmiyor"... Güvenli bulmuyormuş.
"Siz olsaydınız ne yapardınız?" sorusuna böylece cevap vermiş...
"Personel açığını süratle giderirdik" demiş.
Herhalde yurt dışından doktoralı yirmi beş bin gencimizle.
"Hemen tıbbi malzeme açığını gidermek için ilgili kuruluşlarla iletişime geçip gerekli üretim, stoklama ve dağıtımı gerçekleştirirdik" diyor.
Yani hükümet bunları yapmıyormuş.
Gülmeyin, devamı var.
"İŞLERİ 'ENCÜMENE HAVALE' ETMEYİ SEVİYOR"
Bilim Kurulu dışında, bir de Ekonomik ve Sosyal Sorunları Değerlendirme Kurulu oluştururmuş...
Kemal Bey işleri "encümene havale" etmeyi seviyor.
Kürt meselesini de böyle çözecekmiş, Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerden bir komisyon kuracakmış, her kafadan ayrı bir sesin çıkacağı bu komisyon Kürt sorununu şıpın işi çözüverecekmiş. MHP ile HDP aynı görüşte birleşecekler. Öyle demişti.
Salgın konusunda da parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlarına danışırmış... Tayyip Erdoğan'a da danışacak.
Vatandaşlara şu çağrıyı yaparmış:
"Bu kararları, sınırlamaları sizin sağlığınız, Türkiye'nin sağlığı ve geleceği için alıyoruz."
"Evinizde kalınız" diye de eklermiş.
Ne o, ne gülüyorsunuz? Sinema mı oynuyor?
Şöyle dermiş: "İhtiyaç sahiplerinin tüm ihtiyaçları asgari düzeyde sağlanacaktır."
Bir bilgi formu çerçevesinde her gün belli bilgileri valilik tarafından kurulan iki ayrı komisyona aktarırmış...
"ŞİMDİ SAKIN KENDİSİNE..."
Bu adam insanı çatır çatır çatlatır.Ciddiye alıyorsanız ve sözünde boncuk buluyorsanız eğer.
AK Parti'nin kazandığı seçimden sonra da "Bu seçimin bir tek kaybedeni vardır, o da AKP'dir" demişti...
Şimdi sakın kendisine "Orta Anadolu'da yirmi beş bin yurt dışından doktoralı gencimizle kuracağınız ve Çin'den mal getirtip paketleyip paketleyip Azerbaycan'a satacağınız ambalaj sanayii kenti projesi ne olacak?" diye sormayınız.
"Çin'de virüs var, halkımızın sağlığını düşünerek vazgeçtik" diyebilir.
PARİS YANMIYOR...
Paris'in kuzeyinde, hepi topu üç kilometrekarelik, hiçbir turistin yolunu izini bilmediği, çoğu Parisli'nin hayatında hiç ayak bile basmadığı kıytırık bir banliyö, Villeneuve-la-Garenne...
Burada göstericiler birkaç araba yaktılar. Salgınla ilgisi yok, bir polis aracının kapısı motosikletli bir çocuğa çarpmıştı.
Necip Türk matbuatı "Paris yanıyor" dedi.
Birkaç yıl önce de Paris varoşlarında buna benzer olaylar olmuştu da, en doğru ve güzel bilgiyi, o sırada Paris'te bulunan Seda Sayan vermişti:
"Ne yanması ayol? Sabah otelden çıktık, alışverişimizi yaptık, siz şimdi telefon edince haberimiz oldu!"